05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? ner, ayağı kayan ve denize düşmesine ramak kalan kadını kolundan yakalar, kurtarır. Emirgân’daki çay bahçesinde oturup çay içerek sohbet ederler bir süre. Kadına cep telefonunu veren erkek, oturup ondan telefon bekler. Ne var ki, aradan günler geçtiği halde bu gizemli kadından telefon falan gelmez. Erkek harekete geçer ve onu aramaya karar verir. İlk gün karşılaştıkları yerdeki manavları, marketleri, dükkânları gözler günlerce, acaba Müjgân’a rastlar mıyım diye. Kadın yer yarılmış da içine girmiş gibi, koskoca İstanbul’da hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolmuştur sanki. Sonra, Emirgân’daki kahvede âşıklara gül satan bir çocuğun Müjgân Teyze’sinden söz etmesi üzerine, bir kez daha o esrarengiz kadına kavuşmak için harekete geçer. Çocuğun tarif ettiği eve gider ve Müjgân’ı sorar. Erkeğin hayal kırıklığını varın siz düşünün! Çünkü Müjgân Teyze yaşlı bir çocuk bakıcısıdır. Son çare olarak da Hürriyet gazetesine ilan verir. Bir ay sonra adının Müjgân olduğunu söyleyen bir kadınla aynı çay bahçesinde randevulaşır. Gece uyuyamaz heyecandan, sabahı zor eder. Erkenden kahvenin yolunu tutar. Ne yazık ki aradığı Müjgân yerine bir erkekten dönme gelir. Bir hayal kırıklığı daha yaşar erkek. Müjgân’ı bulmaktan umudunu keser ve kendini işine verir. KADINLAR VE İŞ YAŞAMI... Erkek, atölyesinde yetmiş beş kişinin çalıştığı duş boneleri üreticisi olarak iyi para kazanan bir işadamıdır. Bu arada bir arkadaşının davetinde iş kadını Banu ile tanışır ve kısa zamanda birbirlerine iyice yakınlaşırlar ve yemekler, sevişmeler alır başını gider Müjgân pek anımsanmadan. Sonra, rastlantı bu ya, Müjgân Banu’nun arkadaşı çıkar. Mutsuz bir evliliği bitirme aşamasındadır İtalyan lisesi mezunu Müjgân. 7 yaşındaki oğluyla yaşamaktadır. Üçünün gittikleri yemekli bir geceden Müjgân’la erkek iki sevgili olarak ayrılırlar Banu’yu orada yapayalnız bırakarak, yani ondan kaçarlar. Banu bu işe çok bozulur elbette ve ertesi gün yollanan gülleri küfürlü bir mesajla geri yollar. Müjgân’la erkek, oğlunun kocasına gittiği hafta sonları buluşup sevişirler, birlikte olurlar. Erkek, aradığı kadını bulmuştur ve Müjgân’la evlenmek ister. Kadın, mutsuz bir evlilikten daha yeni kurtulmuşken bir daha böyle bir riske atılamayacağını söyler ve araları açılır. Erkek, tutup Sri Lanka’ya uzun bir gezi yapar. Duş bonelerini oradan ihraç etmekle daha ucuza getireceğini, atölyeyi dağıtarak daha çok para kazanacağını hesaplar. Oradaki duş bonelerinin üreticisi kadınla da tatlı bir aşk hayatı başlar. Müjgân’ı unutmak için iyi bir yoldur bu onun için. İstanbul’a döndüğünde çalışanlarını en aza indirir. Boneler Sri Lanka’dan daha ucuza gelir ve daha çok kazanır. Kendisi de İtalya’ya gider, oraya yolu düştükçe buluştuğu, seviştiği Christine ile birlikte olur. Toscana Vadisi, Bologna’daki aşk dolu yaşam onu Müjgân’dan koparmaya CUMHURİYET KİTAP SAYI yetmez. Bu nedenle kendini daha da uzağa atar erkek; Gabon’un başkenti Libreville’de altı ay kadar kalır, sonra yine Christine ile buluşur Londra’da. Zengin ve cömert İtalyan kadın ona Milano’daki evini verir. Orada da bone işine giren erkek, bu ülkede de başarılı olmaya başlar. İstanbul’daki işinden de gelen iyi geliriyle rahat bir yaşam sürer. Bulup bulup yitirdiği Müjgân, sık sık Milano’ya da gelir, birlikte olurlar. Vakti zamanı gelip de erkek bu dünyadan ayrılınca vasiyeti üzerine Milano’daki Müslüman mezarlığına gömülür. Mezarı başında Sri Lanka’daki sevgilisi Ramona ile İtalyan Christine vardır. İstanbul’daki işyeri de, bırakacak başka kimsesi olmadığından çalışanlarına kalır. İstanbul’da başlayıp Sri Lanka, Londra, İtalya ve Afrika’ya uzanan bir işadamının dünyasının yanında yaşamına da tanıklık ediyoruz bu sıcak, samimi ve hüzünlü romanı, Müjgân’ı okurken. Bir işadamının aşka bakışı, tutkulu cinsel yaşamı, iş dünyasındaki tırmanış ve rahat yaşam da göz alıcı bir biçimde işleniyor roman boyunca. Müjgân, farklı bir roman: Yer yer deneme havasında, kimi yerlerde klasik bir anlatım tutturan, ama biraz da alıp başını giden bir roman: Tek yönlü değil, tersine çok yönlü ve açısı geniş bir roman kotarmış Cüneyt Ayral: Bir çırpıda okunan, elden bırakılamayan, heyecan verici, meraklandırıcı bir anlatımı var bu unutulmaz aşk öyküsünün. İNANILMAZ BİR KADINDI... Kitabı bitirdikten sonra Müjgân’ın, Banu’nun, Christine’in ve Ramona’nın sonraki yaşamlarını merak ettim doğrusu. Romancının işi onların izini sürmek değil elbette. Ama onun birlikte olduğu bu dört kadın pek çok erkeğin kolay kolay bırakacağı kadınlardan değil. Öyle de olsa içlerinden biri daha çok seviliyor, erkeği daha çok kendine çekiyor, yakıp kavuruyor; buna da aşk diyoruz. Bu aşk, âşığı yollara da düşürüyor halk edebiyatımızda olduğu gibi. Sevdiği kadından umudunu kesen ve onu unutmak isteyen tutkulu âşık, vurur kendini yollara. Müjgân, aynı zamanda bir yol romanı, hem içsel hem de gerçek anlamda. Cüneyt Ayral, işi gereği çok yolculuk yapan biri. Yolculuk kitabında da geçmişine doğru uzanmıştı. Şimdi de aşktan kurtulmak için sınırlar aşıyor, yeni tutkuların kucağına sığınıyor. Anlatılması güç Müjgân için romanın erkek kahramanı şunları söylüyor: “Dünyalı olup olmadığını bilmiyorum, nereden gelip nereye gittiğini de... Onunla, yaşamımın bir kesiminde karşılaştım ve dünya zamanı olmayan bir zaman biriminde birlikte olduk. İnanılmaz bir kadındı.” Son günlerde okuduğum en tutkulu, en heyecanlı ve en buruk aşk romanıdır, Müjgân. ? Müjgân/ Cüneyt Ayral/ Roman/ İdeas Yayıncılık/ Ağustos 2006/ 122 s. 878 ? SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle