04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Keorapetse KGOSITSILE, 19 Eylül 1938'de Johannesburg'da beyazların yaşadığı bir mahallede doğdu. Öğrenciliği sırasında, Charles Dickens, D.H. Lawrence gibi bazı Avrupalı yazarlarla birlikte, Langston Hughes ve Richard Wright okuyarak onlardan etkilendi. Öyküler yazmaya başladı. Okulu bitirdikten sonra çeşitli işlerde çalıştı. Politik işlevli bir gazete olan New Age'te iş buldu. Gazeteye yazılar ve şiirler vererek, yazmayı daha ciddiye aldı. İlk şiirlerindeki lirizm didaktik ve sertti. Çalıştığı New Age gazetesi hükümet tarafından kapatılmadan bir yıl önce, 1961'de, Afrika Ulusal Kongresi'nin (ANC) ilk genç üyelerinden biri olarak Güney Afrika'yı terk etmek zorunda kaldı. Tanzanya'nın başkenti Dar es Salaam'a geçerek Spearhead (Aynı isimdeki İngiliz sağkanat dergisiyle ilgisi yok.) dergisinde yazdı. Ertesi yıl ABD'ye göç etti. Siyah edebiyat üzerine çok sayıda kitap okuduğu Lincoln Üniversitesi'nde öğrenime başladı. Aynı zamanda New Hampshire Üniversitesi'nde ve The New School for Social Research'te dersler aldı. Doktorasını Columbia Üniversitesi'nde yaptı. Bu sırada ilk şiir kitabı Spirits Unchained (Zincirlerinden Kurtulmuş Ruhlar) yayımlandı. Bu kitapla Harlem Cultural Council ve National Endowment for the Arts şiir ödüllerini aldı. Columbia Üniversitesi'nden 1971'de mezun oldu ve New York'ta kaldı. Burada, The Uptown Black Art Hareketi'nin bir parçası olarak dersler verdi, şiir okumaları yaptı. Aynı yıl, en etkili kitabı My Name is Africa (Benim Adım Afrika) basıldı. Bu kitap, onun AfrikalıAmerikalı şairler arasındaki yerini sağlamlaştırdı. AfrikalıAmerikalı devrimci şairlerin bir grubu olan The Last Poets (Son Şairler), adını, onun bir şiirinden aldı. Kgositsile, 1975'te, ABD'de yaptığı kariyere rağmen Afrika'ya döndü. Tanzanya'daki Dar es Salaam Üniversitesi'nde dersler verdi. 1978'de, bir ANC sürgünü olan Baleka Mbete'yle evlendi. 1977'de Eğitim Bölümü'nü, 1983'te Sanat ve Kültür Bölümü'nü kurarak ANC ile bağlarını yeniden pekiştirdi. 1987'de Başkan Yardımcısı oldu. Kenya, Bostwana, Zambia gibi çeşitli Afrika ülkelerinde dersler verdi. 1990 yılına kadar, ülkesi Güney Afrika'da yasaklıydı. 1990'da kendisinin de üyesi olduğu Güney Afrika Yazarlar Kongresi'nin girişimiyle ülkesindeki ilk kitabı yayımlandı: When the Clouds Clear (Bulutlar Çekilince). Hareketlerimizin ritmine doğru Bilmiyor musun, en yüce bir sevgidir, bu! John Coltrane John Coltrane söyle atalarımıza Dinlediğimizi, anladığımızı senin çağrını Yollar gösterdiğini, söyle onlara, kıpırdatmak için Trane'i ve şimdi biliyoruz ki Bizimdir seçenek Akıl da, eşleme de Bizimdir seçenek Başlangıç da 'Sonsuza dek ağlamak için yaratılmadık' Bizimdir seçenek İhtiyaçlar da, istekler de Seçenek bizimdir Günün uzgörüsü de. MAYIBUYE I AFRICA Babasız siyah çocukların anılarına yakışıyor baba özlemi siperlerdeki nehir kıyılarında sığır yetiştirecek kadar yaşlanmadan önceki dans eden yollar çözülüyor kulaklarda sağlam köklerin, incecik gülüşlerin parmaklarıyla delinen… geri alınmış, bu bakışlar, yarıyor, gergin göbeğini, hamile bir davulun çelik gibi güçlü, eski bir dansçısının sözleridir bunlar bir kişinin çocukları paylaşırlar başını bir çekirgenin ki söyleyemez o dansçı yaşamın açıklanmış bir atasözü olduğunu göbek dansı zamanlarını özlemenin çevresinde dokunmuş hatırlıyorum arzular tattığımı, varoş öksüzlerinin düşleri gibi çarpılmış, iğrenç iğdişliğin kokusuyla dilsizleştirilen; ama, bu sabah uyandırıyor güneş ele geçirilmiş, çevik köklerin sivriuçlu doğumunu taşıyan gülüşlerle; düşe dönüşmüş anılar gidiyorken geçmişe, aynı geleceğe HALKIM ARTIK ŞARKILAR SÖYLEMİYOR Hatırla Yankılarım devirince Plastik pencerelerini aklının, Saldırınca karanlık onun yapay ışığına, Bulması zor pişmanlık kırıntılarına senin Hatırla İç çeken bir bellek olacağım o zaman sadece Görününceye kadar sen yükselen güneşin ateşli rahminde Geri alıncaya kadar nerdeyse susturulmuş şarkıları Bir zamanlar yumruklanan, kara dudaklardaki Hatırla Hasta ve yorgun olmaktan Bıkıp usandığın zaman Ölülerin hatırlamadıklarını Hatırlatmak için yaşayanlara ŞARKILAR SÖYLEYEBİLSEM Tasması çözülmüş Yavru bir hayvan örneği Vahşi kalmak İstiyorum Huzurunu Arıyorum Bir Japon sabah Vaktinin Su taşlarının, ağaçların Üzerinde bir tek yaprağın Kıpırdamadığı Şarkılar söyleyebilsem Neruda gibi Söylerdim Evrensel yüreğinin çapıyla ilgili KİTAP SAYI 918 Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Keorapetse Kgositsile/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Yağmur damlalarının soluğuyuz biz’ kıracaklarını kafataslarımızı, hatta ezeceklerini de körpe kemiklerimizi ayaklar altında. Hatta, okulların, kiliselerin de tutkulu, genç akıllarımızı esnetip bozmaya çalışacağını Yine de bu vahşi hayvanların gemsiz canavarlığı koparamayacak bizi. Sürgünler değiliz, kırılgan, senin barış ve insanlık aşkın güç veriyor bize. Kesinlikle biliyoruz ki şu anda bir işçinin dünyası yükseliyor göğe Duma, annemin çocuğu, insanlar vardır ölümden sonraki dünyalarını bulan halklar arasında yaşıyorsun sonsuza dek içimizde sensin isimlerin hepsi uğruna can vererek yaşamı ölümden daha güvenilir yapan Şair, yalnız bırak onu şükretmiş olursun ona eğer şarkısını söylersen işçilerin şükretmiş olursun ona eğer şarkısını söylersen özgürlüğün şükretmiş olursun ona eğer şarkısını söylersen kardeşliğin şükretmiş olursun ona eğer şarkısını söylersen barışın şükretmiş olursun ona adını bilmeden şükretmiş olursun ona Ulusların Mızrağı'dır adı. Mayibuye! BROWN SİYAH'SA Rap Brown için Siz değil misiniz pır pır etmeden yanan ışık katiller korkuttuğunda yaz aşklarını çağımızın Siz değil misiniz kölelerin boş mezarlarından dağılan tozlarla kızarmış gözlerimizdeki ışıldak dünyanın dört bir yanında linç edilen johnsonlardan ürpertiler gönderen, yükseliyorken onların pis varoşları yaz alevleri içinden Diyor ki bazıları, yaz günlerindeki gençlik serüveni, insana, özgür olmayı öğreten, doğal güdülerini kaybetmelerinin nedeni Ne alınır ki bir kuruşla? Siz değil misiniz, yumruğu yeniden doğan ortak gücümüzün tutkusunu dile getirmenin Siz değil misiniz, yumruğu ritimli kahkalarımızın, öfkeli anılarımızın Ne alınır ki bir kuruşla? Yükselir açıktaki ucu fünyenin çağımızın öfkeli çocuklarından gebe kalmış havada, Brown Siyahsa, sis katmanları yaparak güneşteki kahkalarımızın direncine giden yolları kapatan beyaz efsaneleri patlatırsa Ama bazıları, boş ifadeler içinde taşaklarını yiyenler diyorlar ki gençlik serüvenidir o, yaz günlerindeki Artık oyun bitti, demiştik, değil mi? vardığımız anda biz, yolun sonuna pislikler doğruluyorlar alevlerden, demiyor muyum? Ne alınır ki bir kuruşla? Malcolm için Robben Adası'ndaki kardeşlerimiz için Siyah kanımızın her damlası için her beyaz kırbaçtan akan her beyaz silahtan, bombadan gelen bizim için, bir kez daha kendimiz için yanacağız, gümleteceğiz davullarımızı, haykırarak kan şarkılarımızı, Sharpeville'den Watts'a kadar, anıların bütün beyaz noktalarına kadar; sona erdiği zaman beyaz oyunlar, dans ettiğimiz zaman kan şarkımızla korkusuz, ve de gözlerimizde mor pamuk balyaları olmadan Devam et, kardeşim, söyle onu. Konuş söz konusu köleler korkuyorlar yaşamaktan Ne alınır ki bir kuruşa? Brown Siyah'sa TANRILAR YAZDI Yağmur damlalarının soluğuyuz biz Rüzgârdaki taneleriyiz deniz kumunun Kökleriyiz baobab ağacının Etiyiz bu toprağın Kara bulutların göğsü gibi güzel Kongo fundalıklarının kanıyız Sütüyüz ya da, inleyen yıllardan sızan Biliyoruz üstelik Belden aşağısı beyaz bok Tadındaki yüzyılları Seçenek bizimdir Yaşam da Yeniden doğan kahkahalarımızın müziği de, Soyumuzun güneş gözlü tanrılarının Tyityimba ya da boogaloo tutkusu da, Gülüşler de bizimdir geceleri, gündüzleri Ve Amerika'daki saldırgan kentler Kuru gürültüler yapıyor. Hepsi bu değil miydi Yazılanların, tanrılar tarafından? Durumu çevirin tersine! Dedim Bırakın yuvarlanıp gitsin işler A LUTA CONTINUA Duma Nokwe için requiem Dinsel sayıklamalarda seziversek ölümünün bizi ayırmış olduğunu katılırdık şarkılara: Güneş ışığı, mavi gökyüzü, lütfen gidiniz ama Duma, buhranlarımızın oğlu nasıl ağlayabiliriz senin ölümüne uğruna yaşadığın barış ve kardeşlik devam ediyorsa yaşamaya içimizde! Devrim! Kan lekelerimizle söylenen adın doğmuştu bedeninden önce haber vermek için bize: Bir işçiler dünyası yükseliyor göğe ırkçıların, ırz düşmanlarının, altın dişli sömürgenlerin leş kokulu, sular içindeki mezarları üzerinden Duma, annemin çocuğu bedenin terk etti bizi, evet bir sınırdır bu erken ummamıştık böylesine öğrettin bize, gerçi, sınırların, okyanusların sadece bedenleri ayırdığını, halkları değil İnsanlar vardır, demişti Che, ölümden sonraki dünyalarını bulan halklar arasında, yaşam ve zafer, uğruna can vererek yaşamı ölümden daha güvenilir yapan isimlerin hepsinde yaşadığın, bildiğin gibi senin, devam edecek doğmaya, çiçeklenmeye annelerin rahminden, bağırsaklarından toprağın savaşçıların ellerinden, işçilerin de Çarpık kan tazıları zorbalığın, söylüyorsa bize işkence edeceklerini, öldüreceklerini, bırakın söylesinler. Bırakın söylesinler SAYFA 24 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle