22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kendine bakmaların sarkısı den çok/ dingin ve şefkatli anne olan geIV7AMANI cede/ Asıl kimliği şarapta bulunacak üzüm/ Yaprak nasılsa düşecelc guz bir bahane" demiş, deme yürekliliğini göstermiştir. Babasının değil de doğaçlama şiirler söyleyen annesinin oğlu olan Budak, Ahşap Anahlar'ld kuşak çatışmasının ötesinde daha doğrusu ilişkisizliği anlatmış, baba oğul ekseninde adeta gidip gelmiştir. Kendisi ile yapılan bir söyleside; (Varlık, Şubat 2001) "Babama duyauğum saygı, korkudandı. Konuşmaz, konuşturmazdı beni. Değil sözlerimi, bakışlanmı bile dik bulur, olmadık manalar ctkarırdı. Andığın dizede olduğu gibiyüi belki de, bir iç çekiş'ti o; ama ben bir travmaydım. Ya da tersi. Onun için de Ahşap Anahtar adlı bir terapi seansına ihtiyacım vardı. Bir kez daha doktor yerine şürlere gittim ben. Bütün bunları söylüyordum da, kendimi geliştirme çabalarına karşın, benzer şeyleri oğlumla yaşamıyor muydum sanki?" SMiılk.Kİu lluıl.ık Abdülkadir Budak'tan "Ev Zamanı" Abdülkadir Budak şiiri için söylenecek çok şey var eloette. Denilebilir ki o daha nice kısa duraklarda uzun duracak ve hayata eklemlenerek şiirini, serüvenini yatağını daha da genişleterek yazacaktır. Zaten Du son kitabı "Ev Zamanı"yla pek çok kuşakdaşının önüne geçmiş, farklı bir şiire koştuğunun ipuçlarını da vermiştir. BETUL TARIMAN endisi ile yapılan bir söyleşide poetikasını şöyle açıklar AbdüİKadir Budak; "Şair günün isterlerine göre hareket eden, moda eğilimlere kapılan, okur avına çıkarken avlanan adam değildir. Şiirin dallardan çok gövdcden çıktığını, değişim yerine gelişim esasını kavrayan adamdır, tutarlı bir kişiliktir. Onun için maskesiz dolaşmak iyi şiirle dolaşmak kadar önemlidir. Sizin benzer temalan yeniden işlemek diye adlandırdığımız şey, benim için sahiciliğin, kendindenliğin öteki anlamıdır. Düşler dergisinde yer alan kapsamlı söyleşide tartıştım şiir yazmakşair olmak farklılığını. Ben şairliği yalnızca güzel şiirleryazmaya indirgemeyen, onun ötesindc anlamlandıran bir görüşe sahibim. Şiirler yazan adamla şairi Dİrbirine karıştırmamak gerekir diyorum. Bu şair, bu nesneye böyle bakar, böyle algılar, böyle yansıtır deriz; kendi imge sistemini oluşturmuştur deriz, sonraki yazdığını öncekini inkâr etmiyor, aşıyor deriz. Şair bir kişiliktir, kişilikler toplamı değil. 'Bir ıklım yaratahilmiştir' şair, yenilikler adına kopuşu istememiş, ışığın etrafındaki pervane örneği kendi kışiliğine, içtenliğine, edasına, duruşuna sahip çıkmayı önemsemiştir. Kimi kendine özgü imgelerle, izleklerle açıklanabilir bir kıvama gelmiştir. 'Bir usta, bir dünya' deriz ya, işte öyle bir şeydir şair. 'silinmez bir marka oluşturmak' Kimi izleklerin / imgelerin patentini ele geçirmek önemlidir onun için. Bu ve Duna benzer kaygılan sonuna kadar taşıyan adamların arasından çıkıyor şairler, güzel bir şiir yazmakla yetinenlerin arasından değil." (1) Hesaplaşmalar Bunları söylerken kimi izleklerin peşine takılıp uzun zaman bu izleklerin ardında durmaktan da geri kalmaz. Edindiği bu izleklerden de keyif alır. Kendini tekrar ettiği sandsa da aslında bu böyle değildir. Çoğu kez adı bu imgelerle anılsın isteyen Budak bunu bile bile pekiştirmiş, sert eleştiriler aldığı da olmuştur. Cömleğım Leyla Dcsenlt, lmzası Giil buna en iyi örnektirler. Ahşap Anahtar'la öne çıkan baba imgesi hiç değilse önce kitaplarında da var olan, kimi dizelerde kencüni gösteren bir imgedir. Bu büyük hesaplaşmaya gelinceye değin hazırlanmış, devim yerindeyse temeli atılmıştır Ahşap Ânahtar'ın, Budak budurumu, onu kitaplaşmaya götüren süreci şöyle açıklar: "Baba imgesi, işte bu geride gibi duran, bundan önccki kitaplanmda bazen bir şiir bütünlüğünde, bazen de birkaç dize ile kendini gösteren bir imgedir. Bu büyük hesaplaşmaya gelinceye dek, yani Necatigirin deyişiyle bazı şiirlerin bazı yaşları bekleme meselesine gelinceye dek, alttan alta, gızliden gizliye kafamda yazmıştım bu şiirleri. "Bir kitap oluşur vakti gelmiştir" dizesiyle de açıklandığı gibi, bu kitabı yazmaya oturduğumda razla zorlanmadığımı gördüm. Bir doluluk, bir sahicilik içinde buldum kendimi" der (2) Ahşap Ânahtar'dan yıllar önce yazılan "babam korkuydu bana annem yürek serinliği", "Nasıl korktu o şiiri yazarken/ babası duyacak diye", "Duymadı babası, bir tarih kitabının/sayfaları arasında gizlenen/umutsuz uyakların o derin çığlığını/yan odaya geçti okudu bin kez/ertesi sabah yırttı', "O zaman sağdı babası, soluğunu duyardı", "unutulmaz babaların öldüğü/ annelerin ise onlarda gömüldüğü" gibi dizeler aslında çıkan içsel yolculuğu işaret ettiği gibi Ahşap Anahtar'm da gelişini müjdeler gibidir. Her zaman kitapları arasında paralellik kurulan Budak'ın Ev Zamanı'na gelinceye değin yayımladığı diğer kitaplarında da bu gözlemlenebüir. Gözlemlenebilir diyorum çünkü Ahşap Anahtar öncesi yazılan Endişeli Fesleğen'de konu bir ilintili olan dizelerse şunlardır: "Sureler ezberleme cezası verirdi babam/el öpmeyegönderirdi şekersizbayramlara", "Babam bir isli lambaydı geceleri fark edilen/ Ben azarı göze alıp düşüyorken şiirlere", ya da Kasım 1999 tarihli Adam Sanat dergisinde yayımlanan bir şiirinde, "öfkefi, azarlayan baba gündüzler K Yazdığının bir oncekı ile ılıntüi olduğunu söylediğim Abdülkadir Budak, Ev Zamanı (Can Yay., 2002) ile de söylediklerini de kanıtlar gibidir. Yaşanan çatışmalar, huzursuzluidar, toplumsal birtakım gerçekliklerin etkilediği Budak, önceki iki kitap sonucunda Ev Zamant'na ulaşmış, deyim yerindeyse son iki kitabıyla Ev Zamanı nm temellerini atmıştır. Hayatı ve kendini özellikle de kendıni sorgulayan Budak için Hüseyin Peker (Mart 2002, Varlık) söyle diyor; "O kendini Necatigil ile Külebi arası bir ozan sayıyor ama, ben hem Ülkü Tamer'in bozkıra bulandırılmış, acılı bir gölgesi gibi bir iz bulurum onun şürinde. Hani, çocuklufiunu vaşamamış; ya da çıraklık ederek, kirli önlüklü bir okul bahçesinde vakit geçirmiş bir çocuğun, yüzü isli şakalarıdır onun yarattığı. Güler güldürmeye çalışır, ama bir yerinden canımı acıtır, o eskil serüvenler." "Kırık bir ses tonııyla lirik şiirler"dir onun şiiri. Ya da hüznün şairi. Behçet NecatigiTde ev içinde olmaya duyulan özlem, onda huzursuzluk unsuru olup çıkmış ve neredeyse bir iç sıkıntısı gibi kıtabınbütününeyayılmıştır. "Evdençıkmak kendimizden çıkrnaktır/ Kendimize dönmek dönmekse evimize/ Evden çıkmak kendimizden çıkmaktır/ Çıkalım kendimizden hiç olmazsa bir kere/ Dönmeyelim evlere', "Evler baykuş olunca sözler saptınlıyor/ Yırtıcı hayvanlara benziyo Kısacık oda en uzun evde rum bu yüzden", "Şehirler değişti evler hep aynı/ Masa yine şurada, şuracıkta içlenmeler", "Ben burada sahiciyim, büyük hayaller/ Kurmayı unutalı yüz yıllar oldu/ Evin oğlu yama gibi duran bir balkondur/ Evin kızı bir merdiven boşluğu" Bu ve kitabın bütününe yaydmış diğer dizeler bunu kanıtlar niteliktedir. Tam da burada Necatigil'le ilişkilendirdiğimiz Ev Zamanı'nı, görülen o ki Necatigil, "ağırlıklıolarak"evsokakkarşıtlığıbağlamında evi sokağın her türlü fizıkı, sosyal ve kültürel olumsuzluklanna karşı konulabilecek bir barınak ve sığmak olarak algılamaktadır. Sokak, soğuğu, mutsuzluğu, yalnızlığı, tehlikeyi, karanlığı; ev ise sıcağı, mutluluğu, birlikteli&i, güvenliği, ve aydınlığı sembolize ederler.(3) Buaak'ta ise ev; yalnızltk, sıkıntı, iç kanama, donuk bir tebessüm olarak dışavurulur. Fakat tüm bunlara karşın Ev Bağımlısı adlı şiirinin son dizelerinde görüldüğü gibi bağımlıdır da eve. "Şehirler değişti evler hep aynı/ Evin bir suçu yok, benim bağımlı' derken eve olan bağımlılığını da işaret eder. Ve tüm bunların yanı sıra erkek egemen bir toplumun üyesi olarak, ki belki de kendisine biçilen bu rolden hoşnut olmadığını da şu dizelerle anlatır; "Ben babayım, kocayım, bu evin direğiyim/ Bu rolü ben seçmedim, ama hep bana verdiler/ kendi çatımı bile ayakta tutan aciz/ Bir adamım belki de, hiç öyle demediler." Yer yer "halk kültürünü ve imgelerini dünyevi tarzda yorumlayan" Budak'ın yukarda andığım dizeleri yaşanan birtakım gerçeklerinin bir iç kanama şeklinde dışavurumu olsa gerektir. Ya da onun "geleneksel sesle, modern içeriği buluşturdu ğu" söylenebilir. Ve yine denilebilir ki bu kitapta evlilik kurumu cesurca sorgulanmış, belki de pek çok kişinin içindeTcanayan yaraya sargı bezi olsun diye yazılmıştır bu kitap. "Budak için söylenecek son söz bu mu olmalı? Oda değil. Elbet Budak, uzun bir şiir serüveni yaşamış. Geçti îlkyaz Denemesfnâıe.n (1978) bu yana tarzıa inişli çıkışlı sayılmasa da, önemli şiir denemeleri yaratmış, uslarda yerleşmiş bir ozan. Bugün bir Necatigil'in, Uyar'ın adıyla yan yana anılması beklenir." (4) Imgeleri şiirin bütününe yayıldığı bu kitapta ev, oda, eş, çocuklar, dörtgeninde şair Kendini sorgularken hayatın gerçeklerine işaret etmiş iç kanatan dizelerle de bunu göstermiştir. "Evlerdir Eskimo'nun etine sinmiş kutup/buzda ateş yakmanın anlamı ortadadır", "Anahtardım dönüşmeden kilide", "Öleceğin yeri çoktan seçmişsin; evin/ Bılinir öleceği yeri seçtiği fîl'in", "Ey her zaman usta olan çıraklar!/ Ey ustalaştıkça çıraklaşanlar", "Kendini anne sanan bir evim", gibi dizelerse kitabın en sevdiğim, en carpıcı dizeleridir. " Biçimde, yapıda, bakışta ve bunun sonucu olarak da biçemde bir bütünsellik kaygısı" onu bazı girişimlerden alıkoysa da bu son kitapta özellikle de Ev Zamanı'na giren ve girmeyen şiirlerinde yeni bir biçim arayışı göze çarpmakta, bu anlamda yoklayışlar, arayışlar konusundaki ürkekliğin atıldığı da gözlenmektedir. Ev Zamanı için taDÜ ki söylenecek çok şey var. Ya da Budak şiiri için. Denilebilir ki o daha nice kısa duraklar da uzun duracak ve hayata eklemlenerek şiirini, serüvenini yatağını daha da genişleterek yazacaktır. Zaten bu son kitabıyla pek çok kuşakdaşının önüne geçmis, farklı bir şiire koştuğunun ipuçlarını da vermiştir. • 2. Varlık Şubat'2001 3. Nurullah Çetin, Behçet Necatigil, Hayatı, Sanatı ve Eserlerı, Kültür Bakanlığı Yay., 1998 4. Hüseyin Peker, Varlık, Mart 2002 Ev Zamanı/ Abdülkadir/ Can Yayınları, 2002/89 s CUMHURİYET KİTAP SAYI 635 1. Cumhuriyet Kitap, 8 Haziran 19% SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle