03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? lundum. Hiç tepki vermedi. Kitabın çıktığı günlerde konuk olarak ilçemizdeydik. Genel seçimde oy kullanmak için Ankara’ya döndük. Kitaba da Ankara’da kavuştuk. Eşim şimdilerde, yani dün bugün kitabı okumaya başladı, yarısını da geçti. İzmir’le başlayan bölümü okurken tepki verecek mi? Bilemiyorum ama izliyorum. Okuduğu yere kadar olan Mehlika’nın notlarıydı, yani bensiz olayların anlatılması. Eşim sindire sindire okumayı sever, şimdilik gayet sakin gidiyor ve ev işlerinden fırsat buldukça sürdürüyor okumayı. Önemli olan bundan sonrası, yani kitaba adını verdiren “İzmir’de Üç Gün ve Bir Gece” için bakalım ne diyecek? ŞİİRDEN HABER? Şiirle aranız nasıl şimdilerde? Şiirden uzak durduğumdan söz ettiniz. Altı şiir kitabım var. Toplanırsa yayımlanmamış şiirlerimden iki kitap daha çıkar, ama baktım son yıllarda şiirimiz şairlerin birkaçı dışında giderek geçer akçe olma halini, sevimliliğini yitirmeye başladı. Ankara’nın kitapçı vitrinlerinde şiir kitapları yok oldu. İçerlerde de Attilâ İlhan, Ahmed Arif, Ümit Yaşar, Orhan Veli, Cemal Süreya’dan başka pek görünen yok. Bir Oktay Rifat, bir Melih Cevdet bile yok. Bana göre aslında ‘şiir’ edebiyat çıtasının en yükseğini temsil ediyordu. Ama çıtanın orasında olması gerekenler neredeydi? Neredeydi bu şairler? Anladım ki ortalıktaki birkaç yüz şair kendi kendilerini, sonunda şiirde vardırdıkları ‘anlaşılmazı’ okuyorlar… (Turgay Fişekçi’nin kulaklarını çınlatarak!) Bir ikisi dergilerde kapak falan oluyorlar; ama, okuyucu onların farkında bile olmuyor. Benim evim Bilkent Üniversitesi’nin yakınında, genç arkadaşlarla konuşuyorum, bazı dergilerdeki şairlerden söz ediyorum onlara, kibarca dudak büküyorlar. Şiir anlayışları farklı. Bu konuda kapsamlı bir araştırma gerekli. Bu duruma bir yandan üzüm üzüm üzülürken, bir yandan da şiirdeki bu çıkmazı aşıncaya kadar ben şiirimi durdurdum. Birkaç öykü denemesi yaptım, yayımladım. Her edebiyatçıda olduğu gibi benim de yazılmaya, edebiyata bırakılmaya değer şeylerim vardı. Roman da bunlardan biri. İÇ BOŞALTMA HALİ Bu romanı yazmanız bir iç boşaltma hali miydi? Geçmişte kalan ama içe sığmayan bir anının bir an önce kâğıtla buluşma isteği mi? Mehlika “Hatıra Defteri”ni romana dönüştürmek istiyordu. Sonra İzmir’de birlikte olduğumuz üç günlük süreyi de içine alan biçimde romanını yazmamı benden istedi. O da ben de edebiyata yeni girmiştik. Bunu yapmak ikimiz için de olanaksızdı. Mehlika’nın çok düzgün, şiir sesi veren bir konuşması vardı. Şiiriyle yaşamından küçük kesitler veriyordu. Ona daha çok şiir yazmasını söyledim. “Edebiyatı şiir yazarak sürdürelim” dedim. İntiharından sonra onun roman yazma isteğini vasiyet gibi kabul ettim ve hem “Hatıra Defteri”ni defalarca okudum, hem de İzmir’deki üç günü sıcağı sıcağına notlarıma geçirdim. Bu işin bir yüzü… Evet, öbür yüzü de gerçekten “bir iç boşatma” hali sayılabilir. İnsan bir ağrıyı, bir acıyı elli yıl boyunca içinde taşıyabilir mi? Romanla boşalmak, dışa vurmak hem bir görevi yeCUMHURİYET KİTAP SAYI rine getirmek hem de rahatlamak oldu benim için. Gerçi o yıllarda da yerli ve yabancı çok roman okuyordum ama, yalnızca okuyordum, “roman nasıl yazılır”ı bir gün roman yazarım diye okumuyordum. O niyet ve özenle kimse roman okumazdı ki. İşte ben de öyleydim. Roman yazma fikri beni korkutuyordu. O nedenle bir an önce kâğıda dökülemedi ve Mehlika’nın bu isteği ancak elli yıl sonra gerçekleşti. Anlattığınız hikâyede ilk izlenimim aslında trajik halin günümüzle de koşutluğu, şöyle demeliyim: Aile yapıları, baskıları insanın kaderini ne kadar değiştiriyor; hatta sonunda intihar ve ölümle buluşturuyor! Mehlika anı defterlerini bana gönderdiği mektubunda, “Kalbin sağlamsa oku!” diye bir de not düşmüştü. Gerçekten okurken çoğu yerinde zorlandım. Daha yirmi üç yaşımdaydım; insan yaşamında, ailede böylesine kötü şeyler olduğunu düşünemiyor, ancak romanlarda, filmlerde görülen, çoğu abartılı sahneler gözlerimin önüne geliyordu. Mehlika’nın anı defterine de biraz bu gözle baktım ve okurken zaman zaman “bu kadarı da olamaz!” dedim. Ne zaman ki İzmir’e gittim, ilk iki gün kendisini görüp konuştum, üçüncü gün kocasıyla tanıştım, çocuklarını gördüm, işte o an trajedi tüm korkunçluğuyla başladı. Gördüklerim Mehlika’nın “Hatıra Defteri”ni doğruladı. Mehlika, birlikte olduğumuz o üç gün içinde bu çıkmaz yaşamdan ölümle kurtulacağının sinyallerini veriyordu, bunu hissetmeye başladım. Kocası tarafından öldüreceğinden kuşkuluydu. Ama bu eylemi ona bırakmak istemiyordu. Çarpıcı güzelliği başına dert açmıştı. “Ne yapayım, yüzüme kezzap mı atayım?” demişti bir keresinde bana. Kendisinden faydalanmak isteyenlerin elini bile sıkmadığı bir gerçekti. Ben ve değerli yardımcı komşusu Zehra Hanım onun en azından çocuklarına olan düşkünlüğüyle işi intihara kadar götüreceğini düşünemedik. Son gece evinde yaşananlardan sonra hiçbir şeyin değişmeyeceğini, rakıdan vazgeçemeyen sarhoş kocasının sürekli işkencelerinden kurtulamayacağını anladık. Ama bir çıkar yol vardı: Boşanmak. Bu konuda onu yönlendirmeye çalıştık. Boşansa da kocasının peşinde olacağını söylüyordu. Sonunda Mehlika “canına doymuşluk” deyiminin ta kendisini oynayarak denize koştu… Mehlika aynı zamanda şair. Şair bir kadına intiharla ölüm payesi biçilme si… Buna ne demeliyiz? Şairler genelde duygu yüklü olurlar. Mehlika sade bir ev hanımı olarak, o güzel fiziğiyle belki kocasının yaptıklarına bir ölçüde boyun eğebilir; çocuklarını da düşünerek ölümü seçmezdi. Ama, bu kötü seçimde sanırım şairliğinin ona vermiş olduğu gurur, aldanma, ona buna vitrin edilme baskısı, hatta hizmetçiliği bile yakıştıracak duruma getirilmesi, düşürülmesi ve benzer olaylarla duygularının bardağı taşıran son damlasında bu eylemi gerçekleştirmiş oldu. Mehlika’nın “Şairler Yaprağı”nda da şiirleri yayımlanmış. Onun şairliğinden ve o yıllardan biraz söz eder misiniz? O yıllarda İzmir’de Kervan dergisini Tarık Dursun K. ve Cengiz Tuncer’le yayına sokmuştuk. İstanbul ve Ankara dahil, tüm yurttan Kervan’a ünlü ünsüz adların şiirleri, yazıları yağmaya başladı. Sekiz sayı sonra paramız tükendi ve dergiyi sonlandırdık. İlçem Dinar’a döndüm. “Bir kez birisi matbaa mürekkebi yalamaya görsün, iflah etmez!” derler ya. Doğruymuş. İlçemde yerimde duramadım. Dergi çıkarayım da bana da şiirler gelsin, edebiyatçılarla tanışayım, dostluklar kurayım istedim. İçimdeki şiir kurdu çıksın sayfalara yürüsün istedim... Nitekim, düşlediğim her şey oldu. Tarık Dursun’la başlayan “merhaba” o yılların tüm yurttaki en ünlü yazarlarıyla, edebiyatçılarıyla tanışmamı, dost olmamı sağladı. “Benim Sevgili Taşram” kitabımda bunlar o zamanın ilginç öyküleri ve anıları olarak edebiyatımıza taşradan ışık tuttu. İşte bu havayla ilçemde “Şairler Yaprağı” dergisini çıkarmanın hazırlıklarını yaptım. İzmir’de Anadolu gazetesinde şiirlerim yayımlanıyordu. O gazetenin edebiyat sayfasında ilçem Dinar’da çıkaracağım dergimin duyurusunu yaptım ve “Haydi şairler bana şiir yollayın, işte adresim…” dedim. Mektuplar ve içinde şiirler yağmaya başladı. Romanın ilk sayfasında dergime şiir gönderenlerin arasında Mehlika da vardı. İzmir’de bir gazetenin edebiyat sayfasında şiir ve kısa öyküleri yayımlanan Mehlika, gazetenin o sayfasında çıkan duyurumdan sonra dergime de şiir göndermeye başlayarak bir tanışma kapısı açmış oldu. Dergi sahibi olarak işi mektuplaşmaya dökmek aslında belki de doğru değildi. Ama gençlik! Nasıl olduğunu şimdi anlatamayacağım bir duyarlılıkla Mehlika’yı başka şairlerden ayrı tuttum ve onunla mektuplaşmak istedim. Telefonu yoktu, sesini duymamıştım, fotoğrafı yoktu, İzmir’den önce onun o muhteşem güzelliğini görmemiştim. Yalnızca bir gazeteci arkadaşım gazeteye şiir vermeye gittiği gün Mehlika’yı görmüş ve bana telefonda güzelliğinden söz etmişti. Adı konulmaz bir şey beni ona götürüyor, onu bana getiriyordu… Ayrıca, Mehlika’nın şiirlerindeki karamsar havanın da beni etkilemesiyle karşılıklı mektuplar hız kazandı. Gönderdiği şiirleri genelde bunalımını yansıtıyordu, yani yaşamından dizeler çoğunluktaydı. İyi bir şair miydi? Bunu ben ölçemezdim. Ama gönderdiği şiirlerden bazıları yayımlanacak olgunluktaydı. Birkaç ay sonra şiirle başlayan dostluk, mektuplarımızda “sevgi” ve “sevgili” sözcüklerine değin ilerledi. Şiir ya da öykü için değil de anı defterinde yazdıklarını anlatmak, kendisine çok yakın hissettiği benimle dertleşmek için beni İzmir’e çağırdı ve “İzmir’de Üç Gün ve Bir Gece” böylelikle başladı. ACI YAŞAMIN DOĞAL GETİRİSİ… İzmir’de geçen üç gün ve bir gecenin sonunda gelen intihar… Kahramanımız son gün buluşmasına gecikince, Mehlika ölümle yüz yüze geliyor; İzmir’deki bu kısa zaman diliminin yazardaki yansımasını istiyorum birkaç cümleyle... Romanı okumadan anlaşılması olanaksız bir şey var: Bundan kendim de kuşku duydum ve kendimi sorguladım o zaman. Daha sonra romanın yazılışı sürecinde de kılı kırk yararcasına düşündüm. Otelde uyuyakalmam ve söz verdiğim buluşma saatinde Mehlika’nın beni beklediği komşu evine gidememem mi bu sonu getirdi? Elbette hayır! Bir orana vurulacak olsa, onun tüm yaşam diliminin içinde benim tuttuğum yer okyanusta bir damla bile sayılmaz. Ama mektuplarla başlayan ve İzmir’de buluşmamızdan sonra doruğa ulaşan o anlatılması olanaksız sevgi/ sevgisi/ sevgimiz gönüllerde sanki dünyanın bütün denizlerinden de çok ve derin yer almıştı. Kafamdaki ve yüreğimdeki bu sorunun yanıtını hem Mehlika yazdığı son mektubunda beni ne denli sevdiğini anlatmakla belirtmiş oldu, hem de komşusu Zehra Hanımların “Günün birinde bu kötü sonu bekliyorduk. Sayıkladığı zamanlar intihar etmenin ipuçlarını veriyordu. Ama çocukları en büyük engeldi. Evinde sizin de bulunduğunuz son gece kocasının yaptıkları, dayanılmazlığın sonu oldu…” demişti. Bendeki yansımasını böyle dile getirdikten sonra tüm romanın özeti olan, intihardan sonra ilçeme dönerken trende yazdığım “Öyle özledim ki seni” uzun şiirimin son dört dizesiyle size ve okurlara yeniden anımsatmalıyım: Sözümü tuttum Mehlika Şiirini yazdım işte Keşke seni görmeseydim Keşke şair olmasaydım… ? İzmir’de Üç Gün ve Bir Gece/ Nedret Gürcan/ Agora Kitaplığı/ 392 s. *[email protected] 918 SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle