06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Celâl unutulmaz romanlar yazıyor Artık 'Gitmek Zamam'dır Mctin Celâl "Gitmek Zamanı"nda, yalın bir dille yoğun bir yaşamın panoramasını çıkarıyor geçmişe, günümüze göndermeler yapa yapa. Türkiye'den pek bilinmcyen " Alamancıların' yaşadığı ülkeye çeviriyor bakışlarını. Almanya'dan hem Almanya'ya, hem Türkiye'ye bakıyor baktırıyor okurunu. Geçmişi, yaşananlan olduğu gibi ele aliyor; hiç abartmadan. Almanya'daki bilinmez gibi gözüken fotoğrafları gösteriyor bizlere. 12 Eylül sonrasında yaşananların Almanya'ya yansımasını cesur bir anlatımla romanlaştırıyor. GÜLTEKİN EMRE aşadıklarımızı bir romana sığdır mak kolay mıi> Bir romanda kaç yaşam, kaç kuşak, kaç zaman işlenir? Bir roman neyi anlatırsa anlatsın, sırtını hayata dayamak zorunda mıdırı* Metin Celâl'in yeni romanı "Gitmek Zamanı"nı okurken bir yandan da sorularla boğııştum. 1980 darbesiyle hapis yatan, aranan, saklanmak zorunda kalan, yurtdışına gitmekten başka çaresi kalmayan devrimci bir genein Köln günlerini ele aliyor Metin Celâl. Romanın kahramanı edındiği sahte pasaportla girişir yurtdışı serüvenine. Onun sınırda yaşadığı heyecanı, gerginlikJeri bir okur olarak ben de yaşadım. Sınırda yakalanma korkusu okuru da içine alıyor, sanp sarmalıyor. Sevdiği kadından aynlan gencin yer yer gcri dönüşlerle geçmişi hakkında verdiği ipuçlarını sindirirken, bir yandan da Almanya gözlemiyle yüz yüze gelir okur. Almanya, öyle ya 1960'dan sonraki göç dalgastndan en biiyük payı kapan ülkedir. lki buçuk milyon Türkiyeli ile en büyük azınlığa da sahiptir Almanya. 12 Eylül sonrasında Türkiye'deki devrimci örgütler, elbette dinci ve faşist örgütler de, kadrolarını yurtdışına kaydırmış, çalışmalarını Avrupa ülkelerinden yürütmüştür. Ne var ki, Sovyetler Birliği'yle birlik tc sosyalist blokun çökmesi devrimci kesim arasında tartışmaların başlamasına ncden olur. Yeni yapılanmadan, yeni örgütlenmeden, yeni cliinya düzeninden söı edilmcyc, tartışılmaya başlanır çok geçmeden. Engin, icinde bulundugu çevrenin cı lızlığını anlayınca yurtdışına çıktığı için hayıflanır. Dönme düşünceleri sık sık kendisini yoklar. Sığınma başvurusu ret edilince, avukat itiraz etmiştir mahkemenin kararına. Bir yandan, az da olsa, sosyal yardım da bağlanmıştır Engin'e. Sosyal yardım alanlara giyecek yardımının yanı sıra, kira yardımı da yapılır. Engin, yardımlarla nereye kadar ayakta duracağını, geleceğini nasıl kuracağını, Rüya ile üiskilerini nasıl düzenleyeceğini, devrimci nareket için ne yapması gerektiğini de tarüşır kendisiyle. Evinde kaldığı arkadaşının karısı, Türkçe de bilen, devrimci gençlere yardım eden Manuela ile, istemediği halde, aralarında bir yakınlaşma olur. Engin bir 'andan Türkiye'de bıraktığı Rüya ile doudur. Onun yanına gelmesini istcr. Rü Y Î ya'nın vıze başvuruları hep geri çev nlir. Biryanda Manuela, bir yanda Rııya, Engin'in ruhsal dengesinde çalkantılara neden olurlar. Rüya mektuplarıyla, yolladı{ ı kitap, gazete ve * giysilerle Engin'e destegini gösterirken, onu sevdiğini de ortaya koyar sürekli. Engin ise süreldi ikircimlidir. Rüya'yı ihmal etmeye başlar, mektıınlannı geiktirir, telefon etmede isteksizair. Sonra işler karışır. Manuela'nın AlDS'li olduğu ortaya çıkar. Engin'e de bulaşmıştır AIDS. Engin'in dünyası kararır. Engin, durumunu Rüya'ya nasıl anlatacafiını düşünür hep. Rüya nın kendisine olan bağlılığına karşı o ona sadık kalamadıgı için büyük bir eziklik ve utanç duyar. Rüya, onca girişiminden sonra, sonunda vizesini almıştır, yanına gelmek için sabırsızlanmaktadır. Engin'in evine telefon eder. Telefona Manuela çıkar. Engin, gelme diyemediği Rüya'yla böylece ipleri koparmıştır. Aralarındaki ilişkinin bittiğini böyle sezdirir Rüya'ya. Sonu oldukça şaşırtıcı, buruk biten "Gitmek Zamanı" bir dönemin gençliğinın hazin sonunu da gözler önüne seri yor. Devrimci gençliğin bir başka yıizünıı, Avrupa yakasının büinmeyen kapalı ku tusunun kapağını açıyor Metin Celâl bu yeni romanıyla. Günün birinde ülkeye dönme umuduyla yaşayan Almanya'daki devrimci gençlik, geldikleri kentlere olan özlemlerini odalarının duvarlarına astıkları sevdiklerinin totoğraflarıyla, onlar dan aldıkları kartpostallarla, sazlarla gidermeye çalışırlar. Içilen rakılar, söylenen rürküler, devrimci marşlar işin bir başka yanıdır özlemin derinliğini gösteren. Metin Celâl, "Gitmek Zamanı"nda Almanya'da yaşayan yabancılar üzerine de kimi yakıcı gerçekçi gozlemlere de yer veriyor: AJmanların yabancılara kolay kolay ev vermediğini dünya âlem biliyor artık. Bir dönem toplumu derinden etkileyen ve çok öne çıkan yabancı düsmanlığı henüz sona ermedi, yer yer ve alttan alta siirüyor basına yeterince yansımasa da. Yabancı düşmanlığından, Almanlardan yenı Peter Weiss, He inar Kipphardt, Hans Magnus En zensberger gibi önemli yazarların yapırlarından yola çıkarak incdiyor. Bu oyunların hangi tarihsel ortam ve koşullarda oluştuklarını gözler önüne serdiği gibi, oyunla rın yapısal özelliklerini, bu tiyatroya özgıi olan montaj, yabancılaştırma gibi tek niklerin nasıl kullanıldıgını da ayrıntılı olarak irdeliyor. Böylece Nazi Almanya sı'nın sorgulanması, faşizm, emperyalizm, kolonyalizm, bilim adamının so rumluluğu vb. çarpıcı ve güncel konııların çeşitli yazarlar tarafından nasıl kur gulandığını, belgesel olanla kurmaca olan arasında nasıl bir ilişkilendirme ol duğunu ve oyunların kamuoyunda uyandırdığı etkiyi somut bir biçimde gösteri yor. Çalışmasının diğer aöırlık noktasını Türk yazarlarının yazdıkları belgesel tiyatro oyunları oluşturuyor. Bu akım altmışlı yetmışli yıllarda bizim tiyatromuzu da yoğun bir biçimde etkiliyor. Özellikle sosyal ve politik içerikli oyunları sergileyen Dostlar l'iyatrosu ve Ankara Sanat 'l'iyatrosu oyun dagarcıklarında belgesel tiyatro örneklerine geniş çapta yer verdikleri gibi oyun yazarlarıınızı da bu tür oyunlar yazmaya özendırıyorlar. Böylece hem yakın tarihle hesaplaşan, hem de o dönemin sorunlarını tartışmaya açan çok ilginç oyunlar olusuyor. Genco Erkal ve Rutkay Aziz'le kitapta yer alan röportajlar, sanneledikleri oyunlarla belgesel tiyatroyu l'ürkiye'ye getiren iki önemli tiyatro adamının bakış açısın dan bu konuya ısık tutuyor. Kitapta altmışlı, yetmişli yıllarda bizde sahnelencn yabancı ve yerli belgesel tiyatro oyunları ayrıntılı bir biçimde tannılıyor. Bu Hasibe Kalkan Kocahay'dan bir tiyatro kitabı Gerçekçilikle Yüzlesme ZEHRA İPŞİROĞLU gerçe» yuzlesınek A! "Gitmek Zamanı"nın kahramanı Köln'deki eski dava arkadaşlannın yanında kalır. Onların yardımıyla siyasi sığınma başvurusu yapar. Sabırsızhkla sonucıı beklerken, bir yandan da geçmişinde gezdirir okuru. Türkiye'den getirdiği parayla kıt kanaat geçinirken kendine ait bir odanın havalini kurar, bir yandan da çalışabileceği bir iş kollar. Köln günlerinde durmadan geçmişıni de didikler. Içinde yer aldığı grubun karşı durmasına karşın ilk karısıyla evlenir, ama ilişkileri kısa zamantla biter. Karısı çocuğuyla birlikte devrimci savaşımını sürdürür. Kendisi de bir başka kentte illegal çalışmanın içinde yer almaya devam ecıer. Sonra Rüya ile tanışır. İlişkileri deıinleşir, gelişir, birlikte olurlar. Romanın kahramanı Engin tekrar tutuklanma tedirginliğiyle yaşamaktansa bir süre yurtdışına çıkmayı yeğler. Ne yazık ki yurtdışı onda hayal kırıklığı yaratır. Eski arkadaşları defiişmiş, devrimci mücadeleyi sürdürür gibi gözükürlerken, aslında istcmeye istemeye Almanya'ya yerleşmeye başlamışlar, kendi geleceklerini kurtarma çabasına girişmişlerdir. Örgütlerin dernekleri, dernekteki çalışmalar, arkadaş ilişkileri, siyasal toplantılar, tartışmalar. SAYFA 12 lman tiyatro eleştirmeni Günter Rühle belgesel tiyatro yazarı Rolf .Hochhuth'un altmışlı yıllarda Na Almanyası ve Hitler dönemiylc bir hesaplaşmayı dile getiren oyunlarına yazdığı bir eleştiride, sanatın gerçeklerle hesaplaşmasında her şeyden önce zamana gereksinimi olduğunu söylüyordu. Yaşanılan olayların akılalmazlığı ve korkunçluğu tiyatroyu yaya bırakıyordu ki, livatro üaha uzak bir bakış açısından bu konuya eğilebilsin, böylece en dehset verici, en akılalmaz olanı bile soğukkanlı lıkla irdeleme olanağını bıılsun, sorunların içyüzünü gösterebilen daha verimli ürünler üretebilsin (1). Ne var ki aradan geçen zaman Rühle'yi haklı çıkarmadı. Çünkü tiyatro gerçeklerden giderek uzaklaştı. Nazi Almanyası gerçeği ile hesaplaşmayı da sinemaya bıraktı. Nitekim 'Schindler'in Listesi"nden (Steven Spielberg) "Müzik Kutusu"na (Costa Gavras) değin çeşitli filmler belgest1 olanla kurgusal olanı harmanlayarak bu konuya eğüirlerken, Hollyvvood piyasasına karşı çıkan alternatif arayışların so nucunda da sadece küçük bir kesime seslenen cerçek belgesel rilmler de yapıldı. Ama bunlar hiçbir zaman geniş kitlelere ulaşamadı. Belgesel tiyatro geçmişe karışırken, politik sorunlara yer veren belgesel film de küçük bir aydın kesimin ilgi alanında sınırlı kaldı. Bu gelişmede giderek öznel sorunlara yer veren ve apolitikleşen bir ortamın etkisi çok büyüktü. Sanat yaşamını belirleyen kültür endüstribi bu tür konulara doğal olarak sıcak bakmıyor, sadece "Schindler'in Listesi" örneği kurmacanın ağırhkta olduğu dramatik gerilim Hlmlerini hoş karşılıyordu. Duygusal yoğunluğu olan bu tür filmler bireysel olana ağıruk verdiöinden politik bağlantıları yeterince ırdeleyemiyordıı. Oysa altmışlı, yetmişli yıllarııı tiyatrosuna damgasını vuran belgesel tiyatro akımı yasanmış belirli bir olayı, olavla ilgili belgelerden yola çıkarak, bu belgelerin oyunlaştırılması biçiminde sergılerken (2), olayların ardındaki gerçekieri gözler önüne sermek, yorumlamak ve eleştirmek savıyla ortaya çıkmıştı. Belgesel tiyatro altmışlı yılların Almanyası'nda savaş sonrası kuşağının bir önceki kuşağı sorgulamasıyla birlikte doğmuştu. Kökenlerini Erwin Pisca tor'ıın yirmili yıllarda oluşturduğu politik tiyatroda buluyordu. Oyunların çoöunda sömürü düzenin temellerine iniliyor, bu düzenin sürmesine yol açan bağlantılar çıkartılıyor, böylece emperyalizmin ve kapitalizmin çirkin yüzü sergileniyordu. Belgesel tiyatronun en çarpıcı yanı kurmacaya hiç yer vermeden aoğrudan gerçeklerden yola çıkması ve bunu bel gelerle kanıtlamasıydı. Bu bakımdan bu tiyatroda yazarın imgelem gücüne hemen hiç yer verilmiyordu, sanatsal özgürliik yalnızca konu seçimi ve kurgulanmasıyla sınırlandırılmıştı. Hasibe Kalkan Kocabay Papirüs Yayınları'ndan çıkan "Cierçek(lik)le Yiizleşmek" kitabında altmışlı yıllarda Almanya'da ortaya çıkan bu tiyatro akımı J CUMHURİYET KİTAP SAYI 696
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle