Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Geleceğin Kısa Tarihi J acques Attali’nin “Geleceğin Kısa Tarihi”adlı kitabını okuyanlar Uğur Hüküm’ün Paris’ten gönderdiği, Cumhuriyet’te yayımlanan yazıyla birlikte bir değerlendirme yapmalıdırlar. O zaman çoğu bilimsel nitelikli 50’yi aşkın kitabın sahibi olan Attali’yi daha iyi tanıma olanağını bulurlar. Attali’nin “Geleceğin Kısa Tarihi” adlı kitabı Öndeyi, Sonsöz ve Teşekkür bölümleri dışında 7 kısımdan oluşuyor. pa’da indiği noktada Asya’da Jacques Attali yükseldiğini sergiler. GSH’nin Çin, Japonya, Kore, Tayvan, Singapur, Hong Kong, Malezya, Tayland, Filipinler ve Endonezya’da % 16’dan % 28’e çıktığını yansıtır. Attali’nin Endonezya ile ilgili öngörüleri ilginç bir biçimde Türkiye’yi çağrıştırmaktadır: “Endonezya yozlaşma, eğitim sisteminin zafiyeti, milliyetler arasındaki çok büyük gerginlikler gibi, neredeyse çözümsüz sorunların pençesinde kıvranacaktır. Pek muhtemel görülmemekle birlikte bunların üstesinden gelmeyi başarırsa, dünya ölçeğinde büyük bir ekonomik güç haline gelebilir.”(s. 138) TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ?.. Prof. Attali kitabında Türkiye’ye de yer vermiş ve şimdiye kadar yapılmayan bazı yanlışlıkları sıralamıştır. Bunlardan birincisi, İstanbul’un dünya ekonomisi için bir merkez haline gelmesine izin verilmemesi şeklindedir. İkincisi, güçlü bir deniz ticaret filosu kurmayı hep öteleme yaklaşımı. Nihayet üçüncüsü, Atatürk’ün öngördüğü reformlara rağmen yeterince kalabalık bir yaratıcı sınıf oluşturmayı ya da böyle bir sınıfa kucak açmayı hiçbir zaman başaramamış olmasıdır. Kuşkusuz bu maddeler üzerinde tartışılıp yeni sentezlere ulaşmak mümkün. Ancak hemen gözüken, yaklaşık 8300 kilometrelik bir kıyı bandına sahip olduğumuz halde deniz ulaşımına önem vermeyen bir tablo sergilememizdir. Ulaşımını karayolu ağırlıklı gerçekleştiren bir Türkiye neredeyse sahil bandının uzunluğu ölçüsünde demiryolu hattına sahip olmasına karşın toplu taşımacılığı bir kenara iten ülke konumundadır. Bu tür ülke çıkarlarına yönelik sosyal içerikli projeler uygulama yerine, borç üstüne borç katarak ülke yönetmenin faturası ağır gelebilir. Gelecekbilimci Attali, Türkiye için çok gerçekçi ve çarpıcı bir uyarıda bulunur: “Ne var ki geleceğin tarihi, Türkiye’yi su, petrol, göçler, İslamın evrimi, Batı ve Müslüman âlem arasındaki ilişkiler, kadının konumu, azınlıkların durumu konularındaki en büyük koz kılmaktadır. Eğer Türkiye bu sorunları çözmesini bilirse son derece vaatkâr bir geleceğe kavuşacaktır. Aksi takdirde, etnik ve kültürel farklılıklar gösteren birçok parçaya bölünebilecektir.” (s. 326) Attali yeni yaşam biçemlerini irdeleyip insanlığın kimi çarpıcı değerleri kabul edeceği düşüncesine, bunun nasıl gerçekleşeceğini de anlatarak geleceğin kısa bir tarihini sergiliyor. Okunup dersler çıkarılması gereken bir kitap. ? Geleceğin Kısa Tarihi/ Jacques Attali/ Çeviren: Turhan Ilgaz/ İstanbul, İmge Kitabevi, 2007/ 330 s. SAYFA 33 Ë Abdullah TEKİN K itabın “Öndeyi” kısmında fütüroloji (gelecekbilim) çerçevesinde kimi öngörüler göze çarpar. 2050 ve 2100’lü yıllarda neler olacağının ve nasıl kararlar alınacağının şimdiden belli olduğu anlatılır. Bu yaklaşımın verdiği sonuçlar, ya yaşanabilir bir dünyayı sürdürülebilir yaşam boyutları içinde devam ettirmek yahut yeni kuşaklara bir cehennem bırakmak şeklindedir. Onlara bir cehennem bırakmak istemeyen herkes geleceği düşünmek zorundadır. Geleceğimizi nasıl şekillendirebiliriz sorusuna biraz zahmete girip yanıt aramalıyız. Bir fütürolog (gelecekbilimci) olduğu anlaşılan Attali söz konusu şekillenmeyi, bir başka deyişle önümüzdeki 50 yılın tarihini şöyle anlatıyor: Amerikan İmparatorluğunun tahakkümü 2035 yılından önce son bulacaktır. Bunun ardından üç gelecek dalgası peş peşe yayılacaktır. Hiper İmparatorluk, Hiper Çatışma ve Hiper Demokrasi. Attali, bu üç geleceğin birbirine karışacağı öngörüsünde bulunduktan sonra, “Ben 2060 yılına doğru Hiper Demokrasinin, insanlığın en üstün örgütlenme biçimi ve özgürlüğün de Tarih’in nihai devindiricisi olarak utku kazanacaklarına inanıyorum” diyor. (s. 13) Kitapta geleceğe yönelik ders çıkarılması gereken noktalar dikkat çeker. Bunlardan bir örnek, insanlığın güç ve özgürlüğünü göçerkonarlarla yerleşiklerin çatışmaları içinde elde ettiği şeklindedir. Kuşkusuz gerçek payı yüksek olan bir sentezdir bu. Türk ve Türkiye tarihleri Orta Asya ve Anadolu çizgisinde irdelenirse, güç ve özgürlük kavramlarının yaygınlığına, Türkmen göçerkonarlarıyla kentlerde oturanlar arasındaki çatışmalarda tanık olunduğu ortaya çıkar. Attali dünyanın günümüzdeki ekonomik tablosunu da çok çarpıcı örneklerle sergileyip geleceğe ışık tutar. Güç dengelerinin değiştiğini seçkin örneklerle açıklar. Bu bağlamda güç dengelerinin görece değer olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde durakladığı, Avru CUMHURİYET KİTAP SAYI 948