24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? muslu bir el aynı zamanda! Kitaptaki somut saptamalarla örnekleyebiliriz: "...zamanın büyük bölümü evin beslenmesine gider ve öyle olduğu için de uzun süre ocak dumanlarına uğrar. Böylece yıllık ölümlerin 2.2 milyonu, hava kirlenmesinin etkilemesindeki kadınlardır." Göç Sürecinde Kadın Olmak Server Tanilli’den ‘Yaratıcı Aklın Sentezi’ Felsefenin anlamı eylem söz konusu oldukta da tutkulardan uzakta...Deyim yerindeyse bir kafa ve ruh eğitimidir felsefe. " Felsefe yapan insanın temel eğilimi nedir? Elbette daha insanca yaşanacak bir dünya yaratmak çabasıdır. İnsan için olanı daha insana yaraşır kılma çabasıdır. Bu elbette her şeyden önce bir insancılık bildirişidir. Amaç insandır, düşünce insandan çıkıp insana döner. Felsefe yapmak dünyadan kopmak değildir, dünyadan yola çıkarak düşünmektir. Bunun için dağınık düşüncelerden kendimizi kurtarmamız ve düzenli bir düşünce çabası içinde olmamız gerekir. Bunun için de her şeyden önce İnsan nedir? sorusunu tartışmaya açmak gerekir. Bu soruyu enine boyuna tartışmadan felsefe yapmak olası mıdır? Elbette değildir. Düşünmek öncelikle düşünen varlık olan insanın ne olup ne olmadığını ortaya koymakla olasıdır. Felsefeyi tek başına düşünebilir miyiz? Elbette düşünemeyiz. Zaten bilim uzun yüzyıllar boyu felsefenin kanatları altında yaşamadı mı? Felsefeden ayrılmış bir bilim elbette bir insan gerçeğini anlatır bize, ama felsefeden kopmuş yani kendini düşünmeyen bir bilim düpedüz teknoloji indirgenmiştir. Server Tanilli bu arada evrenin oluşumu ve yapısıyla ilgili bilgiler de veriyor ve şöyle diyor: “Sonsuz büyüklüklerin yer aldığı karmaşık, bir evren’de yaşıyoruz. Bilim bu karmaşıklıkları çöze çöze ilerliyor ve gerçekleri önümüze seriyor. Bugüne kadar yaptıkları da az buz şey değildir: Bir zamanlar dünyamızın, giderek bizim, Güneş sisteminin merkezinde yer aldığımıza inanıyorduk; ‘yanlışların üstüne kurulu tahtımızdan indirildiğimiz gibi Güneş sistemi de Samanyolu’nda milyonlarca gökadadan birine dönüşmüştür. " EMEK SORUNU Sayın Tanilli evrim sorununa büyük bir ağırlık veriyor. İnsanın oluşumu ve evrimi üzerine bilgiler de ortaya koyan Sayın Tanilli daha sonra emek sorununu ele alıyor ve emeğin yaratıcı gücünü inceliyor. Her konuya olduğu gibi emek sorununa da tarihsel açıdan bakmak gerekir. Şöyle diyor yazar: "Emeğin yüceliği bugün tartışmasız da olsa, onun böylesi bir nitelik kazanması birkaç yüzyıllık bir olaydır. Gerçekten eski uygarlıklar, bu arada Yunan ve Roma uygarlıkları, emeği zorunlu da saysalar horlamışlardır: Emek, aklı maddeyle uğraşmaya mahkum ettiği için, köleliğin hem nedeni hem sonucudur; köleler çalışacak ve yurttaşlar da zamanlarını Site’ye, giderek aklın ve düşüncenin zevklerine adayacaklardı. Platon ve Aristoteles’in bütün söyledikleri buna bir gerekçe sağlamaktan başka bir şey değildir." Emek konusunda daha sonraki kavrayışları da ele alan yazar emeğin yazgısının diyalektik dışında düşünülemeyeceğini bildiriyor. Sayın Tanilli bundan sonra dil sorununu ele alır. Dil insan yaşamının zorunlu bir ürünüdür. O en önemli iletişim aracıdır, insanı insan yapan koşullardan biridir. Ardından hocamız düşüncenin ne olup ne olmadığı konusunu işler, bunun için kısa da olsa tarihsel bir çerçeve çizerek algı, bellek, imgelem gibi yetilerimizi inceler, ardından bilinç sorununa geçer. Bu tür kavram açıklamalarının özellikle toplumumuzda aydınların bilinçlenmesi açısından çok önemli olduğunu söylemek yanlış olmaz. Her bilincin bireysel olduğunu söyleyen yazar insan saygısının kaynağında bilincin yer aldığını bildirir. Kişiliğimizi bilinç yoluyla kazanmakta olduğumuzu söyler. Buradan akıl sorununa geçilir: akıl "bilinçlere kural hizmetini görür". Aklın temel yönelimi evrenseli yakalamak olacaktır. Buna göre akıl Özgür insan için doğru olanı önerir. Aklı sınırlamayı istemenin akla karşı bir şiddet eylemi olduğunu öne süren yazar felsefeyi akim hakları kadar akim sınırlarını da düşünen bir etkinlik olarak görür. Daha sonra doğru düşünme sanatı olarak mantık incelenir, ondan sonra tekniğin nitelikleri ele alınır. BİLİM, FELSEFE, SANAT Bilim ve felsefenin yanında sanatın da bir kültür alanı olarak büyük bir etki gücü taşıdığını söyleyebiliriz. Gerçekte bu üçlüyü, bilim, felsefe, sanat üçlüsünü tek bir alanın üç değişik açılımı olarak görmek yanlış olmaz. Sayın Tanilli sanat sorununu ele alırken sanatsız uygarlığın olmadığını ve olamayacağını söyler ve sanatı anlamlı biçimlerin özgürce yaratılması olarak tanımlar. Şöyle der: "Sanat dünyayı hissetme biçimimizi değiştirir(..). Sanat dünyayı algılamamızdan, değerlerimizden ve yaşamımızın güzelliğinden büyük ölçüde sorumlu olduğuna göre, onun çerçevelerinin öğrenilmesi herkesin eğitiminde belli bir yer tutmalı." Daha sonra sayın Tanilli dinsel inanışın kökenlerini araştırır, hoşgörü ve laiklik kavramları üzerinde durur, onun arkasından ahlak sorunlarına girer, özgür yaşam sorununu ele alır, mutluluk, aşk, çevre, tarih, siyaset, hukuk, savaş ve barış, ütopya, kimlik, eğitim sorunlarına açıklık getirir. Görüldüğü gibi söz konusu yapıt doğrudan doğruya bir temel bilgi kitabı niteliğindedir, adına uygun olarak bir felsefeye giriş kitabıdır. Gerçekten kitapta ele alman temel kavramları öğrenmeden felsefeye yönelmek sonu belirsiz bir serüvene dalmaktan başka bir şey değildir. Sayın Tanilli’nin Yaratıcı Aklın Sentezi adlı kitabı yalnızca felsefeyle uğraşanlar için değil tüm aydınlar için, özellikle ben felsefeye başlamak istiyorum diyenler için verimli bir el kitabı olma niteliğindedir. Elbet her kitapta olduğu gibi bu kitapta da yazarın görüşlerine katıldığımız yerler olabilir katılmadığımız yerler olabilir, ama bu kitabın sınırlarından girdiğimiz anda insan olmanın temel sorunlarıyla yüzyüze geliyoruz ve onları tartışmaya yönelme isteği duyuyoruz. Gündelik dilin açık ve anlaşılır olanakları çerçevesinde yazılmış olan bu kitap her yaştan aydının ilgilenebileceği, ilgilenmesi gereken bir kitaptır. ? Yaratıcı Aklın Sentezi/ Server Tanilli/ Alkım Yayınları/ 503 s. SAYFA 19 Kitabın "Türkiye’nin Açtığı Çığır ve Tepkiler" bölümünde farklı kültür gruplarındaki kadınlar ele alınıyor. Buna göre Server Tanilli, kültür gruplarını üçe ayırıyor. İlk grup, kırsal kültür içine dahil edilen geleneksel değerlerin ağırlıkta olduğu grup, ikincisi ise çoğunlukla sanayileşmiş şehirlerde yaşayanların dahil oldukları kentli grup, üçüncü ve son grup ise "yeni kentli" olarak adlandırılan her iki grubun kesiştiği yerde bulunan kente yaşayıp da kırsal değerlere ve gelenekçi yapıya sahip olan grup. Özelikle 1950’li yıllardan itibaren Türkiye farklı motivasyonlardan kaynaklanan hem iç hem dış göçü yaşamıştır. 50’li yıllardan itibaren hızlı sanayileşmeyle başlayan ve sonrasında 90’lı yıllarda Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortamdan kaynaklanan iç göç, 70’lerin başına ekonomik sonrasında 80’lerde siyasi nedenlerden kaynaklanan dış göç sürecinden en çok. etkilenen "yeni kentli" grubun kadınları olmuştur. Göç sürecine dahil ettiğimiz bu grubun üyeleri olan kadınlar, beraberinde sürüklediği gelenekçi yapıyı devam ettirmek durumundadır. Grubun "onur", "namus" sembolleri kadınlara yüklenmektedir. Yeni neslin yetişmesinden kadın sorumlu olduğu için gelenek ve kültürün aktarımı dolayısıyla kadının yükümlülüğündedir. Bir bakıma, kadın bir şekilde mağduru olduğu bu yapının aynı zamanda yeniden üreticisidir. Geldiğiniz kültürü yeni yerleştiğiniz yerde hem korumak durumundasınız, hem grubun namusuna halel gelmemesiyle yükümlüsünüzdür. Kadın göçte ailesine sahip çıkmak durumunda, kızının iyi bir kadın olarak evliliğe hazırlamakla görevlidir. Çünkü kız çocuğunun başına gelebilecek her türlü şey esasında grubun (milletin) namusuna, onuruna gelmiştir. Tanilli’nin üzerinde durduğu gibi "yazgıcılık" ve "aile" bu süreçte belirleyici konumdadır. Yeni feminizm umut dolu; başka bir dünyanın ancak kadınlarla mümkün olduğuna inanmak.... Server Tanilli kitabın son bölümünde kadın sorununun nasıl tanımlamalı diye sorduğunda, yanıtını umut dolu olarak veriyor. Yeni bir feminizmden bahsediyor. Başka bir dünyanın mümkün olduğuna inanan güzel kadınlardan bahsediyor. Feminizmin çirkin ve mutsuz kadınlarla özdeşleştirildiği, feminist olmanın "kötü" bir şey olarak algılandığı Türkiye’de, pek çok ülkede olduğu gibi mücadele etmek için çok neden var. Bunun için önce ve yeniden kadınların tarihini okumak gerekiyor. "Ne Olursa Olsun Savaşıyorlar" kadınlar ve erkekler için kadınların mücadelelerini anlatan bir baş ucu kitabı. Türkiye’de kadınlar ne olursa olsun savaşmaya devam ediyor! Bu nedenle kadınları sevmek güzeldir, feminist olmak daha da güzeldir. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI Server Tanilli’nin ‘Yaratıcı Aklın Sentezi’ adlı kitabı yalnızca felsefeyle uğraşanlar için değil tüm aydınlar için, özellikle ben felsefeye başlamak istiyorum diyenler için verimli bir el kitabı olma niteliğinde. ? Prof. Afşar TİMUÇİN T ürk düşüncesinin büyük düşünürü Server Tanilli hocamız yorulmak bilmeden çalışmalarını sürdürüyor. Hocamız Server Tanilli Yaratıcı Aklın Sentezi adlı "Felsefeye Giriş" kitabının yeni baskısını yakın zamanda Alkım Yayınları arasında çıkardı. Felsefenin temel kavramlarını ayrıntılarıyla açıklayan ve bu alanın başlıca sorunlarını tartışan bu çok önemli çalışma benzerlerinden ayrı olarak pek çok yazarın yazılarını da içeriyor. Yaratıcı Aklın Sentezi bu anlamda bir ortak kitap özelliği gösteriyor. Kitaptaki yazılardan çoğu Cumhuriyet çevresinden seçilmiş. Hocamız Server Tanilli öncelikle felsefenin anlamını araştırıyor ve onu doğruyu aramak diye tanımlıyor, bu arada bize Kant’ın şu sözünü anımsatıyor: "Felsefeden öğrenilecek tek şey vardır: felsefe yapmak. " Sayın Server Tanilli felsefe kavramını irdelerken şunları söylüyor: "Felsefe tamı tamına bir bilgelik değil sadece ‘bilgelik aşkı ‘dır." Bu da bize felsefenin temel eğilimini, yanıtlamaktan çok soru sormak eğilimini duyuruyor. Kitabın bu bölümünde en çok üzerinde durulan şey felsefenin bir kuşkular alanı, bir tartışma alanı, kesin bilgilerin değil yorulmak bilmez arayışların alanı olduğunu duyuruyor. Buna göre felsefe bağnazlık kaldırmayan bir alandır, çünkü onda her zaman kuşkulu olma zorunluluğu vardır. Buna göre dogmacı düşünceyi felsefedeki öğretilerle karıştırmamak gerekir. Felsefe kuramla uygulamayı kucaklayan, birini öbürüne yeğ tutmadan, bir başka deyişle yaşamı parçalamadan irdeleyen bir alandır. Hocamız şöyle diyor: "Böylece felsefe, Yunanca anlamına uygun olarak, bilgiye ve eyleme yüzü dönük de olsa, ne kuramsal bilgiler yığını, ne de pratik reçeteler tomarıdır; felsefe bir ‘genel tavır’, daha da doğrusu hem bilgiye hem de eyleme ilişkin bir ‘yöntem’dir. Bu yöntem aklın eleştirici tavrı’dır ki bilgi söz konusu oldukta önyargıların uzağında tutar bizi; 881 ?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle