Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A 1 A 2 E 3 4 C 5 C 6 A 7 İLKER MUMCUOĞLU A 8 F 9 A P 10 C 11 C 12 D 13 H 14 C 15 D 16 H 17 F 18 F 19 G 20 B 21 D 22 D 23 B 24 A 25 26 A 27 E 28 F 29 A N 30 D 31 G 32 H 33 F 34 A 35 D 36 D 37 D 38 G 39 F 40 A 41 42 F 43 A 44 A 45 A 46 B 47 A 48 A 49 H Feyza HEPÇİLİNGİRLER 28 Kasım Salı Türkçe Günlükleri dın olanların bir bütün olarak ele alınıp “kadın şairler” diye adlandırılmasına sinirlendiği için “şair kadınlar” diye düzeltmiş bu sözü. Aradaki fark nedir denirse “kadın şair” sözünde şairin kadın olduğu belirlemesi öne çıkarılıyor. “Şair kadın” dendiğinde kadınlık reddediliyor değil. Tam tersine esas alınan o. Ancak bu uygulamada şair kadınları öteki kadınlardan ayıran özellik olarak şairlikleri vurgulanmış oluyor. İki sözcüğün yeri değiştirilerek, başka bir deyişle ad sıfat, sıfat ad yapılarak önemli bir anlam farkı yaratılabiliyor. Bilmem; ama böyle bir uygulama başka dillerde kolay kolay yapılamaz gibi geliyor bana. Bu Türkçenin bize sağladığı olanak; ama iyelik eklerini atıp ad tamlamalarını sıfat tamlaması yapmak öyle değil. Dün kendi okulumda yaptığım konuşmada sorulan “bayan pantolon” sözü buna örnek işte. Kadın pantolonu olması gereken ad tamlamasındaki iyelik eki atıldığında kadın ile pantolon arasındaki aitlik sahiplik ilişkisi ortadan kalktığı için tamlama, sıfat tamlamasına dönüşüyor. Bu durumda, pantolonun “bayan biçiminde, bayana benzeyen bir pantolon” olduğu söylenmiş olur sadece; başka da bir şey olmaz. Bu arada... Ayten Mutlu’nun şiirlerinden kendi seçtikleri Toroslu Kitaplığı tarafından, “Ateşin Köklerinde” (2006) adıyla yayımlandı. O kitaptan tadımlık dizeler: “her şeyi bilirdik anımsıyorum/ bizden sorulurdu dünyanın hali/ ah, gel gör ki taş bile sustu/ sözün bittiği yerde hâlâ inliyor/ demirden bir gecenin yalnızlık vakti” “taş da sustu sevgilim/ ayışığı ölü yengeç vadisi/ işaretli kentlere gömüldü dağlar/ bugün ne zaman dün oldu söyle/ ne zaman unuttuk yağmura şarkılar söylemeyi” M 50 E 51 A 52 A 53 H 54 F 55 56 E 57 H 58 A 59 G 60 A U 61 62 H 63 C 64 F 65 F 66 D 67 A 68 E 69 A 70 71 F E N 72 F 73 B 74 E 75 F 76 B 77 A 78 F 79 B K Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, soruları tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Halil İbrahim Özcan’ın, 1997 Arıburnu Ödülü’nü kazandığı “Kırık Zar” adlı kitabının çıktığı yayınevinin adını ve yapıtının türünü oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir alıntı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “K/70”, “M/41”, “N/25”, “N/61”, “P/3” ve “U/55” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Rıfat Ilgaz’ın bir yapıtı. 47 29 52 58 26 40 6 45 69 77 34 24 44 1 43 B. Gılgamış’ın en yakın dostu. 73 79 20 76 23 46 7 51 67 48 9 60 C. Çek Cumhuriyeti’nde, Prag’ın 7 km batısındaki havalimanı. 4 10 63 11 14 5 D. “Deli denilen bu zatın pek ... ... edibane sözleri vardı” (İbnülemin M.K. İnal). 21 12 66 22 37 35 36 E. Franz Lehar’ın tanınmış opereti. 56 2 74 68 27 50 30 15 min Karaca’nın, “Sosyalizm Yolunda İnadın ve Direncin Adı Kıvılcımlı” kitabından Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın “Edebiyatı Cedide”ye eleştirel gözle bakışını yansıtan bir kitabı olduğunu öğrenmiştim; ama doğrusu doktorun Türkçe üzerine de düşündüğünü ve düşüncelerini “Türkçenin Üreme Yolları ve Dil Devrimciliğimiz” adlı bir kitapçıkta topladığını ya unutmuşum ya da zaten bilmiyormuşum. Mehmet Sağcan bu kitapçığı, bir de “turkey” (hindi) konusundaki görüşlerini anlatan kendi yazısını göndermiş. Dr. Kıvılcımlı’nın “Giriş” bölümünde ve bundan tam 60 yıl önce (Kitapçığın ilk basım tarihi 1966) söyledikleri, bu konuda düşünenlerin bugün altına imzalarını gururla atacakları düşünceler: “Dilin gelişimi için düşünce yaratıcılığı ne denli gerekliyse, yaratıcı düşünce için de işlek dil en az o kadar gereklidir.”, “Bir toplumda düşünceyi yok etmek mi istiyorsunuz? O toplumun dilini bozuk plağa çevirin; ortada ne akıl kalır, ne fikir.” Ancak daha sonra, Arapçayı esas alarak oradaki sözcük türetme yollarını Türkçede araması ve bulması fazlasıyla zorlama. Arapçadaki “if’al, tef’il, istif’al...” baplarına (bap, kapı demek) karşılık, Türkçede altı kapı olduğunu söylüyor ve sıralıyor bunları. Sıraladıkları Türkçenin eylemden eylem türetme ekleri. Bunlar altı tane değil, sözgelimi Muharrem Ergin’in kitabında 20 tane. Daha onlarca yapım ekimiz var üstelik. Yine de bu eklerin anlamlarını somutlaştırma, şemalaştırma uygulamaları, bunları çizimlerle anlatma çabaları takdir edilmeyi fazlasıyla hak ediyor. 211 adet tek heceli eylem saptamış Kıvılcımlı, “Bu tek hecelilerimizi 6 eylem kapısında çoğaltırsak 1477 olurlar. AdSan türeme avadanlığında 20’şer de örnek çeşit verseler 255 400 sözcük ortaya çıkabilir. Yalnız tek heceli 200 kadar eylem böyle. Bir de çok heceli eylemlerimizi bu proje içinde üretip türetirsek Türkçenin normal sözcük zenginliği bugünküyle ölçülmeyecek bir yüksekliğe ulaşır” diyor. Bunu kırk yıl önce söylüyor. Bugün bilgisayarların sağladığı olanaklarla denemeye değmez mi? “Hindi” (turkey) konusu haftaya kaldı yine. Bekleyin. 4 Aralık Pazartesi M 30 Kasım Perşembe F. Orhan Koloğlu’nun İslamla ilgili bir yapıtı. 78 72 54 64 75 18 8 G. Nâzım Hikmet’in bir oyunu. 31 59 19 38 H. Gizli anlamları olan. 16 53 57 62 49 32 13 42 17 65 71 39 33 28 N asıl da değerbilirdir Anadolu dergileri... İşte “Ardıçkuşu”! Burhan Mendi tarafından Adana’da kim bilir ne güçlüklerle, ne özverilerle çıkarılmakta olan dergi, son sayısını “Köy enstitülü aydınlanmacı yazar” diye tanımladığı Mahmut Yağmur’a ayırmış. “Dertler Pazarı”, “Ekmek ve Özgürlük”, “Kutsal İmece” ve bana da gönderdiği “Sancılı Çağ” adlı dört kitabı var yazarın. Oktay Akbal, “Uzun yıllarımın dostudur,” dediği Yağmur’un, “Tonguç’ların, Yücel’lerin ülkeye yaygınlaştırmaya çalıştığı çağdaş uygarlığın gönüllü bir savaşçısı. Yorulma nedir bilmeyen bir yaşamdan emekli.” olduğunu söylüyor. Cumhuriyetin kendilerine emanet edilmesinin sorumluluğunu taşıyan bu kuşak, Oktay Akbal’ın da dediği gibi, bitirmiyor savaşımını, yaşlanmıyor, bıkmıyor, yorulmuyor. illi Eğitim Vakfı Özel Basınköy İlköğretim Okulu, kültür sanat şenliklerinin ikincisini düzenlemiş bu yıl. Okul aynı zamanda bir sergi salonu olarak da gezilebilir. Öyle güzel çalışmalar yapmışlar ki çocuklar! Düğmelerden, kumaşlardan, makarna, şehriye, ceviz kabuğu ve benzerlerinden, tükenmiş tükenmez kalemlerden... Ama beni en çok ilgilendiren seramik çalışmaları, seramikten yaptıkları geleneksel figürler, sözgelimi Karagöz Hacivat, gaga gagaya vermiş Osmanlı güvercinleri ve minyatürler... Bunlar bizim kültürümüz. Kültürüne sahip çıkmayı bilen, diline sahip çıkmayı bilmez mi? Çok güzel çocuklar bunlar. Umutla, gururla doldu içim. Yine 4 Aralık Pazartesi yvalık Çağdaş Yaşamı Koruma Derneği, örümcek kafalılıkla suçlanmayı bile göze alarak verdiği mücadeleyi kazandı sonunda. Bugün Ayvalık Belediyesi Kent Meclisi’nde, yabancı adla işyeri açmak isteğine olumsuz yanıt verilmesi görüşülmüş ve karara bağlanmış. Sevinçle, heyecanla haber verdiler az önce. Hâlâ Türkiye’nin bir yerlerinde Türkçe olmayan (hatta İngilizce de olmayan, Türkilizce diyebileceğimiz) adları çağdaşlık sayan belediyeler varsa onlara önemle duyurulur. Çağdaşlık kendi kültürünü, kendi dilini sahiplenip yüceltmeyi gerektirmelidir; bunlardan kopmayı, uzaklaşmayı, kendine yabancılaşmayı değil.? A 876. sayının çözümü: A. Sırtlan Payı, B. Ekografi, C. Yalvaç Ural, D. Rilke, E. Anna Karenina, F. Nehr Akıyordu, G. Şakayık, H. İmleç, I. İlle, J. Rumi. Metin: “Ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar.” 2 Aralık Cumartesi “K adın şair” ile “şair kadın” arasında ne fark var? ”Hiç fark yok!” diyenleri Türkçe biliyor saymamalı. Ayten Mutlu, şairlerden cinsiyeti ka feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. CUMHURİYET KİTAP SAYI 878 SAYFA 39