23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA îdrisAtmaca'nın "Mayası Onur" kitahının arkasında yer alar şu satırlar Atmaca'nın şiirine girmek için iyi bir kılavuz nitelig'inde: "Şiir, ilerici şairlerin elinde, her zaman mücadele'nin ön adı olmuştur. O nedenle, yönetimi ellerinde bulunduranlarla çelişmiş, sömürülen halhın ve emekçinin yanında yer almıştır. Sonuçta, diğer sanat ürünleriyle oranlanamayacak bir biçimde iktidarlann korkulu rüyası haline gelmiştir. Zaman şeridi içinde baktığımızda, sayılamayacak kadar çok sayıda şairin çeşitli yöntemlerle yok edildiğini ya da devre dışı bırakıldığınt görüyoruz. Bu şairlerden bir bölümü de anlaşılmama yoluna sapmışlar, bu yolla kendi sanatsal soysuzlaşmalannın yanı sıra okuyucuyu da hiçleyerek şiirden soğutmuşlardır. Aynı uygulamalar yoğunluk kazanarak günümüzde de sürmektedir. Doğaldır ki böylesi kolay yolu seçmeyen şairlerin de sayısı gitttkçe azalmaktadır. Işte günümüz kavgasını sürdüren, başka deyişle ödün vermeden yoluna devam eden şairlerden birisi de îdris Atmaca'dır." îdris Atmaca ile tantsmak istiyorsanız sayfalarımızdaki yazılart okumanız gerekiyor. Nedim Gürsel'in romanları yayımlamr yayımlanmaz önce Yunancaya çevriliyor diyebiliriz. Bogazkesen, Yunanistan'aa yayımlandı ve beğeni ile karşılandı. Bu kitapla ilgili iki yazımız var. Bol kitaplı günler!... FETHINACI Memet Fuat'ın "Nâzım Hikmefi M emet Fuat'ın Nâzım Hikmet'i (Adam Yayınlan, 2000) sonunda yayımlandı, Memet Fuat zaman'la Rİriştiği yanşı kazandı. Dile kolay: Tam 719 sayfa! Belgeler, belgeler, belgeler... Bir yandan da sağlık sorunlan... Memet Fuat'ın bu müthis çabası, bana ilk kitabımın adını natırlattı: tnsan Tükenmez. Ben, bu yazıda, Memet Fuat'ın kitabındanyararlanarak, Memleketimden Insan Manzaralan'nın oluşumunu izlemeyeçalışacağım. Memleketimden Lısan Manzaralan adı, ilkin 81. sayfada geçiyor: "Nâzım Hikmet ilk olarak cezaevine giriyor (1928), yoksul Anadolu halkinı ilk olarak böylesine yakından tanıyordu. / Moskova'dan Baku'ya giderken yazdığı 'Seyahat Notlan'ndaki anla Nâzım Hikmet tı tonunu burada yazdığı şiirlerle de sürdürdü. Anlatma, betimleme kaygısı daha gerçekçi, daha yumuşak bir ses yakaıamasını sağlamıştı. / Bu ses gelişerek Memleketimden Insan Manzaralan'nda en güzel örneklerini verecek olan sesin belki de illc uç verişi, şiirde ilk denenişiydi." (s.81) Memet Fuat, "Hopa Mahpusanesi Nodan'ndan " Memleketimden tnsan Manzaralan'na çok yakın bir parça" veriyor (s.82). Ve ekliyor: Nâzım Hikmet'in hem yaşam deneyi, hem de şiiri gelişiyordu. / Yasadıklanru yapıdannda yansıtma cabasının, şiirlerinin biçimini belirleyen en güçlü etken olduğu açıkça görülmekteydi." (s.83). Bundan sonra 283. sayfaya kadar "Memleketimden Insan Manzaralan nın adı geçmiyor. Memet Fuat, Nâzım'ın Alâmeder Suresi adlı şiirini alınnladıktan sonra söyle diyor: "Kıyamet Sureleri'nin birinclsi olan bu şiir, görüldüğü gibi Osmanlı Müslüman söylemi biçcmleştirilerek yazılmış. (...) Nâzım Hikmet Memleketimden Insan Manzaralan'nın sonunda 'Carum ciğerim, on dördüne basan işçi Kerim'in sorduğu soruya Halil'in ağzından yanıt vcrirken de Osmanlı Müslüman söylemini kullanır." (s.261). "Çankın'dan Piraye'ye Mektuplar"ın "alüna şiirini ise şair sonradan, Dört Hapishaneden kitabını düzenlerken, nedense Çankın bölümüne almaktan vazgeçip Memleketimden Insan Manzaralan'nda Halil'in kansına yazdığı bir mektup olarak kullanmıştı..." (s.280). Nâzım Hikmet, Kuvâyı Milliye adını verdiği, sonradan Memleketimden tnsan Manzaralan'nın içine yerleştirdiği destanının ayrı basımına şöyle tanh atmışur. '939 îstanbul Tevkifhanesi, 940 Çankın Hapishanesi, 941 Bursa Hapishanesi." (s.283) "Nâzım Hikmet bu kurgulama (montage) yöntemini sonraki yapıdannda da kullanacak, örnekse Kuvâyi MBİiye'yi parçalara ayırarak bütünüyle Memleketimden Insan Manzaralan'nın içine yerleştirecektir." (s.285) "1940 yılı sonlanna doğnı Çankın Cezaevi'nden Piraye'ye yazdığı tarihsiz bir mektubunda şöyle diyordu:"(...) Kitap sana ithaf edilmiştir ve bu ithaf şöyledir: Hatice (PirayePirayende). Doğum yeri neresi, kaç yaşında? Sormadım. Düşünmedim. Bilmiyorum. Dünyanın en iyi kadını. Dünyanın en güzel kadını. Benim karım. SAYI 554 Memet Fuat (Bu bahiste realite umurumda değil.) 1940 senesi eylül ayı ortalannda Çankın Hapishanesi'nde yazılan bu kitap ONA ithaf edilmiştir.* "Zannedersem şimdiye kadar yazdığım en iyi şiir bu olacak. Çünkü hep seni düsünerek, sana beğendirmek için yazdım. Ne vakit böyle yapsam mudaka iyi verim vermişimdir." / "Bu 'ithar sonradan Memleketimden tnsan Manzaralan'nın başına gidecekür. 'Meşhur Adamlar Ansiklopedisi' adt şiirin bir çekirdek olduğu, Bursa Cezaevi'nde serpilip Memleketimden tnsan Manzaralan'na dönüştüğu cok açıktır. Bazı bölümler bu şiirden olduğu gibi alınıp o başyapıta aktarılmışur." (s.287) "...Bir yandan aşk mektuplan yazıyor, bir yandan bağımsızlık savasımızı anlatıyor, bir yandan da değışik yöntemlerle kişiler çizerek Memleketimden tnsan Manzaralan'na doğru giden söyleyişleri deniyordu. / Şiirinin bu aönemde göze batmaya başlayan, Bursa'da yazdıkknnda ise iyice belirginleşen bir özelliği de, sevdasıyla davasını ic içe islemesiydi." (s289) "Nâzım Hikmet (...) bir türlü başlavamadığı şiirine, '1941 Senesinde Türkiye'den Insan Manzaralan' adını koyarak, ancak haziran ayının ilk günlerinde başlflyabildi." (s.307) '1941 Senesinde Türkiye'den tnsan Manzaralan' adlı şiirini, 17 Haziran 1941 tarihli mektubunda, Kemal Tahir'e şöyle anlatıyordu: "Günde elli mısra yazıyorum. Ala ayda bitecek. 10.000 mısra olacak. Şimdiye kadar programı bozmadım. 650 mısra yazdım. Şekil meselesinde, cümle turnürleri, fîll şekilleri, kafiye meseleleri ile filan uğraşmıyorum. Bunlan mümkün mertebe muhtevayı rahatça ve en iyi tarzda, en tam tarzda en orijinal, en yapılmamış değil versinler diye bir alet gibi kullanıyorum. Müstakilen, mücerret olarak şekil araştırmalanna elveda. Muhteva, muhteva, muhteva. Muhtevayı en uygun, en basit, en berrak bir tarzda kalıplayan seı sıkıi, mum gibi parmaklara, en sıkı! ya yapışan, en pürüzsüz, en süssüz eldivenler yaraşır. (...) Şekli eldivenlikten çıkanp deri haline getirdiğimiz nispette muvaffak olacağız. Biliyorum bu gayet zor iştir. Bu zorluğu halletmenin yegâne çaresi muhtevadan şekle gitmektir. Tabii şeklin muhteva üzerindeki mukabil fakat kemiyetteki tesirini unutmayarak." (s.307308) " '1941 Senesinde Türkiye'den Insan Manzaralan' şairin söylediği gibi altı ayda bitmedi. Geliştikçe celişti, araya giren başka şiirlerle, şiir dısı işlerle Dİrfikte yıÖar Doyu sürüp gitti. Adı Memleketimden tnsan Manzaralan olarak değiştiril KftT/fcP Imtlyaz sahlbl: Çafi Pazarlama Gazete Dergl Kltap Basın ve Yayın A.Ş. Adına Berin Nadl<„ Yayın Danısmani: Turhan Cünay o Sorumlu Müdür Flkret llkiz Görsel Yönetmen: Dilek llkoruro Baski: çağdaş Matbaacılık Ltd. Stl. oldare Merkezl: Türkocağı Cad. No: 5941 Cağaloğlu, 34 354 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C di. Sonra dördüncü kitaba Ikinci Dünva Savaşı'yla ilgili bölümler girip başka ülkelerin insanlarından da manzaralar çizilince, yalnızca tnsan Manzaralan demek belki daha doğru olur diye düşünüldü.' / "Ne var ki beş kitaba yayılarak 19.000 dizeye yaklaşan yapıt, Nâzım Hikmet'in önce Münevver Berk'le yaşadığı bir aşk serüveni sonucu, kansından yapıtı adadığı Piraye'den aynlmak istemesi, derken gene ona dönmeye çalışması, derken gene Münevver Berk'le ilişki kurması, arkasından cezaevinden çıkabilmek için açlık grevleriyle yürüttüğü çok yıpratıcı bir savaşıma girişmesi, serbest bırakıhnca da öldürülmek korkusuyla yurt dışına kaçmak zorunda kalması, arkada bıraktığı müsveddeleri saklasın diye verdikleri dostlannın ise, yaratdan gergin havadan ürkerek hepsini ateşe atıp yakması, yüzünden tamamlanamadı." (s.310) "Bugün elimizde yapıün ilk dört kitabıyla, beşinci kitabının dört bölümü var. Şair yurt dışındaki son yıllarında tnsan Manzaralan'nın polisin eline geçtiğini, birçok bölümünün yok olup gittiğini sanıyordu." /"Meşrutiyet'ten bu yana Türkiye'nin toplumsal tarihini yansıtmak amacını güden Memleketimden tnsan Manzaralan, değişik tarihlerde yazılmış parçalann bir araya getinlmeşi yoluyla, 'montage' yöntemiyle kuruluyordu. Örnekse Kuvâyi Milliye destanı parçalara aynlarak yapıta sonradan yerleştirilmişti." (s.310) "Ne şiir, ne roman, ne öykü, ne oyun, ne senaryo, ne tarih olan, ama bütun bu türlerin bazı öğelerini içeren bu benzersiz yapıta, adı konmamış bir 'yeni tür'ün ilk örneği diye bakılabilirdi. Ağırlık şiirde, 'yoğunlaştınlmış anlatım'daydı. Sınıfsal konumlarıyla birtakım kişiler çizilip tarihsel olaylar zinciri içindeki yerlerinde yansıtılıyor, gerekırse bunlar tarihe geçmiş gerçek kişilerle Karşı karşıya getiriliyorlardı. / Her sınıftan insan hem genel görünümleri, hem de özel çesidenmeleriyle canlandınlıyordu.'' / "Şair yeni t>ir anlatı türü arayarak yola çıkmarnış, ama gerçekleri gördüğü, duyumsadığı gibi aktarmaya cabalarken yeni bir anlatı türünün eteklerinde dolaştığını sezmişti." (s.311) Nâzım, Memet Fuat'a gönderdiği bir mektupta şöyle diyor: "...Roman, muayyen bir sosyal münasebeuer inlüşafının verimidir. Bana öyie geliyor ki, roman ve hikâye nasıl kendilerinden önce olan şiirden faydalanmışlar, fakat yeni bir keyriyet olarak taazzuv etmişlerse, bugünkü sosyal şartlann gelişmesi de, romandan, şiirden, hikâyeden, senaryodan filan faydalanacak olan fakat yepyeni bir keyfiyet halinde ortaya çıkacak yeni bir yazıyla sanat tarzıru gerçekleştirecektir. Şimdi kafam bunu ismi ne olursa olsun gerçekfeştirmeye uğraşıyor." (s.312) "tnsan Manzaralan'nın yazılması, tekrar tekrar ele alınıp üstünde çakşılması, eklemeler, çıkarmalar yapılarak bilinmeyen bir geleceğe doğru uzayıp gjtmesi, ister istemez, zaman zaman bir yana bırakılmasına, zaman zaman da başka işlerin yanı sıra yürütülmesine yol açtı.* (s.314) Nâzım, 1941 vılı sonlanna doğru Kemal Tahir'e yazdığı mektupta "...galiba ben arök şairlikten el çektim ve başka bir şey oldum." (s.315) diyordu. "Bugünlerde Manzaralar'ı yine boşladım, tezgâhlarla uğraşıyorum. Şunlan bir hale yola sokayım, tekrar Manzaralar'a döneceğim. "Nazım Hikmet'in Bursa Cezaevi'ndc yazdığık en önemli yapıt hiç kuşkusuz Memleketimden Insan ManzaralanVdı. Ama bu kitabını, baslarken söylediği gibi altı ayda bitircmemis, çesidı ncdenlerle ara vererek cezaevinden cıkana kadar yazmıs, gene de sona erdiremeden Dirakmısü. (s.347) Memleketimden tnsan Manzaralan'nın hikâyesi böyle... Ama Memet Fuat'ın Çetin Altan'dan alıntıladığı bir yazı var, o yazıya değinmemek olanaksız! Çetin Altan, 5 Temmuz 1951 tarihli "Yeni Adam" dergisinde "Nâzım Hikmet'in Kaçışı" başlıklı bir yazı yazmış, Nâzım'ı "karaktersiz", "iradesiz", "uşak , "Haysiyetsiz", "şerefsiz", "canı cehenneme" gibi sözlerle anıyor... 1951 'de Çetin Altan 25 yaşındaydı, çocuk değildi,nasıl yazabildioküfurleri!.. • DUYURU; Her perşembe Cumhunyet Kitap Eki'ne bir yazı yazıyorum. Yılın on ayında, her pazar, TRT/2'de kitap tanıtımt yaptyorum (1999'da ikikitabım yayımlandı.) Bunlartn dışında benden yazı ıstenmemesini, konuşma istenmemesini özellikle rica ediyorum. F.N. NAZIM HİKMET CUMHURİYET KİTAP SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle