07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Mehmet Uzun Kürtçe edebiyatın en önemli adlanndan biri. 1953 yılında Siverek'te dog'an Mehmet Uzun 1977 yılından bu yana Avrupa'da, hveç'te yaşıyor. Türkçe, Kürtçe, îsveççe edebi çaltşmalanyla çok dilli, çok kültürîü bir yazar olan Uzun, uzun yıllar îsveç Yazarlar Birliği yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. Âyrıca îsveç Pen Klübü ve Uluslararast Pen Klüp'te aktif olarak çahşıyor. tsveç ve Dünya Gazeteciler Birliği'nin de üyesi. Bugüne kadar Kürt dilinde altı roman yazan Mehmet Uzun'un romanları başta Türkçe olmak üzere birçok dile çevriliyor. Denemeleri de çeşitli dergi ve gazetelerde yirmiye yakın dilde yayımlanıyor. Mehmet Uzun Türkçe'de de yayımlanan "Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık" romanı ve "Nar Çiçekleri" adlı deneme kitabı ile ilgili olarak yargılandı ve aklandı. 2001 yılında da Türkiye Yayıncılar Birliği'nin her yıl verdiği Düşünce ve îfade Özgürlüğü Ödülü'nü aldı. "Kürdüm, Türkiyeliyim, îsveçliyim, îskandinavım, evrenselim. Hem kutsal iki nehrin, Dicle ve Fırat'ın arasındaki çok kapalt bir bö'lgenin yerlisiyim, hem de dünya vatandaşıyım. Çünkü dünyanın kültürleri, ülkeleri ve dilleri boyunca yolculuk ediyorum." diyen Mehmet Uzun'u ve yapıtlannı tanıtmaya çalıştık bu hafta sizlere. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY Avdmlarımmn bohem tarihi Adanah, yayıncı, fotoroman ve film yapımcısı, yönetmeni, senaristi, bar işletmecisi... Yaptıklarından ettiklerinden öte, bir ünlü isim Arif Keskiner namı diğer Çiçek Arif!.. Çok gezdi, çok okudu, çok yaşadı, çok dostu, çok seveni oldu. îstanbul'da gece yaşamının en aranılır ya da en bulunur kişilerinden biri oldu. Ve sonra, bu renkli yaşamın yalnızca dostlar arasında paylaşılan sohbetlerde kalmasına elvermedi gönlü. Oturdu; zamanıyla, mekânıyla ve de insanıyla yazdı yaşadıklarını. Beşinci baskısına ulaşan "Çiçek Gibi" bir aydın insanın hangi dağları aşıp aydın olduğununda bir belgeseli özede. Büyük tatlar alıyorsunuz kitabı okurken. l a onları geçip Köprü'nün diğer yanında durdum. Bekledim. Yavaş yavaş yürüyorlardı. Ne kadar yakışıklı bir adamdı. Ona o yaşlardaki hayranlığımı anlatmaya kelime bulmak zor. Sadece ben mi, herkes ona hayrandı. Fakat kadının da diğer kadınlardan farklı bir görünüşü vardı. Hoş bir kadındı. Çekiciydi. Keyiften uçar gibiydim. ... Yılmaz, Düşman'tıan sonra senaryo yazmaya devam etti. Bu kez Düşman'da yapılamayanı yapacaktı. Beş saatlik bir film düşlüyordu. Burada, Anadolu insanının destanını yazacaktı. Yazdı da. Filmin adı Bayram'dı. Kadro hazırlandı. Her şey tamamdı. Filmin yönetmenliğini Erden Kral yapıyordu. Çekimler başladı. Bir aya yakın bir süre çekun yapılmıştı. Çekilen rilmlerin iş kopyasını, Isparta Yarı Açık Cezaevi'nde yatan Yılmaz'a gönderiyorlardı. Ne oldu, neden oldu bilinmez, Yılmaz birden filmin çekimini durdurdu. Erden'e işten el çektirildi. Yeşilçam kaynıyordu. Daha işin başında yönetmene iş bıraktırılır mıydı? Kimse filme devam etmek istemiyordu. Bu Yılmaz'ın da beklediği bir şey değildi. Yılmaz çaresizdi. Birkaç günlüğüne izin alıp îstanbul'a gelmişti. Akşam Fatoşların Moda'daki evlerine çağırıyordu beni, kardeşim Apo, ve Nami'yle gittik. Yılmaz işi baştan alıp anlattı. Eraen'in filmi cekemediğinden söz ediyordu. Bu yüzden Diraktırdrnıştı. Oysa, Erden ile Yılmaz'ın arasını açanlar olduğu söyleniyordu. Işi bozmak isteyenler Yılmaz'ı etkilemiş olabilirlerdi. 'Sonuçta' dedi, 'bu film çekilecek. Bana izin vermiyorlar. Bir yönetmen bulmalıyız." Akla ilk gelen Zeki'ydi. 'Yok' dedi Yılmaz, 'Zeki çekemeyeceğini söyledi. Geriye Şcrif Gören alıyor. O da içerde.' Ben, Şerif'in o gün hapisten çıkacağını biliyordum. Belki bu gece, belki yarın sabah dışarıda olacaktı. Birden sevindi Yılmaz." Adanalı, yayıncı, fotoroman ve film yapımcısı, yönetmeni, senaristi, bar işletmecisi... Yaptıklarından ettiklerinden öte, bir ünlü isim Arif Keskiner namı diğer Çiçek Arif!.. Çok gezdi, çok okudu, çok yaşadı, çok dostu, çok seveni oldu. lstanbul'da gece yaşamının en aranılır ya da en bulunur kişilerinden biri oldu. Ve sonra, bu renkli yaşamın yalnızca dostlar arasında paylaşılan sohbetlerde kalmasına elvermedi gönlü. Oturdu; zamanıyla, mekânıyla ve de insanıyla yazdı yaşadıklarını. Tunç Başaran'ın "Kitabı bitirdiğimde karşıdaki lacivert duvar yavaş yavaş maviye dönüşmeye başlamıştı. Hiç ayırmamıştım gözlerimi sayfalardan, bir solukta okumuştum. Kitabı kapattığımda bir süre kaldım öylece. Sigara izmaritlerini çoğalttım. Çok duygulanmıştım. Tadı damağımda değil belleğimde kalmıştı." dediği, Refik Durbaş'ın "Kimi hüzünlü, kimi neşeli hikâyeler, ama hepsinde de 'insan'ı ve insanlığı öne çıkaran anlatımıyla..." diyerek tarih düştüğü ve Demirtaş Ceyhun'un "Anı değil, sanki aydınımızın bohem tarihi" olarak tanımladığı ve de Doğan kitap tarafından yayımlanan Çiçek Gibi, roman tadıyla okunacak uzun soluklu bir yaşam serüveni. • Çiçek Gibi/Arif Keskiner/ Doğan Kitap/328 s. ArifKeskiner'in "Çiçek Gibı'sibeşmcibasıma ulaştt NURİDİKEÇ ilir misin Arif, ben çok severdim Mehmet Ağa'yı; yiğit adamdı. Bir gün sizin ailenin ve Mehmet Ağa'nın romanını yazmak istiyorum ama, 'Acaba aile ne der?' diye de düşünüyorum. Yaşar Kemal kan davamızın en civcivli yıllarını birebir yaşamıştı çocukluğunda. Babamı, amcam Mehmet Ağa'yı, öldürülen amcam Hakkı'yı ve onıın nasıl öldürüldüğünü bir bir anlatırdı bana. Belleğinin bir yerinde saklı duran eski albümleruen çıkarılmış, kahverengi fotoğraflar gibi, hiç unutamadığı anılardı onlar. 'Aman be Yaşar Abi, düşündüğün şeye bak' dedim, 'bizim aileden hiç sorun çıkmaz.' 'Niye?' 'Niye olacak' dedim, 'ailede kitap okuyan zaten iki kişiyiz. Biri benim, biri de Apo. Bizden de sana izin. Istediğin gibi yaz. Nasd olsa kimsenin haberi olmaz.' 'O halde başlıyorum' dedi ve arkastndan o güzelim edebiyat şaheseri olan Demirciler Çarşısı Cinayeti'ni yazdı. Romancı yaratıcüığıyla bir dolu başka olaylar ve başka kahramanlar katarak yazdığı bu romanın baş kahramanı Dervis Bey, Memet Amcam'dan başkası değildi. ...Durnev'i Istanbul'a ilk geldiğimin haftasında tanımıştım. Tanımıştım diyorum, tanışmıştım demiyorum. Her Anadolu'dan ilk gelen kıro gibi ben de bir gün Köprü'nün üzerinde durmuş, Köprü'ye yanaşan vapurları izliyordum. (Istanbul'u tanımayan, Istanbul'un acemisine 'kıro' denirdi. Biraz da 'cahil' anlamına kullanılırdı. Hâlâ da öyledir ya.) O zamanlar HaydarpaşaKadıköy vapurları Galata Köprüsü'neyanaşırdı. Benim gibi Anadolu'dan yeni gelenler, köprü'nün korkuluklarına abanır, gelen giden vapurları izlerdi. Keyifli olurdu o trafıgi, o insan kalabalığını izlemek. Tanımadığın binlerce kadınerkek, işine koşturanlar, sevgilisiyle kolkola gidenler... îşte böylesi bir günde, vapurun güvertesindeki lüks mevkiden inen bir kadın dikkatimi çekti. Siyah gözlüöü, tek örgülü sacı ve pantolonuyla... Yanında sinemanın en büyük oyuncusu olarak hayran olduğum, Turan Seyfioğlu vardı. îlk defa sinemadan tanıdığım birini canlı olarak görüyordum. Heyecanlanmıştım. Hemen Köprü'nün merdivenlerinden aşağı, kalabalığı yararak koşmaya başladım. Raybetmek istemiyordum. Îşte önümde gidiyorlardı. Bir süre öylece peşlerinde yürüdüm. Sonra hızSAYI 651 Galata Köprüsü KİTAP Imtiyaz Sahibi: çağ Pazariama Cazete Dergi Kitap Basım ve Yayın AS yi temsilen Cumhuriyet vakfı adına llhan Selçuk Yayın Danışmani: Turhan Cünay Sorumlu Müdür: Mehmet Sucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akiskalı; Baski: sabah Yayıncılık AŞ o Idare Merkezi: Türkocağı Cad. NO: 3941 CağalOğlU. 34 334 İStanbul Tel: (212) 512 05 05 o Reklam: Publi Media CUMHURİYET KİTAP Arif Keskiner In, cicek cibl adlı kitabı, roman tadıyla okunacak uzun soluklu bir yasam serüveni. SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle