29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Yansıtma kuramına göre yazar, ele aldığı tarihsel döneme, sosyal ve siyasal olgulara tarafsız yaklaşsa bile, sosyal gerçekliği eserinde çizmiştir. Bu nedenle ister istemez içinde yaşadığı toplumun sorunlarını da ortaya koyar. Berna Moran bu konuda şunları söyler: "Tipik olanı kavrayabilen yazar, kendi ideolojisi ne olursa olsun (Scott ve Balzac gericiydiler) gerçekçi demektir, çünkü değişmenin dinamiğini sağlayan tarihsel güçleri sezmiş ve anlamıştır. Yaptığı şey, hayatın yüzeyine takılıp kalmak yerine, belli bir dönemde o yüzeyin altında yatan tarihsel anlamın özüne inmek ve bunu somut kişiler ve olaylarla sergilemektir." Tam da burada Kanlı Düğün 12 Mart sonrasında yaşananlara tanıklık etmiş, 12 Mart döneminin özüne inmiş, onu roman örgüsü ve karakterleriyle somutlaştırmıştır. Kemal Bekir’in Kanlı Düğün’ünde kurmuş olduğu tipikleştirmede, Lukacs’ın kurduğu bağlantı şöyle özetlenebilir: Sanat, sosyal gerçekliğin yansıtılmasıdır. Edebiyat bunu kendine özgü yoldan, yani gerçekliği yoğunlaştırıp somutlaştırarak yapar. Yazar, belli birtakım insanlar, belli birtakım olaylar ve durumlar çizer. Bunların gerçekliği doğru olarak yansıtabilmesi için tipik olmaları gerekir. Çünkü somut ve tikel olan ancak tipik olursa ‘geneli’ ya da ‘tümeli’ temsil edebilir. Kemal Bekir’in Kanlı Düğün’ü edebiyatın işlevinin ne olduğu sorusuna da cevap verir; bu da metinde birlik ve tutarlılık aramaktır. KANLI DÜĞÜN ROMANINDA NESNEL HARİTA İLE EDEBİ HARİTANIN KARŞILAŞTIRILMASI: Edebiyatta gerçekçilik ve yansıtma kuramı hakkında genel bir çerçeve çizdikten sonra, Kanlı Düğün romanı bu çerçevede Ömer Naci Soykan’ın "Edebiyat Sosyolojisinde Uygulamalı Bir Yöntem Denemesi" başlıklı çalışmasında önerdiği yöntemle incelenebilir. Bu noktada romanın tam bir çözümlemesi değil de, örnek teşkil edecek kimi yerlerin aktarımı yapılacaktır. Bu yöntemde edebiyatta nesnel bir okuma ve çözümleme yapmak için başvurulan yöntemlerin, toplumcu gerçekçilik, eleştirel gerçekçilik ve sosyolojik eleştiri kuramının bir sentezini oluşturan dizgesel ve bütüncül bir yapı görülür. Nesnel Harita: 12 Mart darbesi incelendiğinde, dönemin sınıfsal çelişkilerin keskinleştiği bir dönem olduğu görülür. Dönemin üniversite gençliği ülkeyi sosyalizme taşıyacak taleplerle ortaya çıkmış, bu hedefler doğrultusunda silahlı mücadeleye girişmiştir. Yine bu dönemde işçi eylemlerinin ve grevlerinin arttığı görülür. Buna karşın baskıların ve sindirme politikalarının da arttığı görülür. Edebi Harita: 1. Zaman Mekân İlişkisi: Kanlı Düğün’de mekânlar, bir Anadolu ilçesi ile İstanbul ve Ankara’dır. Roman, 12 Mart müdahalesi sonrası dönemde (1974 yılında), iki devrimcinin Anadolu’da bir ilçeye CUMHURİYET KİTAP SAYI Kemal Bekir’in Kanlı Düğün’ü edebiyatın işlevinin ne olduğu sorusuna da cevap verir; bu da metinde birlik ve tutarlılık aramaktır. Devrimci gençlerin eylemleriyle bu ilişkiler önsel bir motif olarak kullanılmıştır. Kemal Bekir’in Kanlı Düğün’ü, gerçekçi edebiyatın büyük bir başarısıdır. KEMAL BEKİR’İN BAŞARISI: 12 Mart romanlarına bakıldığında, Kanlı Düğün’ün dışında kalan romanlarda insanı toplumdan soyutlayan bir görüş vardır. İnsanı toplumsallığı içinde göremeyen bu görüş, "Antropolijizm" olarak adlandırılmaktadır. Marx, Feuerbach’ın felsefesinde de yer alan antropolojizmi eleştirir. Feuerbach’ın insanları verili toplumsal bağlamları içinde, mevcut yaşam koşulları içinde ele alamadığından ötürü, insanı duyumsal faaliyet olarak değil de yalnızca duyumsal nesne olarak ele alıyor olması bir yana, gerçekten var olan, faaliyet halindeki insanlara da hiçbir zaman varamadığını belirtir. Feuerbach insan soyutlamasını aşamamaktadır. İnsan onun için etten kemikten bir varlıktır. Tüm bunlara karşın, Feuerbach’ın felsefesinde insan sevgisi öne çıkmaktadır. Kemal Bekir dışında 12 Mart dönemini ele alan yazarların incelenen eserlerine bakıldığında, onların da insanı anlatırken Feuerbach gibi antropolojizm yanılgısına düştükleri görülmektedir. Ancak bu yazarlar, insanı sevmek konusunda Feuerbach’tan ayrılmaktadırlar. Romanlarında da görülmektedir ki, düşünce sistemlerinde insan sevgisi yer almamaktadır. Lukacs estetiği açısından değerlendirildiğinde, bu yazarlar aynı zamanda tipik yaratma konusunda da başarısızdırlar. Romanlarında anlattıkları insanlar, Türkiye toplumunu oluşturan insanları yansıtmamaktadır. Türkiye toplumunda yaşayan insanın karamsarlığını, umutsuzluğunu, sevincini, umudunu, etkinliğini, edilginliğini nesnel koşulları içinde dillendirmemişlerdir. Romanlarında tipik yaratamamışlardır. Tipiklik düzeyine ulaşamayan karakterleri, nesnel koşulların belirleyiciliğinden soyuttur; karamsar, umutsuz bir biçimde idealize edilmişlerdir. Romanlarda anlatılanlar yazarların öznel dünyalarında gerçekleşmektedir, ancak bu gerçekleşmenin nesnel dünyayla ilişkisi yoktur. Psikolojizm olarak ifade edilen bu durum, şöyle de tanımlanabilir: "(…) mantıkta, mantığı insanın duyusal tarafına, psikolojiye indirgeme, mantıksal önermeleri psikolojik önermelerle özdeşleştirme tavrı." Psikolojizm, küçük burjuva bilincinin tipik bakışıdır. Kemal Bekir’in Kanlı Düğün romanında ise insanın çelişkileri, insanın toplumla olan ilişkileri, toplumsal sorunlar ekonomik ve sosyal olaylar eşliğinde sunulmuştur. Kemal Bekir romanını oluştururken toplumcu gerçekçi yaklaşım doğrultusunda hareket etmiş ve tipik olanı yansıtmıştır. Bu bakımdan bu roman gerçekçi edebiyatın bu çalışmada sunulan en güzel örneğidir. ? Kanlı Düğün/ Kemal Bekir/ Pencere Yayınları/ 108 s. SAYFA 9 gelmesi ile başlar. Olaylar bu ilçede geçecektir. Bazı bölümlerde devrimcilerin ilçeye gelmeden önce İstanbul’da yaşadıkları da anlatılacaktır. 2. Romandaki Belli Başlı Kişilerin Kişilik Özellikleri: Hakkı: Üniversiteyi bitirmiş, bir yere atanmıştır. Üniversitede okuduğu dönemde eylemlere katılmış, ancak sonradan devrimci hareketten uzaklaşmıştır. Esnaf çocuğudur. Kendisini, onu büyük kentte okuttukları için ailesine karşı sorumlu hissetmektedir. Çocukluktan beri içinde olduğu sürüye, aile, din, gelenek görenekle hazırlanmıştır. Şimdi kendini farklı duyumsamak için "sorumluluk", "çevreye saygı" gibi avuntulara sarılmaktadır. Hüsnü: Hakkı’nın arkadaşıdır. Yazar ikinci bölümde Hüsnü’yü belirginleştirir. Hüsnü’nün üyesi olduğu sol örgüt, 12 Mart darbesinin ardından dağılmıştır. Hüsnü, Hakkı ile birlikte geldiği ilçede devrimci mücadeleye girmeyi tasarlamaktadır. Halkın yakında patlayacağı, devrimcilerin mücadelesine el vereceği sanısı içindedir. Aynı inanış Hakkı’da da görülür. 3. Olay Örgüsü: Romanın olay örgüsü bir paralel kurguya dayanır: Olaylar bir tren yolculuğu ile başlar. Hakkı üniversite yaşamının bir döneminde devrimci mücadeleye yakınlık duymuş, birkaç eyleme katılmıştır. Ancak artık mücadeleden uzaklaşmak, evlenerek yaşamında yeni bir dönem açmak istemektedir. Hüsnü’nün amacı ise devrimci mücadeleyi sürdürmek, bunun için de bir süreliğine İstanbul’dan uzaklaşarak gözlerden ırak bir yere sığınmaktır. Ancak tamamen zıt amaçlarla çıktıkları bu yolculuk ikisini de ölüme götüren bir sürecin başlangıcı olacaktır. Kurgudaki paralellik, Hakkı’nın düğünü için yapılan hazırlıklarla Hüsnü’nün yakalanması için yapılan operasyon hazırlıklarının eşzamanlı olarak ilerlemesiyle belirginleşir. 4. İleti: Kemal Bekir, Kanlı Düğün romanıyla Türkiye’nin bir panoramasını verir. Yazar, devrimciler, dönekler, ajanlar, polisler, faşistler, burjuvalar, feodaller, köylüler vs. toplumun her sınıfından insanları "tipleştirmiştir". 866 Toplumsal olayları doğru nedensellikleriyle vermiştir. Üniversite olayları, katledilen devrimcilerin cenaze törenleri, egemen ideolojiyi, burjuvaların yabancılaşmasını ve Batı özentisini, kirli bürokrasiyi, yargısız infazlar, toprak rantlarını vs. gerçekçi bir çizgide göstermiştir. Lukacs yazarın bu durumunu şu cümlelerle aktarır: "Her önemli gerçekçi sanatçı yaşam deneyimlerinden elde ettiği materyalle kendince bir biçim ve üslup kazandırır ve bunu yapmak için de diğer birçok şeyin yanı sıra soyutlama tekniklerinden yararlanır. Fakat amacı nesnel realiteyi yöneten yasalara nüfuz edip bunların gerçeğini kavramak, dolayımsız olarak algılanabilen toplumu oluşturan ilişkiler ağını ortaya çıkarmak ve bunu anlaşılır görünür kılmaktır." Romanda doğru bir bilinç akışı kullanılmıştır. Örneğin Hüsnü’nün arandığını duyan babası, oğlunun çocukluk yıllarına döner. Biz burada Hüsnü’deki değişimi görürüz. Yazar gerçekçi edebiyatın tipikleştirme noktasında bir başarısını sergiler. Lukacs bu konuda şunları söyler: "Gerçekçi edebiyatta her ayrıntı hem kişisel hem de tipik bir nitelik taşır." Yazar Türkiye sol hareketinin olgunlaşmamış koşullarda mücadele ettiğinden dolayı, bu mücadelenin başarıya ulaşamayacağını, romandaki devrimci karakterlerin katledilişiyle gösterir. İlçeye gelen sivil polislerce de yargısız infazlar gösterilir. Kemal Bekir’in bir diğer başarısı da kasaba ve kentlerdeki sosyal ekonomik olaylarla ilgili nesnel mesajlar vermesidir. Edebi Harita ile Nesnel Haritanın Karşılaştırması: Edebi harita ile Nesnel Harita arasında roman kişileri bir yana tam bir uyum vardır. Yazar, bu romanıyla 12 Mart dönemiyle bir kesiti belgelemek istemiştir. 12 Mart öncesi ve sonrasına tanık olan yazar, devrimcileri, burjuvaları, küçük burjuvaları, yoksul kasaba insanlarını, işçileri vs. ihanetleri ateşli bir biçimde anlatır. Devrimcilerin sonunun ne olacağı, romanın başından itibaren ipuçları ile verilir. Burjuva ilişkileri yabancılaşan insan motifleriyle, kasabadaki orta sınıfın ilişkileri feodal ilişkilerle, güdücü bir motif güdülerek verilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle