Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cevat ÇAPAN Şiir Atlası Vonani Bila/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç Sıçrayacak, el çırpacak, yere basacak iyibesili bir babun gibi. Merak etmeyin fiyatını, US ile G8 arasındaki bağların sıkı bağlanması gerekiyor. Ağır vergi yükü altında çalışıyor yoksullar Üçüncü Dünya ülkeleri borcu müjdeliyorken kaçınılmaz ölümü. Bay Başkan, cesetler çürüyor bakımsız halk hastanelerinde, GaNchabeleng’de doktorlara, röntgen filmlerine, suya, elektriğe, Zava’da prezervatiflere, kaputlara ihtiyacımız var, Anneler doğum yapıyor uluorta fundalıklarda, Geleceği belirsiz kızanne çocuğun, Zaferin kesin olduğunu, Halkın yöneteceğini söylediniz bize… Bay Başkan, hastaneniz bir beyaz fil oldu, Bir katliam evi. Boom! Boom! Kornalar üflemiştik sürgünler dönünce geriBilmiyorduk Ronald Reagan’la, Margaret Thatcher’la arkadaşlığını, Gitarlar çalmıştık tutuklular özgürlüğe yürürkenBilmiyorduk buz bağladığını aklın hapishane kışında. İktidar halkın, diye haykırmıştık! Ama sömürdü ticaret devlet iktidarını. Vaiz adam! Mucize adam! Defet kötü ruhları gövdemden! Varoş bebekleri ölüyor AIDS’ten, koleradanÇokuluslu ilaç şirketleri Götürüyor milyarları pahalı ilaçlarla. Vaiz adam! Mucize adam! Def et ülkemin kafatasından şeytanı! Varoş bebekleri ölüyor protein yetersizliğinden, bir deri bir kemik kalmaktanZenginler, kanının son damlasını çekiyor Ana Afrika’nın. Sokak kabadayıları! Boğagüreşçileri! Rahatsız etmeyin Bay Başkanı. Önemli bir toplantısı var Cenevre’de Sırtlar sıvazlamalı mutlulukla, güçle. Taşıp akmalı dolarlar masasından. Taşıp akmalı ekmek, tereyağı! Milenyum planıdır bu, İzleniyor bildirilerle, savsözlerle. Batı kırbaçlarınca dürtülüyor yoksul adamlar, yoksul kadınlar. Yeni bir yüzyılın şafağına. Paranın geçiyor sözü. Zenginler daha zengin, Biz sadece göğüslerimizi, kalçalarımızı satabiliriz geçinmek için. Korkuyorum kent hayvanlarından. O kadar keskin ki dilleri. Bu aradaHalk tuvaletlerinde can veriyor varoş bebekleri. KALBİ KIRIK GEZGİN lucky peterson’ın büyülü gitarı ulaşıyor son gücüne yağmurlu, ışıl ışıl anvers’de şemsiyenin altında dokunuyor tellere, ağlıyor, gülümsüyor, şakıyor kendinden geçerek masaj yapıyor gövdeme gitarı kalabalığın ortasında, lomcebo’yu özlüyorum, düşsel, swazi sevgilimi şarkılar söylüyor peterson duygusal bir şekilde alkışlıyorum, dans ediyorum başımla, omuzlarımla terli, yapış yapış sarhoş bir çingene yaklaşıyor topallayarak bana kucaklıyor, öpüyor alnımdan “saçlarını severim senin, seksi çocuk, bob marley’im benim”, fısıldıyor, neşe dolu, dişleri eksik “ne kadar istiyorsun, arkadaş? 100 euro? 150 euro? haydi, sev beni erkeğim!” ben mi? yok canım çiftleştirmem insanoğlunu yorgun ineklerle sallanıyorum ritimleriyle, şarkılarıyla lucky peterson’ın ama siyah bir adamın işi avrupa’da futbol oynamak, tamtamlar çalmak, mızrakuçlu dilimler almaksa eğer daldırarak, saplayarak rasgele bıçağı şu anda bir pizzaya yetişeceğim öyleyse bir sonraki uçağa aktarmasız elim’e giden çünkü kalbi kırık bir gezginim ben SAYFA 29 Vonani Bila, 7 Mart 1972’de Elim, Limpopo Province’de doğdu. Timbila Şiir Dergisi’nin, Community Gazette’nin editörlüğünü yapmaktadır. Yayımlanan şiir kitapları: Rahat Uyku Yok (Alan Finlay ve Donald Parenzee ile birlikte) / No Free Sleeping, Titreyen Mürekkep / Throbbing Ink, Amandla Aşkına / In the Name of Amandla. 2003’te gitar ustası Willy Manganyi ile Afrika pop caz albümü Varhandzani üzerinde birlikte çalıştılar. Aynı yıl şiir ve müzik CD’si çıkardı: Dahl Street, Petersburg. Daimler Chrysler 2005 Güney Afrika Şiir Ödülü’nü aldı. Okumaya yeni başlayan yetişkinler için Xitsonga ve İngilizce öykü kitapları da yazdı. Siyah gururun sesi olan Vonani Bila’nın, anlatımcı, protest, sözünü sakınmayan bir biçemi vardır. DEVRİM AŞKINA Devrim aşkına Söyle bana ne değişti bu köyde Yiyecek yok mutfakta Çatlak dudaklı çıplak çocuklar gidemiyor okula Zengin bir adamın arabasıyla yıkılıvermiş aç bir çocuk daha Ölmüş çocuk, zengin adam ucuz bir kefen bağışlamış ona Herkes hapishanede çürüyeceğini düşünmüştü. Kıştır, okul sırasız, ders kitapları, pencereler yok Liderlerimiz kendi çocuklarını gönderiyorlar özel okullara Sorun onlara. Devrim aşkına Söyle bana ne değişti bu köyde Musluklar kuru Öksürükler ısıtıyor havayı Pompalar çalışmıyor Mazot almaya parası yok Granny’nin Uzaklara gidiyor pis su çekmeye Kıpırtısız gölcükten Zehirli barajdan İnsanların suyu hayvanlarla paylaştığı yerden Yıkanıyor Granny, çatlamış, plastik, kırmızı bir leğende Su satın alıyor, taşıyor bir el arabasıyla Yaşlıdır, yetmiş! Kulübesi yerle bir oldu sel günlerinde Kurtardı canını Granny, odun topluyordu çünkü fundalıkta Emekli aylığını bekledi altmış yaşına dek Kuyruklarda dikiliyor, itişkakış, atılarak ileri Onun yaşında biri bayılır boğucu güneşlerde Kapatıyor gözlerini, burunotu çekiyor Hapşırıyor, dökülüyor gözyaşları yanaklarından Alıyor aylığını, bir çek Devrim aşkına Söyle bana ne değişti bu köyde Magogo taksi tutuyor kasabaya Yanında oturmak istemiyor gençler Diyorlar ki sidik kokuyor Bir kutu parafin alıyor, bir battaniye, tavuk, Tatlı mısır alıyor bir torba, peşin Kızları, şimdi anne oldular, paylarını istiyor Her çocuk için 110 Rand veriyor hükümet Ödeme yapıyor her ay defin derneğine Granny Sarılıp gömülmek istemiyor bir battaniyeye Gelmeyecekler cenazesine kesilmezse bir inek Konuşuyor yalnız başına, umulmadık bir anda öleceğini tahmin ediyor Çek, diye sesleniyorlar kızları ona Kocaları işsiz, Dokuma yapıyorlar, sepet satıyorlar, BB tüttürüyorlar, mısır birası içiyorlar Altmış beş yaşını bekliyorlar okşamak için paraları Çatlamış, plastik, kırmızı bir leğende yıkanıyor Magogo Bir duş almak istiyor ölmeden Mondela, diyor Mandela’ya Yalnızca ANC’ye veriyor oyunu Niçin? Devrim aşkına Söyle bana ne değişti bu köyde Sorunlar içindeyiz Elektriğimiz güçsüz Sobayı kullanırken söndürüyoruz her şeyi CUMHURİYET KİTAP SAYI 875 Kesiliyor yağmur yağınca Rüzgârdan kopuyor teller Kış geliyor kesecek belediye Alanlardaki yoksul kara adam Dönecek mangala, kömüre Üşüyor Magogo Uyuyorken ateşin yanında Yakıyor ayaklarını, Zehir sızdırıyor mangal Kan pıhtıları çıkaracak öksürürken Panados verecek sağlık emekçisi. Devrim aşkına Söyle bana ne değişti bu köyde Yeniden Yapılanma ve Gelişme Programı evimiz akıyor yağmur yağınca Sığmıyoruz, tuvalet gibi. Duyuyoruz, görüyoruz seviştiklerini Perdeyle bölünmüş bir odada Hiçbir gizlilik olamaz Mutfakta uyuyoruz Sabahleyin erkenden uyanıyoruz filler örneği Verwoerd, düşmanım, daha büyük evler yapmıştı Denizaltılar, torpidolar, savaş uçakları almadan duramıyor Trevor Manuel Vergilerimiz daha iyi şeylere harcanabilir Savaşın yaklaştığı söyleniyor bize. HİÇ DÜŞÜNDÜN MÜ, MANDELA? Hiç düşündün mü Bizi boğmakla tehdit eden Çirkin, vahşi geçmişimizin Ölü, ağır yükünü kaldırıyorken, Yürütüyorken Masakhane kampanyasını, Veriyorken insancıl, bilgisayar oyunlarının emrine yoldan çıkmışları, Yeryüzünün hastalıklızayıf sokak çocuklarını yeniden insanlaştırıyorken Küresel köyün para çılgınlığından kan kaybettiğini? Düşündün mü hiç Onarıyorken yüzyıllaryaşında, Ağzı açık, taze yaraları biz, Kapatıyorken bir zamanlar yaşamı ebola virüsü gibi kemiren Çiçek bozuğu binalardaki topdeliklerini, Nicelerinin cennet bahçelerde yorgunluk attığınıSeviştiğini kuştüyü yataklarda? Hiç düşündün mü Kaşıyorken kabuğunuzu siz Sorguluyorken benzersizliğinizi kendi kişiliğinizi Zafer kalabalığının varoşlara çekildiğini? Hiç düşündün mü? BAY BAŞKAN, BIRAK BEBEKLER ÖLSÜN Parlamentodaki şişman adamlar uyuyorlar güpegündüz Yitirdiler karınları zil çalan kitleleri özgürleştirme düşlerini Onları ciddiye almıyor artık köylüler Sokak kabadayıları! Boğa güreşçileri! Rahatsız etmeyin Bay Başkanı Önemli bir toplantısı var Washington DC’de. Evler satın alın ona dünyanın bütün kentlerinde. Unutmayın özel bir uçak, bir balon almayı.