29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Harry Blackley'le "Kıbrıs'ta Aşk ve Ölüm" üzerine ‘Bir adanın, bir aşkın, bir halkın hikâyesini anlattım’ nı buldum, hatta kitabımda da kullandım. Ancak şunu unutmamak gerekir, 1950’lerde Kıbrıs’ta EOKA terörist örgütüne karşı çarpışmış bir askerim ben. O dönemleri yaşadım. Kıbrıslı Türklerin maruz kaldığı şiddeti, çektikleri acıları gördüm, bunlara bizzat şahit oldum. Hikâyem sadece kurgu değil, hikâyem bir deneyimin ürünü ve belki de bu yüzden bu kadar gerçekçi ve inandırıcı bir şekilde resmedebildim o dönemi. Ayrıca, yaşayan karakterlerden Sayın Rauf Denktaş’la görüştüğümde, bana kendisi hakkında yazdıklarımı garipsemediğini söyledi; hatta belli yerlerde, şahit olamayacağım olaylardaki tepkilerini orada olmamama rağmen çok gerçekçi bir şekilde aktardığımı iletti. Zaten hikâye yazmanın en güzel yanı da bu bence, gerçeği bir şekilde yakalayabilmek. Gerçeği yakaladığında okuyucuları da etkileyebilme fırsatı oluyor yazarın. Bunu yapabilmiş olduğuma inanmak isiyorum. YANLIŞ BİR İMAJ Neden Kıbrıs? Neden Türk insanına bu kadar ilgi ve yakınlık duyuyorsunuz? Kıbrıslı Türkler olsun Türkiye’de tanıdıklarım olsun, Avustralya’daki Türkler olsun hep derinden etkilemişlerdir beni. Türk insanı dost canlısı, nazik, ama ne yazık ki kendilerini doğru ışıkta görmeyen çoğu Batılının çok farklı bir Türk imajı var. Türkleri tanıdıkça, gerek Kıbrıs’taki deneyimlerim gerekse Türkiye’ye ziyaretlerim ve Avustralya’daki Türk dostlarım sayesinde sizleri daha iyi anladıkça, hakkınızda bu denli yanlış bir imaj olması beni çok rahatsız etti. Bu imajı düzeltmek konusunda, daha da önemlisi gerçekleri anlatmak konusunda bir yardımım olabileceğini düşündüm. Her insanın gördüğü gerçekleri söyleme hakkı olduğunu düşünüyorum. Ben de bunu yapıyorum aslında. Haksızlık, haksız propaganda, ister Türkler için ister başka bir millet için yapılsın beni çok rahatsız eden bir şey. Batılıların günümüze dek süregelen Türk imajlarının nedenlerini hepimiz anlamasak da biliyoruz. Ancak, siz bu konuda bir katkınız olabileceğine gerçekten inanıyor musunuz? Bu herkesin çabaladığı ama ancak kısmen başarılı olduğu uzun süredir devam eden bir konu Türkiye’de. Doğal olarak bu tek başıma yapabileceğim bir şey değil. Ancak, ben kalemin kılıçtan çok daha etkili bir silah olduğuna inanıyorum bu gibi konularda. Asırlardır dünyadaki belli ırklar ve devletler kendi imajlarını kendileri kurguladılar ve bunu dünyaya yaydılar. Sartre insanları tanımlayan şey hareketleridir der; bu doğru. Ancak bunları nasıl anlattığın ve aktardığın da hareketlerin kadar önemlidir. Örneğin ABD’yi ele alalım, yoldan geçen bir Avrupalıyı çevirsek bize Amerikan İç Savaşı’nı anlatabilir çünkü Rüzgâr Gibi Geçti’yi seyretmiştir; ayrıca 2. Dünya Savaşı’nda Pearl Harbor’ı anlatabilir. Ben de tabii ki kendi başıma değil ama, okuyucuların ve Türk halkının da desteğiyle dünyada değişik insan gruplarına, farklı ülkelerdeki insanlara ulaşacak bir kitabı yazarak veya umarım bunu film olarak yayarak bu imajın olumlu yönde değişmesine katkı sağlayabileceğim. Doğal olarak her şey bir günde olmuyor, ama adım adım gidilecek bu yolda bence bu bir ilk adım olur. Kore Savaşı hakkında ikinci bir kitap üzerinde çalıştığınızdan söz etmiştiniz. Nereden aklınıza geldi bu konuda yazmak? Aslında kitabım Kore Savaşı hakkında değil. Kore Savaşı’nda Türk Birliği’nde görev yapan bir yüzbaşı ile Avustralyalı bir hemşirenin yaşadıkları hakkında. Bu kitapta ilkinde de olduğu gibi hareketler konuşacak. Bir yargı belirtmek veya iyi ve kötü, korkak ve cesur olarak karakterleri kurgulamıyorum ben. Karakterler hikâyem ilerledikçe oluşuyor ve hareketleri ve sözleriyle kendilerini ortaya koyuyorlar. Anlatığım iki hikâye var aslında: Biri bir aşk hikâyesi ki bununla yürekleri ısıtabileceğimi umuyorum; ikincisi ise Türk Birliği’nin Kore’de sergilediği cesaret ve fedakârlık. Türk Birliği tarihte pek de benzeri olmayan bir iş başardı Kore’de bence bunun bilinmesi gerekir. Anmak benim için çok önemli bir olgudur. Bu kitapla o unutulmaya yüz tutmuş kahramanları anmak istiyorum. İlkinden biraz farklı olacak bu ikinci eser her şeyden önce daha fazla aksiyon ve savaş anlatılacak kurgu gereği. Kore Savaşı’na katılmadınız. Katılan biriyle bir bağlantınız mı var? Yoksa bu eser tamamen hayal ürünü mü olacak? Çağımızda bilgi toplamak, gerek kitaplardan gerekse internetten, çok kolay. Ayrıca arşivler de bu konuda çok yardımcı. Birçok insanın bana anlatacak hikâyesi, anısı var bu savaş ile ilgili. Kitap gerçek olayları kurgu durumlarda ve karakterlerle anlatacak. Aslında bu bir tarih romanı değil, ama doğal olarak tarihsel gerçekKİTAP SAYI Harry Blackley ne bir Rum ne de bir Türk. Zamanında Kıbrıs'ta hizmette bulunmuş, daha sonra Avustralya'ya yerleşerek yaşamını anavatanı İngiltere'den uzaklarda sürdüren bir yazar. "Kıbrıs'ta Aşk ve Ölüm"ü olağanüstü bir kitap yapan ise yazarın tarafsız tutumu. Kıbrıslı Türk bir kadınla, Kraliyet ordusunda görev yapan bir eczacının öyküsünü aktarıyor bize Blackley. Yazarın kitabı yazarken yaptığı detaylı araştırmaya, tarihi gerçekleri ve olguları yansıtmadaki cesaretine, Kıbrıs'ın dillere destan güzelliklerini anlatırken kurguladığı anlatıma hayran olmamak elde değil. Blackley'le kitabı üzerine konuştuk. SAYFA 10 ? Doğan HASOL T ürk yazarlarımız da Kıbrıs konusunda birçok kitap yazdılar ve araştırma yaptılar. Neden sizce sizin eseriniz bu kadar ilgi gördü? Türklerin tarih boyunca acısını çektikleri şeylerden biri de kendi mesajlarını, kendi gerçeklerini dünyaya anlatamamak, aktaramamak, kendilerini tanıtamamak oldu. Türkiye’deki yayınevlerinden ve şimdiye kadar okuyucularımızdan aldığımız tepkilere bakılırsa okuyucuların kitabıma bu kadar ilgi göstermesinin iki nedeni var: Birincisi Türklerin hikâye anlatma geleneklerinden biraz farklı olarak gerçekle kurguyu bir arada kullanmam; bir yandan Sayın Rauf Denktaş, Sayın Fazıl Küçük, Makarios, Grivas, Klerides gibi kişileri de romana dahil ederken, diğer yandan hayal gücümle yarattığım karakterler ve bunların hayatları aracılığıyla gerçekleri anlatmam belki de. İkinci neden ise, bence Türk de olmayan Rum da olmayan birinin, belki de tarafsız bakabilecek birinin, önyargı olmaksızın Kıbrıslı Türkleri gerçekten yansıtılmaları gerektiği gibi yansıtması. Gerçek kişilerden söz ediyorsunuz romanınızda. Bu kişiler hakkında yazarken veya onlara belli sözleri söyletirken zorlanmadınız mı? Hayır. Her şeyden önce bu kitabı yazmadan önce çok uzun bir süre araştırma yaptım. Bu kişilere dair bilgi topladım. Onların konuşmaları ? CUMHURİYET 875
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle