29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KONUK SİHİRLİ DEĞNEKLER İncila Çalışkan (Yazar) “Alevden Küle Eroinle Dans”, Canan Tan, Altın Kitaplar Eylül, Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümünü kazanmıştır. İstanbul’a annesiyle gelir. Yurt bulmak çok zor olur. Istanbul’a alışmak da öyle! Oysa İzmir’de cıvıl cıvıl bir yaşamı vardır. Ortanın üstünde gelir düzeyindeki ailesi sevgi doludur. Yurda yerleştiği gün tanıştığı oda arkadaşı Dünya’yı çok sever. Dünya’nın pek çok sorunu vardır. Annesi ve babası o küçükken ayrılmışlardır. Dünya’yı ikisi de evlerine sığdıramıyorlardır. Sevgiden yoksun genç kız, babaanne yanından arkadaş evine, oradan yurda sürüklenip durur. Yurttan kovulunca yeniden arkadaş evine sığınır. Dünya’nın zengin çevreden uyuşturucu kullanan arkadaşlarıyla tanışan Eylül, kısa sürede okul arkadaşlarından kopar. Eylül, daha sonra Izmir’den arkadaşı Selen’le ortak ev kiralayınca rahat, kararlı, huzurlu bir hayata kavuşur. Üniversite arkadaşlarıyla eğlenceyi, ders çalışma saatlerini paylaşır... Yurttan kovulan Dünya eroin kriziyle pençeleşirken Eylül’e sığınır. Başlangıçta Dünya’ya yardım ettiğini sanan genç kız, kendisinin eroin tuzağına düştüğünü fark eder! Eylül ve Dünya eroinle başedebilmenin gelgitlerini yaşarken kilo verirler. Sağlıkları çok bozulur. Okul başarıları düşer. Arkadaşlarından koparlar. Eylül’ün ailesi kızlarına ve Dünya’ya yardım etmek için çırpınırlar... Eroin krizlerinden her kurtuluştan sonra verilen sözler kısa sürede SİHİRLİ DEĞNEK Çocuklar İçin Kitaplar Hazırlayan: Nilay Yılmaz YARIŞMA 2006 Tudem Edebiyat Ödülleri “Roman Yazın!” Yarışması. Okuma kültürü edinmiş bireylerin yetişmesine katkıda bulunmak, ilkgençlik edebiyatımıza yazınsal nitelikli, çağdaş ve özgün yapıtlar kazandırabilmek, okurları Türkçenin güzel ve sanatsal kullanımını örnekleyen metinlerle buluşturabilmek amacıyla düzenleniyor. (Ayrıntılı bilgi için www.tudem.com / Tel: 444 90 90) tutulmaz olur! Dünya, AMATEM’de tedavi görür. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne bağlı, alkol, uyuşturucu ve madde bağımlılarının tedavisi için hizmet veren özel bir birimdir burası. Dünya yeniden iyileşir ama kısa sürer. Bir gün yüksek dozda eroin alır ve yaşamına son verir! Eylül günlerce kendisine gelemez. Okula gidemez. Sınavlara giremez. Arkadaş ilişkileri bozulur. Eroin Eylül’ü ele geçirmiştir! Ailesi ve arkadaşlarının yardımıyla eroinle uzun süren bu acı dansı bitirir. Çekilen acılar, kaybedilen değerler büyüktür... Canan Tan uyuşturucu batağına düşen gençlerin sosyoekonomik ve içsel yapılarını çok derin inceleyip romanıyla gözler önüne seriyor. Hangi olayların gençleri uyuşturucu batağına ittiğini yazar irdeliyor. Gençlerin sevgi, güven arayışlarının uyuşturucu satıcıları tarafından nasıl sömürüldüğünü bir bir yüreklerimize ve beynimize yazıyor... Gençlere zengin evlerde bol içki, sigara, gürültülü müzik, dansla büyüleyici partilerde uyuşturucular ikram ediliyor. Zamanla alınan uyuşturucunun dozu ve türü artırılıyor. Gençler eroin sancıları bedenlerini kıvrandırınca satıcıların pençesine düşüyor. Partilere, davetlere arkadaşlarla beraber olmak için gidilirken zamanla eroinle uçmak için sorunlardan kaçmak için gidiliyor... Yazarın ele aldığı roman konusu; yurdumuzda ve dünyada gençleri önce solduran sonra öldüren bir konu! Gençlerin yalnızlığına, çaresizliğine okul, aile ve arkadaşları sevgi ve şefkatle yaklaşmazsa sorunlara çözüm, yapay keyif yollarında aranıyor... Romanın dili, anlatım gücü olayları okuyucunun gözünde ayrıntılarıyla canlandırıyor. Kurgu sürükleyici. Meraklandırma ve kaygılandırma unsurları iyi yerleştirilmiş romana. Gençleri bekleyen tehlikenin romanını elinizden bırakamayacaksınız. Canan Tan, uzun araştırma ve inceleme yazarken Tıp uzmanlarına, AMATEM kuruluşuna verdikleri bilimsel bilgiler, bulgular için son sözünde teşekkür ediyor. Yazar üniversiteli öğrencilerin yaşadığı evler, yurtlar, eğlence mekânları, kantinlerle ilgili gözlemlerini ayrıntılı biçimde eserine serpiştiriyor. Romanın inandırıcılığını artıran bu öğeler okuyucuları çok düşündürüyor... Gençlerin giyimleri, eğilimleri, ilgileri, beslenme biçimleri, kaygıları, sevinçleri yazarın derin gözlemleriyle romanın belkemiğini oluşturuyor. Canan Tan’ı okuduktan sonra tüm ailelerin, öğretmenlerin, gençlerin sevgi, hoşgörü, aile bağları, arkadaşlıklar konusunda çok düşüneceklerini umuyorum. Ailede, okulda, çevrede eksik olan “sevgi eğitimi” konusu yine karşımızda bir güneş gibi sislerin ardından bize bakıyor sevgili arkadaşım Canan Tan! Zor bir konuyu akıcı bir dille, seçkin sözcüklerle, renkli anlatımla kotarmışsın, kutluyorum. Minik sihirli değneklere duyuru! Okuduğunuz kitapları tanıtmak için “mektup” yazmaya ne dersiniz çocuklar? Kitabın yazarına yazacağınız mektubu sayfamızda yayımlayacağız. Kimbilir belki de kitabın yazarı sizin mektubunuzu okur, size cevap verir!.. Yazdığınız mektupta, öyküdeki beğendiğiniz bölümleri bize anlatmayı, sorular sormayı ve bizi heyecanlandırıp meraklandırmayı unutmayın!.. Sihirli Değnek mektuplarınızı bekliyooor... Gürkan Durak (Pendik Merkez İlköğretim Okulu / İstanbul) Ben 13 yaşındayım. Muzaffer İzgü’nün ‘Lüp Lüp Makinesi’ni okudum. Çok güzel bir kitap. Kitap okumak çok güzel... Herkese öneririm. Gürkancık. Hediyen yola çıktııı... Sihirli Değnek’e yine yaz olur mu? SEMPOZYUMLAR II. Ulusal Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Sempozyumu (4 6 Ekim 2006) Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği sempozyumun bildiri başlıkları: Çocuğun gelişim sürecinde dilsel bir uyaran olarak çocuk edebiyatının yeri ve önemi; Çocuğun gelişim sürecinde çocuklar için yaratılan müzik yapıtlarının yeri ve önemi; Çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce sağlığını olumlu olumsuz etkileyen yayınlar; Ülkemizde, çocuk ve gençlerin okuma kültürü edinme sürecindeki temel sorunlar; Çocuğun gelişim sürecinde görsel bir uyaran olarak resmin, karikatürün yeri ve önemi; Çocuk tiyatrosu; Çocuk ve gençlik edebiyatı eleştirisi; Çocuk ve gençlik edebiyatında çağdaş yönelimler; Ülkemizdeki çocuk ve gençlik edebiyatının sorunları ve çözüm önerileri; Türkçe öğretiminin temel bir aracı olarak çocuk edebiyatı. (http://cgsempoz.education.ankara.edu.tr/index.html) Aytül Akal (Yazar) “Vampir Öyküsü”, Mavisel Yener, Bilgi Yayınevi, 2005 (710yaş) Sayın Yazar, Size kızgınım. Kızınız sizden vampir öyküsü istediğinde, sonunda bizim de sorunlarımıza eğilecek biri çıkıyor diye çok sevinmiştim. Öyle ya sizler yazmazsanız, biz vampirler var olmayan bir hayal ürünü olarak kalırız. Hem, kaldığım yer rutubetli, tabutumun ahşabı çürümüş, belki bu sorunları da ele alırsınız diye umutlanmıştım. Nerdeeee? Bir türlü öykümü yazamadığınız gibi, gidip yattınız, üstelik öyküyü yazmayı da bana bıraktınız. İnanamıyorum. İşte burda oturmuş, size mektup yazıyorum... Siz uyurken “Vampir Öyküsü”nü bitirdim. Siz benden söz etmediniz ama, size inat, “yazamama” halinizi anlattım öyküde, çok komik oldu. Okuyanlar gülecekler halinize. Sonra dayanamadım, önceki öykülerinize bir göz atayım dedim. Ay ne komik öyküler onlar öyle. Her durum için torunlarına bir öykü uyduran anneanne var ya, benim öyle bir anneannem olsaydı, vampir olmazdım, belki ben de bir yazar olurdum. “Mars’a İlk Ayak Basan Kim?” diye sormuşsunuz bir öykünüzde. Bana mı soruyorsunuz? Yoksa çocuklara mı? Eğer bana soruyorsanız, ben öyküyü okuduğum için, biliyorum. Söylemeyeyim, çocuklar da merak etsin. Ay çok komik... Bir de babaanne öyküsü ilişti gözüme. Siz diyorsunuz ya, babaanne nereye gidileceğiyle ilgili bir kitap okuduğu için o konuda bir rüya gördü. Bence hiç de öyle değil. Babaanne, sizin nereye gideceğinizi öğrendiğinde, size oyun oynadı. Sanki rüyasında görmüş gibi anlattı ama, bütün bilgileri Antalya ile ilgili bilgi veren o kitaptan öğrendi. Merak ettim, Tanrıların ateşi denilen Yanartaş ateşinde yapılan kekik suyu, gerçekten diz ağrılarına iyi geliyor mu? Benim de son zamanlarda dizlerim ağrıyor ya... Dedim ya, rutubet... En komiği de, “Bebek” öyküsü... Bebek, eve gelirken kundağında küçük kardeşine armağan getirdi ya... Ben yazsaydım o öyküyü, kundağa oyuncak bebek değil, bu komik öykü kitabını koyardım. Küçük çocuk severdi bu kitabı. Hele son öyküyü benim yazdığım düşünülürse... Siz uyumaya devam edin Sayın yazar. Ben sizin yerinize yazıyorum burda J. Şiir de yazayım mı? İmza: Vampir TİYATRO OYUNLARI Geleneksel Kukla Tiyatrosu (Göztepe –İstanbul / Oyuncak Müzesi) Her Cumartesi / Pazar 13.00 (www.istanbuloyuncakmuzesi.com / 0216 359 45 50) KİTAP SANDIĞI * “Sihirli Mozart”, Göknil Genç, Can Yayınları / * “Dost Kuzenler İlk Aşk”, Filiz Tosyalı, Bu Yayınları / * “Aşk Büyüsü ve Çikolata”, Bianka MinteKönig, Epsilon Yayınları / * “Toso Dağın Ötesi”, Haldun Aydıngün, Uçanbalık Yayınları / * “Minik Ejderha”, Philippa Gergory, Günışığı Yayınları / * “Bukalemun Yarışıyor”, Laura Hambleton, Bulut Yayınları (okulöncesi) / * “EbeSobe” çocuk dergisi (www.ebesobe.com) / * “Kırmızı Fare” çocuk dergisi BÜYÜKLERE ÖDEV “Çocukların Resimlerini Anlamak”, Cathy A. Malchiodi, Epsilon Yayınları İçindekiler Çocukların resimlerine tarihsel bakış / Belli bir ortamda çocuk resimleri / Çocuklar ve onların resimleriyle çalışmak / Çocukların resimlerinin gelişimsel yönleri / Çocuk resimlerinin duygusal içeriği / Kişilerarası ilişkiler yönünden çocuk resimleri / Somatik ve Spitüel açıdan çocuk resimleri / Çocukların resimleri ve etik düşünceler. ? Nilay Yılmaz Kurtuluş Deresi Cad. No: 47 Bilgi Üniversitesi, Dolapdere/İstanbul [email protected] Tel: 0212 236 78 42 0212 311 51 82 SAYFA 32 CUMHURİYET KİTAP SAYI 838
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle