Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Anar’ın yapıtları dilimize aktarılıyor Yazgı çağdaşı Azeri yazar Anar’ın yapıtları dilimize aktarılmaya başladı. Ünlü Kırgız yazar Cengiz Aytmatov’un Anar’la ilgili bir yazısını sunuyoruz. ? Cengiz AYTMATOV nar’la beni 60’lı yılların başında Moskova’da, babası seçkin Azeri şair Resul Rıza tanıştırmıştı. Resul Rıza çok saygı duyduğum çağdaş şairlerden biri; büyük bir sanatçı, bilge bir kişilikti. Moskova’daki karşılaşmamızdan sonra rahmetli İmran Kasumov ve Kara Karayev gibi, Resul Rıza da Lenin ve Devlet Ödülleri Komitesi’nin oturumlarında olsun, yazar kongrelerinde ya da toplantılarında olsun uzun yıllar candan sohbet ettiğim bir arkadaşım oldu. Yine böyle karşılaşmalarımızın birinde Resul beni o sıralar Moskova’da, yanılmıyorsam Senaryo Yüksek Okulu’nda öğrenim gören oğlu Anar’la tanıştırdı. Bir yazar olarak ise Anar’ı ilk kez, büyük yazar Celil Mamedkulizade’ye adadığı denemesini okuduktan sonra tanıdım. ‘‘Büyük Yük Anlamak’’ adlı bu deneme ‘‘Novıy Mir’’ dergisinde, unutulmaz şair A. T. Tvardovskiy redaktörlüğü döneminde yayımlanmıştı. Aynı derginin yazıişleri üyesiydim ve Anar’ın bu denemesinin çağdaş edebiyat ortamlarında büyük bir ilgiyle karşılandığını anımsıyorum, çünkü şairin yaratıcılığıyla klasik Azerbaycan edebiyatının zorlu yazgısı, Rus ve birlik üyesi ülkelerinin okuyucusuna ilk kez bu deneme ile tanıtılmıştır. Bu, yeni kuşağın, altmış kuşağı temsilcisinin C. Mamedkulizade’ye ilişkin görüşüydü. Anar bu yazarın çarlık döneminde olduğu gibi, Sovyet döneminde de karşılaştığı güçlükleri görmezden gelmiyor, C. Mamedkulizade’nin aşırı ulusçuluk ya da dinsel fanatizminin düşmanı olduğu kadar emperyalizmin Ruslaştırma politikasının da açıkça karşısında olduğunun özellikle altını çiziyordu. Ulusal yazarın metninde oldukça gözü pek bir bölümdü bu. Anar’ın belirttiği gibi edebiyat biliminde özellikle bu soruna utanç verici biçimde suskun kalınmaktadır. Yine Anar’ın C. Memedkulizade için ‘‘Rus halkını Rus İmparatorluğu’nun bir uyruğu gibi değil, bu halkın büyük kültüründe yetişmiş bir insan olarak candan sevdiğini’’ belirtmesi bana göre de son derece doğru bir değerlendirmedir. yanıtlarını bilgece aramaktadır. Bunu, kahramanlarının yerine değil onlarla birlikte yapmaktadır. Birkaç yaş büyüğü olduğum Anar, kendimi de gururla onlardan biri saydığım altmış kuşağının ilgi çekici, parlak temsilcilerindendir. Altmış kuşağına günümüzde moda olduğu gibi, en iyi olasılıkla züppece ve kuşkuyla; en kötü olasılıkla da edepsizce ve küstahça tepeden bakılmasına karşın, edebiyat, tiyatro ve sinemada toplumun ruhsal, estetiksel ve hatta ideolojik yenilenmesinde büyük rol oynayanların bu kuşağın en yetenekli temsilcileri olduğundan kuşku duymuyorum. Rusya’da olduğu gibi, birliğin eski cumhuriyetlerinde de bu kuşağın attığı temellerde özgürlük, demokrasi ve bağımsızlık düşünceleri yükselmiştir. Gerek yaratıcılığında gerek toplumsal etkinliklerinde bu düşüncelere olan bağlılığı, Anar’ı benim en yakın kalem arkadaşım yapmakta, uzun yıllara dayanan ilişkimiz bizi karşılıklı sevgiyle birbirimize bağlamaktadır. ‘‘Manas’’ destanının bir jübilesi için Bişkek’e geldiğinde evimde konuğum olmuş, ona bir kitabımı ‘‘Ağabeyinden’’ diye imzalayarak vermiştim. Geçenlerde de Anar bana bir kitabını ‘‘Kardeşinden’’ diye imzalayarak verdi. Bunlar yalnızca sözde değil, bizi, halklarımız gibi birbirimize bağlayan kardeşçe duyguların anlatımıdır. Sovyet döneminde Anar, yaratıcılığıyla SSCB’nin edebiyat eleştirisi çevrelerinde ve dev okur kitlesinde büyük ilgi uyandıran bir yazardı. O dönemde daha çok Moskova’daki yazar toplantılarında, SSCB’nin Yüksek Şurası oturumlarında karşılaşırdık. Bana Azerbaycan’ın en büyük sorunu ‘‘Karabağ Trajedisi’’ni nasıl derin bir kederle anlattığını bugün gibi anımsarım. Şimdi sık sık Türkiye’de, İstanbul’da karşılaşıyoruz. (Gerçi bu yılın temmuz ayında bir kez daha Moskova’da bir araya gelmiş, Uluslararası ‘‘Terör Karşısında Dinler’’ konferansı kapsamında Sütunlu Salon’da birer konuşma yapmıştık.) A ? GAZETECİLİK ÜRÜNÜ YAZILAR Aynı yıllarda Anar’ın Moskova basınında Literaturnaya Gazeta, Sovetskaya Kultura, Nedelya, Drujba Narodov gibi dergilerde yayımlanan anlatı, öykü ve makaleleriyle Merkez TV’de gösterilen yapıtlarının televizyona uyarlanmış oyunları ve filmleri de ilgimi çekiyordu. Anar o zaman da şimdiki gibi, daha çok, kendisine yakın olan kent aydınları çevresiyle ilgili şeyler yazıyordu. Onun yapıtı kendine özgü psikolojik gerçekçilik, özlülük, sinemasal görsellik, uyumluluk ve incelik özelliklerine sahiptir. Anlatılarında olduğu gibi gazetecilik ürünü yazılarında da halkının manevi yaşamının en zorlu sorularını geçmişte olduğu gibi şimdi de ortaya koymakta ve bu soruların SAYFA 10 Anar 18 yıldır Azerbaycan Yazarlar Birliği’nin başında, ülkesinin meclisinde milletvekili ve Kültür Komisyonu Başkanı. CUMHURİYET KİTAP SAYI 839