02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r ni (Ulaş) Bey'in "Musul'u veriyorsanız, millete açıkça veriyoruz deyin, aldatmayın. (...) Biz sulhu çok ucuz yapıyoruz" sözleri bu konuda Kürt milfetvekillerinin çok daha duyarlı olduğunu gösteriyor. Diğer böliimlerde yazar, Birinci Meclis'te Lozan Antlaşması'na karşı çıkan milletvekillerinin Lozan Antlaşması'nı onaylamayacaklannın anlaşılması üzerine bu meclisin tasfiye edilip yeni bir meclisin atanılarak Lozan'ın onaylanmasını inceler Lozan'da alınan kararların hukuk dı§ı uygulanmasına karşın, bu antlaşmaya imza koyan devletlerin umursamaz tavırları Türkiye'nin kendi iç sorunlarıyla boğuşmasına neden olmuş, isyanlar, sıkıyönetimler, göç ettirmeler ülkenin potansiyelini ve enerjisıni gereksiz bir şekilde tüketmesine, siyasal anlamda demokrasiyi de geliştirmesine engel olmuştur. Kürt sorunu kelimenin tam anlamiyla Türk sorununa dönüşmüş, demokratik açıhmların Kürtlerin bağımsızlık istemlerine yol açar endişesiyle Kürtler baskı altında tutulurken, bu baskıyla Türkler de karşı karşıya kalmak zorunda kalmıştır. Bu nedenle yetmiş yedi yıllık cumhuriyet tarihinin elli yılı sıkıyönetimlerle geçmiştir. Ne demokrasi kültürü, ne de bu ülkenin insanları birey olarak kendilerinigeliştirebilme olanağına kavuşmuştur. Bir bakıma Lozan'ın göz ardı edilmesi, Türkiye'ye yetmiş yedi yıl boyunca sorunlarını kördüğüm haline getirmesinin dışında hiçbir yararı olmamıştır. Gerçek anlamda demokrasinin geliştirilmesi, her kesimin kendini özgürce ifade edebilmesi, ülkenin yakın geçmişle yüz yüze gelmesiyle ancak mümkün olabilir. Haliuarın demokratik ve ulusal haklarının tanınması ve diğer taraftan ayrılıkçılık ve bölünme yerine bütünleştirici, birleştirici olabilmenin yolu geçmişi irdelemekten geçer. Yakın geçmişin mercek altına alıp incelenmesi, eleştiri ve özeleştiri mekanizmasının çalıştırılması, sorunların demokratik platformlarda tartışılması sorunların çözümü için önemli adımlardır. Yakın tarihin bilinmeyen, daha doğrusu hep gizlenilen yüzünü aralamaya çalışan Göldaş'ın bu incelemesi şimdilerde fazlasıyla okunmayı hak etmektedir. • Lozan, Biz Türkler ve Kürtler/ hmatl Göldas/ Avesta Yayınlart/ 260 s. Çözülemeyen sorunlar Hikmet Temel Akarsu, Kaybedenlerln Oyküsünun yenl basımıyla blrllkte Inglllz, Kucuk şeytan ve Medla'yı da yayınlayarak Istanbul Dörtlüsü'nu tamamladı. çalışan biri. Daha doğrusu Kaybedenlerin Öyküsü'ne kadar onu bu yönüyle tanımıştık. 1998'de Can Yayınlan'ndan çıkan Kaybedenlerin Öyküsü'yle birlikte eleştirel tavrını geri plana atıp, düşüncelerini yapıtla ortaya koymaya başladı. Gerçi daha önce de Iligves Iperus, Alelade, Yenik Ordunun Subayları adlı romanları ve Çaresiz Zamanlar adlı öykü kitabı yayımlanmıştı. Akarsu'nun. Ama bu kitaplar gölgede kalmış, yeterince ilgi çekmemişti. Hikmet Temel Akarsu, Kaybedenlerin Oyküsü'nün yeni basımıyla birlikte îngiliz, Küçük Şeytan ve Media'yı da yayınlayarak Istanbul Dörtlüsü'nu tamamladı. Kitaplarını Rock'n Roman dive adlandınyor Akarsu. Farklı üslup denemesi, ele aldığı konular ve bu konuları işleyiş tarzı klasik roman kalıplannın dışmda olduğu için yeni bir tanım gerekmiş belki. Yine de havada kalan bir şeyler var; eğer Rock'n Roman denmeseydı hiçbir türe oturtamayacak mıydık bu kitapları. Tamamen farklı, tür olarak bir örneği daha bulunmayan bir anlatı biçimiyle mi karşı karşıyayız? Elbette hayır. Rock'n Roman, kitapların içeriğiyle uyuşan hoş bir tanımlama, o kadar. Olmazsa olmaz bir zorunluluk değil açıkçası. Dortlünün ilk kitabı olan Kaybedenlerin Öyküsü, son dönemin sosvoloiik açıdan da incelenmeye değer, ciddi oluşumlarından biri olan Kaybedenler Kulubü'nü ve onların çevresinde dönen olaylan konu alıyor. Diğer üç romanda da aynı izlek sürüyor ama Kaybedenler Kulübü'nün roman içindeki ağırlığı gittikçe azalıyor. Sıradan bir radyo programı olarak başlayan, hayat karşısındaki tavnyla, kendine özgü duruşuyla gittikçe artan bir dinleviciTdtlesi oluşturan Kaybedenler KuİÜDÜ, bir süre sonra, kendi etrafında kümelenen kaybedenler sayesinde sanal bir güç haline aönüşmüştü. Programı hazırlayanların zaman zaman takındıkları pesimist tavırla, kendilerine özgü konuşma jargonlarıyla eoey kişiyi olumlu olumsuz etkılemiş, sokaklan, özellikle de Kadıköy sokaklarını kaybedenler gibi konuşan, kaybedenler gibi düşünen, kaybedenler gibi yaşayan gençler doldurmaya başlamıştı. Son dönemde etkisi biraz azalmakla birlikte hâlâ devam eden bu kulübün gerçek hikâyesinden yola çıkıyor Akarsu. Roman kurgusu içinde kaybedenleri eksen olarak alıyor ve Türkiye'nin yaşadığı çalkantılı dönemdeki bireysel trajedileri anlatıyor. Genel olarak Istanbul Dörtlüsü'nde, daha yoğun olarak da Kaybedenlerin Öyküsü'nde yazar da roman kahramanlarından biri olarak yer alıyor. Hatta dörtlünün ikinci kitabı olan îngiliz, Kaybedenlerin Öyküsü adlı romanın yazıldığı dönemi anlatıyor ve roman kahramanları bu kitabın yazılışına şahit oluyorlar. Îngiliz, Türk edebiyatında yer edinmiş,, tanıdık bir konuyu modernize ederek işliyor. Yabancı hayranlığı çağımızda da sürüyor. Özellikle kentli, enteîektüel çevrelerde Istanbul'a yerleşen Îngiliz öğretmenlere duyulan hayranlık ve kendiîerinin de onlardan farklı olmadığını kanıtlamak için verilen savasım konu ediliyor Ingiliz'de. Doğulu olmanın getirdiği kompleks sonucunda kendilerini kanıtlamaya çalışırken iyice küçük düşüyorlar. Doğunun en batısı, en doğusu olan Istanbul, tüm kozmopolit yapısına karşın yoğun bir ikilemi yaşıyor. Içlerinde taşıdıkları, bir türlü etkisinden kurtulamadıklan feodal duygulara karşın bir Batılı gibi yaşadıklarına inanarak her türlü toplumsafbağı yadsıyan, sapkınlıklara, asınlıklara hemen kucak açabilen insanıar sonunda sıradan Ingilizlerin kuklasına dönüşüyorlar. llginçtir, Doğu'nun özellikleri olarak kabul edilen sevecenlik, merhamet, hatta ihtiyacı olan birinin elini tutabilmek uğruna kendinden bir şeyleri feda etmek, kendi hayatından, belkı de geleceğinden ödün verebilmek Istanbul da yaşayan bir Alman'a düşüyor. Kücük Şeytan'da olaylar 68'li bir anneylekızı.kızın üniversitede öğretim görevlisi olan sevgilisi ve onun arkadasından oluşan dörtlünün çevresinde gelişiyor. Aslında dar bir çerçeve gibi görünen bu dörtlüden yola çıkarak içinde yasadığımız toplumun ve zamanın neredeyse her alanına ulaşabiliyoruz. Eylemci yapısıyla, hâlâ 80 öncesinin değerlerine sanip çılcan bir anne, onun masum bir öğrenci gibi görünen ama paranın ve lüks yaşamın tutsağı olan kızı bu çağın, geçiş döneminin çelişkilerini tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Okul çıkışı ve bann tuvaletinde formasını çıkarmasıyla aniden farklı bir kişiliği giyiniyor üstüne. Vamp bir kadın oluveriyor ve pahalı müşterilerle çılgın seks partilerine katılıyor. Bir civcivi botlannın altında ezen bu çılgın, seksi kadını aynı zamanda annesiyle birlikte miting alanında yürüyen masum bir enç kız olarak da görebiliyoruz. Kızın b u yönüne tutkuyla bağlı olan sevgilisi, kı uğruna kariyerini, geleceğini, sahip duğu her şeyi bir çırpıda silip atabilecek kadar yoğun bir aşkı yaşıyor; elbette tek yönlü olarak. Küçük Şeytan'ın elinde oyuncak olmaktan kurtulamayacak kadar adanmış bir âşık... Arkadaşı ise baştan beri her şeyin far ve sonunda o ikona donuşüyor. Dörtlünün son kitabı olan Media ise bir kadının geçirdiği evreler ve dönüşümü çerçevesinde toplumsal değişimi anlatıyor. Bir anlamda Mediha'nın Media ya dönüşmesinin öyküsü. Media'nın devrimci gruplardan rockerlara, Istanbul'dan Los Angeles'a uzanan serüveni alkolün, seksin, uyuşturucunun başrolü oynadığı yoğun bir fırtınanm içine çekiyor bızi. Amerika'dan dönmek zorunda kalan Media'nın güzelliği ve coşkusu dışında hiçbir iş tecrübesi olmadığı halde nasıl yüksefdiğine ve bir medya patronuyla yaşadığı çalkantıh aşka tanık oluyoruz. Entelektüalizm, snobizm, güç, iktidar, para.. ve bunların hepsinin kesişme noktasında yer alan kadın... Istanbul dörtlüsü içinde özellikle Îngiliz ve Media öne çıkıyor. Kaybedenlerin Öyküsü bir giriş romanı özelliğinde. Küçük Şeytan ise romanlar arasında bir tür bağlantı sağlıyor. Îngiliz ve Media ise dörtlünün izlediği yolda ritmin hızlandığı, tavana vurduğu kitaplar. Hikmet Temel Akarsu'nun bu dört romanı bir arada ele alındığında Türkiye'nin son döneminin geniş bir panoraması çıkıyor ortaya. Elbette değişimin en hızlı yaşandığı kentsel bir panorama. Deöer yargılannın, etik değerlerin değişimi, bunun yanında insanın sahip olduğu en yüce değeri, erdemi korumaya çalışan, bu uğurda bazen kazanan, bazen kaybeden insanlar... Akarsu gerçek hayattan yola çıkıyor. içinde yaşadığı, çok iyi bilaiği çevrelerden yola çıkıyor ve çok farklı boyutlara taşıyor olayı. Ama bir yanıyla da gerçek mekânlarla, gerçek ınsanlarla bağ kopmuyor. Bu yönüyle de Rock'n Romana konu olabilecek çevrelere girdiğimizde roman kahramanlanyla karşılaşmamız an meselesi. En azından yaşanan trajedi benzer ve yaşayanlar da birbirine benziyor doğal olarak. Dörtlünün en ilgi cekici öğelerinden biri de kadın. Tüm olaylar dolaylı ya da dolaysız olarak kadınların çevresincle gelişiyor ve kadınlar olumluolumsuz tüm özellikleriyle gözler önüne seriliyor. Roman örgüsü içinde ikinci planda kalan kadınlar bile bir anlamda kendilerine aynlan yerin dışına taşıyorlar ve gereğinden fazla etkili oluyorlar. Farklı kişilik yapılannda birçok kadın yer alıyor dörtlüde. Bir kısmı erdemli, noşgörülü, olgun kadınlar, bir kısmıysa tam Dİr "küçük şeytan". Neolursaolsun, kadın belirleyici oluyor ve en erdemli kadın bile ruhunun derinliklerinde, ciddi hasarlaryaratabilecek bir "tahrip kalıbı" taşıyor. Önemli olan o potansiyeli kullanıp kullanmamak ya da potansiyeli doğru kullanmak. Bu anlamda da sonuna kadar gerçekçi bir bakış açısı var Akarsu'nun. Istanbul Dörtlüsü, diğer bir açıdan da son dönem adından söz edilen Kadıköy sound'un bir ürünü. Aynı havayı soluyan, aynı caddelerden geçen, aynı sokak aralanndan beslenen, aynı mekânlarda içen, aynı vapurdan martılara simit atan ve Akarsu'nun deyimiyle "hayatı ve kadınlanöğrendikleri" Kadıköy sokaklanna yürekten bağlı olan sanatçılann organik olmasa da bir yanıyla kesiştikleri, birleştikleri bir sound. Istanbul Dörtlüsü aynı izlekler etrafinda dolaşan, kendini tekrar eden romanlar arasında farklı bir kanal daha olabileceğini göstermesi açısından önemli. Edebiyatın kendi içine kapandığı, hayatın dinamikleri yerine yazılı metinler üzerine yeni metinler kurgulandığı bir dönemde, son hızıyla akıp giden yaşamı avuçlannda tutabilmesi açısından önemli. • Küçük Şeytan / Hikmet Temel Akarsu/Inkılap Kitabevt /191 s. SAYFA 17 BenzBP yafanHar Şehrin kötü çocukları, Kadköy sokaMan, kachnlar. ALTAY OKTEM ir dönem ironik üslubuveedebiyat sosyetesını "ti"ye alan yazılanyla dikkatleri üsI^^RS^T ^VE| tüne çekmiş, dosttan çok da düşman kazanmış bir isim Hikmet Temel Akarsu. Gerçi, "bir isim" demek de yanlış. Çünkü bırden çok ismi var. Bu isimlerin ortak yanıysa belli bir aristokrat tavn, bir ölçüde arkaik duruşu da içermeleri. Hikmet Temel Akarsu, ya da Marquis de'Istambulin, yükselen değerlerin oradan oraya savrulup durduğu insanların arasında, yitirilen etik'i inatla savunmaya CUMHURİYET KİTAP SAYI 554 B S müdahale edebiliyor. îçine düstüğü açmaz bir yana, bir de tesadüfen bellı çevrelerin ihtiyacı olan çağdaş bir ikon olup çıkıyor. Üst üste gelen birkaç tesadüf sonucu kahraman gibi algılanan, kendi halinde bir adam aslında. îkonlaşarılıyor ve bu ikonun kendisiyle ilgili olmadığını kanıtlayamıyor bir türlü. Çaresiz kabulleniyor kında ama belli bir yere kadar olaylara
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle