Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Bojana Apostolova/ Şiirler/ Çeviren: Hüseyin Mevsim ‘Göklerden gönderilen bir ödüldür ölüm...’ Çağdaş Bulgar yazın, yayıncılık ve kültür ortamında ender rastlanan bir örnek olarak değerlendirilen Bojana Apostolova, 1945 yılında Filibe’de dünyaya geldi. Yükseköğrenimini Veliko Tırnovo Aziz Kiril ile Aziz Metodiy Üniversitesi Bulgar Filolojisi Fakültesi’nde tamamladı. Halen, 1992’de temellerini attığı yayınevi, basımevi, baskı stüdyosu ve kitap borsası içeren Janet 45 Yayın ve Basım Tesisleri’nin yöneticiliğini yapmaktadır. İlk şiir derlemesi Nestinar Yazgısı başlığı altında 1978’de yayımlanan B.Apostolova’nın yapıtları İngilizce, Rusça, Macarca, Sırpça, Çekçe, Yunanca olarak çeşitli dergi ve gazetelerde şiir severlerin beğenisine sunuldu. İki bölümden oluşan Mesai İncili başlıklı özyaşamöyküsel nitelik taşıyan romanı, 1998 yılında Ulusal Yazın Ödülü’nü almıştır. Sarsıcı bir "geçiş dönemi" yaşayan ülkesinin zor koşullarında iş kadını ve şair kimliklerini başarıyla bağdaştıran Apostolova, yaratının bir çeşit "ruh tedavisi" olduğunu kabul eder. Aynı zamanda Biz, Kadınlar Yayın Grubu ve Sınır Tanımayan Sanat Vakfı’nın başkanlığını da üstlenen yaratıcının Aşkın (Vselyubov, 2001) ve Düğüm (Vızel, 2005) başlıklı derlemelerinden bir demet sunuyoruz. günlük kahırlarından bitkin, yine güneye doğru dizilmişsiniz. Tutkunun yolu sonsuzdur. Ufkun alacakaranlığında kanatlarınız imza atarmışçasına yükselirler. Yerden uzaklaşmanız ne muhteşem! Orada, göksel nidanın içinde kendinize erişeceğinizden eminim. Tanrısal estetiğin de sonsuzluğa uçmaktan ibaret olduğunu pekâlâ bilirim… KORKU Tanrım, çiçek tozu ve yıldız kümeleri arasında ne kadar vaat edilmemiş dünyalar var – mis kokuların aydınlık uçurumları, galaksi karanlığının dipsiz yarları… Aralarında ise sonsuzca çınlıyor göz, arı, kanat ve avuçlarla iskân edilmemiş sağır edici suskunluk. Semanın altında daha fazla boşluk yok… Biri bir çiçek koparsa, o an dünya çökecek. DANS Yağmurun melodisi beni yaşamın dans pistine sürüklüyor. Baş döndürücü valsta ha bire dönüyorum sonsuzluk önsezisiyle. Daire içinde dönüyorum, dönüyor, dönüyorum ve damlaların ritmi doyumsuz özümü çıldırtıyor. Ne zaman, ne de son kaygım olmadan bayram ediyorum. Ama çok geçmeden gözlerim kararıyor. Bacaklarım – endişeli ünlemler gibi güvensizce ürperiyorlar. Şaşılacak ne var ki bunda? Aşağıya, toprağın gizemli kucağına çöküyorum. Hayatın valsıysa devam ediyor. ÖDÜL Nerene dönsen – sancı… Karşında diş biliyor, sırıtıyor, ıssızlığı soyuyor, usulca yürüyor, sonra küstah bir zıplayışla kendine erişiyor. Bizi sevgisiyle cezalandıran ölümü üç kez kutsamam gerek – kim bilir belki de göklerden gönderilen taşlaşmış çiçek kokulu bir ödüldür o. PEYZAJ Son leylek sürüsü de göçtü. Bir tek yolunmuş ağaçlar kaldı burada, açlıktan ürpermiş gri serçelerle. Evet, aç ve griler – şehrimin insanları gibi. Belki de… insanlar şehrimin serçeleri gibidir, ne var ki uçamazlar. Oysa önümüz kış. PENCEREDEN Çöp bidonlarını karıştırıyordu kadıncağız. Yıpranmış panel blokundaki komşumuzu andırıyordu. Gecenin koruntuluğunda kendi kendinden gizlice çöp bidonlarını karıştırıyordu o. Bir şeyler aradığını sanmayın, cılız bedeninin yaşamını yavaşça itekliyordu. Hayal edilen öteki dünyalarsa bir ekmek kabuğunun güneş yuvarlağını kapattığı hava kararmasının kıvrımlarına çoktan batmıştı. RAĞMEN Tahmin edemeyeceğiniz kadar yalnız doğdum, ecelin tutkulu öpücüğüne rağmen farkında olamayacağınız kadar yalnız gidiyorum. Sonsuzluğu size bırakıyorum, dostlarım… Sabahın tortusu üzerinde boyun uzatmış narin otu da – şefkatinize. GÖKSEL APOSTROF Gecikmiş ve hüzünlü kuş sürüleri – sonbahar yaşantınızın CUMHURİYET KİTAP SAYI 838 SAYFA 31