07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yararlı, bazı harcketleri ya da psikolojik durıımlan daha bir aydınlatan ekler; bazıları romanın örgüsündeki yoğunluğu bozan gereksiz uzatmalar (Genellikle Pehlivan Ali ile ilgili olan ekler); bazıları da 27 Mayıs sonrasının getirdiği nispi özgürlük ortamında, Orhan KemaJ'in romanla daha fazla toplumsal görevler yerine getirmek kaygısıyla yaptığı ekler. R o mandaki kişilerin sömürü bilincinden uzak olduklarını belirtmiştim. Birinci baskıda Orhan Kemal, belirli şartların sonucu olan bu gerçek duruma sonıına kadar bağlı. Oysa ikinci baskıda, "romanıyla bilinçlendirme çabası", zaman zaman, var olmayan, var olması mümkün de olmayan bir bilinçi varmış gibi göstermesine yol açmış. Örnekse birinci baskıda "Pehlivan Ali kocaman yumruklannı sıkmış öfkeyle bakıyordu. Hasan'a değil, onu bu hallere sokan kahpe feleğe." (s.l 17) Oysa, Orhan Kemal'in biitiin roman boyunca ayrıntılarıyla gösterdiği gibi, Pehlivan Ali "devirin, devranın, Kahpe feleğin" farkına varamadan öbür dünyayı boylayacaktır. Bir de Allahla, dinle, ağalarla ilgili ekler var. Örnekse "Bu Allah da hep onların Allahı mıdır nedir? Fakirfıkarayagaraztekmil..." (s. 250) Birinci baskıda Topal, "Allahın acımadığına" deyince Hidayet'in oğlu "Nebiliyorsun acımadığını" (s. 86) derken ikinci baskıda "lnsan ol da sen acı." (s. 125) der. İkinci baskıya eklenen bir cümle de şu: "Sen, ben hattâ ağa olmasa da işler yürür ama, onlar (işçiler) olmasa yürümez!" (s. 261) Batöz ustası söyler bunu. Zaten bütün romanda olan bitenin farkında olan iki emekçi vardır. Ikisi de işçi sınıfından gelme batöz ustası. Orhan Kemal'in sömürülenleri uyandırmak için romanıyla bir şeyler söyleme çabasını anlıyorum; ama bu eklerin, belirli bir gerçeklik içinde, yama gibi kaldığını da söylemeden edemeyeceğim. Çünkü Bereketlı Topraklar Üzerinde, bir bilinçsizliğin romanıdır; bu tiirlü ekler, ister istemez, romanın bütünlüğüne zarar verecektir. Orhan Kemal, insanlara hep umutla, hep iyimserlikle bakar. Türk romanında bir "Orhan Kemal bakışı" vardır. O, her insanda, her şeye rağmen aydınlık bir yan, temiz, insani bir yan bulunabileceğine inanır. Bunu eserlerinde gösterirken, anlattığı toplumsal, ekonomik şartlara kimi zaman boş verdiği bile olur. Oysa Bereketli Topraklar Üzerinde'âç, severek, kahrolarak baktığı belli olan insanları, hoş.görüyle ama olduğu gibi gösterir. Onlann birbirlerine güvensizliklerini, yalancılıklarını, birbirlerini gammazlamalannı, gösterişçiliklerini, palavra atışlarını, ilkel egoizmlerini bütün çıplaklığıyla gösterir. Kürt Zeynel'in söyledıği "Onlann sekseninden bir mezelik yürek çıkmaz" (s. 400) sözü, bu gerçekçi bakışın bir özeti gibidir. Ama, o insanlar, içinde yaşadıklan şartlarda başka türlü de davranamazlardı. Orhan Kemal, bunu büyük bir ustalıkla gösterir. Tiksinerek, öfkeyle bakmaz onlara, anlayarak bakar. Sebep ortadadır: Iflâhsızın Yusuf, "Hepimizin de bir ekmek derdi meselâ. Öyle değil mi?" deyince arkadaşı Köse Hasan, "Ne diyorsun Yusuf? Gözü çıkstn. Yurdumuzu, yuvamızı ne diye teptik?" der (s. 10). " Bir ekmek derdi': Bereketlı Topraklar Üzerinde, bunun romanıdır. Bunun içindir ki "anca beraber, kanca beraber' (s. 6) diyen üç arkadaş birbirinden ayrdır, hiçbiri ötekiyle ilgilenmez, birlikte iş aramaya çıktıkları köylülerini ölüme terkederler. Bunun içindir ki Kemal Cesur durmadan ikiyüzlülük eder. Ama Orhan Kemal, birden aşağılık bir insan diye tanıdığunız Hidayet'in oğlunun bir davranışını yakalar ve biz o umutlu, o iyimser Orhan Kemal bakışını etekemiğe bürünmüş olarak görüveririz: Para uğruna adam öldürecek olan Hidayet'in oğlu, köylülerinin terkettiği Köse Hasan'ı sırtuıa alıp helâya götürür. Dahası var:" HeSAYFA 6 Sozun gucu IŞIK ÖĞÜTÇÜ O lâ çukurunu çevrelemeye çalışan eski çuval parçalarından birinin ucuyla Köse Hasan'ın kıçını sildikten sonra adamı kıyıya aldı, donunu çekti, uçkurunu bağladı, yenidcn sırtlayıp odaya getirdi, yatağa yatırdı." Bitmedi: Hidayet'in oğlu günlerce sıcak yemek yemediği halde, sıcak yemeği çalmaya kalkıştığı nalde, kendisine verilen yemeği Köse Hasan'a ikram eder. Ve inanırsınız Orhan Kemal'e: Verebilir. Ya da Kürt Zeynel gibi biri Selvi için, kerhaneye düşen "fıkara Selvi" için ağlayahilir Inanırsını/ Çukurova'ya birlikte inen üç arkadaştan Köse Hasan zatürreeden ölür. Pehlivan Ali, ayağını batöze kaptırır; toprak afiası, arabası kirlenmesin diye arabasına almaz, kan kaybuıdan ölür. (Toprak ağasının daha yoğun çalışmaları için ırgatları kışkırttığı parça fss. 3853961 ki Pehlivan Ali'nin ölümüyle sonuçlanacaktırromanın en unutulmaz bölümlerinden biridir.) Üç arkadaştan sadece Iflâhsızın Yusuf kurtarır kendini, duvarcı ustası olur. Çukurova'ya inmeden tek bilgi kaynağı "emmisi"nin sözleriydi; hep onun sözlerini tekrarladı; simdi artık ustasının sözlerini tekrarlamaktadır. Çukurova'ya gelirken "Şehir adamı köylüyü cin çarpar gibi çarpar." (s. 6) diyordu; şimdi usta olduktan sonra artık, "Bu şehirli kısmı pek enayi oluyor," (s. 409) demektedir. Ve ar tık çoluk çocuğu toplayıp köyden kente göçmeyi, kentte yerleşmeyi tasarlamaktadır (s. 413). Yusuf, kendiliğinden bir gelişmenin tek olumlu simgesidir. Kavgasız, uzlaşmacı; ama bireysel gücüyle "duvarcı ustası" olan, okumayı söktüren bir köylü; bireysel gücüyle bireysel kurtuluş çabasını sürdüren bir köyfü. Bereketlı Topraklar Üzerinde'de, her şey, nesnel şartlar gereği olarak, bireysel plandadır. Zeynel, kötü yemeği, taşlı pilavı protesto için bile ırgatları toplu harekete geçiremez. Zeynel'in kavgası da bireyseldir: Işten atıldığına değil, aldatılmasına" kızar. Ağa ile hesaplaşmaz, ırgatbaşıyı arar. Harmanı yakar; ırgatbaşıyı bulamadığı için! "Çukurova'da bahar harikadır! Gök masmavi, kırmızı topraklar yemyeşildir! Çukurova'nın bereketli toprağına dört kilo çiğit at, seksen kilo kütlü, yani tohumlupamukversin!" (s. 186) Vebubereketli topraklar üzerindeki emekçiler, kendi küçük ve dar dünyalarında, bir başlarına çırpınıp durmaktadırlar. Toprak reformunu yapmamış, sanayileşmesini gerçekleştirmemiş bir az gelişmiş ülkede, Türkiye'de, köyfü işçilerin kahırlı yaşamlarını mükemmel bir biçimde yansıtır. Orhan Kemal. Roman, belirli bir tarihsel anı unutulmayacak bir ustalıkla tespit ettiği için, tarihsel ve toplumsal gerçekliği, ele aldığı insanları gerçeğe uygun olarak gösterdiği için güçlü ve kalıcı. Orhan Kemal'in en güçlü romanı, bence. • 1970 Güçlü ve kalıcı roman ılıan Kemal gerçekçi edebiyatımızın öliımsüz ismi, 25 roman, 11 hikâye, 1 anı, 1 günlük^iir, 2 oyun ile yayımlanacak olan Mcktuplar, Senaryo rekniğiSenaryolar, Tamamlanmamı^ EserlerDiiz Yazılar, Röportajlar ve Hakkında Ya/ılanlar olmak üzere 44 kitap. Yazdığı senaryoların sayısını yaşasaydı kendisi de hatırlayamazdı sanıyonım. Orhan Kemal bir röportajında şunları sciyler "Sanat dalları difediğince çeşitli olsun. Sanatçı 'tek'tir. ve içinde yaşauığı diinyanın, miispetbiliminışığında.Kendincebiryorumunu yapacak, yaygın bir deyimle 'rilozoflaşacak'tır." Bu kadar yapıt veren bir sanatçının çeşitli konularda söylemleri de önemlidir. Burada roman ve hikâye için söyledikleri başta olmak üzere çeşitli konıılardaki görüşlerini bir demet olarak ha/.ırladım. Sözüıı ne kadar güçlü, ne kadar önemli oldıığunıı, hele bunları Orhan Kemal söylcmişse başka bir tadı olduğunu göreceksiniz. Uzun lafa ne gerek var, işte Orhan Kemal: "Hikâyelerimi nasıl yazıyorum? Cjezerken, konuşurken, tavla oynarken... Şuıır altında gelişivor hikâyeler... Sabahın erken saatlerinde de kâğıt üzerine aktanyorum onları.." "Kahvelerde, insanlara daha yakın olmanın gücünii kazanıyorum farkında olmadan." "Bugün hikâyeden çok, çalışmalarımı roman ü/erine toplamış durumdayım. Sokakta yürürken, tramvayda otobüste bir konuşma duyduğum zaman bundan işlenecek bir şeyler çıkartıyorum. Kahvede, parkta, nerede olursam olayım derhal otıırııp duyduğum konuşmayı not ediyorum. Sonra bunların üzerinde uzun u/un düşiinmem gerekiyor. Hikâyenin çizgileri böylece ortaya çıkmış oluyor." 1949 "Umumiyetle sanatı ciddiye alan her sanatçı gerek memleketi, gerek dünyası ile ilgili olmalıdır. Sanatçının gayet tabii olarak diinyanın sosyal, ekonomik ve politik meseleferi ile ilgisi olması gerekir. İnsanlara hikâyeci çok iyi bir sanatçı olmak bir yana, çağının ileri kültürünü edinmiş olmalıdır." 1949 "Hikâye her şeyden önce bir dil meselesidir. Onun için hikâyecinin kendi dilini çok iyi bilmesi ve dilin nereve gittiğini hiç olmazsa sezmesi gerekir. Diıin sadeleşmesi taraitarıyım. Ama bu, hiçbir /aman dilin anlaşılmaz hale gelmesine tarahar olmak değiidir. lstediğimizi verebilmek için bir ortalamayı bulmaya mecburıız." 1949 "Hayatımın eserlerime tesir ettiğine şüphe yok. Zaman zaman düşünürüm: ()naltı yaşımdan itibaren ekmeğimi kazanmak zorundakalmasaydım neolurdu? Mesela, ba ba evinin rahat ekmeğiylc tahsilimi normal şartlar altında yapıp, yiiksek bir diploma sahibi olsaydım... Belkı de herhangi bir menıur olur, dümdüz bir hayat sürerdim. Yahut, aene yazar olur, ihtimal hikâyeler, romanfar, yazardım ama, konularım herhalde bugünkii konıılar olmaz, rahat ekmekleyetişip yaşayan insanların hayatları, yahut da, o insanları eğlendirmek, onlara hosça vakit geçirtmek endışesini güden konıılar olurdu. Çünkü bilip, tanıdığım çevreler bu çevreler olacaktı." 1954 "Hikâye ve romanlarımdan bazen şöyle sorarlar: Bu anlattıklannız gerçekten oldu mu? Ccvap veririnı: Okuduğunuz şeyler, gerçekten olabilir mi olamaz nıı? Olabilir, olup duruyor... Şu halde, önemli olan, gerçekten gerçek olmuş olması değil, olabilir veya olamamasıdır!" 1954 "Sanat ve sosyal endişe birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Sosyal endişe, sanatçı "Ortıan Kemal bakışı" MÜZAYEDELERDE ARANILAN KİTAP 30 YIL SONRA ÎKİNCİ TEK BASKI NURER UĞURLU ORHAN KEMAL'İN İKBAL KAHVESİ nurs'uguriu orhan toernarin ikblkh tkbal Kahvesi Orhan Kemarin hayat hikâyesidir. Orhan Kemal'in arkadaşı Nurer Uğurlu, onun baba ocağından hayata atılışına, ekmek kavgasından ünlü bir yazar olana dek geçirdiği acı ve sevinçli yıllannı içten bir duyarlıkla anlatmaktadır. Nurer Uğurlu yıllar süren belgesel çalışmasını, bir roman gibi vermekte, Orhan Kemal'i sevenlere ve onu anlamak isteyenlere, sürükleyici bir eser sunmaktadır. ÖRGÜN YAYINEVİ Nuruosmaniye Cad. No: 28 Cağaloğlu / İSTANBUL Tlf: (0 212) 526 37 34 527 39 49, Faks: (0 212) 526 37 34
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle