07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 H A Z I R A 2 0 0 2 • Stefanos Yerasimos'tan bu kez de 'Süleymaniye' 3. sayfada • Arslan Kaynardağ, Felsefe ve kitap ilişkisini anlatıyor bir felsefe etkinliği için hazıriadığı metinde ıo. sayfada • Fethi Naci ile anılannın ikinci bölümÜ ÜZerİne . 12 sayfada Cumhuriyet P A A S I Z E K ü Müjde Bilir'le Sina Akyol"Olmanın Halleri" konuştular 14 sayfada Yoksullar, parasızlar, işsizler, işçiler KITAP Orhan Kemal ADNAN ÖZYALÇINER Orhan Kemal, Toplumcu gerçekçi edebiyatımızın yüzaklarından biri. Otuz iki yıl önce yitirdik onu. Ama yapıtlarıyla hep yaşadı aramızda. Ölümünün otuzuncu yılında bir selam gönderelim istedik Sevgili Orhan Kemal'e. ilindiği gibi Orhan Kemal, Sait Faik'in çağdaşı bir yazarımızdı. Burada Sait Faik'in yazdıfiı yıllarda Orhan Kemal'le birlikte Yaşar Kemal, Kemal Bilbaşar, Samim Kocagöz, daha sonra da Fakir Baykurt sıvrilmiş gerçekçi Türk öykücü ve romancıları arasında yer alıyordu. Ama Orhan Kemal'in dışında andığun bütün bu yazarlarımız yöresel öykü ve romanlar üstünde çalışıyorlar, Anadolu insanının yaşantısından kesitler veriyorlardı. Gerçekçi, daha doğrusu toplumcu gerçekçi Türk öykü ve romanına bu kesimden önemli katkılarda bulunuyorlardı. O dönemde, özellikle Istanbul'u yazan, büyük kentte yaşayan sıradan, yoksul insanların öykülerini anlatan Sait Faik'le Orhan Kemal'i görüyoruz. Sait Faik, büyük kenti çocukları, yaşlıları, balıkçıları, serserileri, aylakları, işsizleri, yoksuUan ile ele almış bir yazarımızdır. Çoğunlukla bir görgü tanığı olarak anlatmıştır onların öykülerini bize. Ovsa ki Orhan Kemal, hayata işçi olarak atılmış bir yazardır. Adana'dan îstanbul'a çoluk çocuk beş parasız geldiğinde uzun yıllar yaşadığı Haliç kıyısındaki Cibali'de ahşap bir eve yerleşmiştir. Haliç kıyıları îstanbul'un isçi mahallelerıdir. Yoksul insanların yaşadığı dar, loş sokakların bulunduğu Bizans kalıntısı yerlerdir. Tütüne giden kızlar, sabah karanhğı bu sokaklardan geçer. En tüyük fabrikadan en derme çatma atölyeye kadar sanayi kesiminin büyük bir bölümü bu kıyıya yerlesmiştir. Meyve ve sebze hali sırt hamallarıyla biraz ötededir. Keresteciler, kum, çakd depoları sırt sırta durur. Fabrikalarla atölyelerin bacalarından gece gündüz tüten dumandan sis içinde gibidir daracîk sokaklar. Hızarların vınıltdı sesleriyle kalafat yerlerinden yansıyan tak tuklar gece gündüz bitmek tükenmek bilmez. Kum, kereste, odun, kömür yüklü motorların iniltili patpatları, fabrikalann tiz düdükleri, Haliç vapurlarının boğuk sesleri birbirine kanşır. Bu uğultu içinde yoldan geçen hurda otobüslerin "tekmil vidaları laçkalaşmış"tır. Işte büyük kentin bu yöresinde yaşamaya başlayan Orhan Kemal, bir yazı işçisi olarak işçiliğini sürdürür. Artık yoksulların, parasızların, işsizlerin yazarıdır. Üstelik parasızlıfiı, yoksulluğu, işsizliği yaratanların kimler olduğunu bilen ve onları karşısına alan bir yazardır. Orhan Kemal öykü ve romanlarında emeğiyle geçinmeye çalışan yoksul insanları anlatmıştır. Çukurova'da B ki pamuk ırgatlarının ve fabrika işçilerinin kentin kenar mahallelerindeki yoksul yaşayışlarını anlatmakla işe başlamış, Istanbul'a gelince aynı çevrenin insanlannın vaşayışlarını anlatmayı sürdürmüştür. Bunu yaparken dış gözleme önem vermiştir. Onun öykü ve romanlarında karşılıklı konuşmalar ağırlık kazanır. tlk bakışta kolaycı bir yöntemmiş gibi görünen bu yazış biçimi aslında kişilerini davranışlarıyla çizmeyi yeğleyen Orhan Kemal'in dikkat edilmesi gereken önemli bir özelliğidir. Çünkü anlattığı kişilerle, olaylarla bütünleşir bu tutum. Orhan Kemal, karşılıklı konuşmalarla bir durumu, bir davranışı, bir çelişkiyi belirlemede ustaca kullanmıstır dış gözlem yöntemini. O, yazarın kendine özgü bir deyişe sabip olması gerektiğine inanırdı. Onun için yalın bir anlatım ve karşılıklı konuşmalara dayalı bir biçim yakalamıştır. Bu yolla uzun uzun ruh çözümlemeleri yapmak yerine karşılıklı konuşmalarla kahramanlarının ruhsal durumunuortaya koyduğu gibi karakter yapılarını da belirtir. Orhan Kemal'in anlattığı kişiler için "Önce Ekmek" gelir. Orhan Kemal'in öykü kitaplarından birinin de adı budur. Ama ekmeğe ulaşmak kolay değildir. Bu konuda kavga vermek zorundadır yoksul insanlar, dişe diş bir kavga. Gene bir kitabına adını verecek olan "Ekmek Kavgası" öyküsüyle gözler önüne serer bu durumu. Öykülerinde kadın işçiler de yer almıştır. Dokumacı kadınlar, trikotajcı kızlar. Onların acılı yaşam serüvenleri. "Bir Ölüye Dair" adlı öyküde geçim derdi vüzünden kendisini asan iplikhane işçisi üç çocuklu Zenra'nın acı sonu anlatılır. Kendini asması namusuyla çalışıp çocuklarına ekmek yetiştirememektendir Çocuk işçiler de Orhan Kemal'in oykulerinın konusu olmuştur. "Uyku" öyküsü hafta tatilinde de çalıştırüan çocuk isçilerin dramını verir. Yanı sıra, bu durumu resmi makamlara haber vermek isteyen bir ustanın para karşdığı susturularak isçilerin kişisel çıkarları açısındannasılsömürüldüklerinidevurgular. Bütünbıınlara ekmek parası için katlanılır. Ekmek kavgasının bir yüzü de budur. Devamı 4 sayfada. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SA YI 642
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle