25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bill Clinton Dönemi Türkçe Günlükleri Feyza Hepçilingirler VVilliam S. Cohen politik kurguroman... Savunma Bakanı 18 Mayıs Çarşamba dünya siyaset sahnesini yeniden yorumlayan Ç arşamba günleri yazılan pek az günlük oldıığu dikkatini çekmiş Handan Hanım'ın. (I landan Diker, bizim üniversitede tarih bölümünde öğretim görevlisi) Nasıl olsun ki! Çarşamba günleri, sabah 9dan akşam 9'a kadar dersinı var, aradaki tek dinlenmedc de birlikteyiz. O da biliyor çanjambaları bir şey yazamayacağımı. Âma bu öğleden sonra Cunda'dayım ve ıızaktan uzaga duyulan bir türkü niin sözlerine kulak veriyorunı şu anda: "Carıp kaldım yiireğinıc dcrt oldu/ Ellerın vatanı bana ytırt oldu" Böylc diyor türkü. " Vatan"ı ve "yurt"u eşanlamlı sözcüklcr olarak biliriz, değil mi? Bu türküde de öylc oldıığunu söykycbilir miyiz peki? Halk, hangi sözcügTın kcndisine ait oldugunu biliyor. Istese uydurıırdu uyağını, "Ellerin yıırdu bana vatan oldu" derdi. C )yle söylemiyor. Kcndisinin olanın "yurt" olduğunu biliyor. Hiçbir Türkçe Iıatası bulamadım kitapta. Aramadım gerçi; ama aramama gerek yoktıır ki! (îözüın bulur, kale mim bulur o hataları. Yalnız bir yerde, "Herkfiin 'Bekçi' dcdı&ı bu köpefcc kimse bir ad yakıştırmaya ccsaret cdcmczdi." (s. 124) tümcesini okııyunca, "Herkes 'Bekçi' diyorsa yakıştırdıkları ad, bu olmuyor mui*" diye bir soru geçti aklımdan. I lepsi bu! Yoksa elimde kalem bulunduğunu bile unııttum okurken. Giizel sanatlar eğitimi alması, kitapta o kadar giizel, o kadar belirgin biçimde kendini gcisteriyor ki! Renkler konıısıında titizlikle, ince ay nntılara dikkatle... "Daha önce hıç görmcdi&iM bir rctıgnı göliin derın suyunda bir çizgi gibi belirmeye. gölün yüzcyinc dogru, balık puüanndan yansıdıgı bclli olan rastiya rcngi bir ış/ğın yayılmaya başladıg'ım görüyordum. Bilmcdig'im bu rengirı bilmediğjm adını bana bildigim dildc söylctcn, gölgemdi." (s. 41) derken bize de bilmediğimiz dünyaların kapılarını açtığının farkında de£il gibidir. Kiıni betimlemelerdeki ince ayar, hemen bir görselliğe dönüştürüyor okunanı. "Naku, ya^lı bir a^aan, toprağın üstiinc çtkıp bir yılan gibi döncrek ytnc topra&a girmiş kalın küküne uturdu inleyerek." (s. 128) derken belki adından dolayıdır Naku, yaşlı bir Kızılderili gibi gözüktü gözümc. Ama elleri, özellikle yaşlıların, damarları çıkmış, buruşıık ellerini çizerken usta bir ressamın harekctli fırçasına sahip gibidir: "Oturduğu yerin hemen yantna eliyle hırkaçç k.ez hafıf hafıf vurarak ço114^14 çağırdı." ve "... dedı, elımin üstüne huruşuk elleriyle küçük sevgi vuruşları vaparken." (s. 17) Kitabın son tümceleri, yeniden başa döndürüyor okııru; zamana ve rüzgâra: "Kelebek/er parkın dört bir yanına dag'ddılar ve Zaman'ın içindekiyerleritıi aldılar. Bunu hiçbir bilim çözemedi; Bilgi'dekı boşluk daha da büyüdii Bana gelince kelebeklerin aynı anda her yöne uçabilmelcrınin, farklı zamanlardan kesilmiş kelcbek resimlerinin aynı dü'zleıne bir arada yapı\lırılmasıyla ulnştuğunu anladım. Rüzgâr'ın bizim ba^ka zamanlarımızdan aldıfcı melinleri bir giin geri getirmesi gibi. Diinden beri bu bilgiyle mutluyum." (s. 136) 20 Mayıs Cuma ereye baksam Türkçeyi duyııyor, Türkçeyi görüyorıım; ncreye gitsenı Türkçeyi taşıyorum. Çarşamba sabahı Ayvalık Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nde konuştum; bugün de Ayvalık BilT'em dersanesindc. Her iki toplantıda da beni yalnız bırakmayan biri vardı: Ahmet Yorulmaz. Hem destek, hem de onur vermiş oldu bana. Sağ olsun. N 23 Mayıs Pazartesi ehmet Zaman Saçlıoğlu'nun "eşikli öyküler" alt başlığım taşıyan "Rüzgâr Gçri Getirirsc" kitabını ycni okudum. Uç yıl önce yayımlanmış oysa, Ağustos 2OO2'de Türkiye tş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkmış. tnce incc, oya gibi işlenmiş bir kitap. Her öykünün kısa, yoğun ahnlıkları var. Öykülcrdeki lıava da gizemli; ama alinlıklar, "kadim" bir din kitabından alıntılarmış gibi dıırııyor; katışıksız, "som" bir k'lsek* tadında. Uzunlu kısalı yedi öykü var kitapta. Kalıat soluklu bir roman anlatımıyla 1 ^6 saylalık kitabın 4X sayfasını kaplayan ve belki de romana geçişin ipuçlarını veren "Heykel'' ile 1998 Milliyet Haldun Taner Oykü Üdülii nü kazanan, masalsı anlatımlı "To paç", van yana, arka arkaya. Beıı daha ilk öyküde, kiiaba da adını veren "Rüzgâr Cîeri (Jetirirse'de çaıpıldım. Oykiilerin çevresinde döndügü iki tenıel kavramdan biri "rüzgâr", öteki de "zaman". tlk öykünün ilk saylasmda, "Rüzgur valnızca farklı ydıılcrdcn dv$jl. farklt zamanlardan da cscr gibidır." diye bunıı baştan habcr vcriyor bize yazar. "Bız, durmadan yol ulan bir aracm an kolttıfctında ottmıruz sankt vc zaman, naneler, olaylar, ne vana yüziimiizc çarpar " derken bile söylenmeyen bir rüzgâr eser yüzümüze doğrıı ve bu "şey'leri yüzümüze hep o rüzgâr çarpar. M 24 Mayıs Salı e yapıyor bu TUDF.M? Hemen her hafta bir kitap yayımlıyor. I lem de öylc böyle kitaplar değil. Karton kapaklı çoeuk romanlarının, çocıık öykülerinin yanında, biiyük boy, bakmalara doyulmaz, renkli, resimli, ciltli, çocııklar için kaynak kitaplar... TUDEM tek başına Milli Eğitim Bakanlığı Yayınlar Dairesi gibi çalışı yor. • N Bırıncı 50.000 TIMAS 9,50 YTL 416 sayfa [email protected] www.timas.com.tr AJres: Yıldız I'eknik Ünivcrsilesi Türk l)ili Bölümii <,Aikıırsaıay Binası Kat: 2 Barbaros BulvarıYıltlız KO75O / lst. SAYFA 38 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 79
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle