Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Comert bir şair da yüzünde taşırdı Balkan rüzgârlarının esmerliğini/Rakolça kırlarının havasını" diye başlavan bu usta işi şiir yalnız bir özyaşamöyküsii değil, aynı zamanda da bir şiir manifestosıı. Böyle olması, yani şairin hayatından şiirine geçmesi bile /.aten şiirin ancak hayattan, yaşanmışlıktan kaynaklanacağını belirten bir bildiri. Ama şiirin son dizelerinde Fişekçi'nin şiir (vc hayat) anlayışını daha da .ıvrıntılı bir şekilde buluyoruz: Yeryüzü diye bir şey var ' '. insana uygun bir yapt Geçip tüm stnırlan Üstüne boylu buyunca uzanmayı bekleyen. On sekiz dizelik bu kısacık şiirde babasını, annesini ve Balıkesir'de çncukluğunu geçirdiği, "Ev'in değil, Bağ'ın önemli olduğıı" bağ evini anlatan şair bu sınırlı dünyadan yeryüzünün uçsuz bucaksızlığına doğru uzanıyor, her gerçek şair gibi, kendi hayatından hareket ederek bütiin hayatı kucaklamak istiyor. Bunun nasıl bir şiirle yapılabileceğini de gerçek babasıyla birlikte şiirdeki atalarından birini, Yahya Kemal'i, anarak bclirtiyor. Burada, tıpkı Yahya Kemal gibi, ilim ve sanat gösterilerine girmeden, "beyaz" bir dille hayatı yazacak bir şairle karşı karşıya olduğumuzu öğreniyoruz. Fişekçi'nin tüm şiirleri gibi, Sevgi Bag~im'ndaki şiirleri de sonunda bu manifestonun ışığında okunmalı. Bu şiirlerin en etkileyicilerinden biri de bence kitaba adı nı veren "Sevgi Bağları". Şiir, Fişekçi'nin yogurı bir içki, eğlence ve hovardalık serüveninden sonra otuz altı yaşında ölen mobilya ustası dayısı ile, üç aylıöından başka bir gelirininin olmamasına karşın, oğlundan kalan borçları ödemekte direnen yaşlı anneannesinin öyküsü. Harcanmış bir hayat, acı, ölüm, yoksulluk vc sonunda, her şeyi unutturamasa da, bir ölçüde dayanılır kılan sevgi şairin yazdıklarında bir aıaya geliyorlar. Yahya Kemal, "Şiiri anlayışımız, işte asıl mcsclcnin kördü&ümü bu," demişti. Şiiri anlayışımız bu ka dar yanlış olmasaydı, bu şiirin son birkaç yılın en güzel şiirlerinden biri olduğunu görebilirdik. nı bir lokantadaki kısa bir mutluluk anının içine sokarak bize yaşatıyor. Onca fotoğrafın, gazete haberinin, televizyon görüntüsünün yapamadığı, yapmak şöyle dursun, sürekli olarak yinelendikleri için etkisiz hale geldiklerinden, düpedüz engellediği şeyi yapıp bu acıyı auymamm saglıyor. Bir kez daha, şiirin ne olduğunu bilseydik, burada gerçek bir şiirle Karşı karşıya olduğumuzu anlardık. Sevgi Bıiğ/ıirı'nda başka güzel, çarpıcı şiirler de buluyoruz. Ne var kı, oldukça sık olarak zayıflıklarn âa rastlanıyor. Bu, özellikle Fişekçi'nin "siyasi" detîigim türden şiirlerinde oluyor. Şair tam da "Beyaz Kiraz Likörü"nde uzak durmayı bccerdigi hatalara düşüp mekanik bir şekilde, sömürülen insanlardan, ağlayan çocuklardan vb. dem vurmaya başlıyor. "Bugün ne yazsamP" diye düşünen bir köşe yazarı gibi ki Fişekçi'nin yaptığı işlerden biri dc tabii köşe yazarlığı önemli bir toplumsal konu bulup yazdığı izlenimini ediniyoruz. Fişekçi bu zayıf şiirleri neden yazıyor? Bir an önce yeterince şiire sahip olup kitap yayınlamak için mi? Şiire aldırmadıfiından mı? Savrukluğundan mı? Bu soruların hepsinin cevabı elbette hayır. Kanımca Fişekçi bu şiirleri cömertliğinden yazıyor. Şairin cömcrt bir insan olduğunu görebilmek için kendisini sahsen tanımaya gerek yok. Edebiyat sözfüklerine bakanlar Fişekçi'nin yetmişli yıllarda Sanat Emeği, seksenli yıllarda da Yazko Edebiyat dcrgilerinde görev yaptığını, şimdi de Adam Yayınları'nda görev yapmakta ve Adam Sanat dergisini yönetmekte olduğunu gö Turgay Fişekçi ve Sevgi Bagları MçakgönülÜÜük ve cömertlik receklcrdir. Yayın dünyamız içinde böyle kilit noktalarda bulunmuş ve bulunan birisi dileseydi şimdiye kadar çoktan bir imparatorluk kurabiîir, o çok sevdiğimiz sözcükle "iktidar" olup dalkavuk "hayranları" tarafından her yerde korku ve saygıyla anılabilirdi. Fişekçi'nin, bunu yapmak yerine, geri planda kalıp sessizcc edebiyata hizmet etmeyi yeğlemesi nasıl bir alçakgönüllülük ve cömertlik belirtisi. Şair mutlaka yazılması gerektiğıni düşündüğü gerçekleri, şiiri ni zedelemek pahasına da olsa, yazmadan edemiyor. Bu açıdan, cömertliğin Fişekçi için tehlikeli bir öğe olduğunu ileri sürebilir ve "Sorulara yanıt yoktıır snğıık bir yürekte", diyen şaire, Graham Greenegibi, bir yazann yüreğinde bir buz kıymığı olması gerektiğini söyleyerek karşılık verebilir. Ama, her zaman olduğu gibi, bu durumda da bir sanatçıyı bütünlüğü içinde kabullenmek zomndayız. Fişekçi'nin, bazı şiirlerinde olumsuz bir roloynayan cömertliği olmasaydı, en iyi şiirlerindeki sevgi, anlayış ve sıcaklık da olmazdı. Bir anlamda, elinde avucunda ne varsa har vurup harman savuran dayısı gibi, Fişekçi de yeteneklerini israf ediyor; ama, gene dayısı gibi, o da bize sağlam ve güzel yapıtlar da sunuyor. Hâlâ üzerınde ntururum yazı yazarken Daytmtn yaptıg't sandalyenin Annemin çamaşırlan onun şi/onyerinde durur Bir dıvanı var ağabeyimde Bir de fotog'rafı olacak kim hilir nerde! Fişekçi'nin kendisi de, bunları yazan ben de, okuyan sizler de bir gün kim bilir nerede olduğumuzda, Sevgi Bağlan'ndaki şiirlerin bazıları, iyi yapılmış mobilyalar gibi, hâlâ hayatın içinde işlevlerini sürdurüyor olacak. • yınlart/ 1998/64 s. Sevgi Bağları/Tfcrgav Fişekçi/Adam Ya Bir süre önce Behçet Necatigil Şiir Ödüîü'nü alan Turgay Fişekçi'nin duru ve yalın şiirlerine hak ettikleri değerin verilmediği söylenebilir. Fişekçi'nin ödül alan kitabı Sevgi Bağları'nda temel özelliği cömertlik olan bir şairin sıcak ve sevecen yapıtlarını bulacaksınız. ŞAVKAR ALTINEL B LI yılın az sayıdaki sevindirici olaylarından biri Turgay Fişekçi'nin, son kitabı Sevgi liağîarı'yia Behçet Necatigil Şiir Odülü'nü kazanmasıydı. Fişekçi daha önce de çeşitli ödüller almış, kitaplarının öncmli bir bölümü dc birkaç kez basılmış bir şair. Genc de günümüz Türk şiiri içinde hakettiği kadar önemsenmediği, hatta bir ölçüue "gölgede kaldığı" ileri sürülebilir. Bunun necıcni de kanımca basit: Şiir yazmanın biçim oyunları yaparak çarpıcı olmak olaralc algılandığıbir ortamda Fişekçi'nin alabildiğine duru ve yalın bir şiir yazmakta direnmesi. Geçenlerdc yeni baskısı yayımlanan Çağdaş Tiirk Şiiri Antolojisi'ne yazdığı sonsözde şiirin izlemesi gereken gerçek yolun "düz anlatım" olduğunu ileri süren Memet Fuat bilc Fişekçi'yc yalnızca "iyi şair" payesini verirkcn, günümüzün gcnç ustaıan olarak adlandırdığı şairlerin çoğunu düz anlatımdan başka her şeyi deneyen adlar arasından seçmiş. Şiir konusunda içindc bulunduğumuz kara karışıklığının üst eşelonlara kadar sirayet etmiş olduğunu gösteren bu ürnek Fişekçi'ye neden yeterince değer verilmediğini de açıklıyor. Kendi payima, Fişekçi'nin şiirlerini nep severek okumuş, ama itiraf etmeliyim kı zaman zaman daha (da) iyi olabileceklerini de düşünmüşümdür. Cene Memet Fuat, Fişekçi'nin az yazdığını söylüyor. Bence sorun, tam tersine, çok yazması. Kendini şiiri gerçekten yakaladığı anlara sınırlayıp daha az yazsa, yukarıda açıkladığım nedenlerden belki Türk şiiri içinde gcne yeterince saygı görmeyccck, ama olabileccğini çok açık bir şekilde gösterdiği, gerçekten de ince şairi de olacak. Dunyflnmscnan Fişekçi'nin şiir anlayışı Sevgi Bıiglcin'nda yuı alan ilk şiir olan "Yapı" Fişekçi'nin ne kada iyi yazabildiğini kanıtlıyor. "Üsküp'te doğmuş babam/ Yahya Kcmal'dcn yirmi sekiz yıl sonra/ O Sevgi Rağlım'mla bu tıır başka şiirlerin de olmasına karşın, Fişekçi yalnız kişisel hayatın ve aile ilişkilerinin şairi değil; manifestosunda belirttiği gibi, tüm dünyanın acılarıyla ilgileniyor. Kitapta bu alandaki şiirler arasında da kusursuz olan bir tanesi var. "Beyaz Kiraz Likörü" adlı bu şiiri, çok kısa oldugu için aşağıda bütünüyle veriyorum: "Bu sonuncu," dedi îtalyan Lokantası'nın beyaz önlüklü yaşlı garsonu, "seneye yok!" Oyle bir andı, herkcsin mutlu oldugu Dalmıştım şişenin sonunda bitmesini is temediğim şarabın kızıllığına Pek de anlayamadık gözümüz bir onda, bir önümüzdeki tiramisularda. "Beyaz kiraz likörü," dedi, "yalnızca Yııgoslavya'da yapılırdı, serin dağlı kirazlar ülkesinde. Savaş başladığından beri artık gelmiyor." Pek az şey, duygusallığa düşüp klişele re başvurmaclan, böyle, sözcüğün en geniş anlamında, "siyasi" bu şiiri yazmak kadar zorolabilir. Fişekçi bu çetin sınavdan başarıyla geçiyor, bütün bir savaşın acısı fflf 8ALLANIY0R Cumhuriyet k i t a p I a r ı Pi.N/in Deprem Kitabı P.E.N.'DEN TAVSİYELİ SAYFA 8 Depremden zarar görenlere, görmeyenlerc, görecck olanlara... Muzır Kuruluna, YÖK'e, RTÜK'e, Talim veTerbiye Kurulu'na... CumhuriYet Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad. No:39/41 kitap kulübü (34334)Cağaloğlulstanbul Tel: (212)514 01 96