28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? sonuçta yazar her şeye kadir değildir. Ama bu harika romanda Petersburg’a has olan karakteristik bir şeyler ayrıntılı bir şekilde saptanmış ve ortaya konmuş. Bu Gogol türünden bir sanatsal yapıt ve bu yüzden Rusya’ya aşırı canavarca ve saçma birtakım iftiralar atmakla suçlanabilir, bu romanda örnek alınacak ve Tanrı suretinde bir kişi bulmak güç bir şey. Andrey Belıy, yakın edebiyat çağının en dikkat çekici Rus yazarı, edebiyata kesinlikle yeni bir biçim, kesinlikle yeni bir ritim katan en özgün, yaratıcı yazardır. Bu yazarın hâlâ yeterince tanınmamış olması bizim bir utancımız, ama hiç kuşkum yok, zamanla onun dehası, hastalıklı, ama enfes yaratılar yaratmaya muktedir, kendine özgü yeni bir yaşam duyuşu ve daha önce hiç var olmamış müzikal bir biçim getiren dehası tanınacak. Ve Andrey Belıy büyük Rus yazarları arasına katılacak, Gogol’ün ve Dostoyevski’nin halefi olarak. Bu yeri daha önce "Gümüş Güvercin" romanıyla kazanmıştı zaten. Andrey Belıy’de, bir tek onda bulunan bir iç ritim var, ve bu ritim onun hissettiği yeni kozmik ritmin yanında yer alıyor. Andrey Belıy’ın bu sanatsal keşifleri onun senfonilerinde, daha önce edebiyatta görülmemiş olan bir biçimde yazdığı senfonilerde ifadesini bulmuştu. Sanatta Andrey Belıy olgusu ancak ve ancak Skriyabin olgusuyla karşılaştırılabilir. Her ikisinde de teosofiye, okült bilimlere eğilim görülmesi rastlantı değil. Bu yeni bir kozmik çağın ortaya çıktığı duygusuyla ilişkilidir. II Andery Belıy’da sadece ona has olan kozmik katmanlaşma ve yayılma, dünyanın bütün her şeyinin dekristalize olması, nesneler arasında katı bir şekilde belirlenmiş bütün sınırların dağılması ve yıkılmasına yönelik sanatsal his var. Onda insan imgelerinin kendileri bile dekristalize olur ve parçalanır, bir insanı diğerinden ve onu çevreleyen dünyadan ayıran sağlam sınırlar ortadan kaybolur. Bedensel dünyamızın sağlamlığı, sınırlılığı, kristalleşmişliği yıkılır. Bir insan diğer insana dönüşür, bir nesne bir başka nesneye dönüşür, fiziksel düzlem astral düzleme, beyinsel süreç varlıkbilimsel sürece dönüşür. Çok çeşitli düzlemlerin birbiriyle karışması gerçekleşir. "Petersburg"un kahramanı, önemli bir bürokratın oğlu, bir Cohen’ci [Kantçı bir 19. yüzyıl düşünürü –çn.] ve devrimci olan Nikolay Apollonoviç çalışma odasının anahtarını çevirir: o zaman ona öyle gelir ki, o, odası ve o odanın eşyaları bir anda gerçek dünyanın eşyaları olmaktan çıkıp saf mantıksal kurguların zihinle kavranan simgeleri olarak cisimlenirler: oda uzamı, onun tarafından "evren" denilen, ortak varlık kaosunda onun hislerini kaybetmiş olan gövdesiyle kaynaşır; Nikolay Apollonoviç’in bilinci, gövdesinden ayrılarak, doğruca yazı masasının elektrik lambasıyla, "bilincin güneşi" denen şeyle birleşmiştir. Bu sırada Nikolay Apollonoviç’in meditasyonu kaydedilmektedir, bu yüzden kendi varlığı ayrılır. Andrey Belıy’ın bu gizli sanatsal algısının ardında, bu ayrılmanın algısında hem doğanın kendisi hem de bütün dünyanın doğası bulunmaktadır. Geçici olanı varlıksal olandan ayıran sınırlar yıkılır; "Petersburg"da her şey önemli bir bürokrat babanın, bir vekilin, bir Kurum’un başında olan ve meclis üyesi olan Apollon Apollonoviç Ableuhov’un beyin jimnastiğidir – ve onu oğlu olan devrimciden, bürokratın tersyüzü olan Nikolay Apollonoviç’ten ayırt etmek güçtür. Babanın nerede sona erdiğini, oğlun nerede başladığını anlamak güçtür. Karşıt ilkeleri temsil eden bu düşmanlar, bürokratlar ve devrimciler kristalleşmemiş,biçimlenmemiş bir bütünde kaynaşır. Bu yakınlaşma, kaynaşma ve sınırların yıkılması, bizim devrimimizin bürokrasiyle etle tırnak gibi olduğunu ve bu yüzden devrimin kendi yıkım ve ölümünün de kendi içinde CUMHURİYET KİTAP SAYI yer aldığını simgelemektedir. Her şey her şeyle iç içe girer, her şey birbirine karışır ve birbirinden düşer. Varlığın mekânının özellikleri değişir. Yazar ve sanatçı olarak Andrey Belıy için, onda hep bir sözcükler ve sesler girdabının oluşması ve bu sözcük bileşimi girdabında varlığın dağılması, bütün sınırların erimesi karakteristiktir. Andrey Belıy’ın üslubu sonuçta hep öfkeli bir dairesel harekete geçer. Üslubunda Hlıstkov [Rasputin’in doğduğu köy –çn.] doğasına has bir şey vardır. Andrey Belıy bu dairesel hareketi kozmik yaşamda hissetmektedir ve sözcük bileşimi girdabında buna uygun bir ifade bulmuştur. Andrey Belıy’ın dili, Çyurlyonis’in [18751911, Litvanyalı bir ressam –çn.] aşırı çaresiz resimlerinde gördüğümüz gibi bir başka, yabancı bir dile çeviri değildir. Bu kozmik girdabın sözcüklerle doğrudan ifadesidir. Onu daraltmak ancak üslup dağınıklığının sonucu olabilir, o da bunu nadiren yapar. Andrey Belıy’ın bir sanatçı olarak dehası, kozmik dağılma ve kozmik girdabın dilsel dağılmayla, sözcük bileşimleri girdabıyla örtüşmesindedir. Sözcük bileşimi ve seslerin girdap gibi büyümesi aracılığıyla, felakete sürüklenen yaşamsal ve kozmik gerginliğin büyümesi sunulur. Andrey Belıy sözcük kristallerini, sözcüklerin ebedi görünen sağlam Ayşen BALOĞLU biçimlerini yayar ve dağıtır, ve bu yolla bütün şeyler algılanmasına dayanmaz. Resimde küdünyasının, nesnel dünyanın kristalleribizm eşyanın geometrik iskeletini arar, nin yayılıp dağılmasını sergiler. Kozmik etin sahte örtülerini kaldırır ve kozmogirdaplar sanki özgürlüğe açılmaktadır sun iç yapısına nüfuz etmeye çalışır. Pive bizim sağlam, kristalleşmiş dünyamıcasso’nun kübist resminde cisimlenmiş zın tamamını yırtmakta, parçalamaktadır. dünyanın güzelliği yok olur, her şey parBu sözlerle Andrey Belıy, "Petersçalanır ve dağılır. Edebiyatta kübizm keburg"un olaylarının gerçekleştiği atmoslimenin tam anlamıyla yoktur. Ama edeferi çok dile getirmektedir: "Petersburg, biyatta benzer bir şeyler, resimdeki küPetersburg! Sis gibi çökerek, beni de boş bizme koşut bir şeyler olabilir. Andrey beyin jimnastiğiyle izledin: sen – acımasız Belıy’ın yapıtı sanatsal düzyazıdaki kübir işkencecisin; sen – huzursuz bir hayabizmdir, Picasso’nun resimsel kübizmiyle let; sen, bir zamanlar, yıllarca saldırdın eşit güçtedir. Andrey Belıy’de dünyevi bana; ben senin korkunç caddelerinde etin bütün örtüleri soyulur, ve onun için koştum ve yerin sınırından başlayarak sıartık bütünsel organik imgeler yoktur. nırsız uzaklıklara giden o dökme demir Bütün organik varlıkları hepsini dağıtma köprüne sıçrayarak uçtum; Neva’nın arşeklindeki kübist yöntemi o edebiyatta dında, öte dünyada, oradaki yeşil uzakuygular. Andrey Belıy üzerinde, onun larda – o sınırın gerçek olduğu ve bu gerbüyük olasılıkla, çok az tanıdığı kübist çekliğin Petersburg caddesine bulutların resmin etkisinden bahsedebileceğimiz ak damarını taşıyan uluyan bir sınırsızlık nokta burası olabilir. Onun kübizmi olmadığı gibi boş bir umutla eğlenen ada onun kendi, varlıksal dünya kavrayışıdır, ve ev hayaletleri yükseliyordu." bizim geçiş çağımız için oldukça karakteristik olan bu kavrayıştır. Belli bir anlamIII da Andrey Belıy Rus edebiyatının tek Andrey Belıy’e edebiyatın kübisti degerçek, önemli fütüristidir. Onda cisimnebilir. Biçimsel olarak o resim sanatında sel dünyanın eski, kristal güzelliği kayboPicasso’yla karşılaştırılabilir. Kübist yönlur ve içinde artık güzel olanın yer almatem analitik yöntemdir, eşyanın sentetik 844 dığı yeni dünya doğar. Andrey Belıy’ın sanat tarzında, tıpkı fütüristlerde olduğu gibi her şey eski, ebedi görünen yerinden kovulur. Belıy kışkırtıcı fütürist manifestolar yazmamaktadır, o başka, simgesel minafestolar yazmaktadır, ama kendi özü ve yapıtıyla bütün eski biçimleri yıkar ve yenilerini yaratır. Andrey Belıy’ın özgünlüğü, kendi kübizm ve fütürizmini gerçek, doğrudan simgecilikle birleştirmesi, aynı zamanda fütüristler gibi genellikle kendini simgecilere düşman bir konuma yerleştirmesidir. Bu yüzden kübistfütürist "Petersburg"un her yerinde görünen kızıl domino yükselen devrimin, özünde gerçek olmayan aşkın, içten doğmuş bir simgesidir. Avrupa edebiyatında Andrey Belıy’ın sanatsal imgelerinin öncüsü olarak Hoffman anılabilir, onun dahiyane fantastik eserlerinde de bütün sınırlar yıkılır ve bütün düzlemler iç içe geçer, her şey iki katına çıkar ve bir başka yerde yer alır. Rus edebiyatında Andrey Belıy, Gogol ve Dostoyevski’nin doğrudan halefidir. Gogol’e benzer bir biçimde, o insan yaşamını güzellik ve gerçek, sağlam bir varoluş olmaktan çok, canavarlık ve dehşet olarak görür. Gogol artık yaşlanmış olan organik, amaçlı dünyayı analitik ve hesaplanmış olarak kabul eder, onun için insanın imgesi dağılmış ve parçalanmıştır. O, daha sonra bir başka biçimde Picasso’nun resimde keşfettiği, bütün bu yaşamın derinliklerindeki canavarlık ve korkunçlukları görmüştür. Gogol Puşkin’e ait, ebediyen muhteşem ve uyumlu dünya duyumunu ve görüşünü yıkıp atmıştır. Andrey Belıy de aynı yoldan ilerler. Ama "Petersburg"da yer yer çok yakından Dostoyevski’nin peşinden gider, "Ecinniler"le çok büyük bir yakınlık bulunmaktadır. Bazı sahneler, sözgelimi polisle meyhanede geçen sahne, doğrudan Dostoyevski tarzının bir kopyasıdır. Ve bu yerlerde Andrey Belıy kendi üslubunu değil, başka bir üslup kullanır, senfoni romanının ritmini bozar. İçten içe Dostoyevski’yle ilişkilidir, bu yüzden de onu engelleyemez, ama kendine has üslupta toplanmış olan kendi sanatsal yöntemlerinde özgür olması gerekir. Andrey Belıy’la Dostoyevski arasında büyük bir farklılık vardır, onlar farklı çağlara aittir. Andrey Belıy yaşam duyumunda daha kozmiktir, Dostoyevski daha psikolojik ve antropolojiktir. Dostoyevski insanın derinliğindeki uçurumu keşfetti, ama onun için insan imgesi kozmik yaşamın uçurumundan ayrılmıştır. Dostoyevski insanı organik ve bütünsel olarak kavradı, insanda hep tanrı imgesini gördü. Andrey Belıy yeni bir çağa aittir, insan imgesinin bütünsel bir kavranışının elde edildiği, insanın bir parçalanmadan geçtiği bir çağa aittir. Andrey Belıy insanı kozmik ölçüsüzlüklere sürüklemekte, onu kozmik girdapların saldırısına bırakmaktadır. İnsanı elektrik lambasından ayıran sınırlar kaybolur. Astral dünya açılır. Fiziksel dünyanın sağlam sınırları insanın bağımsızlığının, onun kendi sağlam sınırlarının, onun kristal özelliklerinin olumlu yanını koruyordu. Astral dünyanın kavranması, ruhla madde arasındaki bu ara dünyanın kavranması sınırları dağıtır, hem insanı hem de onu çevreleyen dünyayı kristalize eder. Andrey Belıy bizim dünyamızın da, kendi sağlamlığını ve belirginliğini kaybederek içinden geçtiği astral düzlemin sanatçısıdır. Bütün bu girdaplar astral girdaplardır, fiziksel dünyanın ya da insaniruhsal dünyanın girdapları değil. "Petersburg" astral romandır, içinde artık her şeyin artık bu dünyanın fiziksel sınırlarının ve insanın belirlenmiş ruhsal yaşamının ötesine geçtiği, her şeyin uçuruma uçtuğu astral bir romandır. Senatör artık iki uzam görür, bir değil. IV Andrey Belıy Rus bürokrasisinin kendine özgü metafiziğini sanatsal bir biçimde sergilemektedir. Bürokratizm – içinde ? SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle