05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nejat Elibol'dan gerçekle düş arasında gezinen bir roman "Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat" romanı, gerçek yaşamla düşsel yaşamın; bu iki ayrı boyutun tir arada yaşamayı deneyişi olarak öne çıkıyor. BEDRETTİN AYKIN ejat Elibol işçi kökenli bir yazar. Tornaci çırağı olarak başladığı çalışma hayatında uzun yıllar kaynakçılık yapmış, işçilik yaşamı sürekli sendikalaşma mücadelesi içinde geçmiş. Bir süre DtSK basın yayın dairesinde çahşmış. 1995 yılında Petrollş Sendikası istanbul Şube Başkanlığı görevine getirilmiş. Alibeyköy yöresinde bulunan Sungurlar kazan fabrikasındaki örgütlenme mücadelesini konu alan "Direnen Haliç" adlı(1988) ilk romanı, Akademi Kitabevi mansiyon ödülünü alarak dikkatleri üzerine çekmişti. Direnen Haliç, romandaki olaylann içinde olan yazarın, birebir vasanmışlıktan kaynaklanan sıcak tanıklıklarıydı. Elibol, Direnen Haliç'teki gerçekçi anlatımına karşın, ikinci romanı "Yıkık Evde Düş"te (Koral Yayınları1991) "Olağanüstü dönemler ve olaylar yaşamanın olağanlaştığı bir ülkede neyin gerçek, neyin gerçek olmadığını ayırt etmek kolay olmasa gerek." diyerek, okuru katı gerçekliklerden düşsel bir evrene çekip, "yıkık ev mi gerçek, gerçek rni biraz yıkık ev" sorusunu yöneltir. Nejat Elibol'da Yıkık Evde Düş'lebaşlayan, dünyaya bakış ve romanına yansıyan düşünsel değişimin adını koymakta zorlandığımı belirtmeliyim. Yıkık Evde Düş'ü "Yolculuk" (Scala Yayıncılık1998) ve "Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat" (Scala Yayıncılık2001) izledi. Nejat Elibol, roman anlayışındaki "Yıkık Evde Düş"le başlayan değişimi, son romanında daha da belirgin bir şekilde sürdürüyor. "Haydar Bey Ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat" romanı, gerçek yaşamla düşsel yaşamın; bu iki ayrı boyutun Nejat Elibol'da bir arada yaşamayı denenişi olarak öne çıkıyor. Olayın gerçeklik boyutunda yazar, 19971998 yıllarında İstanbul Hadımköy'de yaşadığı yedi aylık bir işçi direnişinin öyküsünü yazmak ister. Yazarın yazmak için bilgisayarın bsjşına oturdu Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı ğu her an gerçek yaşamdır. Yazar varlı ğıyla nesneler dünyasındadır o an. Yazarın yazdığı direnişin öyküsü, romanın gerçekle örülü kurgusudur. Yazar direnişin yaşandığı dönemde sendika şube başkanı olarak görevlidir. Romanın bu yanı, direnişin gerçek öyküsünü verirken Türkiye İşçi Hareketinin, yorumu okura bırakacak şekilde tüm ayrıntılarında gezinir. Haydar Bey, direnişi bir yanıyla yönetici olarak, her gün direniş yerinde oluşuyla ve bir yanıyla işçilerden biri olarak yaşar. Bürokrasiden payına düşeni fazlasıyla almış bir sendikal yapının içindedir yönetici yanı. Direnişi yaşayan işçi yanı çelişir o bürokratik yapıyla. Işçiferle birfikte olan Haydar Güney, sınır hareketinin ülkedeki konumu gereği, kitle desteğini sağlayamadığı için, umutsuz ve yalnız kaldıklarında koıaylıkla şiddete sürüklenen işçilerin peşinden sürüklenir. Roman şu sorukın soraı Şiddet uygularsak, amaçladığımız ekonomik ve sosyal haklarımıza kavuşabilir miyiz? Yöntemleri sonuç yararına bir tarafa bırakıp, örneğin şiddete başvurarak, ya da ilkelerden saparak kazanılanın güzelliği kalır mı? Direnişlerini başarmak için gereksinim duyduklan kitlesel desteği bulamayan, çoğunluğu Kürt kökenli işcileri ve sendikacı Haydar Bey'i, yalnız kaldıklarında sınıfsal olan mı yönlendirecektir, yoksa etnik gerçeklik mi? Ya da hiç bir zaman şiddetin gölgesinden çıkamayacaklar mı? Şiddet karşıtı olanla, şiddeti çözüm gören anlayışların birbirine rağmen bir arada oluşlarının yazgılarını anıatır "Haydar Bey" romanının gerçekle örülü bölümleri. Günümüz sendikal hareketinde yaşanan durgunluk ve geriye gidiş; mücadelenin kitleselleşememe nedenleri; sendikal yönetim kadrolarının sendikalaşma önündeki engelleri bir türlü kaldıramaması, sorunların çözümlenemeyiş faturasının kapı önüne bırakılan işçilerin sırtına yüklenmesi ve Türkiye'deki sol hareketin günümüzdeki konumu romanın ayrıntıları arasından çıkartlabilir. Tarallar karşı karşıya gelir sonunda. Direnişe geniş kitlesel cıesteğin olmadığı bir ortamda "şiddet" her iki tarafa da çözüm gibi gözükür. Şiddet karşıtı olanla, şiddeti savunan karşı karşıya gelir. Ote yanda kurulu düzeni korumak isteyenle deöiştirmek isteyen...Toplumsal değerıer, demokratik kitle örgütleri, siyasal partiler, sendikalar kitlesel desteği sağlayacak bilinç düzevinde değildir. Dönemin koşulları direnişin kazanılması için uygun değildir. Romanın gerçekle örülü kurgusu bu nedenler üzerinde bir gezinmedir. Buraya kadar toplumsal yaşam gerçeklerinde bir belgesel tadı yakalayan romanın bir de düşler dünyasında, Binbir Gece Masallan'nın Şehrazat'ıyla ve onun tiyatrosunda okurlarıyla randevusu var. Gerçekle düşün karşılaştığı, buluştuğu yer neresidir?.. Dikkat edilirse romanın kapağında yazar olarak üç ad görüyoruz: Şehrazat, Haydar Bey ve Nejat Elibol...Romanın ilerleyen sayfalarında sendika şube başkanı Haydar Bey'in, romanın gerçek yazarı(ust yazar) Nejat Elibol'dan başkası olmadığını anlıyoruz. Üst yazar Nejat Elibol biıgisavarın başında yazma eylemi içinde düşler boyutu ile karşılaşır. Nesneler dünyası, (icinde yer alclığı gerçek yaşam) gerçeklik boyutudur. Bu bovutta bilgisayarın başındadır. Cîerçeklik boyutu atomların dizilmesinden oluşuyorsa, anlamlar dünyası (kurmaca boyutu) daharf dediğimiz sembollerin dizilmesinden oluşmaktadır. Harfler sözcükleri, sözcükler nesnel dünyanın soyut dünyadaki benzerini, kurmaca (düşler, masallar) boyutunu oluşturur. Birbirine paralel iki boyııt; birbiriyle ilişki içinde olan, birbirini etkileyen, değiştiren; bir tek nesneler boyutunda olup da düşünme gücüne sahip insanın, "ben" öznesi aracıîığıyla iki boyut arasında köprü kurabildiği, öznenin dışında "ben" hiçbir zaman birinden diğerine geçiş olmayan hayaller ve gerçek N Düşler dünyası Romanın soruları Nejat Elibol'un da yeni çahşmasmda, masal türünün öğelerini romana taşıdığını görüyoruz. Ancak masal dünyasının düşsel boyutu ile roman dünyasının gerçeklik boyutunun bağdasması sağlanabilir mi? Elbette fantastik romanlar da yazılıyor ama onlarda ayrıca bir gerçeklik boyutu yok; düsle gerçek bir arada verilmiyor. Kaldı ki Elibol, bir işçi direniş hareketi gibi çok somut, katı bir gerçeklik boyutu ile yan yana getiriyor düşsel boyutu. SAYFA 10 ler boyutu. Kurmaca bovutu, kitaplardaki sözcüklerden, dille düşünen beynimizdeki dizilişten oluşuyor; Haydar Bey romanında Şehrazat'ın dediği gibi... Nesnel dünya ile tek benzerliği, nesnesini harekete geçiren beyninde kurduğu benzer dizgi. Binbir Gece Masah'nın an latıcısı Şehrazat da sözcükler boyutu nun usta bir anlatıcısı... Nesneler dünvası ile düşler dünyası birleşebilirmi ? Beyniyle dıışünen öznede birleşebilir. Ozne, beyniyle düşünce boyutunda; fiziğiyle gerçeklik bovutunda olabilir. Peki nesneler dünyası ile düşler dünyası birleşebilir mi?.. Bilgisayarın başındaki fiziğiyle gerçeklik boyutunda olan yazar, romanın içinde masallar anlatıcısı Şehrazat'la karşılaşınca ne olur?Akla gelen soru romanın da önüne çıkıyor hemen. Hem de romanı ve yazarını yok edecek bir biçimde! Üstelik bu noktada neyin kurgu neyin gerçek olduğu karışıyor. Soru şu: Masallar Anlatıcısı Şehrazat yazarla kurgunun içinde karşılaşsaydı, vazar sözcükler dünya sının içinde bir kahraman olduğu icin sorun kalmayacaktı. Iste kördüğüm bu noktada başlıyor. () kurgunun içinde değil. Yazar gerçek yaşamda. O zaman ne olur? Ya romanın sonunu getirecek tir bu kördüğüm ya da yazarın (beninöznenin) bilincinin parçalanmasına yol açacaktır. Kördüğüm nasıl çözülür?.. "Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat" romanını okuduğumuzda üç yazarın, Şehrazat'ın, Haydar Bey'in ve Nejat Elibol'un bu kördüğümü nasıl çözdüğüne tanık oluyoruz. Binbir Cîece Masallan'nın teması şu: Şehrazat öykü anlatmadaki ustalığıyla, katiline öyküler anlatarak, onun kararını değiştirir. Bin bir gece süren masallar bu temadan doğar. "Haydar Bey ve Masallar Anlatıcısı Şehrazat" romanında da avnı tema hem romanın bütününde hem de içindekı bölümlerde karşımıza çıkıyor. Bu bölumlerden biri Şehrazat'ın tiyatrosudur. Burada Binbir Gece Masallarında okudıığumuz Ifrit çıkar karşımıza masalda. lfrit'in oğlunu öldüren hurma çakirdekleri, oyunda }Iaydar Bey'in hoşnutsuzluğu nedeniyle kendisine sorduğu sorular olur. Nedir Haydar Bev'e sorular sorduran? Haydar Bey sendikacıdır. Dünyadaki değişimle parelel giden yaşamında, eziîenlerle ezenlerin mücadelesinde yaşadığı düş kırklığı, koltuğunun onu rahata alıştırmasıdır. Tıpkı Şehrazat'ın öyküsündeki llrit gibi, oyundaki Ifrit de Haydar Bey'den sorularının yanıtını ister. Tıpkı masaldaki tacire yardım eden şeyhler gibi oyunda da şube başkanı, işçi, eğitimci de başkanı kurtarmak için İfrit'eonunhakkında öyküler anlatırlar. Hayatını kurtaracak en büyük öyküyü ise kendi anlatacaktır. Görüldüğü gibi, Nejat Elibol romanının kurgusunda Binbir Gece Masallan'nın ktırgusunu örnek almıştır. Şehrazat'ın tıyatrosu roman içinde bölümler halinde sürer. Bir yandan gerçeğin örgüsü, işçi direnişi de sürer. Ancak roman düğümlendiğinde, kördüğümün çözülmesi için bir bedel ödenmesi gerekecektir. Bu bedel gerçek yaşamdaki üst yazarla (Nejat Elibol) Haydar Bey arasında öldüresiye bir çekişmedir. Bir var olma sorunudur. Hangisi romanın gerçek vazarıdır. Şehrazat Binbir Gece Masalları'nda güzel ve etküeyici masallar anlatarak canını kurtarır. Katil Şah Şehriyar'la kurban Şehrazat arasındaki uzlaşma masalların bütününde tek Kördüğüm çözülürken noktada gerçekleşir:Güzel ve etküeyici öykülerde! Haydar Bey'le üst yazarın da Binbir Gece Masalları' ndaki gibi yazgıları ortaktır. Bu kurbatun katil, katilin kurban olduğu bir ortaklıktır. Haydar Bey'in var olma sorunu tıpkı Şehrazat gibi romanın güzel olmasına bağlıdır. Ne var ki üst yazar da yazar olarak güzel bir eser ortaya çıkarırsa, ancak o zaman var C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI J 6 3 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle