25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dönük' olması gerektiğini savunurken; bir gerçeği de vurguluyor: "Ya 'evrensel'in payı?" diye sorarak sjiı sonuca varıyor: "Her eğitimin kumaşmda şu ya da bu ölçüde 'evrensel'dcn birkaç renk bulunur; bir eğitimin değeri de, bu renklerin çolduğu oranındadır." (s. 243). Toplumları çağdaş uygarlığa ulaştıracak eğitimin bu yönde biçımlendirilınesinden başka yol var mıdır? Bugün gericilcrin çökertmek istcdiği laik eğitimin amacının bu yapıda insan yetiştirmeye yönelik olduğu açıktır. Cumhuriyetin bilgi tohumuyla bu bir ölçüde gerçekleştirilmiştir. Bunca sarsıntı geçirmesinc karşın ülkemizin ayakta kalması bu birikıme bağlanabılır TARİHE KARIŞAN EZBER Cumhuriyede bir bilgi dcvrimi geçirmesine karşın, yıllardan sonra ülkemizde eğitim uygulamalannın bugün sorunların, sorunsalhkların dikenli telleriyle çevrelenmiş olması Türkiye açısmdan büyük şanssızlıktır. Öyle ki, bu alandaki her girişim, soruna sorun katmaktan öte bir anlam taşımıyor. Oysa, Türkiye'de bireysel ya da toplumsal bağlamdaki her olay çözüm bckliyor. Eğitim diye çocukların kafasını kuru bilgilerle doldurmak, düzenlenen sınavlarla onlan yarış atı gibi koşuilandınp ezbcrci kuklalara dönüştürmek, hele, iane dağıtırcasına onlan çağdışı, bilimsel yanlışlarla dolu kitaplarla karşı karşıya gctirmek, eğitimi en aşılmaz dar boğazlara sokuyor. Eğitim söz konusu olduğunda, bilgilerin artık ansiklopedi sayfalannı zorlayarak dışarıya taştığı gözden uzak tutulmamalidır. Çağımızda, ezbcr bilgi biriktirme dönemi tarihe karıştı. Çağ, biriktirilcnleri kullanmayı gerektiriyor. Görünüşte, çağdaş uygarlık, bağnazlık gibi, donmuş bilgiler çağını da kapattı. Yine dc cmperyalistler, yani, henüz tanımını açıkça yapamadıkları 'lslam demokrasisı' adı altında ül kemizde bağnazhğı körükleyen Batı'nın açık gözlcri, kendi çıkarları uğruna, gelişmemiş toplumların halkJarını birbirine düşürmek istiyorlar. Çıkarcı medyanın sayfalarına, ekranlarına bakın, eğitim, insanlaştırma yerinc neredeyse insan soyunu hayvanlaştırmanın aracı ola rak kullanılıyor. Taniîli'nin, eğitimi sorunsal boyutuyla ele alması, çağdaşlığın çağdışı uygulamalarla karartılmak ısten mesine bir tepki olarak yorumlanmalıdır. Onun için her şcyi açıkça, herkesin anlayabileceği bir üslupla dile gctıriyor. Durağan eğitimlerde olduğu gibi, bilim adamı, 'Ben anlatırım, anlayan anlar, anlamayan da varsın anlamasın!' diyenıcz, dememelidir. Taniîli'nin yaptığı, topluma bu anlatım hoşgörüsüyle seslenmektir. Tanılli, eğitimi 'insan topluluklarının sürekliliğinı sağlayan' bir olgu olarak ele alırken, varsayımyargıçözüm ilkcsinden sapmıyor. Kavramları açıyor, kpnuyu anlaşılır kılmaya öncm veriyor. Ozen li diliyle yarattığı üslup, konunun okur tarafından rahat anlaşılmasını sağlıyor. Tanilli, görüşlerini 'sınıf ın dı§ına taşıran bir toplum öğretmeni gibi, "Once, eğitimin boyutlarından söz edelim" diye başlıyor, sonra konuya giriyor. Bılim adamının erdemi, kendine sorduğu sorularda aranmalıdır. Kitap boyunca onu yapıyor, örneğin, "Eğitımde, ideolo)ilerin de işe karıştırıldığını hatırlamamak olur mu?" diye soruyor. "Peki nasıl varmab böyle bir eğitime?" diye sorunun alanını genişleterck konunun özüne götüren yolu açıyor. Düşünsel öze kavramları irdeleyerek varması onun üslubunun gereğidir. Bu yaklaşımla, öğrencilerin de velilerin de hayranlık duyduğu 'öğretmen' kavrammı karikatürcülere özgü çizgilerle alaşağı ediyor: "Bir öğretmen ne bir baba, ne de bir ikinci annedir; rolleri ne sevmek ne de kendilerini sevdirmek değil, bir şeyleri öğretmektir." (s. 13). Çizgi, kalın izini en çok 'ba ba öğretmen' kavramı üzerinde bırakıyor. Böyle bir yaklaşım, eğitimi senli benlilikle uygulayanlara yöneltilmıs, ince bir uyarıdır. Oğrenciye öğretmen gibi değil de, 'bakıcı' gibi, 'baba' gibi davranan eğiticiler bılmcm bu yargıya ne diyeceklcrİNSAN OLMAKL Taniîli'nin üslup mantığına ilisjkin aynntılara biraz daha değinmek gerekıyor. Cıörüşlerini toparlarkcn, temel noktaya "Şöyle söylemeli" diyerek noktayı koyuyor: "Eğitim, ister ailede yctişme, ister okulda öğretim ya da bir konuda yetkinleştirme olarak görünsün, bütün bu hallerde öğrenilir." (s. 13). Vardığı sonucu daha da yoğunlaştırmak için 'Şu:' diye başlıyor, gerçeği can damarından tutuyor: "Cîerçekten, yüzmeden cebire kadar hcrhangi bir s,ey öğrenen kimse, her zaman ve en azından yurdunda 'en iyi' olmayı da öğreniyor." Yine soru: "Ne bu 'en iyi' olmak?" Sıra 'Şu:'ya gclmiştir: "Şu: Herkesin, kendisinde taşıdığı insan olma yeteneklerini geliştirnıek!" Bu yargıyı bir tanıkhkla pekiştirccektir: "Eğitim, Olivier Reboul'un açıkça belirttiği gibi, doğuştan son güne değin, her alanda 'insan olmayı öğrenmck'tir." (s. 14) Bu insan 'fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür' olmalıdır.' Tanilli, sonucu şöyle bağlıyor: "Bunlar, Türkiye'de gerçekleşti, sonra ihanete uğradı." Bu ihanette Türkiye'nin 1950'lerde başlayan eğitim politikalarına, ABD'nin yönlendirmesine, IMF ile ilişkilere, dışa bağımlılığı ekonominin yozlaştırmalarma, köyden kente göç olgusuna (Kim bilir, küreselleşme sevdasına kapılmanın bedeli ne olacak!) değinerek şu sonuca varıyor: "Pek önemlidir konu, eklenecekler var:" diyerek, görüşlerini pekiştıriyor, ardından konuyu daha da açıyor: "Şaşkın birtakım politikacı ve kalemler, bu göçe bakıp (kır sal alandan kente göç, [Ayraç içine ben aldım.AB]), iyi bir 'harmanlama' oldu, 'şehirciliğimiz başladı ve modernleşıyoruz' diyorlar; oysa kentlerimiz, birbirıne zıt zihniyetler arasında 'parselleşmeye' uğradı; bir betonlaşma içinde, dilini, düzeyini ve tarihsel kimlığini yitirdı." (s. 196). Istanbul'u göz önünde bulundurarak diyebiliriz ki, mekân bozulunca insan da bozuluyor Bozulan insan eğitime güç yetiremiyor. Böylece, top lumda yalnızca eğitimsızler ordusu doğmakla kalmıyor, kendini insan olarak yaratmayı başarmış kişilerın yaşama hakları da ellerindcn alınıyor üğrenimin en üst kademelerindc, okulu bitirdikleri gün bir daha kitap kapağı açmayanlar, göğüslerini şişirerek 'okumaya vakitlerinin olmadığını' söyleyen magazin entelektüelleri ( ! ) bakalım buna nc diyccekler?.. ELEŞTİREL DÜŞÜNME Tanilli, öne çıkardığı sorunlara değinirken okurunu bilgi boğulmasına uğratmıyor, konuyu güncelleştirerek onu eleştirel düşünnıe ortamlarına sokuyor, eğitimin 'insan olma yeteneğini" geliştiren bir süreç olduğu doğrultusunda düşünmeye yöneltiyor. Taniîli'nin, olguları, kavramsal düşünce bağlamında yorumlaması da, onun tutarlı üslubunun başka bir yönüdür. Bunıı, kavramların kökenlerine inip konunun anlam alanını genişleterek gerçekleştiriyor. 'Temellendirici bilgi yöntemi' dediğimiz bu olmalıdır. Tanilli yalnız temellendirmeylc de yetinmiyor; açıklamak iizerc ele aldığı kavramların çağlara göre kazandığı anlamsal ve toplumsal boyutlannı da irdeleyerek inandırıcı sonııçlara varıyor. lnandırıcılık, belgelerle bcslcnmiş bilgilerle sağlanır, ötesi boştur; saman alevi gibi parlar, hiçbir etki bırakmadan söner. Bir konuya bağlı olaylar, gerçekler masaya yatırıunca, onun kapsamlı bir yorumu yapıldıktan sonra çözüme varıl r A l a l u r k un I U / ı r l £ Türiuye Cıımluınytlı IlkAnayasa'lastagi lleinrlıkte Kitaplarını İmzaliYor İstanbul Tüyap Kitap Fuarı taat: 14.0018.00 Sizi Atatürk'ün düşünce serüveniyle tanıştıracak, farklı bir Cumhuriyet kitabı... \fı IMGE kitabevi CUMHURİYET KİTAP SAYI 767 vedergiler 208Sayfa 9.500.000.TL SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle