06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

e diği dayakla romanın kahramanı da paymı aJır. Türkler arasında eroin mafyasına da dikkat çekiyor romanın kahraına nı. Yabancı olaıak izole olma duygusunu yenınek çok zor Türkler, içindeyaşadık ları kentin kiıllür yaşamına cntcgre olamadıkları ıçın vakitlerini kahvelerde öldürüyorlar. Ulke ozlemini depreştiren mıızik eşliğınde oynanan ovunlaı a bigaı a dunıanları daeslik: ediyor efhette. Almanya'daki kızlar baba baskısından kurtul mak için erkenden evleniyorlar. Hay;it öykülerini ta en baştan başlayarak anlatıyorlar ilk kcz tanıdıklarına. Ev döşeme leri sonradan göıme taşra zenginliği özelliğini taşıyor. "Teypte Münir Nıırettin, masada rakı kadehleri, özenli yapılmış mczder, duvarlarda Istanbul rcsimleri ağırbasar"hep "hüzünlüsöyleşi"lereeşlik eden. Aslında Engin'in Türkiye'ye dönnıesi için hiçbir engel kalmamıştir 141142'nin de ortadan kalkmasıyla. Anıa oğlu Mahir uyuşturucu işine bulaşmış, ilk karısı Şükran perişan bir haJdeuir. Engin ne karısını teselli edebilir, nc dc yctişmesine hiçbır katkısı olmadığı oğluna akıl verebilir. Rüya, evet ağır basan r>ir onun sevgisidir sürgünde, gurbette. Ama, Manuela ile yatması her şeyi berbat eder. Metin Celal, yalın bir dille yoğun bir yaşamın panoramasını çıkanyor geçmişe, günümüze göndermeler yapa yapa. Türkiye'den pek bilinmeyen "Alamancıların" yaşaaığı ülkeye çeviriyor bakışlarını. Almanya'dan hem Almanya'ya, hem Türkiye'ye bakıyor baktınyor okurunu. Geçmişi, yaşananlan olduğu gibi ele alıyor; hiç abartmadan. AJınanya'daki bilinmez 'bi gözüken fotoğrafları gösteriyor bizre. 12 Eylül sonrasında yaşanaruarın Almanya'ya yansımasını cesur bir anlatımla romanlaştırıyor. "Cjitmek Zamanı", bir döneme farklı bir ışık düşürüyor. Romandaki tiplerin pck çoğunu bizlcr de tanıyoruz. Etrafımızdan tiplerle karşılaştığunızı düşündü rüyor bi/o Motin (!elâl. Yaşananların acısı, sıkıntısı hâlâ iıstündc. Üstelik biten de bir şey yok. Ulkemizin durumunu ögrcnmek için bir Türk gazetesine göz atmak vcter. Cîidenlcr gitmiştir gcçmişleriyle nırlıkre Kalanlarsn gidememenin sıkın lısı iiçirıdc kıvranmaktadır. Gidcnlcr, bir başka acının, sıkıntının, yalıtılnıı^lığın, yabancılığın, hapsedilmişlik dııygusunıın elınekendini teslim etmiştir zorunlu ola rak. 'I'iırkiyc'ylc yatıp kalkma donemi başlamıştır artık. Dönme umudıı unıutsuzluğa dönüşse dekafalarınbirköşesinde ılönme düşüncesi hep kendüıe sıcak bir yer edinir. Bir roman her şeyi anlatmaz, anlatamaz ama pek çok şeyi sezdi rir, göstermeye çalısır. Metin Cclâl de "Gitmek Zamanı"nua gitmekle dönmek arasuıdaki ince çizgidc gczdiriyor okurunu. Metin Cclâl, ilk romanı "NeGüzel Çocuklardık Biz" de (2000) "...kendisinin de içinde yer aldığı 78 kuşağını konu edini"yordu. "Yazar, bir dönem eençliğinin bugüne değin abartılar, karalamalar ya da önvargılarla ele alınmış mücadeleleri ni, özlemlcrini, dostluklannı, sevgilerini, cinselliklerini, kısacası 70'li yulardan 80'lcrc uzanan gunleri, o günleri soluk soluğa yaşayanları içerden bir bakışla anlatıyor' du. "Gitmek Zamanı", Metin Celâl'den bo luk bir çalışma daha. Kolay kolay kapanmayacak gibi gözüken 12 Eylül'ün açtığı yaralara bir kez daha dikkat çekiyor Metin Celâl. Çünkü, yasananlar unutulacak, unutturulacak gibi cleğil. Çok ağır yaşandı, çok cana luyıldı, çok kayıp verüdi. "Gitmek Zamanı" kolay kolay unutulacak bir roman değil. • Gitmek Zamanı/ Roman/ Metin Celâl/ (iendaş Yayınlan/Mart 200i/2% s. alan söyleşisinde açıkça dile getirdiği gibi, sorun bu tür konulan kendine dert edinebilecek olan ve bu alanda uzun sürelı bir araştırmadan ve planlı ve sistema tik bir çalışmadan kaçınmayacak olan yazarda düğümleniyor. Günümüz tiyatrosunda tiyatronun gerçekçi boyutunu yeniden yakalamaya çalışan farklı bir anlayışının oluşmaya başladığını görüyoruz. Almanya'daki ünlü tiyalro yönetmenlerinden Thomas Ostermeier politik sorunlardan gıderek uzaklaşan postmodern bir tiyatro anlayışına karşı çıkarak tiyatronun gerçeklerle nesaplaşması gerektiğini söylüyor. Gözünü ve kulağını dört açan yazarlara ge reksinimiz var, sesleri duyulmayan insanların sesini dııyııran, görünmezolanı varattığı ügürler aracılığıyla görünür kılan, anlatılmamış olanı anlattığı öyküler aracılığıyla dile getiren yazarlar... (3) Ostermeier'in düşlediği tiyatronun altmışlı yılların belgesel tiyatrosuyla birebir örtüştüğü söylenemez. Çünkü medya kültürüyle yoğurulmuş olan günümüz izleyıcisinin algılama ve düşünüme biçimi çok değişıniş. Çok karmaşık sorunları çok hızlı bir biçimde algılayabiliyor, avnı anda birçok olguyu görebiliyor. îşte bu değişime ayak ııydıırabilecek bir tiyatro, politik ve sosyal gerçeklere de eğilebilirse, bugün ağırlıkta olan postmodern tiyatro anlayışına karşın, ezilen insanların sorunlarını gündeme getiren daha duyarlı bir tiyatro anlayışının oluşmasını sağlayabilir. Böyle bir tiyatronun bir dönemin tiyatrosuna damgasını vıırmuş belgesel tiyatrodan öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyonım. • (1) (iünter Rühle, Yheater in unserer Zeıt, Frankfurl 19X0, v. / ÎX (2) AzızÇ.ahşlar. Belgeseloyun, Gerçek Tiyatro Sözlü&u, htanbul 1980, s. 51 0) Thomas Ostermeier, Theaterin der Zcit der Bachlcunigung. gölgelik bir yer ve bir kitap Cînayet, Ulkc, Cinnct oyunların Türkiye'de nasıl alunlandığı rıın, ne tür tepkilere yol açtığının üzerinde durularak bir dönemin izdüşümünü sürdürüldüğü gibi, belgesel tiyatronun uzantılarının bugün de bizde nasıl etkisini gösterdiği irdeleniyor. Sözgclimi insan nakları savunucusu E^ber Yaömurdcreli'nin tutukevindeki insanlık dışı ortamı ve koşulları ve yargısız infaz, ölüm cczası gibi çarpıcı konulan gündeme getiren "Akrep"i buna çarpıcı bir örnek veriyor. Kitabın ilginç yanı belgesel tiyatronun bugün ne denli geçerli olabileceğini tartışınaya açnıası. Yazar bu tiyatroyu dönemini kapamış bir akım olarak görmüyor, tersine günümüz dünyasuıa egemen olan mcdyanın gerçekleri hem gösteren, hem de dilediği gibi saptıran sınırsız güciinc karşı, sorunların içyiızünü sergileyen ve böylelikle insanları uyaran bir alternatif olabileceğini düşünüyor. Çünkü belgesel tiyatronun en önemli özelli ği yaşanılan acıların, yapılan haksızlıkların unutıılmamasını sağlaması, adı üstünde belgelemesi. Bir başka önemli özelliği de güncel po litik sorunlara yer vererek verimli bir tartışma ortamı açması. Tiirkiye bağlamın da baktığımızda devlet/maiya ilişkisini gündeme getiren Susurluk olayından, kayıp çoculdannın izini süren Cumartesi Anneleri'nin sessiz ba^kaldırılarına, işkcncc olgusunu cn çarpıcı biçimde gözler önüne seren Manisa olayından Sıvas'taki kıyıma değin sayısız konu bulabiliriz belgesel tiyatroya malzeme olabi lecek olan. Bunun dısjinda evden kaçan çocuklar, sokak çocukları, özürlüler, töre cinayetleri gibi gazctelerdc sürekli olarak gündeme gelen çeşitli sosyal sorun lar da belgesel tiyatroya malzeme olabilir. Yaşadığımız toplumun gündeminde olan politİK ve sosyal içerikfi tüm sorunlar araştırmacı rıınlu bir yazara azımsanamayacak denli zengin bir malzeme sunuyor. Genco Erkal'ın da kitapta yer CUMHURİYET KİTAP SAYI 696 Biflun ve Ott« Halll Ibrahlm Yıldınm 473 sayfa ii yaz için istenebilecek iki şey Yay, tokmak ve tabancayla işlenen bir dnayet... İki eski dost, ö m e r ve Edip'in yıllar sonra kesişen yollan... Biri suçlanırken, diğeri dnayetin izlerinin peşinde, kamnaşık ve gerilimli bir med cezir. Cinnet ve cinayetin iki yüzü... Günlük/hatıra kanşımı ile romandan oluşan cinayet tutanağı bir defter... Bıçkın ve Orta Halll 2003 yazına damgasını vurmaya aday siyasi bir polisiye... Y K Y Yapı Kredi Yayınlan YAPI^KREDi KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK SAYFA 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle