02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nır. Eğer bir yapı bize tuhaf görünüyorsa, bunun olası nedeni, sunulan simgenin mevcut sözlükçemiz içinde bulunmamasıdır. Gotik mimari kalıtına sahip olmayan Amerikahlara, ondokuzuncu yüzyılın ortasında, Londra'daki Parlamento Binası'nın Ortaçağ gotik üslubunda inşa edilmesi ilk bakışta anakronistik gözükebilir. Ama gerçek gotik yapılann yeni komplekslebütünleştirildiğini ve ondokuzuncu yüzyıl Ingiliz'inin gotik mimariyi özünde Ingilizlere ait bir üslup olarak gördüğünü ve bu üslubun parlamenter yönetlm biçimiyle bağlantısının çok uzun bir geçmişe sahip olduğunu anımsarsak, bu durum çok daha anlaşılır olacaktır. Bu bilgiler ışığında, Ingilizler için gotik üslubun 'tek' uygun üslup olduğu söylenebilir." Burada işte öylesine o can alıcı soruyu soralım isterseniz, cevabının bütün teknik detaylannı bile bile: Türk mimarisi denilince aklınıza herhangi bir üslup geliyor mu? Kendinizi çok Fazla zorlamayın, bu ülkede yetişen ve sayıları hiç de az olmayan mimarlar ne der bilinmez, ama 724 sayfalık kitabın içinde "Türk mimarisi" başlığı altında iki sayfa bile yok. Hemen işin kolayına kaçıp "Batılı önyargı" gibisinden kestirme çözümlere rağbet etmeden önce basmızı kaldınp çevrenize bakın yeter. Türk mimarisinin muhteşem ürünleriyle çevrili değil mi dört bir yanımız? "Kemer Country"lerde, "Medya Tower veya Plaza"larda yaşayıp Japonların ya da Ingilizlerin yaptığı köprülerden geçmiyor muyuz? Camiler mi dediniz? Ama biz Türk mimarisinden söz etmeye çalışıyorduk, Osmanlı mimarisinden değil... Anlafcı katîl mi? Akif Pirinçci'nin dilimizdeki ikinci romanı "Gövde" evrendeki bozukluklar zincirinin basit bir ifşasını vermekle kalmayıp bozukluğu perdeleyen ve bu irşayı geciktiren, erteleyen sır perdeleri üzerine kafa yoran, sorular sorduran ve "polisiye" romanın içinde yaşadığımız çağla gerçek bağlantılarını kurarak onu zenginleştiren bir roman. işleyemeyeceğini soruyordu. Gövde'nin kanımızca gönderme yaptığı en önemli sorular sunlar: Insan gövaesi kusursuz bir alan mıdır? Tam olarak kusursuzluk mudur? Cinayet sadece kusursuz gövdelere mi yaraşır? Konusu "Daniel adındaki kolsuz ve bacaksız bir gövdenin yağmurlu bir günde kilisenin kapısına bırakılmasıyla başlayan olağanüstü yolculuk bir cinayetle taçlanır." olarak özedenen gövde'yi klasik bir polisiye romanı kurgusundan ayıran ince aynntılara gelince: Katilin, maktulün, cinayet mahallinin ve cinayet silahının belli olduğu bu cinayetin bir romana konu olmasıyla, romanın "polisiye" olarak değerlendirilmesi arasında sanırız bir eksik ilişki söz konusudur. Zira Gövde, klasik bir polisiye romanındaki beş denge unsurunun veriliş tarzını temelden yıkmakta, sadece ve sadece "cinayet sebebi"yle ilgilenmektedir. Oysa ki klabik polisiye romanın verilerinde "katil" genellikle eksik kalmaktadır. Öyleyse Gövde bir karşıpolisiyedir; belki zamanın havasıyla söyleyecek olursak bir postpolisiye. Çünkü romancılar ve roman kanramanlan artık Katil'in açıkça belli olduğu bir kusursuz cinayet dünyasında yaşamaktadır. O halde karşı, polisiyenin ele geçirmeye hazır olması gereken yer, bu Kusursuz cinayet dünyasının genel kuralları ve sebepleridir. Ancak böylelikle cinayet tespit edilip tanımlanabilir ve buradan hareketle katil suçüstü yakalanır. Günümüzde artık edebiyatta ve hayatta katil'in suçüstü yakalanması için suçüstü yöntemi ya da ciddi kanıtlar yetmemektedir. Karşımıza artık "kurumsal, kültürel ve siyasal" olarak çıkan katil temsilcilerinin suçlarını kanıtlamak için artık felsefenin merceğine de ihtiyaç duymaktayız. Bütün bu tespitlerin ardından Gövde için aslında biçimsel değil bireşimsel bir analiz yapmış oluyoruz; çünkü bu roman polisiye romanı öteye götürmekle kalmamış birçok yazarın yanlış anladığı üzere cinayet olgusunun günümüz bağlantılarını yapmıştır. Bu anlamıyla Gövae sadece, evrendeki bozukluklar zincirinin basit bir ifşasını vermekle kalmayıp bozukluğu perdeleyen ve bu ifşayı geciktiren, erteleyen sır perdeleri üzerine kafa yorarak ve sorular sordurarak "polisiye"vi içinde yaşadığımız çağla gerçek bağlantılannı kurması bakımdan zenginleştirmiştir. Herkesin fırından ekmek beklemesini andıran bir sahne içinde genelde edebiyattan, özelde ise polisiye romandan hep aynı beklentiler içinde olan okurlar için Gövde yine de kusursuz bir başlangıç kitabıdır. Inanmayanlar için Gövde'den yaptığımız şu alıntmın iyi bir iştah açıcı görevi göreceğine inanıyoruz: "Cennet ile cehennemin kapıları yan yanadır ve ikisi de birbirinin tıpa tıp aynısıdır. Dünyanın ne kadar büyük olduğunu gördün mü Danile? içinde ışık olan kapı nangisi, içinde karanlığın hüküm sürdüğü kapı hangisi acaba? (..) " Dünyanın ne kadar büyük olduğunu anladın mı Dainel? Karanlık yol hangisi acaba?" • Gövde/ AktfPınnçci/ Çeviren • Selahattin Dtlidüzgün/ Güncel Yayıncılık/ 309 s. Akif Pirinçci bu kez de "Gövde" ile HALİL GÖKHAN kif Pirinçci'i "geç" de olsa Türk okurlan geçen yıl sonundan başlayarak tanımaya başladı. Ovünmeyi çok seven milli gururumuz, sıra yazınsal üretimin kaçındmaz mimarlanna gelince nedense ölçüderini de milli bir alandan geçiriyor. Bu tespit, elbette Alman dilinin ve edebiyatının organik bir yazarı olan Türk Akif Pirinçci'yi dolaysız olarak bağlamıyor. Ama Pirinçci'yi Türk edebiyatının bir "latin"i durumuna getiren göç olgusu da bu uluslararası üne sahip yazarı bize ve edebivat dünyamızın görece "yabancı" •Karahlsar Kalesi yıkriır glder...' bakışlı büyük yürüyüşüne bağlayan tar"Mimarlığın belki de en temel tanımı, tışılmaz dolaylılığı ele veriyor. yaklaşık İÖ 25 yılında, eski Roma miAkif Pirinçci bir anlamda, hem Türk marlarından Marcus Vitruvius tarafınkitap pazan, hem de Türk yazarı profilidan yapılmıştır. (...) Vitruvius tarafınnin uluslararası bağlantıları için gecikdan betimlenen mimarlığın temel öğelemiş ama ıskalanmamış bir yazar. Genç ve ri antik çağdan beri özünde değişmeden dinamik bir yayınevi olan Güncel Yayınkalmıştır. Mimarlık' diye yazıyordu Vitcılık'ın Pirinçci'nin bütün eserlerini diliruvius, 'yararhhk, sağlamlık ve güzellik mize kazandıracak olması hiç şüphesiz, sağlamalıdır.' (...) Vitruvius'un yararlıdünya yazarlan ağ ilmeklerinin giderek lıkla kastettiği şey, odaların ve mekânladaraldığı ve kapandığı, kötüsü bu daralnn, kullanımlarını hiçbir şeyin engellemanın maddi güç sergilemeleriyle daha yemeyeceği biçimde düzenlenmesi ve da acımasızlaşuğı bir ortamda bu yayınböylece yapı yeriyle kusursuz bir uyum cılık başansını daha da ilgi çekici boyutiçinde olmasıdır. Sağlamlık ise temellelara taşıyor. rin sağlam olması ve yapı malzemelerinin özenle seçilmesi anlamına gelir. Gü^ Ş Ş zellikle kastedilense 'yapının görünüşüHatırlayanlar için; Akif Pirinçci, ilkin nün hoş ve zarif olması ve öğelerinin Felidae ile "ikinci" ama en doğru biçimdoğru simetri kurallarına göre orantıde Türkçe'ye giriş yaptığında, gözler lanmış olmalarıdır' Bu güzellik ya da dünyada da büyük ilgi toplayan bu kedı 'venustas' fikri sonraki yüzyıllarda değipolisiyesi "hadisesine" çevrilmişti heşik şekillerde yorumlanmış olsa da Vitmen. Yazarın da "zahmet ederek ülkeruvius üçlemesi hâlâ iyi mimarlığın öğemize gelmesiyle taçlandırdığı bu girişin lerinin geçerli bir özeti olmaya devam arkasında gerçekte önemli bir edebi kiediyor." şiliğin bulunduğunu galiba en önce Türk basını, arkasından da okurlar tespit etti. Kitabın yazarı Leland M. Roth'un bu sözleri, deprem kuşağı üzerinde buluFelidae, "alışılmışın dışında" bir polinan Türkiye'deki "dış cephe kaplama" siye romanıydı. Ne fabl ne de bir masal. zenginliğine de ışık tutuyor doğrusunu Ama içinde, Francis adlı bir kedinin fosöylemeK veya itiraf etmek gerekirse. na bir cinayeti yerleştirdiği bu polisiye roFonksiyonel olma ve sağlamlık gibi, man sahnesinin üzerinde aslında lezzet"eloğlu"nun IÖ 25 yılında "keşfettiği" li bir modern roman ziyafeti oynanıyoriki ana unsuru bir kenara bırakıp varsa du. Mdsadakileri soracakolursanız: Edeyoksa dış cephe güzelliği peşinde yirmibiyatın parodi gücü, dünyanın cilalanbin fersah" benzeri bir mimari anlayışa mış resminin tersyüz edilmesi, ırkçılık, omuz vermemizin bir hikmeti, bir de bilimsel "gelişme" ve hayvan hakları. Hikmet Benol'ü olsa gerek... Akif Pirinçci, Felidae adbkedi saga'sında henüz epigraf bölümüyle anahtan, bir Behçet Necatigil'lebaşlamıştık, Behgörüşte anlayan ve sonra didiklemeye koçet Necatigil'le bitirmek en iyisi galiba: yulan okura teslim ediyordu: "Hayat bir cehennemdir!" "Şu dünyada oturacak o kadar yer yaBu yazının konusu aslında bir gövde. ptldt: Kulübeler, evler, hanlar, apartımanlar Akif Pirinçci'nin Istanbul'a gelmesiyle ikinci kez zahmet ederek bize "pas"ladıBölüşüldü oda oda, bölüşüldü kapı kağı bu roman, Felidae'nin ikinci ve üçüncü ciltleri için açılmış bulunan meraklı Ama size hiçbir hisse ayrılmadı. bekleyiş koridorunda Pirinçci okurları Duvar dıpleri, yangın yerleri halkı Külhanlarda sarntçlarda yatanlar!" • için bir soluklanma yarattı haklı olarak. Gövde de bir polisiye olguyu konu edinmişti ve "kolsuz bacaksız bir insanın (daMimarlığın Öyküsü Oğeleri, Tarihi ha doğrusu sadece bir gövde'nin) cinave Anlamı/ Leland M Roth/ Çeviren. yet, hem de kusursuz bir cinayet" işleyip Ergun Akça/ Kapalt Yaytnlart/ 724 s. A Cinayet sabaH Karanttyoi CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 5 4 SAYFA 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle