Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? türevleri var. Halk Edebiyatı’nda hangi dörtlüğün kime ait olduğunu belirlemek bile zordur. Günümüze gelince bir eski çağlara dönüş olabilir; internet nedeniyle. İngilizcenin yaygınlığı nedeniyle. Kaynağı belirsiz, izi sürülemeyen aktarmalar olabilir. DOĞU’NUN YAZINSAL MİRASI BATILILAŞTIRILDI Acaba, teknolojik ilerlemelerin sanat alanındaki esinlenmeye, öykünmeye, alıntıya, çalıntıya ne gibi bir etkisi vardır ya da olacaktır? İnternet ve İngilizcenin yaygınlığı çalıntının yaygınlaşmasına da yol açabilir. Çalıntıyı izleme güçlüğünü de sanırım beraberinde getirecek. Ama çalıntıdan anladıklarımız da değişebilir. Çünkü bir uygarlık değişimi olacak gibi görünüyor. O zaman düşünceler, duygular, kavramlar da bambaşka anlamlar kazanacağı için belki de bir uyarlama çağına gireceğiz. Sonuçta insanın yeni biçimler yaratması sınırlılığına bakılırsa bu olası görünüyor. Ortadoğu uygarlığından Batı/modern kültüre geçiş de bir bakıma böyle oldu. Doğu’nun yazınsal mirası BatılılaşBU BİR ÇALINTILAR KİTABI tırıldı kısmen. DEĞİLDİR Divan şiirinin en güçlü şairlerinden Bu bir çalıntı kitabı mı? sayılan Fuzulî bile, kendinden önceki Hayır, bu bir çalıntılar kitabı değil. şairlerin bütün sözleri adeta yağmalaBu konuda düşünmeye davet eden bir dıklarından söz eder. Bu, dolaylı yolkitap. Romana az yer verildiğine dödan, aynı şeyleri söylemenin kaçınılnersem çalıntı suçlaması yersiz ve hakmazlığını da ifade etmez mi? sız olabilir bu türde. Her zaman yanıl Bu yüzden ve nazire geleneğine ma olasılığı vardır. Sözgelimi andığımız bağlılığı nedeniyle Divan Edebiyatı’na örneklerden S. Faik Abasıyanık, kimi metinlerarası edebiyat gözüyle bakıyoçevirilerine uyarlama demiş, kimilerine rum. Öyle bakılabilir diye düşünüyoolduğu gibi imzasını koymuş. Çeviri rum. Klasik İran ve Arap edebiyatlaveya uyarlama demeden... Leyla Errında da durum değişmez; ama Divan bil’le Selim İleri arasındaki tartışmada Edebiyatı özellikle böyledir. Çalıntısöz konusu edilecek olan bence çalıntı nın köşelerini belirleyip ayırdığınızda değil. Ama Pınar Kür’ün Bitmeyen Fuzulî’nin de kendinden önceki şairAşk romanıyla Burhan Günel’in Eski lerden yararlandığını görürsünüz. FuDesenler’i arasındaki benzerliğe ne dezulî’nin yakınması kapkaççıların kabameli bilmem? Ya da N. F. Kısakürek ve lığı ve çaldıklarının şiirlerinde sırıtmaPeyami Safa’ya yönelik suçlamalara? sı. Aynı Fuzulî yoksa intihal olmasın Ya da A. Hamdi Tanpınar’la Nerval’in diye kimi sözleri yazmak için günlerce kitapları arasındaki benzerliğe? düşündüğünü, sonunda sildiğini söy Söz hırsızlığı neyle ilgili; bu bir kişiler. Silme gereği duymadıkları da olalik sorunu mudur, yoksa edebiyatın yebilir. terince kavranamaması mı ya da başka Şimdi şöyle bir durum ortaya çıkıbir şey mi? yor: Yeryüzündeki her şey, özellikle de Kleptoman bu alanda da olabilir. söz ortaktır, insanlığın ortak malıdır. Psikiyatrlar ne der buna bilemem. YaÖyleyse neye hırsızlık, çalıntı diyeceğiz; ratım psikolojisi açısından imrenme, bunun ölçütü nedir? öykünme gençler için bir gereklilik Edebiyatta Çalıntı’nın ilk sözcelebaşlangıçta; ama ustaların bunları aşrinden biri bu ortaklıktır. "Mal sahibi mış olması gerekir; mülk sahibi, hani aşmamışsa sanıyobunun ilk sahibi" rum ustalığı su göya da "Çaldım ise “Saygın, yeri, imzası belli türür. Yaptığı aşırmirî malı çaldım" olan bir edebiyatçının maysa bunu etkievrensel gerçeğe böyle bir şeye tenezzül lenmeyle, esinlenvurgu her biri. edeceğini sanmıyorum. O meyle ya da metinAma sizin emeği“çalmaz kendinin kılar.” lerarasılıkla savuniz, göz nurunuz Bir başka deyişle minareyi namaz. olan bir metni, bir dörtlüğü, bir imgeçalan kılıfını hazırlar. Artık HER METNİN yi, buluşu bir başona hırsızlık ALTINDA BAŞKA kasının kullanması denemeyecek bir METİNLER ve bundan haksız dönüştürüm geçirmiş YATAR kazanç elde etmesi olmalıdır.” Metinlerarasılık de kabul edilebir bakıma çalıntımez. Bunun nın kılıfı görülüyor, ucunun nereçünkü bunda da yalere vardığını ratmaktansa üretiaçıkladım; leni başka bir biçim yersiz bir içinde kullanmak suçlamanın söz konusu. telafi edilemeyecek Yalnız gerekçesonuçlara yol lerini iyi değerlenaçtığını da örnekledirmek gerekir. Yeryüzünde söydim. Bu iş hassasiyet ve uzmanlık gelenmemiş söz yoktur, yerinde bir rektirir. Postmoönerme. Hem de dern söylemin metCUMHURİYET KİTAP SAYI 839 ne yaklaşımına kuşkuyla yaklaşabiliriz; ama her metin bir başkasına gönderme içerir. Özgün dediğimiz şey uzaydan gelen bir şey değil; o da bir geleneğin ürünüdür, karşısında yer alsa bile. En azından kendini karşıtlığıyla tanımladığı için. Bence çağın bilinciyle biçimlenmiş bir yapıt, eski bir öykü de anlatsa yenidir. O büyülü lafını edeceğim bu alanın, kendinin kılabilmiş demektir. Salvador Dali "Bir kadının yanaklarının güle benzeten ilk adam şair olabilir; ama bunu bilerek tekrarlayan olsa olsa salaktır" derken bir yandan da öykünmeden kaçınmamak gerektiğini de vurgular. Ama öykündüğünüzü aşmak için, aşmak koşuluyla. Orada kalınırsa, işte o zaman aslına övgü olunur. Artık kişinin kendi bileceği iş. Ağırlıklı olarak şiirdeki çalıntıları incelemişsiniz, oysa roman, öykü alanlarında da hayli çalıntı var, değil mi? Roman ve öyküde uyarlama söz konusudur. Yaklaşık yüz elli sayfası anlatılar bölümüdür kitabın; örnekler oldukça düşündürücüdür. Bunların dışında başka örnekler de vardı saptadığım; ama bir çalıntı antolojisine dönüşsün istemedim. ? SAYFA 21