07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dünvava bir sataşma A. ERTAN MISIRLI Ve ansızın yiireği eskiyen bir yontudan başka neyiz ki biz? Neyiz ki biz bir çığlıktan başka?" Özkan Mert'in toplu şiirleri yeniden yayımlandı O nun şiiri, yaratma gücü için atılmış acı bir 'çığlık'tır aynı zamanda...Benzerine sık rastlanmayan bir çığhk. Bu çığlığı yansıtabilen edebiyat yeteneğine sahip sairleri yok değil ülkemizin, ama, acıyı bizzat kendilerinin duymamış olmalarından kaynaklanan bir donukluk var şiirlerinde. lnsanı yerinden bile kıpırdatmıyor yazdıkları. Oysa, Özkan Mert'in şiirleri 'durağan' değil, kımıldayan, 'devingen' sözcüklerle yazılmış; insana yer değiştirtiyor. Belli belirsiz bir kımıltı değil sözünü ettiğim; insanı yerinden yurdundan eder DOŞ bulunursanız... Biriktirmiş gözlerini en güzel çiçeğe Hiç doğmamıs bir çocuk gibi" Özkan Mert, güneşe göre değiştiren bir çiçek, yani o tam bir 'heliotrop'... Türkçenin zekiliğini, kıvraklığını ve alaycılığını en iyi kullanan şairlerden biri. Biz burada Türkçeyi sadece Türkçe yazarken; o, dışarda, birçok dilin saldırısı altında kalmış Türkçesiyle, yeni, yepyeni bir dilsel uzay yaratmaya çalışıyor. Oturup 'güzel' sözcüğünün, 'hüzün' sözcüğünün diğer dillerdeki karşdıldanna kafa yoruyor. Bu yüzden olsa gerek, cözleri daima açık olarak yaşamış, sanki hiç kırpmamış; daima kendini haklı bulan zorbalığa karşı alaycı bir öfke gizli gözlerinde, şiirlerinde... Türkçe gülmüyor insanlar burada. Ates almtyor kahkahalart. Geçmemişler kekik kokulu tarlalardan." Özkan Mert'in şiirleri kımıldayan, hareketli sözcüklerle yazılmış şiirler. Bu harekete ayak uydurmamanız mümkün değil. Hiçbir sözcük tesadüfi değildir Özkan Mert'in dizelerinde; tıpkı, bir filmin her karesindeki her bakışın bir nedeni olması gibi, onun şiirinde de Uk dizeden sonra yani o 'kılavuz' dizeden sonramüthiş t i r dil işçiliği başlar. Hangi sözcükleri neden kullanıyor, bütün bunlar belli bir sıralama içindedir şiirinde. bilmezdim Türkçe kelimelerin emilen bir ktz dudağtndan da daha sıcak oldugunu." Belki yüzlerce farklı şekilde ifade edebileceğiniz bir şeyin en iyi ifadesi acaba bu mu? O da buiyor ki, aşktan yanıp kül olmuş birine 'aşk var mı' diye sorulmaz ve sana ait şeyler tek başlarına kimse için bir şey ifade etmez; seninle ilgili bir şey, bir sözcük de yalnızca senin üzerinde duruyorsa kimseyi ilgilendirmez. Çünkü, "şiir, sözcüklerin cesediyle yazılmaz!" Özkan Mert'te... Herkes bir tanıdık arar dünyada Bir 'tanıdık' kelimesinden yola çıkarak, oturur 'Van Gölü Savunması'nı yazar boydan boya. Yeter ki elinde 'sağlam' bir malzemen, bir tek sağlam sözcüğün olsun der gibidir bize. 'Masa' kelimesi sadece 'masa'yı anlatıyorsa şiirde o adam olsa olsa 'marangoz' olabilir Özkan Mert'e göre. Gülün Adı romanının sonuna eklenen açıklamalarda geçen Latince bir söz, anlatmak istediğimi benden daha iyi vurguluyor: "Sözcüğü ya kala, nesne arkadan gelir." "Nehirden su içen kuşlar bir aynadan su içtiklenni bilmiyorlar..." Her sözcüğün içinde bir 'yanma' noktası vardır ya o noktayı yakalayamazsan 'şiir seni kurtaramaz'. Bu vüzden Özkan Mert yangın çıkartmakla meşguldür, çünkü her şair Dİraz 'kundakçı'sıdır runumuzun, bunu en iyi o bilir. Yine bilir ki, uç noktalar hiçbir zaman ölmez; bütün bu yangınlardan sonra arkada 'net' bir resim kalmalıdır... Şiirde ve ilişkilerde...ve yangın yerinde bir pankarüa dolaşır Özkan Mert: BEN SAVAŞÇI DEĞİL GÜL YETİŞTİRÎCtYtM." yan, s a ^ e c e ŞÜriyle okuru sınırlayan antiüemokratik şairlerden değildir Özkan Mert; hep bizi çağıran bir sesin sahibidir şiiri. Tîir Dünyalının Notları'dır yani. "Söyleyemediğiniz bir şeyi anlatabiliyorsanız okura, işte 'şiir' orada hayat bulur; çünkü, yazdıklarınız kadar, yazmadıklarınızdır biraz da şiir; aslında, güzel söylenen her şeyde söyleyemedikleriniz de vardır zaten." "Her sözcük bir yanardağ, göstergeleri bitkiler tarihinin, insanlar ve esyalar... Sözcükler elleri bir şairin." Sözcük cerrahıdır Özkan Mert. 'Atanmış', 'tayin edilmiş', ici boş, havada asılı kalmış imgeler değildir onun sözcükleri bu vüzden. Nevrotik bir güvenlik ihtiyacıyla, çöreklendikleri çamurda 'şiir' adına geviş getirenlerin 'çukuruna' değil; delıliğin ucurumuna' gönül vermiştir: "Büyük şairler, sairleri uçurumda beklerler," arttk bir bıçağt bileklerimde deneyebilirim." demesi boşuna değildir; eğer bir yerde 'intihar'dan söz ediyorsa bilin ki o iilet bileklerine gidip gelmiştir. Kim bilir ne jilet yaraları vardır kalbinin gizli kapılarınaa. "Sen bir bıçaksın. Ben de durmadan deşiyorum o bıçakla kendimi..." diyordu Kafka, 'Milena'ya Mektuplar'da. Şimdi daha iyi anlıyorum Özkan Mert'in: Kafka ölünce kocaman bir deniz çıkardılar ağzından." demesini. Kafka'ya değgin çok şey yazıldı çizildi bugüne kadar ama onun ağzından deniz çıkarmayı bir şair başarabilirdi ancak. "Hangi trene elimi dokunsam avucumda kentlerın soluğu. Hangiağaca sanlsam: Güz işgali..." Şiir onun son 'sığınağı' değildir, imge deposunda yaşamaktadır zaten. "Kılavuz imge'yi bir yakaladı mı gerisi akmaya başlar depodan. Bilir ki, 'sözcükler' birbirinden yansıyarak çoğalırlar." Özkan Mert, yürürken, konuşurken, rakısını yudumlarken hep şiirin peşindevdi sanki. Ne zaman baksam, kafasını kurcalayan bir sürü karalama gördüm. Özkan Mert'in yüzünde sabırlı bir tebessümle dinledi beni ve ekledi sessizce: "$ür avcısı/ olacaksan sen/ delikanlı! Önce kendini/ avlayacaksın/ başkalartnın yürepyle Süzeccksin sonra/ aaların profilini, tarihin ırmaklanndan Gizemli bir şekilde şiire yükleme yaparken; bir şeyin ne olduğunu söylerken, ne olmadığını da sezdirmektedir bize Özkan Mert. 'Nehir' bütün canlılığına rağmen 'hüznün' kitabı aynı zamanda. 'Dünya çarpıyor yüzüme' okurken...Itiraf eaiyor: "Bir elimde, kırmızı mor balıklardan örülmüş hasır şapkam, diğer elimde, Van Gogh'un kesik kuyeryüzünün tüm kentlertm asmts omzuna giden... O eskici benim." Evde kalmaya mahkum şiirler değildir onun yazdıkları. Kendi içinde öyle bir diyalektik vardır ki, 'yarına açık şiirler'dir. Size bir özgürlÜK alanı bırakma GÜNÜN." HÜZNÜN BAŞKENTÎ OLACAK HER YENÎ DOGAN "Şair, doğru sorular soran adamdır; doğru yanıtlar veren değil," dediğinde, bir kez daha anlıyordum ki, şiir, yanıt vermenin peşinde değildir; bir bakıma 'soru'dur şiir ve bu soru valnız şairin kendisini ilgilendiriyorsa eksik bir şiirdir o. "Ne kadar çok sey bilirsem sö'yleyeceğim seyler o kadar azaltyor..." Sözcük cerrahıdır özkan Mert. 'Atanmış', 'tayln1 edllmls1, Icl bos, havada asılı kaimıs Imgeler değildir onun sözcükleri bu vüzden. Nevrotik bir güvenllk ihtlyacıyla, çörekiendiklerl çamurda şllr adına gevls getlrenlerln çukuruna' değil; deliligln ucurumuna' gönül vermlştlr SAYFA 8 derken, bilginin yetmediği yerde devam ediyor şiir; neyi bilmediğimi ben de CUMHURİYET KİTAP SAYI 642
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle