Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
î çok yazıldı' denmekte. Gerçekten çok mu larına karşılık gelecek aşağılayıcı yaztldı ya da gerektıği gibi yazılabildi mi? olmayan sözcükler açısından fa Bundan daha doğal ne olabilir ki? kirdir. Belki de hiç yoktur böyle Daha önceki bir konuşmamızda sizin dc sözcükler. Dilin bu dayatması yavurguladığınız gibi, hayat kadın erkek ilişzar için ciddi bir sorıın. Alışılmış kisine dayanmıyor mu? Kaldı ki bu ilişkisözcüklerin hiçbirini kullanmalcrin kadtnların açısından ya da kadınladan, saydam imgelerle bu zorlıığu rın açısından da irdelendiği yapıtlar hiç de aşmaya çalıştım. çok sayıda filan dcğil. Kaldı kı bir "Anna Söz imgedcn açılmışken, en çok Karenina", bir "Lady Chatterly'nin Aşığı" sevdıgım yanlanmzdan biri, sözhatta Andre Maurois'nın "îklimler"i dıicüklcri kullanmadaki yaratıcılıfozeyinde kaç romanumz var? Belki eskilenız Özellıkle alamntzla ılgili oire uzanmak gerekecek. Halit Ziya Uşaklimscl terminolojiye ait sözcükler lıgil ustaya, bir "Aşkı Mcmnu"ya, Reşat anlatım dtlinizle çok doğal biçimNuri'nin "Eski Hastalık"ına. Daha ycnide bütünlcşmiş. tmgezenginlig'imz Icrdcn her iki cinsin iç dünyalarına da dude anlatımza, çoğunun dediğı gıbı, yarlı bir yaklaşıma örnek olarak Erhan şıirsel bir titresim kazandırtyor. ÛrBencr'in "YaJruzlar"ı, Vedat Türkali'nin neğin "buz kristali", "tü'nel", "el"Bir Gün Tek Başına"sı geliyor aklıma. mas parçaiı" gibi ... şiir de yazıKoca Tanpınar'ın "Huzur"u bile aşkta yor musunuz? yalnızca erkeğin iç dünyasını verir, kadın Ilayır, hiç şiir vazmadım. DulcapaL kutııdur. run bir dakika, vaktiyle, galiba bir lidebıyatımızda, özclliklc romanda an aşk acısıyla, kimseye okumadıgım sclltk haşarıyla kullamlmış dıyemtyorum, birkaç uize karalamıştım. Hayır, doğrusu. Genelde cinsellik ya crkck hoy şiir yazmadım, yalnızca okudıım. ratltg'ıyla kabaca ışlendı ya da utangaç ta Okurlarım belki bilir, aslen ecvırlarla geçiştirilerck anlatıldı. Bu konu zacıyım. Gerçi, bizim meslekdaşsizde kmlgan imgelcrlc sunulmuş Bu bö ların dcyişiylc hiç "eczanc cczacılümlerde ntismar cdılir endışesini taşıdı lığı" yapmadım. Mezun oldu^ıım yıl akanız mı? demik kariyerc girdim, öfiretiın üyesi oldum ve bitkisel kökenli ilaç hammadde Ozcl yaşantım açısından istismaredileri üstüne uzmanlaştım. Bu dcmektir ki, Iir endişesini doğrusu pek taşımadım. müstahzar isimleri size olduğu kadar baEdilebilir tabii ama pck bnemsediğimi na da yabancıdır. Sonra da, eczacılığın sanmıyorunı. Kınlgan inıgelerin iki nede her türıüsüne son verdim. Ama insan orni olabilir. Ririncisi şahsımdan kaynaklaganizmasıyla doöal ya da sentctik tıbbi nan. Cinselliği kırılgan yaşadım, bunun maddcnin yani iıaun temel etkiles.imleri metneyansimaması ınümkün dcğildirdielbette unutulınaz. Henüz yorgıın olmayc düşünüyomm. tkincisi bilinçli bir enyan genç /ihnin öncmscyerek, sorumludişeydi ve dilden kaynaklanıyordu. Türkluk duyarak edindi^i bilgi daha sonraki e anlatım püzcllikicriylc dolu, çağrışımyıllarda kişiliğin doğal bir parçası halinc ara auk, cok sjiirsel, gerçekten çok güzcl gclir. Sanırım bu doğallıktır, metne sızan bir dildir, bir konunun aışında. Cinsellik ecza kokusunun ukalaca ya da yapıntı olsöz konusuysa kaba mı kasa, maço mu masına mcydan vernıeycn. maçodur! Kadının duygularına vc duyuAyrıca bcdensel iijleyişi imgelerle ifade etmek ya da bir baska anlamı bedensel işkunuşunu uyandmrdı tenimde. leyişc yükleyerek dcyim yerindeyse fizyoSonra... lojiyi imgeseUeşti rmek hoşuma gidiyor ve Bahar gcldi vc bcn bir zamanlar O'nıı bu tarz bir anlatım gövdenin "gizemini" anımsadığımı anımsadım. Anladım gençarayabildiği için bana önemli geliyor. liğim bitmişti..." Edebiyatın insana ait söyleyecek yeni Atasü'nün bu özcleştirel sürecindc sözü kalmadığı türünden ileri sürüşleri "bıız kristali"nin, "tüncrin, "elmas parçagülünç buluyorum. Tıbbın insana ait söysı"nın neyi ya da neleri çağrıştırdığını parIcyecek sözü bitti mi edebiyatınki bitsin!.. mak ııçlarınızda duyumsayabilirsiniz. ür ilk romamnızda Cumhuriyetin ilk kuneğin aşk süreci zamana ilişkin imgelerle şağının yanı sıra bugünün ayaınına o güneşitlendırilmiştir: lerden göndermeler vardı Yenı romamnız"öngün = kıvılcım da ıse, insanı fızyolojik psikolojik yörıden ilk gün = diş yarası en iyitanımast gereken lıp doktorlarından ikinci gün = dil yarası yola çıkarak, bu kez baskı dönemlcrinden üçüncü gün sevişme duygıısu bugünün aydınına daha farklt göndermedördüncü gün = kırık bebek ler var. Bunu tesadüfen yaptığtmzt samyobeşinci gün = ayrdık rum. Neyi amaçladıntz? ertesi (s.12)". Ertesi başa mı İki amacı birbirinden ayıralım. Sağdönüş yoksa kendini mi buluş? Birey ollıkçılarçevresitanıdığımbirortam. Eczama sürecini yaşayamayanların aşkları da cı idim ve bir doktorla evliydim. Bu çevböylesi bir ertesi dc yitip gitmiştir. rede, cinsellik konusunda kimscnin bir Erendiz Atasü bedenin aşkla buluşproblcmi yokmuş, her şey yolundaymış muşluğunu, yarım bırakılmışlığını, anotogibi davranılır. Arkasına saklanılacak bimi okumuşluğun artdan ile içtenlikÜ bir limsel bilgi, koruyucu kalkan gibidir. Oydille anlatmaktadır. Ancak anlatılarda olsa çoğu kez hiçbir şey yolunda dcğildir. ması gereken cstctik unsurları gerçekçi Kimi aldatıyoruz ki? gözlemlere czdirmiyor. Türkiyc toplumunun doğadan uzaklı"Yazmanın cn ilkel biçimi ağuyu bir ilğını, hatta doğayı scvmeyen, tanımaktan tihap gibi akıtmaktı... Özyaşamsal yazda adeta ürken bir yanı olduğunu her gemak, ikinci kez yaşamak değildi. İkinci çen gün biraz daha berrak idrak cdiyoyüz yüzmekti, suyun derinliğini ölçerek rum! Bunun nedenlerine burada, söyleçifte bilinçle deneyimleniyordu. (s.154şimizin sınırlı alanında girmek istemiyo155)" Ben i ve dönemlcri betimleme dili, rum. Ama böylc bir olgu var ve çok da dibilimsel mantığı ile doğal biçimde kayrençli. (Uğradığımız deprem relaketine naşmış. Okur roman dılinin tadına varıtrajİK haksızlığtmız bile bu savı destekle yor. Türkçe Atasü'nün dilinde bir kez damekte.) Yalnız sağlıkçılar değil, hepimiz ha donanmış, canlanmış. Cıençliğinizin bedenlcrimizin içindc, o gövdcye yarı yayakıcı mevsimlerinc dönme gücünü, inbancı yaşamaktayız. Bilmek ve yaşamak san olma erkini özclliklc dc kadın olmaözdeş değildir, bilginin yaşanlıya dönüşenın taşınabilir ağırhğını bir kez daha okubilmesi için sezgiyle vc hissctmeklc, kimi mak yeniden yasamak değil; olsaolsa kenkez düşlemekle kaynaşması gcrckir. dinizin bir kez daha belki dc ilk kez larYaşadığımız cinsclliklerin (en a/.ından kına varnıaktır. • bizim kuşaklar için) acınası sefaleti ve gülünesi ıstirabı, sizin deyiminizlc 'özncleı' " Aııkara Lnesi lidebıyat Öğretmenı insan bcdenini bilen kişilcr olunca daha bir acıyLı sıııtmaktadır. Romanda yaşanğin O Yakıcı Mevsimi/'Hretıdız tı kesitleri sunulan iki çiftin de hekim ol Ata\ii/ Brlgı Yayıncm/ 165 s KİTAP SAYI 509 maları bu nedenledir. Geçmişten günümüze göndermelcre gelincc... 30'ların ve40'ların Kemalist kuşaklarıyla, zihinsel formasyonlarını 60'larda, 70'lerde geliştirmiş genç sosyalistlerin arasında önemli benzerıiklcr var. tdcalist insanlardı onlar, yurt scvgisi ve sorumlu luk kişisel çıkarlarından öndc gclirdi onlar için. Şaka degil, bu ülkeyi 30'ların, 40'ların idealist gençleri kurdıı, daha sonrakiler gelip bozmadan öncc! 60'lann, 70'lcrin sosyalist gençleri toprak ağaları iktidarlarınca ölümlerde, hapislerde kırdınlmasaydı, onlara imkân vcrilseydi, bu gün ülkenin genel dıırumu herhaldc şimdiki kadar ümitsiz olmazdı. ü insanların yapay kimlik sorunları yoktu. Ne olduklarını vc niçin çabaladıklarını biliyorlardı, insanın gerçek kimliğini ürettiği işte bulduğunun bilincindcydilcr, orta çağlarda kalmış ve kalması gereken gelenekselliklerden, bölgecilikten, ırksaı ve dinsel kökcndcn medet ummaya hiç ihtiyaçları yoktu. Bugüne gelince... Yeni dünya düzenini ve tek kutuplu dünyayı bir fciaket dizgesi olarak nitelendiriyorum. Bu dünya lcişisel planda romandaki TomrisTurhan çiftinin felakcti olacaktır. Herhalde okurun dikkatinden kaçması olanaksızdır, romanın tam ortasındaki "C>ömü Töreni" sona eren yüzyıla ve bu yüzyılda insanlığı yarı yofda nırakmış düşünselsiyasal akımlara ağıttır. Bu günün genç kuşaklan (özcllikle yeterince sanayileşemcmiş ülkelerde) uluslararası sermaye iktidarlannın yönetimindeki ve kitle iletişim araçlarıru tamamen ağına dolamayı başarmış kültürsüzleştirme odakları tarafından, sinemadan best / seller'lara uzanan geniş bir ateş hattından taarruz altındadır. Bu çok gürültülü âncak tek sesli beyin yıkama tek mutluluk olarak tüketime, tek amaç olarak bireyscl çıkara, tek ideoloji olarak dine, özenilecek yaşam biçimi olarak fastfood'a vc blucine işaret etmekte, insanlığın büyük hayatını özünden yani, insandoga, insan/ maddc, teknoloiiekonomi, yöneten sınıfyönetilen sınır, kahramankitle, egemen ülkesömürülcn ülkc çelişkilerinden ve gerilimlerinden boşaltarak, teknolojik becerinin boya kübüne batırılmış ilkel bir mistizmin masalları derekesinc indirgemektedir. Bunun sonucunda do^an kavram kakafonisinde su katılmamış sağcılar kendilerine solcu sanmakta ya da öylc göstermcktc yarar görmekte, baskıcı milliyetçüiğe karşı çıkma adına etnik milliyetçilik zorbalaşmakta, faşjzan ırkçılık kah ramanlık saydmakta, dinci faşizm dcmokrasi süsleri takmakta, hayat ncredeyse yaşanmaya değmeyecek kanlı bir soytarılı ğa dönmektedir. Umutsuzsunuz. Üfkelivim. Bu öfke romana unmiş. Tomris'in öfkesinde belirginlesiyor. Gene de astl kahramammız AyşeAysu sonunda tümlüg'e ve iç huzuruna ulasabılmekte. Uzun vadedc umutsuz değilim ve biz insanlan besleyen (kimi kez de yok eden) ve onaran doga ve yaratıcılık neyse ki her koşulda vardır. Üstclik AyşeAysu'nun ki acı bir zaferdir. Göstergebilimsel konuşacak ulursak, özncler (kişiler) yeni romammızın yüzey yapınnaa tek bir kimlik olarak belirmiyorlar. ÖrneSin AyseAysu kimliği çok başanlı kurgulanmtş ve üç ayrı bcnlikle betimlenmi}. Bu ayrılma bir ruhsal hastalık biçimi de hiç değil. Oznelerinizin her biri sahnedekı tek kısilik oyuttcu ustalıg'ıyla okura sey lenıyor. Senaryo kurgusunu roman ıçınde eritmişsimz. Romanda yeni arayışlar olarak yorumlanabilir mı? Her insanın kişiligl, iç dünya sı çelişkiler içercn bir yeıpazedir. Omür bir anlamda, çelişkilerimi zi yeni bir bireşime bütünleştirebilme vc bu tümlüğü pckiştirebilmc cabası dcğil midir? Bazen farkındayızdır nıı çabamızın, bazcn defiilizdir. [ıiçbir zanıan mutlak başarıya ulaşamayız, çünkii hayat devingendir ve kurdugumuz dengclcri sık sık sarsacaktır. Insanui bu mücadclesi,yani aklını başında tutabilmcye yönelik bu trajik çırpınışları büyülüyor beni. Kişilik yelpazesinin somut yırtılmalarla parçalanması sanılandan çok daha kolaydır çün kü. Parçalanmanın çok kolay gerçekleşebilcccöi alanlardan biri cinscl uuygular ve cylemler. Ayşe benim kahramanınıın gelencksel kadın yanıdır, Aysu ise daha atılgan, daha yürekli ve sorgulayıcı yandır; "yeni kadın"a daha yakındır. Cinscllikle yüzleşen insanı bir başka çeliski daha bekler; duygu// duyu ve mantık hef zaman el gitmediği gibi çoğu kez birbirine karşıt mevzileraedir. Kahramanımın doğal ve akılcı yanlarını bclirtmek üzere iki ayn sese daha ihtiyacım vardı, ama dört isimli bir kahraman da abartılı olacaktı. Doğal ve kendiliğinden tepkileri Ayşe'ye, sakınımlı vc akılcı tepkileri Aysu'ya yükledim. Ayşe ve Aysu çeşitli yitimler bahasına kişilik tümlenişinc ulaşacaktır. Bu bir Pyrrhus zaferidir, Laşta tiirlüsü de olamaz zaten. Kadınla erkcğin ilişkisi ne yazık ki çoğu kez 'iki cambaz bir ipte oynamaz' türünden bir güç tahtıravellisine dönüşüyor; içtenliği öldüren bu acımasız oyun da, insan kişiliği bazen patolojik boyutlara varabilen yardmalar gösteriyor. Dil baska, düşünee ve duygu başka telden çaimaktadır. tç dünyalar sessiz seslerle uğultuludur, kaçak, korkak, hesapçı seslerle. AyseAysu ile Fethi'nin yüzleşmelerini ya da yüzleşememelerini iç seslerin de işitildiği birt iyatro sahnesi veya sizin dcyişinizle bir senaryo gibi kurgulamayı, ilişkinin sahiciliğini yitirip maskeli baloya indirgenişini vurgulamak açısından uygun gördüm. "Ozyaşamsal yazmak ikinci kez yaşamak deg'ildi. İkinci kez yüzmekti, suyun derinliğini ölçerek, çifte bilinçle deneyimleniyordu" (s. 154). Ozyaşamsal öyküye ve romana bakışınız nedtr? Ozyaşamsal öğeler hcp vardır, olmalıdır da. Yazar kendisiyle yüzleşemiyorsa, hangi gerçeklikle yüzleşebilir ki? Mümkün değil. Önemli olan ozyaşamsal olanı ayaklayabilmek, okur için anlamlı olanı scçebilmektir. Önemli olan özbunalımın burgacına kapılıp başka insani durumlara duyarsızlaşmamaktır. Ve hepsinden önemlisi, özdeneyimi boşalmanın ilkel rahatlığıyla, atılmış safra gibi yığmamaktır okurun önünc; onu işlemck, ona yeni bir biçiın vcrcbilmek ve onıın çoğu kez acı veren izlerinden bir güzcllik yaratabilmektir. • •, ' SAYFA 15 CUMHURİYET