04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cinsellik. vasam ve zaman üzerine DİLEK DOLTAŞ ' E rendiz Atasü kadın yazar olarak gençlik, cinsellik vc aşkın kadınların yaşamlarındaki vazgeçilmez yerini Gcnçliğin O Yakıcı Mevsimi'ndc, yaşamın devingenliği içinde irdeler. Bu kavramlann kadınların yaşamında içgüdüsel vc duygusal yönden etkili olduklan kadar onların belleklcrindeki çağrışımlanna göre de anlaın kazanip etkin olduklannı roman boyunca yumuşak, tedirgin ama dürüst ve ısrarcı bir kadın diliyle anlatır. Anahatlarıyla Gençliğin O Yakıcı Mevsimi kadın cinselliğini hem tcmcl hcm psikolojisi içinde hem dc belli bir kültür bağlamında tartışan sayılı Türk romanlarındanbiridir diyebiliriz. Bicimselaçıdanbu roman, yazarın Dağın Oteki Yüzii adlı yapıtı gibi dermeci ve deneyseldir. Burada doğaya ve doğa bilimlerine ilişkin imgeler nıetin içi anlam yüklemcleriyle simgelere dönüşür ve anlatının dizgesini belİrler. Ancak bellekte simgelere dönüşen imgeler ve onlarla ilişkili olay ve karakterler niçbir zaman durağan değillerdir. Kadın kahramanın zaman ve duruma göre değişen duyguları, usu ve dcğerleriyle şekillenip onun belleğinin dünü, bugünü ve geleceği algılamasında etkin rol oynarlar. îçerik yönünden Gençliğin O Yakıcı Mevsimi, toplumsal öğelere ağırlık vermekle birlikte temelde orta yaş dönemindeki okumuş, kentli bir Türk kadının kendisiyle acımasızca hesaplaşmasını aktarır diyebiliriz. Burada Atasü cinselliğin özne üzerindeki değişken etkisini ve bu etkinin öznel ile toplumsal kimlik oluşumundaki rolünü çok yalın ve sarsıcı bir biçimde scrgilcr. Ayrıca burada özncl ile toplumsal ve evrensel diyebileceğimiz duyguların, davramşbiçimlerinin, düşünce ve yargıların nasıl zaman ve kimlik sınırlarının dışına taştığını görürüz. Anlaüda duygu, davranış ve anlamlandırma birbirleriyle sürekli etkileşim halindedir ve biri öbürünü etkilerkcn değiştirir. Okur bu ctkileşimin ve dcğişimin nasıl gerçekleştiğini zaman zaman farklı kişilermiş gibi sunulan AyşeAysu adlı, kimliği bölünmüş bir kadınla onun "duygularının kız kardeşi, yaratı enerjisinin yansısı..." (149) Tomris'in belleğinde, usunda ve duygıılarında izlcr. Bir dantel titizliğiyle, her türlü ayrıntıa dikkat edilerek biçimlcndirilmiş olan u roman altı bölümden oluşur. Ancak diğer bölümlerde parça parça ele alınıp, birbirindcn kopuk episodlar halindc tartışılan öykü "Bir Gönül Hikâyesi Bir Ayrdığın Öyküsü" başlıklı dördüncü bölümde okura bir bütünlük içinde sunulur. Okur ilk defa burada larklı isimler yoluyla parçalannnş benliğini tanımlamaya çalışan başkahramanla tanışır. tlk bakışta, dördüncü bölümde öykülenen AyşcAysu'nun üniversitede doktor asistanken Fethi adlı bir meslektaşıyla yaşadığı ve çok kısa süren bir gönül macerasıdır. Ay?Aysu'nun yakın arkadaşı, ikinci kadın ahraman doktor Tomris'in de meslektaşı doktor Can ile kısa süren bir gönül macerasıdır. AyşeAysu'nun yakın arkadaşı, ikinci kadın kahraman doktor Tomris'in de meslektaşı doktor Can ile kısa süren bir gönül ilişkisi olduğunu bu bölümde öğreniriz. Ancak daha önce de belirtildiği gibi bölümde asıl ele alınıp sorunsallaştırılmaya çalışılan toplumun aşk ve cinselliğe ilişkin ölçiit ve değerleriyle kentli profcsyonel kadınların duygu ve beklentilerinin, bu maceralardan yaşamlarının çeşitli dönemlerinde nasıl ve ne ölçüde ctkilendiğidir. Kanımca bu nedenle kısa gö nül maceralarının anlatıldığı bu bölüm yalnızca ilikşilerin sürdüğü günlerin öy küsünü aktarmakla kalmaz, AyşeAysu'nun nıacerasının başladığı 1975 yılın r oluşturan bu duygulann öznel olduğu ka dar doğal, dolayısıyla evrensel ve toplumca da normal kabul edilmesi gcrektiği ve kişilerin yaşamını kuvvetle etkilediği imgeler ve simgeler yoluyla dile getirilir. Romanın ilk bölümü "Buz Kristali" başlığını taşır. Yıl 1985'tir ve kocasından henüz bosanmış kadın kahraman yeni bir sevgiliyle buluşmaya giderken 1975 yılında "bir gönül macerası" yaşadığı erkeği genç bir kızla elele yürürken görür. Duyguları on yıl önecsinde olduğu gibi uyarııır ama bu kez belleğinin ve usunun tensel uyarılışa tepkileri başkadır. Ana hattıyla "Buz Kristali" bölümünde öne çıkan birinci şahıs anlatıcının bu olaya nasıl bir cinsel tepki gösterdiği değil, "şimdi", "geçmiş" ve "geleceğin" birbirlerini etkileyerek öznenin içinde bulundugu durumu algılamasında nasıl önemli bir rol oynadığıdır. Bölüm şöyle başlar: Var nıı böyle bir zaman adı "şimdi" olan? 1985 baharında bir öğle üzeri, yeni tensel deneyime yöneliyor. Taze sulanmış toprak kokusu bahçelerden uçuşup taşıtın aralık camından süzülüyor. Geçmiş ürperiyor kokuda, renk iplikçiği ebruda, yitirişin anısı umutta nasıl. titreşirse, öyle. Ürperten tenidir... Âyırdında değil. "Şimdi"ye güzelce yerleşmiş, geleceğe koşuyor. Başını kaldınp dışarıya bakmasa, yanılsama sürecek. Ama bakıyor! "Şimdi" tuzbuz! Görüntünün darsimgeler yoluyla besi onu apansız öğreniriz. an'ın dışına fırlatıyor. Eskiden hahar geldı$ındc U'nu lşte orda, kaldıarıımiardım . Tazc rımda duruyor! Aracın camında be oksı/en kokusunu lirip kaybolan erkek içtme her çektşımde Erendiz Atasü kadın yazar olarak gençlik. cinsellik ve aşkın kadınların yaşamianndakl vazgesurcti, otomobildeÖ'nun koku.su çllmez yerlnl cençllflln o Yakıcı Mevslml'nde, ki kadının uyarılmış tüterdi burun de ya$amın devingenliği İçinde irdeler algısına ayrıntılarıliklerimde Ilık hana açık ediveren! vanın titrcşimi O! On yıl önceki haliyle! ö'nun •• •• dokunuşunu uyandınrdı tenimde. Geçmişle gelecek koşut aynalar mıdır, onlardan yansıyan ışıkların kesişme nokSonra... tası mıdır "şimdi", oyalanıp durduğum Hahar geldı ve hen bir zamanlar O'nu oynak odak! anımiadığtmı Nasıl da O, hâlâ belirsizliğe indirgeye ammsadım. Anladım, gençlig"im bitmiş biliyor beni! ti.. Aynı zamanda doğa bilimci olan Atasü bu alıntıda da olduğu gibi simgesel ağırBahar doğanın uyanışının ve serpilişilık taşıyan imgelerini çoğunlukla doğa r>inin gerçekleştiği bir mevsim oldugu kalimlerinden seçerek roman boyunca nes dar insanın gençliginin, heyecanının, i^nelle öznel gerçek ayrımını sorunsallaştıgüdüscl istekİerinin ve umııdunun da bir rır. Burada optik olgular olan koşut aynasimgesidir. Ayrıca geleneksel olarak edelardan yansıyan ışığın kesişmesiyle oynak biyat eserlcrinde bahar aşk mevsimidir. odak imgelerine göndermeler yapılarak Bu dönemde insanların cinsel duyguları "şimdi", "gelecek ve "geçmiş" zamanın uyanır, sevgililerine dokunmak isterler, yaşamla ve birbirleriyle ilişjdsinin karmaonları özlerİer. Anlatıcı özne her bahar şıklığına dikkat çekilir. Öznenin "şim"ılık havanın titreşimiyle" cinsel duyguladi"sinin onun "geçmiş" ve "gelecek"inrının uyandığını ve taze oksijen kokusu dcn ayrışamayacağı söylenir. Zamana iliş nıı içine her çckişinde burun deliklerinkin bu kavramlar birbirinden farklı ve de sevgilisinin kokusunun tüttüğünü söykronolojik bir dizge içinde ele alındığın ler. Sonra bir gün, bahar geldiğinde onu da "'Şimdi' tuz buz!" olur. lmgelerin akanımsamadığını anımsar, yani anımsama tardığı biçimiyle "şimdi", "geçmiş"le, "gebir anıya dönüşmüştür. () zaman cinsel celek"in öznenin belleğinde yankılanan liğin yaşamda belirlcyici bir unsur olduetkilerinin kesişme noktaşıdır ve onlargu gençlik döneminin kendisi için sona dan bağımsız var olamaz. Öznclerin "şimerdiğini anlar. Kısaca, lirendiz Atasü dadi"si, onların geçmişe ilişkin anılanylageha öykülcmeye başlamadan önce romaleceğe ilişkin düşlerinin, duygu ve usları nın ana konularını simgesel bir biçimde nın yönlendirmcsiyle belli bir anda beloktıruna aktarmış olur. Bu sayfalarda leklerinde gerçek diye algıladıkları zaman gençlik, cinsellık, aşk, tutku vc özlem duy dilimlerıne göre ayrıştığı noktada yer alır. guhırıyla onlara ilişkin konular bahar, yaDuygular ve onlarla sürekli etkileşim içinkıcı sıcaklık, ten ve oksijen simgeleriyle eşdeki us farklı anlarda lx;llekte farklı anı ve leştirilir. Böylece öykünün çekirdegini düşler oluşturduklarından "şimdi"nin dan bugüne kadar yani tam yirmi beş yıl boyunca AyşeAysu nun ve Tomris'in yaşadıkları olaylar, onların düşünce, davranış ve duygularını tüm devingenlikleriyle birlikte sergiler. Romanın diğer beş bölümünde de zaten bu bölümde ayrıntılı bir biçimde aktanlan düşünce, duygu, durum ve ilişkilerin yeniden, zaman zaman simgelere dönüştürülerek ele alındığını görürüz. "Bir Gönül Hikâyesi = Bir Aynlığın Öyküsü"nden önceki uç bölüm sırasıyla "Buz Kristali", "Tünelde" ve "Eşikte" başlıklannı taşır. Beşinci bölümün başlığı yinc "Tünelde"dir, altıncı ve son bölümünki ise "Elmas Parçası"dır. Bu beş bölümde bir yandan dördüncü bölümün bazı episodlan açımlanır, diğer yandan yeniden öyküleme yoluyla geriye bakılarak, konu, insan, durum ve ilişkiler ussal ve duygusal açılardan kadın kahramanların beÛeklerinde bir kez daha yorumlanır. Ancak bu geriye bakış ve yorumlama hiçbir zaman Kronolojik bir dizgeye göre değil, romanın içerdiği belli başlı temalar ve onlarla ilişkili olarak ortaya çıkan simgelerin önemine göre sıralanır. Orneğin Gençligin C) Yakıcı Mevsimi başlığının yazıldıgı sayfayı iz leyen sayfada yal nızca birinci şahıs anlatıcının yaşamla ilgili bir gözlemi bulunur. Biz bu gözlemden romanın temel konularını, anlatıcı öznenin konulara ilişkın tavrını ve onun içinde bulundugu yaşam dilimini kullanılan gerçeği de "geçmiş" ve "gelecek"inkiyle birlikte değişir ve kendini ve yaşamı tanımak isteyen özne kendini "oynak bir odak"ta bulur. Bu durumda, gençlik yıl larında "yakıcı" bir biçimde duyulan cinsel heyecanın da AyşeAysu'yla Tomris'in usunu etkileyerek belleklerinde nasıl zamana ve duruma göre değişen düşler, anılar ve anlık gerçekler oluşturduklarını anlarız. Atasü, imgeler yoluyla açıklamaya çalıştığı bu görüşünü bir örnekle de göstermek ister. Bölümün hemen başında eski sevgilisini aniden gören kadın kahramanının neler hissedebileceği, neler düşünebileceği, kadının içinde bulunması olası, birbirinden farklı ancak hepsi erkekkadın ilişkisi üzerine kurulu üç ayrı durumdany ola çıkdarak ele alınır ve genç kadının olaya ve eski sevgilisine ilişkin gösterebileceği üç farklı kahramanın kendini "tçin için tüten kömür tüneliyle buz kristali arasında sıkışmış" hissetmesiyle son bulur (12). Romanı bir bütün olarak ele aldığınıız da bu tanımlamanın, cinsiyetini yadsımadan, onun yüklediği duygu ve beklentileri de göz önünde bulundurarak kimliğini anlamaya çalışan genç kadının yaşam şartlarını simgesel olarak açıkladığını görürüz. "Kömür tüneli" bir yandan üçüncü ve beşinci bölümlerin başlığı olan"Tünelde" sözcüklerine doğrudan gönderme yaparken romanın birçok kısmında farklı anlamsal yüklemelerle kullanılarak simgesel açıdan zenginleşip devinginleşir. Kömür tüneli, bazı yöreferde kara elmas da denilen kömür çıkarılan ocaklarda bulunur vc kazma kürekle çok zor şartlarda çıkarılan kömür bu tünelden dışarı taşınırken bazen tünel çöker ve işçiler göçük altında kalır. Atasü nu duruma doğrudan gönderme yapmamakla birlikte kömür tünelinin içinde bulunmanın ne kadar tehlikeli olduğuna rpmanının çesitli bölümlerinde değinir. Orneğin AyşeAysu'yla kocasının ortak yaşamı tünelde dağılıp yok olur. Son kertede"tüner sözcüğünün, cinsel duyguların yoğun olduğu gençlik yıllarında bireylerin içinden sürtünerek, törpülenerek, sertleşerek gcçmeleri gereken, anlayıp açıklayamadıldarı duygular, durumlar silsilesini sımgelediği ortaya çıkar. "Buz kristali" tamlaması ise bu bölümün başlığı olduğu gibi son bölüm "Elmas Parçası"yla da doğrudan bağlantılıdır. Kömür karbondan oluşur karbonun kristal hali ise elmastır. Son bölümde "buz kristali"nin tünelden geçerken "elmas parçası"na nasıl dönüştüğü anlatılır. Romanın çatısını oluşturan dördüncü bölümün gerek başlığı gerekse iç düzeni ondan önecki ve sonraki bölümlerde tartışılan konular çcrçevesinde ele alındığında bölümün altını çizdiği duygu, davranış ve cörüşler daha iyi ortaya çıkar. "Bir Gönül Hikâyesi = Bir Ayrılığın Öyküsü" başlığındaki " = " işareti simgesel olarak Cumhuriyet dönemi Türk toplumunda bile bir gönül hikâyesinin ancak ayrılıkla sonuçlanabileceğine, Anadolu türkülerindcki "seversin, ayrılırsan aşk olur" tümcesinin bugün bile geçerHliğini koruduğuna dikkat çeker. Gönül hikâyesinin kanramanı AyşeAysu burada bir önceki "Eşikte" bölümünün birsayfasında italiklerlc yazılıp dile getirilen bir sorunun yanıtını arar: "Nasıl oldu da beş güntük hir.neadverilcbilir. ıltski ömrümünikibuçukyıhnı kaplayabüdi? Yog'unluğıı aznlva da, koyu rengint yıtirmeden mürekkep lekest gibi dalga dalga yayıldı günlcrıme, aylarıma .. Nasıl oldu?" (25) Bir gönül macerasının öyküsü yüzcysel olarak bu beş günün etrafında gelişir. Ancak anahatlarıyla burada cinselliğin insan yaşammda ve cinsler arasındaki ilişkilerde oynadığı rol tartışılır. Daha önce de belirtildiği gibi bir gönül macerasmın öyküsü oldukça basit ve sıradandır. Aşkı ve cinselliği doğal, özgür ve yalın halJeriyle yaşamak isteyen AyşeAysu ve Toınris, karşuanna çıkan erkeğin ya da erkeklerin (Fethi, Turhan, Can ve" CUMHURİYET KİTAP SAYI 509 SAYFA 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle