05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bu edımlerınden sadıstçe tat alan acı masız, sorumsuz kımselerle kuşatılmış tır Hıç rahat vermezler ttıp kakarlar, doverlcr, başını gozunu yararlar, zaval lının gunlerını cenennemc çevırırler Ozcan Erguder, bır yandan ArıPın yaşamı nı sergılerken bır yandan da onu, kasabalının ıçlerındckı yırtıcı hayvanlan sıd dct adauklarınt, tutkularını gaddarlık larını kotuluklc orulmuş îbteklerını ruhsal bozukluklaıını dışa vıırmalarını sağlamak ereğıyle bır pıyon gıbı kullanır 'Korkunçlar oykusu, ner bır sozcuğu yapıdakı eşsi7 uyumu vc dcngeyı gozler onune seren muthi!) bu konuşma teknı ını aksatmadan uygulama çabasının urunudur Bır senfonı oykudur Her goze nefiınden anlamlarla goruntuler, herşeyı, ner durumu tatsızlaştıran anların çır kınlıklerı fışkırır Ozcan Lrguder, butun çağlara, butun donemlere varlığının muhrunu basan ve hıç eskımeyen hıç yıpranmayan 'beşerı gerçefiı' bu bana gore bır 'şaheser' olan oykuyle sunar okura içerığıyle, edebı yapısıyla estctı ğıyle, buyukîuğuyle sarsar okuru Ken dıne dondurur ve gençlığın hıç bo/ulmayan ozunu, yaşamı yaşam yapan ev rensel buyuyu duşunmeye zorlar 'Otesı' oykusu de tıpkı 'Korkunçlar' gıbı bır 'şaheser'dır ve (Maskelı Balo)nun en uzun oykulerındendır Polonyalı bır adamla evlı, çocuklu, genç, ama mutsuz, 'nerde sabah orda akşam' deyışını be nımsemış hafıfmeşrep bır kadının oğ rencılerle duşup kalkmasını, yakınlık gosterdığı ıkı ıçtenlıklı arkadaşın arala rındakı dostluğa cınsel ve bıreysel so runlarını katmasını ışler 'Korkunç lar'dakı gıbı kurgusu, yapısı, dıyalogları bır harıkadır Hıç bıktırmaz, hıç can sıkmaz ükur her an'la, her sozcukle ılışkı kurar, anlatımın guzellığıne doyama dığı ıçın oykunun bıtmesını ıstemez 'Çember' oykusunde annesı ve hasta ba basıyla aynı evde oturan genc bır karı kocanın gunubırlık ve kalıcı kavgaları na değınır Ozcan l ıgudu durumdur ve butun buyuk telaşlarda yaşanır O terhğı goren Alı, ılkın oper, s.on ra da cebıne sokarak okulun yolunu tu tar oğretmen o tcrlıgı bır 'uğuı' nesne sı sdyar Kımı oykulerın gızlerı ıste boyle bır ayrıntıyla çozulur Sevgı yuklu bu oyku de Ozcan Frguder'ın yureğındekı gu ne^lerı, aydınlıkları gordum Yalnı/ da annesı babası ayrılan bır çocugun sajjlık rapoıualmakıçınbu po lıs aıacıhğıyla hastaneye goturulmcsı kurcalanır Kontgcn hlmının çekım bira sının cocuğa gelmesı beklenırkcn olan bıten anlatılır Burada da ınsanı oğelerı one almı^ (3zcan Eıguder CFocuk gıbı t muayeneye getırılen ve horlanan bır fahışenın çocuğa gosterdığı yakınlıktakı sevgı kıpırtısı, çocuiŞun yalnızlığını unut turur gıbı Ozcan Erguder, oykulennın r oğunda cocukları, konumları ve sorunanyla bırlıkte gundeme getırır 'Omer' oykusu de bır çocuğun aıledekı yerıne ışık tutar (Maskelı Balo)dakı oykulerın hepsı bellı bır duzeyın ustunde onemlı oyku lerdır Ozcan Erguder, bu oykulerın kı mılerıne benzer sorunları yaymış Bu sorunlardan en ba^ta gelenı, 'sıkı^tırılmı^, kıstırılmı^ ınsan sorunudur Gerçekten de ılı^kılerın tutumların, davranısların arasına sıkı^an kı^ılenn tedırgınlıklerı S tepkılerı, bunalımları, Ozcan Erguder'e bu oykulerı yazdırmıştır dıye duşunuyo rum Ozcan Erguder, (Maskelı Balo)da kı oykulerı, yalın, aydınlık, akıcı, çok he reketlı ve damarlarında ya^amın kanı do laşan sozcuklerle kurmuştur Ozcan Er uder'ın anlatımı ışlek ve kendıne ozguur (Maskelı Balo)yla yaşamı edebıyata donuşturen Ozcan Erguder den bu kır kuç yılda bırıktırdıklerını, ıkıncı, uçun cu, dorduncu, bc^ıncı kıtaplara dokme sını ve bızlere sunmasını beklıyoruz • Maskeli Balo/ Özcan Ergtıdt r/ Öyku lı r/ Can Yayınları/ 1 50 t na Bır zaman sonra hreud'u okumadım Ama kendımı tanımaya calısırken, her şeyın altından cınsellık çıktı Bence ha yatta en onemlı şey kısacası bır kadınla bır erkek arasındakı ılışkıdır Erkeklık ya da kadınlık da çocuklukta baslar Saıt Faık'ten sonrakı gınç nıkâyectle rımızın eksık yanları, sızce nelerdır? Genç hıkâyecılerımız, genel olarak, yeterınce araştırmıyorlar ISIasıl kı araştırma yapmadan bılım olmazsa, edebıyat da olmaz Araştırmak şart Sonra nıç okumadan denemek gerek Yalnız, bu nu yaparken bır tehlıke belırıyor Moda lara kapılmak Oysa modalara kapılmak dcğıl, modaları yaratmak gerek Başarıp başaramamak soz konusu değıl Zaten ben, edebıvatta başarı kazanmanın ne demek olauğunu bılmıyorum Sonra, çok okumak gerek (yesıtlı okumak ge rek Yalnızca roman, hıkâye değıl, meseiâ felsefe, pı*ıkolo|i de okumak gerek Meseiâ ben, Ingıltere ve Amenka'aa, çeşıtlı psıkanalız klınıklerının yayımlacuk lan dergılerı bol bol okudum Orada ruh hastalarının ayrı ayrı ruh çozumlemele rı vardır Hem bunun bır yararı daha var însan, normallıkte anormallık ara sındakı çızgının sanıldı&ı kadar kesın ol madığını da gormuş oîuyor Sonra bızde çcvre yok Bızdekı banat çevrelerın de dedıkodu ve ona buna çatmaktan baska bır şey yapılmıyor Bır hıkâyea olarak 'yenı olmak'tan ne anlıyonunuz? Buna, yenı olarak tanıdıfiım sanatçı ların acilannı sayarak karşılık vereyım Doitoyevtkı Taulkncr hıkâyecı olarak değıl de oyun yazarı olarak Çıhov, s>on ra Strınberg, Hemıngıoay R nnesse Wıl lıann ]ean Anouılh drakam Cırctn, Jt an PaulSartrı, Albırt Lamus donçarov Boyle adları boyle karışık sayısımdakı anıacım da, ycnılıgın bcncc tarıh ve tek nıkleılgısıolmadığıdır Bunu kı^ıselola rak, teknığın çok onemlı olduguna ınan dığım halde soyluyorum Yenılık anla tıştan çok, bır goruş sorunudur Lskı meyen her sey yenıdır Naul çahştmntZ'' Ben, ga/etecılık ışını ustlenmeden once, en AI UÇ, en çok altı saat, her gun du7enlı olarak hıkâye uzerınde çalışır dım Turkıye'ye gelelı sekız ay oldu Da ha tek kelıme yazmadım Masa başına her oturuşumda, rahat rahat yazardım Konu sıkıntısı çekmezdım Çunku her zaman ıçın yazacak bır şeylerım vardı Ya?ı yazan bır kımse ıçın yazı, ıkıncı ış, olmamalı Her gun çalışmayan ınsan da bence yazar olamaz "Yazacak vaktım yok.yazamıyorum" demek lâf degıl ben ce Çunku yazmadan edemeyecek olan ınsanda boyle bır şey olmaz sanıyorum Ama bakın TS Eltnt, uzun zaman ban kacıhk yaptı Ancak, her gun saat yırmı den sonra oturup yazabılıyormuş Ama oyle sanıyorum kı blıol, kotu bır banka cıydı Hele yazıyla ılgılı bır ış tutmak en kotusudur Gazetecılık yapmak gıbı Ya zarın ılle de bır ış tutması gereluyorsa ya kahvecı olsun, ya da, ne mleyım, ka sap O zaman bıle ışını dalgaya getır melı, akşam masasının başına oturduğu zaman bedence dınç olmalı Yoksa ol muyor • SAYFA 1 1 Önce, anlatacak hir sev olmalı' Bu konuşma, Özcan Erguder'in Maskelı Balo adlı kitabının yayımlandığı 1957 yılında yapılmış ve Yenılık dergisinin Mayıs 1957 tarınlı 55'inci sayısında yayımlanmıştı. ERDAL OZ ını t,ıkan Matkelı Balo adlı hı kâye kıtabınızı okudum Dtğı jifebıranlatımınızvar Hıkâye lerımzı hep dedtnı' dedı'lerle kuruyor tunuz Neden? Ikı sebebı var Bınncısı, tabu olmak ıçın1 Bırısınc o hıkâyeyı auızdan anlatsay Jım,1, yıne aynı tarzda anlatırclım Konu şurken, dıkkat edersenız, hıçbır zaman sızc soylenen bır sozıı tırnak açıp olduğu gıbı aktarmazsını/ Bır yıgın 'dedım', dedı'ler katarsınız ıçıne Işte o durumu olduğıı gıbı aktarmak var Ben bunu \d pıyorunı tkıncısı lnsan, 'dedım' dedığı /aman o soz daha bır ya^anırlık kazanı yormu!} gıbınıe gelıyor Anlatışa daha çok canlılık katıyor Öyltysı uz hıkâyi.h nnıztyazmtyonu nuz anlatıyorsunuz oyle mu Bence bır kcrc hıkâycnın anlatım yanıkuvvctlı olmalıdır Yanı herşeyden onc e ortada anlatacak bır olay olınalıdıı Nc duijuncc nc uslup hıkâvenın kendı sı kadar onemlı değıldır Hıkâyenın kcn dısı demeklc, hıkâyenın masal yanını boylemek ıstıyorum Yalnızca bır ruh du rumunu, ya da bır duşunceyı ortaya ko yan hıkâye benım ıçın hıkâye değıldır Yanlış anla^ılmasın yalnızca bır olayı an latmaK hıkâye değıldır 'Olav' ıle ılle de buyuk maceraları soylemelc ıstemıyo rum Bır odada ıkı kısı de konuşabılır Bu da benım ıçın bır 'ofay'dır Bakın mese lâ yeteneğıne ınandığım Btlge Kara j«'nun okuduğum hıkâyelennın her bı rı, bende, bırer uzun hıkâyeden ya da romandan alınmış pasaılar etkısı bırakı yor Ote yandan, meseiâ Vus'at O Be ner'ın son bırkaç hıkâyesı dışında 'Dost' kıtabındakı hıkâyelennı çok sevıyorum Tam benım ıstedığım hıkâyeler Okuyan lar bılırler James Joyu'un 'Ulyssıs' adlı romanı, bır gunde geçer Ama romanı bıtırıp kapattıktan sonra, meseiâ kanm sor^a, ona şoyle on beş dakıka ıçınde o rmanı oturup anlatabılırım Yanı anlatı lacak bır yanı vardır o romanın Wılltam Faulkner da oyle ]ean Paul Sartre da Bızde ıse ÖmırSeyfetttn, Haldun laner, sonra îngılız romancısı Somerset Maug ham da olaylarla kurarlar hıkâyelennı, ama ondan ılerı gıdemezler Onları yaz dıkları, olsa olsa ıyt bır gazete roporta) cısının yazıları gıbıdır Derınlıklerı yok Ben, başı ortası, sonu olan hıkâyelerı sc vıyorum Klasık hıkâye ıskeletı olmalı once, Meseiâ Taksım Meydanı'ndan bır taksıye bınıyoruz Yalnızca ruh durum laıını, duşuncelerını yazsak, bence o, hı kâye olmaz Taksıdc bır olay geçmelı Onu bır başkasına oturup anlatacak durumda olmalıyım ls,te o, hıkâye olabılır bence Hıkâyeltnmzdc ınsanın cınseleğılım lcrı uztrındı ncden bu kadar ınatla du ruyorsunuz' Ben on bcş, yaşındayken okulda bır îngılız oğretmen bana ve bırkaç arkada şıma brtud'u tanıtmıstı Daha nemen o zaman on beş yaşında, ınsan hayatında kı en onemlı şeyın cınsellık olduğunu, hem de yalnız duşunce olarak degu, kcn dımde de hısscderek anlamıştım Insa nın butun faalıyetlerıne, ne bıleyım, kah ramanlık ıdcalı/m gıbı ^eylere bıle yon verefa %eyın cınsellık olduğuna ınanıyo rum Sonra ınianındcıınlıklerınedebu yonden ınmek bırıcık yol gıbı gelıyor ba Özcan Ergüder'le eskı bır konuşma y Usta işl dlyaloglar Oykunun gırışınde karı koca sert bu tartışmanın başlangıcındadırlar Erkek l ler gun aynı şey Insan evıne rahat etmek ıçın gclır ' der ve bu sozlerı, evde kı durumıın ne kadar kotu olduğunu be lırtır Onurunun, bırlıktclıklerınm zede lendıgını anlatır kadın kocasına vc. 'her şcyıne karıs,an' kaynanasından yakınır kocaMna Anne de gelının tutumundan rahatsı/dır Gclın huysuzdut hıçbır ıs tegnıı yerıne getırme/ dcrgı kıtap okur vc akşamlara kadaı plak çalar Akşam karibiyla annesının aı asında kalmıştır ve daha doğrusu o araya sıkı ştıı ılmıştır Ve o acı çekmektedır Asağıya tukurse sa kal, yukarıya tukurse bıyık'tır Ya ıkısı nı de uzlaştıracak va da tas>ı tarağı top layıp karısını da alarak orayı terk cdc cektır Annesı oğlunun kansından boşanma sıyla bu durumun duzeleceğını onerır gelın de evden uzaklaşırsa mutlu olaca gını duşunmcktcdır Ozcan Erguder, bu olgunun, uç kışıvı ılışkılerını kopartacalc bır noktaya surukfcmcsını, psıkolo jılerını etkılerı azalmayan gerılımlerle tıtretmesını usta ışı dıyaloglanndan sıcra yan bır canlılıkla sergıler 'Sınav' oylcu sunde, ertesı gunu felscfc dersınden sı nava çekıleeek oğrencılerın arkadaşları Alı'nın evınde ders çalışmaları ırdeknır Evde onlardan başka aoğurdu doğııra cak Lâle ıle Alı'nın buyukannesı vardır Sınav heyecanı, Lâle nın hamılelığıne gosterılen ılgı ve merak ogrencılenn ka ralarını karıştırır, okuduklarını anlama yı guçleştırır Geceyı bovle bır sıkıntıy la geçıren oğrencıler, uykusuzluğa karşı koyamaz, bır ara uyuya kalırlar Uyan dıklarında ıse evde kımse yoktur Lâle hastaneye kaldırılmıştır sanuları artınca Babaanne o telaşla terlığının tekını gıymeyı unutmuş ya da kaybetmıştır ve tek teriıkle sokağa fırlamıştır Bu ınsanı bır CUMHURİYET KİTAP SAYI 509 özcan Erguder Vatart Cazetesl nde (1957)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle