Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Bu etnik, dinsel, mezhepsel bölünmeye küresel boyutta medeniyetler çatışması diyen de var? Huntington’un savlarından söz ediyorsunuz. Bu Amerikalı işadamı, profesör hakkında, içlerinde benimkiler de olmak üzere, gazetemizde pek çok yazı yayımlandı. Yazılarımdan birindeki bir cümleyi şimdi anlamı bakımından yineleyecek olursam, Atatürk’ten söz etmek zorunda kaldığı yerlerde Amerikalının boğazına kılçık kaçmış gibi oluyor… Öyle ya, şu "Müslüman" ülkede Kemalist Devrimler, Cumhuriyet devrimleri, Medeniyetler Çatışması tezine nasıl uydurulacak? Nasıl bir kılıf bulunacak? Huntington kitabının bu konuya ikişkin bölümlerinde, tedirginliğini gerçekten de gizleyemiyor…. Thomas S. Kubin "Bütün araştırmalar daima gelip şu soruya dayandı: Hangi sorunu çözmüş olmak,diğer sorunların da büyük ölçüde çözümünü sağlar?" diyor. On beş yıldır okuma araştırması alanında çalışmaya çalışan bir eğitimci olarak Batı’da bir bilim dalı olarak kabul edilen okuma araştırması bizde bilinmiyor bu anahtar sorunun kitabın toplumsal yaşama girmesi, okuma engelli toplumun kitapla barışık topluma evrilmesi olduğu görüşündeyim. Katılır mısınız? Aynen katılırım… Eğitim tarihimizin özeti Köy Enstitüleri’nden imam hatip liselerine gelmiş olmaktır… Herhalde memleketin cenaze namazını daha kıldırmak için…. Türkiye’de okumak değil, anlamasan da ezberlemek prim getiriyor… OYUNU BOZMAK... la birlikte A.Kadir çevirisidir. Zaten işçiler okuyup sormaya başladıklarında her şey değişir. O zaman İzmit Seka Fabrikası’nı öyle kolayca kapatıp emekçiyi sokağa atamazlar… Çünkü ülkenin bütün emekçileri onların yanında yer alır ve bu dayanışma karşısında hiçbir zorlama etkili olamazdı… 60’LI YILLAR MİLAT GİBİ... Daha kötüsü bugün solcular da okumuyor. 68, 78 kuşağıyla , özellikle Denizlerle, Mahirlerle bugünün solcularını karşılaştırmak mümkün mü? Bu alanda genelleme belki yanıltıcı olabilir… Dün olduğu gibi bugün de, okuyan da var okumayan da… Mahir, Deniz, Sinan, müstesna çocuklardı… Zaten 60’lı yıllar bir milat gibidir… Elias Canetti’nin, körleşmiş düşünce ve körleşmiş toplumu anlatan o ünlü anıt romanından çıkarak, ülkemizde körleşmiş bir soldan söz edebilir miyiz? Canetti’nin "Körleşme"si gerçekten de çok önemlidir…. Ahmet Cemal’in bu anıtsal çevirisini 1982’de cezaevinde okumuştum… Müthiştir… Bence "sol"dan çok, daha genel anlamda bir "aydın" eleştirisidir o… Eh, bazı bakımlardan ülkemizin bugünkü durumuna uyar…. Aydın ihaneti mi yaşanıyor Türkiye’de? Aziz Nesin gibi, Uğur Mumcu gibi durumdan görev çıkaran aydın kalmadı gibi… Bir aydın kafa karışıklığı yaşanmakta…? Kimliğim İnsan/ Ataol Behramoğlu/ Cumhuriyet Kitapları/ Batı’da şu kanıtlandı: Kitap okumanın beyin hücrelerinin çalışmasıyla doğrudan ilgili olduğu anlaşıldı. Okumayan toplumlar kulluktan yurttaşlığa yükselemiyor. Böyle toplumlarda demokrasiye geçilemiyor. Türkiye’de elli yıldır biçimsel anlamda demokrasiye geçme çabalarına tanık olsak da aslında elli yıldır Türkiye’de okumayan sorgulamayan, pasif yurttaş yetiştirme projesi uygulanıyor. Ne dersiniz? Bu konuda sizin yaptığınız araştırmalar da çok öğretici oldu. Bu oyunu bozmamız gerekiyor. 100 Temel Eser skandalı da ayrı bir konu… Ellerini nereye atsalar yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar… Oysa, gerçek ve doğru bir okuma seferberliği, ülkenin çehresini bir anda değiştirir… Altı saatte bir cami, altı günde (184 saatte) bir okul, belki dakikada bir mescit, kırk yılda bir de hastane açılmasındaki korkunç oyunu, korkunç tuzağı insanlar neden göremiyor? Okuyan toplumlarda din bu kadar sömürülebilir mi? Bu ortaçağlara dönüştür. Amaç da zaten budur. Bu gidiş tersine döndürülemezse, ülkenin sonu olacaktır. Özür dilerim. Bertholt Brecht’in dizeleriyle size katılabilir miyim burada? "Okuyan bir işçi soruyor" başlıklı şiirinden bir bölümle? Çok güzel bir şiirdir. Yanlış anımsamıyorsam bir başka arkadaşCUMHURİYET KİTAP SAYI “Köşe yazarlığımın ve denemelerimin, şiirlerimin önüne geçtiğini sanmam. Türleri birbirinden çok ayırmayı da doğru bulmam.” 881 SAYFA 17