Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A G U 8 T 0 8 2 0 0 2 ü Nuri Dikeç, Arif Keskiner'in "Çiçek Gibi"sinideğeriendirdi ı.sayfada • Hüseyin Peker, Ahmet Çelikkol'un "Tarih Psikiyatri Divanında" adlı kitabini tanitiyor 8. sayfada Cumhuriyet P A R A 8 I Z E K • Nursel Duruel, Sadık Aslankara Aslankara ile konuştu u. myfada U Ulus Fatih, Salâh Birsel'in "Kahveler Kitabı"nı değerlendirdi 15. say Yapıtına yuregini koymuş KITAP Mehmed Uzun "Yitik Bir Aşkın Gölgesinde", "Aşk Gibi Aydınlık", "Kader Kuyusu'\ "Dicle'nin Yakarışı" gibi romanları ve " Nar Çiçekleri" ve "Dengbejlerim" gibi deneme kitaplanyla sürekli gündemde olan Mehmed Uzun, Fethi Naci'nin deyişiyle yapıtına yüreğini koymuş bir yazar. Mehmed Uzun'u edebiyatçı yanıyla aktarmaya çalıştık sizlere. METİN KAÇAN ç dıldc yazan, dü'şünen bir yazarstmz. Bu durum sızın için bir handikap mıdır? Anadilinizın bu denli bastınlmış olmast sanatçıyt zihinsel süreçte yaltıız btrakır mı? tlkbaşta handikap tabii. Değişik diller arasında, kültürler arasında gidip gelmek. Onlar arasında bir komünikasyon, bir ilişki kurabilmek çok zor bir iş. Kendimi ifade konusunda çok büyük güçlük çektim. Hangi dilde kendimi nasıl ifade edeceğim diye. Çünkü dıllerin kendilerine göre bir mantıkları var. Ve bütün dillerin mantıkları farklıdır ve bireyin ihtiyaçlarıyla, toplumun ihtiyaçlarıyla çok yakın ilintilidir. Hiçbir sözcük, hiçbir dil bireyin ihtiyaçlarının ötesinde bir görev görmez. Hangi toplumun ne tür ihtiyacı varsa dD ona göre dönüşür, şekillenir, gelişir. Dolayısıyla toplumsalözellikler dille ilgili de değer yargılarını oluşturuyor. Şimdi ben çok farklı dillerde yazıyorum; Kürtçe, Türkçe, Isveççe. Türkçe ile Kürtçe, ortak bir tarihi birlik ve gelenek sözkonusu ama dil yapısı olarak çok farklı. Kürtçe HintAvrupa dil grubuna, Türkçe ise Ural Altay dil grubuna dahil bir dü. Yapı olarak morfoloji olarak, söyleyiş biçimi bakımından her bakımdan çok farklı iki cıil. lsveççe ise bu iki dilden de çok farklı. Germen kökenli bir dil ve tümüyle Kuzey Avrupaya ait bir dil. K. Avrupa'nın değer yargılarıyla dopdolu bir dil. Mentalitesi, kurgusu, mantığı, söyleyişi çok farklı. Bu üç farklı dil arasında gidip gelmek bu üç dille yaratıcı, entelektüel bir iş yapabilmek ilk başta çok zordu. Daha sonra açıldı tabii. Temrinlerle açıldı. Bu ilham sorunu değil. Oğrenmekle, alışmakla, bir gelenek yaratmakla oluyor. Bir süreden bu yana, özellikîe benim Kürtçeye tam hâkim olmamdan bu yana ben bu çok dilliliği önemli bir zenginlik olarak yaşıyorum. Çünkü, bu dillerin farklılıklarını ben kcnui eaebi dilime katarak oldukça ilginç bir dil yaratmaya çalışıyorum. Bunlar ıçin zthimel bir süreçten geçiyorsunuz ve metinlennize yansıyor... Elbette... Bunlar belki çok açık görülmüyor benim metinlerimde ama üslupta, söyleyiş biçiminde, tınıda görülebiliyor. Hangi kaynakları alıp DÖyle zengin bir dil kurmaya çalıştığım belki görülebiıiniyor. Tabii zihinsel olarak Kürtçenin durumundan dolayı elbette ben çok Ü çok yoruldum. Çünkü, Kürtçe normal insanın yaşadığı her şeyin dışına itilmiş bir dil. Sadece o çok dar cemaat sınırlarına itilmiş, oraya hapsedilmiş bir dil. Dolayısıyla entelektüel ve modern sosyal ilişkide, edebi ve felsefi ilişkide zihinsel olarak korkunç yorucu. Ama bu da entelektüel bir dil kurmakla, roman sanatı dili yaratmakla önemlidir. Ama Kürtlerle bu konuda komünikasyonda, ilişkide elbette hâlâ önemli güçlükler var. Kitaplarınızt okudugumda bir temelyargıya vardım. Ne derece doğrudur bılemiyornm. Temelde dilden tnsanlar kitaplarınızdaki imanlar. Kayıp hayatlar, yitip giden kültürel değerler üzerine yazıyorsunuz. En temel nokta olarak da hiiznü eörüyorum. Neden iç açtcı ortamlarda, otel odalannda, barlarda, havuz kenarlarında geçmiyor da, yitirilmiş, kaybedilmiş bir uygarhg'ın peşinde hiiznü de baz alarak gidiyorsunuz? Bunun çeşitli nedenleri var. Ama en önemli nedeni bence görebildiğim kadarıyla, çok somut bir şey söyleyemem ama, entelektüel duruşumla ilgili bir durum. Kürt, Türk ya da Isveçli ya da Iskandinav, dünya yazarı olmamın ötesinde prensip olarak angaje bir yazar durumundayım. Benim angajmanım ideolojüerle, siyasetle, günlük çekişmelerle, çeşitli moda merkezleriyle ilgili değil. Angajmanım kendisini ifade etmekte çok büyük güçlük çeken insanlarla ilgili. Ve bu Kürtlerle de sınırîı değil... Mesela benim Çeçenlerle de ilgUi, zamanında Bulgar Türkleriyle de ilgili angajmanım vardı. Kendisini ifade etmekte güçlük çeken herkes benim çok yoğun ilgimi çekiyor. Ve ben sözün, dilin ve edebiyatın ilk elde, kendisini ifade etmekte güçlük çeken insanların platformu olmasını çok istiyorum, özlüyorum. Dolayısıyla moda akımların çok ötesinde bir yazarlık yapmaya çalışıyorum. Bu nedenle benim kahramanlarım bu tür insanlar ve tümüyle unutulmuş insanlar. Resmi tarihlerde bir dip not olarak bile çıkmayan insanlar, kahramanlar, olaylar. însanın kendisini ifade edeme mesi korkunç hüzünlü bir durumdur. Senin de zaman zaman başına gelmiştir çeşitli biçimlerde. Ve tüm ifade etmeme biçimleri bir hüzündür. Hüzün, acı, keder bunlar ne yazık ki tüm insanlık tarihi boyunca hep insanla birlikte olan duygular. tnsanhk tarihi bütün bu duyguların ortadan kalaırılarak sadece sevincin, rahatın, refahın, konformizmin, mutluluğun olduğu bir dünya peşinde koştu ama hiçbir zaman da hüznün, kederin, acının sonu gelmedi. Yazann vicdanı oldukça, o hüznü elbette işleyecektir... Devamı 4. sayfada. CUMHURİYET KİTAP&4V/ 65f