Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İthaki'ye yolc\ıl\ık sürüyor... Gülseren Engin'den "Geç Kalan Öyküler' ^Ksayan Gülseren Engin'in öyküleri gelecek nesiller için birer elkitabı düzeyinde. Cenç öykücülerin örnek alması gereken, eserlerini sürekli okuyacakları bir yazar Gülseren Engin. ~) Tufan ERBARIŞTIRAN ünümüz oykücüleri düşlerin, fantezilerin, gereksiz aynntıların ıçine girdikçe, gerçek yaşamdan/toplumdan/insandan uzaklaşmaya başlıyor. Birçok öykücü işın kolayına kaçarak, kurguladığı metni kâğıda dökmekle yetiniyor. Son yıllarda topluma yönelik, bireyi öne çıkaran, okura katkıda bulunan çok fazla öykücü yok. Bırazdan tanıtacağımız yazar ise, gerek anlatım gücü açısından, gerekse teknik ve kurgu açısından özellikle genç yazar adaylanna örnek olarak düzeyde öyküler yazıyor. Gülseren Engin, 'Geç Kalan Öyküler' adlı kitabında bunun çarpıcı örneklerini sunuyor. Ikı bölümden oluşan kitabında, 'Sıradan Öyküler' ile 1998 Yunus Nadi Öykü Birincilik Ödülü'nü, almış. tkincı bölümdekı 'Bozgun Dönemecı' ise, 2001 Orhan Kemal Öykü Birincilik Odülü' nü kazanmış. Bız ikinci kitabın içınde hayli etkıleyıci, günümüzde sıkça karşılaştığımız bır görüntüyü yansıtan 'Aksayan Bir Şey Vardı Gözlerinde' adL öyküsünü masaya yatıracağız. Bu öyküde çok az yazarda tanık olduğumuz bir özelliğı imleyelim. G. Engin'in ayrıntıları yansıtması ve özellikle gözlem yeteneği üst düzeyde. Öyküyü okurken bir yerden sonra yazann anlatımının gücü, aksiyonu kullanması, metne olan hâkimiyeti sayesinde okurun 'doğrudan' katkı yapmaya başlaması kaçınılmaz oluyor. Bir örnek verelim. "Kirden paçavralaşmış saçları; ağır, kir ve sidik kokuları, rengıni kaybedip siyaha donen, yırtık giysileri, kirden kararan elJeri ve ayaklarıyla, sararmış dişleri, ekşimiş ağız kokulanyla ortalıkta dolaşıyorlardı." Bu bir davet olduğu kadar, okuru düşünmeye kışkırtan gizil bir baskıdır adeta. vardı inde' Weis ve Hickman'dan, çöl savaşları, gizemli büyüler, aşk ve ihanetle örülmüş sürükleyici bir serüven... Zamamn başlangıcından bu yana, evrene yırmı Tanrı hukmetmektedır Fakat Tanrılardan bırı Quararalarındakı güç dengesinı bozar ve diğerlerimn egemeniığıne gölge düşürur Tanrı uuar'ın kötücul planlarını engelleyebılmek ıçın, farklı kabıleler guçlerını bırleştırmek zorundadırlar Bunun tek yoluysa bırbırlerıne doğuştan düşman olan Prens Khardan ve Prenses Zohra'nın evlenmelerıdır Acaba Khardan'ın ve Zohra'nın halklan, efsanevı Kahının Gülü açana dek, bu kırılgan blrlıktelıklerını sürdurebılecekler 7 mıdır Khardan ve Zohra, çöl halkını korumak ıçın, zalım Amır'ın güçlu ordularına karşı savaşırlar. Ve bu savaşa, uzak dıyarlardan taşıdığı gızemlı güçlerıyle Matthevv adlı bır sıhırbaz da katılır. Krondor Efsanesi'nde muhteşem son... Yüksek denızlerde yaşananlar, karanlık güçlerm gırişecegi, benzeri görülmemış buyüklükte bır saldınnın ışaretıdır Ama IshapTapınağı'na karşı gerçekleştınlen bu cüretlı saldırı planlandığı gıbı yürümez ve ganımet Tanrıların GözyaşıAcı Denız'ın dalgalan arasına gomulur Toprak Beyı James, Wıllıam ve Jazhara, Solon Bırader ve Enkazcılar Loncası'nın kalan tek uyesı olan Kendarıc ile bırlıkte bu mücevhenn yerını bulmak zorundadırlar. Ama karşılarında Gözyaşı'nı kendı amaçlan ıçın kullanmak ısteyen, Karanlık Tann'nın hızmetkarlarını bulurlar. Artık, paha bıçılmez bır hazine Için, zamana karşı yanşmak ve kötücül guçlerie mücadele etmek zorundadırlar... G ifhak www.ithaki.com.tr PENGUEN KİTAPEVİNDE 6 AY TAKSİTLE ALIŞVERİŞ OLANAĞI! Şube 1 Baharıye Caddesı Ünertan Pasajı No:35/40 Kadıkoy İSTANBUL Şııbe 2 Caferaga Mahallesi Muvakkithane Sokak No:32 Kadıkoy İSTANBUL yor, metni bu anlamda doğru düzgün bir akışkanlığa sokuyor ve kurguyu/aksiyonu bılinçli kullanıyor. Okurla paylaşarak, metni yeni bakış açılımlarına yönelmesini sağlayan bir istençle yoğuruyor. Onun öykülerini okurken çoğu kez kendimizi dev bir mozaik içinde buluyoruz. Metnin eğreltilmesi, tiplerin yaratılması/konuşturulması gibi daha birçok unsurun yer ve biçim değiştirmesiyle KİTAP anlatım ve gözlem yeteneğini örtüştürü CANLI VE CERÇEK Yazarın ustaca anlatımı/yansıtması sayesinde öyküde konu edilen tinerci, balici çocukları/gençleri rahatlıkla gözümüzün önüne getirebiliriz. Okuduğumuz tümceler öylesine canlı ve gerçeğe yakın bir tanımlama içermektedir ki, satırların arasından sokağa uzanıyoruz sanki. Bir yazarın gözlem yeteneği, düş gücü kadar önemlidir. Öyküyü okuyan biri, olayın geçtiği yeri, metindeki tipleri, konu içinde yer alan sahneleri ve buradaki nesneleri karşısında görebilmelidir. Gülseren Engin, bu temel değerler çerçevesinde öyküsüne konuk ettıği tipleri, olayın geçtiği çevreyi inanılmaz güzellikte yansıtıyor. Okurken olayı yaşatıyor okura. Bu çok önemli bir ayncalîktır. Aynı açılımı tiplerin tanımsallığı için de söyleyebıliriz. Sözgelimi, şu satırlar ne kadar canb bir fiziki görünüm içermektedir: "Güneş yanığı yüzü kınşıklıklarla doluydu ama gözleri gençti. Yer yer beyaz akların serpildiği kapkara saçı ve sakalı birbirine karışmıştı. Iri, kırmızı burnu şarapçılığının yenı olmadığını anlatıyordu. Uykulu uykulu, boş gözlerle bakınıyordu çevresine." Yukarıdaki tanımsallık salt aktarma değildir, yazarın gözlem yeteneğinin tipik bir göstergesidir. Gülseren Engin, yazdığı öykülerde SAYFA 14 CUMHURİYET SAYI 734