03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A. Metin Akpınar ? dingler üçbeş kişiye uyduruk kâr payı dağıtıp sizlerin gözlerinizi boyamaya, sizleri kendilerine çekmeye çalışıyorlar. Lütfen bunlara kanmayın. Hem bu dünyanızı, hem ahiretinizi tehlikeye atmayın. Bizim tüm ticari ve sanayi faaliyetlerimiz İslamın ruhuna uygun olarak yürütülmektedir. Bu konuda son derece hassasız. Öyle ki Allah’a çok şükür, ortaklarımız adına zekât bile dağıtıyoruz... Bazı ortaklarımız bize, ‘mark üzerinden yüzde 24 kârı nasıl elde ediyorsunuz?’ diye soruyorlar. Çok kolay. Allah’ın yolunda giderseniz, bankalara, dinsiz devletlere yok haraçtı, yok vergiydi, yok faizdi diye ortaklarımızın parasını kaptırmazsanız daha fazlasını bile kazanabilirsiniz. Biz ne dinsiz Alman devletine, ne de dinsiz Türk devletine vergi ödüyoruz. Tabii göstermelik olarak önlerine üçbeş kuruş atıyoruz... Böylece dinsiz devletin cebine girecek paralar ortaklarımızın cebine giriyor. Allah şahidimizdir ki ortaklarımızı Allah katında utandıracak hiçbir haram kazanca tenezzül etmiyoruz. Dini vecibelerimizi yerine getiriyoruz...”(sy.214) Bu konuşmadan sonra hazırlanmış olan zarf içindeki marklar, adlar okunarak dağıtılıyor. Adı okunmayan Sami, Demir ve Ramazan tepki veriyorlar. Zor durumda kalan Süleyman Bey, “Bunlar Serttaş Madencilik Şirketi’nin ortakları. Sizler Konya Kâğıt ve Ambalaj AŞ’nin ortağısınız. Sizlere kâr payını şimdi dağıtamıyoruz. Sizinkini de sonra dağıtacağız” diyerek yalan söylemeye başlıyor. Buna inanmayan Sami kalp krizi geçiriyor. Eşi Asuman öfkeyle devreye giriyor ve şöyle haykırıyor: “Süleyman Efendi! Kâr payımızı ödeyene kadar bu camiden çıkmayacağız. Buraya namaz kılmaya gelen herkese sizin bizi nasıl aldattığınızı anlatacağız...”(sy.221) Süleyman Bey çok pişkin davranıCUMHURİYET KİTAP yor ve Sami’nin kalp krizi geçirmesini şöyle değerlendiriyor: “Ey Allah’ım! Sen ne kadar büyüksün! Hikmetinden sual sorulmaz. Sana isyan eden, senin mabedinde saygısızca davranan insanlara verdiği ceza hepimize ders olsun. Bize iftira atan, hakaret eden o isyankâr kadın dersini almıştır inşallah! Allah yolunda hizmet vermemize engel olmaya çalışan, kalbi şeytan tarafından mühürlenmiş olan tüm insanlara da derslerini ver yarabbim!” (sy.224) Orhan, Süleyman Bey’in birazcık olsun pişmanlık duymayan bu haline bakıp inanamıyordu. Bu ne yüzsüzlüktü? Aynı yüzsüzlüğü Refah Partisi yöneticileri de göstermişlerdi. Yargılanmışlar, ceza almışlar; dokunulmazlık zırhıyla bir bölümü paçayı kurtarmış, Genel Başkanları Erbakan’ı ise evinde hapislikle ödüllendirip paranın üstüne bir güzel yatarak sırıtmışlardı. Şimdi aynı durum yaşanıyordu. Bu ise hiç de hoş değildi... Sami kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirmişti. Asuman, bunu yanlarına bırakmazdı. O nedenle hemen onların paralarını vererek kendilerini kurtarmalıydılar. Öyle de yaptılar... Bu olaylar yüzünden başına belalar alan ve eşinden boşanan Orhan, hem gizli örgütten, hem de dinci şirketten ilişkisini keserek canını kurtarmak için Küba’ya kaçıyor... Görüldüğü gibi bu roman, Almanya’yı Tatlı Vatan haline getiren ve türlü dolaplar çeviren dincilerin gerçek yüzlerini ortaya koyuyor. 255 sayfadan oluşan bu roman mutlaka okunmalıdır. A. Metin Akpınar’a eline, diline sağlık diyor, kendisini yürekten kutluyorum... ? Almanya Tatlı Vatan (Yeşil Sermayenin Romanı)/ A. Metin Akpınar/ Berfin Yayınları/ Ocak 2007/ 255 s. 918 SAYFA 15 SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle