Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
lamalıdır? Eğitimin ve diplomaların amacı insanlara "kültür"e (bildung) şartsız ve sınırsız serbest ıılaşım olanakları yaratmak olmalıdır. Yani insanlara bu parçalanan dünyada yönlerini bulmakta yardım edecek araçları sağlamak, onların bu diınyada kendilerine ait amaçlar, bağlar ve kıırallar üretmelerine yardımcı olmak. Bonn'daki öğreneilerin başkanı Oliver Schilling'in formülüne göre: "Işlevsel olarak programlanmış bireyler olmayı istemiyoruz. lnsanların scrmayenin elindeki araçlara indirgenmesine karşı miicadele etmeliyiz". " Herkesin, kültüre en'geniş anlamda koşulsuz" erişim hakkı, "sürekli istihdam fazlası veren bir çağda demokratik bir toplumun ayakta kalabilmesi" için zorunludur."Yurttaşı ekonomik yararsızhğını yaratıcı tarzda yaşamaya hazırlamak gerekir". Bu kesinlikle her yurttaşa koşulsuz olarak verilecek temel bir güvence de gerektirir. Bu saptama bize göre, kamusal işlerin bürokratıkleştinlnuş yönetimt vepiyasa tdeolojılerınin sattşını yaptığı bir yaşam tarzıyla samutluk kazanan burada olan sey karşısında "yaratıcı yurttaşlık" sorununu gündeme getirıyor. Bu yaratıcı yurttaşlığa, yanı tüm yurttasların birlikte tasarlayacaklart yeni bir yaşam tarzı arayısına nasıl bakıyorsunuz? Yurttasların toplunısal yasamın tüm alanlarında, kültürün üretırnimn tüm asamalarında kendilerinin özerkoluşumuna ımkân tanıyacak yerlerin, mekânların olusturulması gerektiğini düsünüyor musunuz? Yanıttnız olumluysa, bunları nasıl[değerlendirıyorsunuz? Üniversitelerin insanlara çalışma mantığından kurtulma imkânı tanıyacak bir kültürün oluşturulması için ye Benlljjin üretimlne dofipu tcrli ve ideal mekânlar olduğunıı düşünmüyorum. Özerketkinlik, özerklik eğitimi, sanatsal, duyumsal, entelektüel, duygusal, iletişimsel yeteneklerin gelişip serpilmcsi daha erken bir dönemde başlamalıdır. Aslında tüm bunlar Fransa'da anaokullarında yapılıyor, ama sonra devam ettirilmiyor. Eğitimöğretim kültürü ile günlük yaşam arasında bir kopuklıık var. Bununla söylemck istediğim herkesin sahip olduğu ve herkese yaşamda karşılaşılan şeylere karşı her gün mücadele etme imkânı tanryan yetenekleri içeren gündeliğin bir kültürüne, yani yaşama kültürüne sahip değiliz. Yeteneklerin pek çoğu, Ivan Illich'in de dikkati çektiği gibi, profesyoneller ve yeteneksizleştiren rneslekler tarafından tekelleştirifmiştir. Üstelik bir bakana göre, iş yaratmak için keşfedilen en son şey, yaşamlarını iyi kazanan insanları çocuklarını okuldan almamaya, çamaşırlartnı evde yıkamamaya ya da kendilerini kahvaltılarını hazırlamamaya yöneltmektir. Tüm bu hizmetleri yerine getiren profesyoneller var. Enformasyon devrimi beraberinde profesyonel uzmanlaşmaların vebiçimselleşmiş bilginin aktarımının ölümünü de getiriyor. Bu devrim, özerkformasyona, özerköğrenime, "yaparaköğrenmeye", profesyonellikten kurtulmaya, herkes için kendi sorumluluğunu üstlenme ve yaşadığı maddi, teknik, toplumsal, politik bağlamda kendini özerk olarak üretme, hatta bu bağlamı dönüştürme imkânına açıyorkapıları. Enformasyon devrimi, türdeşleştirilmiş profesyonel kültürlerden daha fazla sezgisel olan ortak bir kültür olasılığını, ıhtiyaçlarımızın ve arzularımızın tatmini için tüccarlara ve uzmanlara bağımlı olmama imkânını yaratıyor. Bu olasılıkların gerçeğe dönüşmesi için eğitimin okulların dışına çıkması ve kentin, mahallenin, binaların özerketkinlik, özerküretim ve özerköğrenim alanlarıyla dolup taşması gerekiyor. AlmanAmerikan kökenli Bergman, ABD'de bu tür mekânlar yaratmaya çalışıyor. Bu mekânları insanların istenildiği, onlara tatmin cdici etkinlilderin sunulduğu, arzıı yaratan yerler olarak tasarlıyor. Buralarda size her zaman yapma hayali kurduğunuz, ama yapmak için zamanınızın, imkânlarınızın ya da başlama cesaretinizin olmadığı şcylerin ne olduğunıı soran insanlar var. Aynı zamandabu mekânlar, "yeni çalışma merkezleri", ileri teknolojiye dayalı özerk üretim araçlarını olabildiğince geniş bir yelpaze ile buraya gelenlerin hizmetine sunuyor. Herhangi birisi bu merkezlerde çok az bir zamanda elbiselerini dikmeyi, ayakkabılarını yapmayı, mobilyalarını üretmeyi, KuzeyAmerikalı "özerk evlerde" yirmi yıl önce geliştirilmiş metotları kullanarak besin maddelerini üretmeyi öğrenebilir. Bergman ihtiyaçların %70 ya da %80'inin haftada iki gün yapılacak özerketkinlikle karşılanabileceğini ve bu merkezlerin çoğalmasının istihdamçalışma mantığından ve para ilişkilerinden özgürleşmiş paralel bir popüler ekonomi yaratacağını düşünüyor. Bu projenin ilgiriç olmasının nedeni, projenin dünyanın herhangi bir yerinde uygulanabilir olmasıdır.Yeni Çalışma için Merkezler, hem belli bir grubun piyasasının diktatörlüğüne ve sermayenin iktidarına karşı direnmesine hem de gitgide kırılgınfaşan ve toplumun ayakta kalmasını ve insanların yurttaş aidiyetini güvence altına almakta aciz bir kapitalizmin ötesini öngörmesine imkân tanıyor. Dergımtze veraiği bir demeçle Pat rick Braouezec şöyle diyordu: "Politik partiler kendi iç devnmlerini gerçekleştirmezlcrse, bu onların artık aşıldıg'tnı gösterir." Kararlı bırsekildc göç etme yetenegine sahip yeni bir solun olusunııı hakkında ne düşünüyorsunuz? • Guattari'nin adlandırdığı gibi her alanda ortaya çıkmakta olan "molekülerdevrimleri" ortak bir perspektifteve büyük bir harekette kim dile getirebilir? Üç şeyin mümkün olduğunu düşü nüyorum: 1 Yaşadığımız dönüşümün, bu dönüşümün uzun vadeli katkılarının ve içine düştüğü çıkmazların ve krizlerin teorik olarak kavranması. 2Terk ettiğimiz çalışma toplumunun yıkıntıları üzerinde kurulacak kapitalizm sonrası ve meta sonrası bir toplumun ne olacağına ilişkin bir vizyon. 3 Bu vizyonu eylemlerle, taleplerle, özgürleştirici ve gerçekleştirilebilir politik önerilerle somutlaştırma kapasitesi. Dördüncü bir faktör daha var: Başarısızlıklar, egemen iktisat ideolojisinin uygulanmasının yol açtığı gitgide keskinleşen toplumsal patlama riskleri. ABD ve Büyük Britanya bir gerileme sürecine giriyor, Uzakdoğu'nun zayıflaması ve Avrupa'da "tek düşünce"nin, küresel sermayenin iktidarının dayattığı tek politikanın reddi iki yıldır epey yaygınlaştı. Yeni bir solun yalnızca aşırı sol olabileceğini düşünüyorum. Bu solun aynı zamanda dogmatik olmayan, çoğulcu, uluslarüstü, ekolojik bir sol olması gerekiyor. Ayrıca, bu solun bir uygarlık projesinin de taşıyıcısı olması gerekmektedir. • Les Peripheriyues Vous Parlent , sayt:1998 Hkhahar <i.4 î49, Çeviren: Nilgün Tutal 'Yaşadığımız SefaletKurtuluş Çareleri/ Andre Gorz/ Çev : Nilgün Tutal/ Ayrıntı Yayınları/ 2001. Çağdaş Fransız edebiyatının güçlü ismi Jean Echenoz'dan iki büyük roman 1983 Medicis Ödülü (Cherokee) \ 1989 Avrupa Edebiyat Ödülü (Lac) DOĞAIM KİTAP Kara mizahla dolu bir kaçma kovalamaca hikâyesi... Sıcak sarifinlar, soğuk sarışınlar, hakiki ya da sahce sanjınlar... "Sarışın bombalar" hakkında dizi hazııiayan bir TV yapımcısı... Birkaç yıl önce sanat dünyasına bir meteor gibi düşen, hızla magazin dergilerinin kuşe sayfalanndan silinip gazetelerin üçüncü sayfalarındakı cinayet haberlerine konu olan ve hapishanedeyken unutulan sanşın bir yıldız... Hapısten çıkalı dört yıl olmuştur ve izini kaybectirmeyi başarmıştır. Bu esrarengiz starın peşine düşen detektifler, uçurumdan atılarak öldürijlen insanlar ve bir kaçma kovalamaca hikâyesi. Paris, Normandiya, Avustralya, Hindistan arasında hiç durmayan gidişgelişler. oteller, kan, uyuşturucu ya da radyoaktif madde kaçakçılığı... ve etten kemikten, otuz santim boyunda koruyucu bir melek... Delice bir zevk almak, kahkahalarla gülmek ve sürekli devinim halindeki bu insanbnn başına gelen fclakeder karşısında dehsetie ürpermek için... Gitmek mümkün mü? Acıyla güldürmeyi, buruklukla sevdirmeyi, sıradan, günlük şeylerle düş gördürmeyi başaran büyük bir yazar: Jean Echenoz. Yazar bu eserinde karısını terk eden bir adamın yazgısını başanlı bir kurguyla anlatırken dil işçiliğinde ne denli usta olduğunu da gösteriyor. Anlatıcının sürekli değiştiği akıcı anlatımıyla okuyucuyu büyülüyor... Pierre Lepape, Le Monde jean Echenoz Goncourt ödülü