02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? manda Kafdağı’nın. ‘Kaybedenin kazandığıdır, aşk’ diyor ya, bilirkişisi, işte öyledir... Kazanmak için de kaybedeceksiniz, bir öyküye yazılmak için de... ANADOLU ŞİVESİ Öykülerde kullandığınız özel bir dil, biçim var... Hemen dikkat çeken Anadolu şivesi... Şive, Anadolu insanının sıcaklığı, duygusallığını ve aynı zamanda gerçekçiliğini dile getiriyor... Haklısınız. Ben insanlarımızdan dilin kuytusunu saklısını aşikaresini ve müziğini öğrendim,en çok onlardan... Hâlâ hakkıyla bu nakışı ortaya seremediğimi düşünürüm. Şivesiyle kendini ustaca resmediyor, bizim insanımız. Hem rengi var bu anlatım şeklinin hem müziği, tuğla kerpiç dizercesine dümdüz bir yalınlığı, boşluklarının bile söyledikleri var... Tomurcuğuyla, açılmışıyla çiçeğe durmuş bahar dalı gibi bir dil... Görkemi göresesiyle zaptedebildiği mi sanmıyorum, ama, yolunda yürüyorum... Bu bile nasıl keyifli, onurlu bir iş... Şivenin yanında Anadolulunun yaşamına da bir parça tanık oluyoruz… Acı’nın aşkın hamurunda olduğunun bir başka gerçekçi kanıtı sanki bu tanıklık… Bizim her şeyimiz acılı zaten, elbet aşkımız da... Ama, mecbur acılı... Ne olanakları var, bir düşünün? Kuşatılmışlık, kısıtlanmışlık, ufuksuzluk... Hayatın dışında bırakılmışlık... Sanırım yaşamak dedikleri bizim insanımız için salt bu... Keşke bolluk bolamaç ömürler süreydiler, keşke hem aş hem aşk seçenekleri çok olaydı, başları dik, gürlü güvenli yaşama lüksleri, hatta yeniden başlayabilme lüksleri olaydı. Herkes, kısmet kaşığına çıkanla yetinmek zorunda.Ha, diyeceksiniz kısmeti geniş olanlarda durum farklı mı? Dağlarca diyor ki, ‘siz ne yaparsanız yapın, gemi gene bildiği rotayı izler, kendisine çizilen rotayı...’ Bu kadercilik değil, biraz da sizin dışınızda ki kimi şeylerin size dayatacaklarının kaçınılmazlığı... Hangi öyküyü en çok sevdin, diye sorsanız Mavi Kız Mariya ile Helvacı Hamza derdim… Öykülerde, aşkın bir başka yansıması da var. Sosyal statüler, politik açılımlar ve yalnızlaşan insanlar.. Ne dersiniz? Benim seçimim Faktör Aşk ve Hükümet Onaylı Sevgi’den yana... Sizin sevdiğiniz sahiden yaşamış kahramanların öyküsü, onları çok severdim ben... Sahici Mariya ile Helvacı Hamza, adları sahiden böyleydi, gelip geçtiler şu dünyanın yüzünden, ama, bakın aşkı güzel yaşamaları hâlâ canlı kalmalarını sağladı.Ülkeden, siyasetten, ekonomiden, sosyal koşullardan bağımsız hangi iş var ki, aşk öyle olsun? Daha doğarken, kimin rahmine düştüğünüz belirlemiyor mu, size nasıl bir ömür çizildiğini? Kızların bir kadersizliği de babalarıdır, bana sorarsanız, kaderi ya da kadersizliği... İlerdeki seçimleri de aşkı yaşamaları da o tohumdan nasıl bir kadın çıkacağı da babanın nasıl olduğuyla doğrudan ilişkili...Ömrünün ilk yarısı babasınca çizilen kadınlar ikinci yarısını da koca yahut sevgilinin çizimi ile beziyorlar... Halk deyimidir pek severim, ‘er var yeşil yaprak eder, er var, kara toprak eder...’ der... Erkekler için de geçerli bu... Anasının babasının, toplumunun o erkeğin ilerde iyi bir âşık mı, zavallı bir maşuk mu olacağını belirlediğinde hemfikiriz hepimiz... İNSAN OLMAYI ÖĞRENMEK... Keşke güzel aşk örnekleri daha çok olaydı, çevremizde, keşke aşktan sevgiye geçebilmiş ebeveynler görebilseydik, hatta neden olmasın dans bile etselerdi, anamızla babamız... Aşk hem âşıklarca hem toplumca sumsuklanmaya, baş tacı edileydi. Arabesk sevmeyeydik, hani,ya benimsin ya kara toprağın... Sevdim mi ölümüne sildim mi bir kalemde biçimi... Töre cinayetleri olmayaydı, aşk cinayet nedeni olmayaydı. Aşkla insan olmayı öğrenebilseydik. Öğrettiler de öğrenmedik mi? Öğretselerdi ve biz de öğrenebilse idik, o zaman dünya da yaşamak da çocuklarımız da daha güzel, daha yaşanası daha keyifli olmaz mıydı? Koymaca akılla, iliştirmece umutla olmuyor bazı şeyler, ama, gene de olabilir diye düşünüyorum. Karınca kararınca bunu yapmaya çabaladım bu kitapla, diğer kitaplarda yapmaya çalıştığım gibi... Kadın erkek ayırmadan, bakmayın siz başta söylediklerime, onlar kısmen latife, şaka, her şakanın yarısı gerçek ama... Kadınıyla erkeğiyle, aşkla ya da aşksız, sevgiyle, ama, akıllıca, bize ayrılan yerde ve tanınan kısacık zamanda,güzel insan olabiliriz. Koşullar ne olursa olsun... İyi olsa elbet daha iyi, ama, değilse ne yapacağız? İnsana tasa insan evet, ama, insana derman gene insan... Birbirimizin, yaşadığımızın ve aşkın kıymetini bilelim, diyeceğim budur hakimanım... Elinize, beyninize sağlık. Ne güzel öyküler yazmışsınız. ? Yeni Moda Aşklar/ Ayşe Kilimci/Altın Kitaplar/ 223 s. “Bu kitapla ve sonbaharda Altın Kitapların yayımlayacağı Şu Ölüm Dedikleri adlı kitabımla da ben uzunca bir süredir aşkı iş edindim, aşkı öykülüyorum” diyor Ayşe Kilimci... CUMHURİYET KİTAP SAYI 839 SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle