Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r olarak gören, sanatına aşık devlct tiyatrosu sanatçılarının da bulunduğunu söylemek gerekir. Tiyatro sanatçılarının seslendirme yapmalanna karşı değilim, ancak kendi asal görevleriniaksatnıanıakko^uluyla...Hcray düzcnli olarak maaşını aldığı hakle, yıllarca sahneye çıkmayan ya da çıkarılmayan, ama hiçbir seslendirmeyi kuçırmayanlar ise bu güruhun en korkunçlandırlar. Kanımca, sahnc sanatcıları ile seslendirme sanatçıları ayrılmahdırlar. Sahneyi seçenler yalnızca kendi sanatlarını en iyi biçimde gerçekleştirmeJiler; seslendirme sanatçıları da sahneye çıkmaınalıdırlar. Bunun cn onemli nedcni, uzun siire seslendirme yapan bir tiyatro oyuncıısunun farkında olmayan kalıplaşması ve sahnede hiçbir gelişim göstermemesidir. Seslendirme, sahnc dinamiği açısından oyuncuya çok şey kaybettirmektedir. Ama açgözlülük ve para tutkusu körüklendiği sürece, bu konuda da fazla bir değişiklik olacağı umudunda dcğilim. Yıllar önce, ünlü tiyatro adamı Stanislavski, tiyatro oyunculanna, "Sanatı kendi içinde sev.kendini sanatta değil!" demişti. Şimdi ise kendini sevenlerin sayısı arttı; bu da köşe dönmeyi genel bir yaşam öğrctisi durumuna gctiren 12 Eyliil anfayışının ülkemize armağanıdır. rundadır. Zaten diinyanın en büyiik kalıcı oyunlarının da yazarları, oyuncular ve yönetmenler değil mi? Shakespeare, Moliere, Goethe, Ibsen, Strindbcrg, Hauptmann, O'Ncill, Arthur Miller, Dürrcnmatt vb. bunların tümü de sahneyi iyi tanıyan yazarlardır. Oyun yazarlığı eğitimi alan bir genç kuşak yetişiyor. Bunların bir ikisi sannede parlamaya başladı bile. Ben umutsuz değilim. Tüm oyun yazarlığının gelişmesi, yeni oyun yazaılarınınortayaçıkmasıiçin repertuvar kurullarının ve yönetmcnlcrinin yeni yapıtları okumaları gerekir. Bugün birçok yetenekli genç yazarın oyunu oynanmamış olarak duruyor. Neden? Çünkü yönetnıenlerin çoğunun bunlardan habcri bile yok. Durmadan eski oyunları oynayıp yeni oyun yazarı yetişmediğinden dem vuruyorlar. Bu çok yanlış. Kabahati kendilerinde arasınlar. Ancak ycrli oyun oynansın diyc de, ölü doğmuş oyunları oynamak zorunluluğu vc baskısı da ortadan kalkmah. Bence, yeni oyunlar, otonom yöntemle yazılmalıdır. Alışagelinmi^ konvansiyonel tiyatrodaki iki aşamalı yöntem (oyun yazarı metni yazar, yönetmen sahne metnini hazırlar) yerine, yazarın ve yönetmenin aynı ol duğu sahne deneyleriyle ortaya çıkarılan bir oyun mctni olmalıdır. Metni yazan, oyunu sahnede tamamlamalıdır. Konvansiyonel tiyatroda bulunan çeşitli teknik uzmanlar yerine, alternatif tiyatroda birkaç uzmanlık alanını bilen çok yönlü sorumluluğu paylaşacak kişiler olmalıdır Bu hem çaıışma süresini kısaltır, hem deekonomi sağiar. Tiyatronunkendiniifadeetmesindeenetkinaracı görselliktir ve bu da, onu, alışagelinen konvansiyonel sözel tiyatrodan ayırır. Bunun birkaç nedeni vardır: 1) En bilineni, seyirci için görmenin, işitmekten daha etkili olmasıdır, 2) Deneysel kavramların hiçbi ri sözlcrle anlatılamaz; birçok şey görselliğe dayandırılarak daha iyi anlatılabilir. 3) Evrensel bir dil hedeflendiği için, oyunun yazddığı dildeki sözcükler seçilerek, ekonomik bir biçimde kullanır. 4) Sözleri ötesindeki alt metin sahne üzerinde ortaya çıkarılır. Bunda yönetmenin oyuncuya, tasarımcıya verdiği kodlar üzerinde sanatçılar yaratmayı gerçekleştirir. Türkiyc de varolan liyatro eğitimini değerlendirir misiniz? Tiyatro, birçok sanat dallannı içeren birlikte kotarılan ve üretilen bir sanat olduğu için eğitim sistemini de buna göre kur Hyatronun görseliği ÖZBI ttyatrolar Özel tiyatrolara yardım konusunda ne söyleyeceksimz? • Özcl tiyatrolara yardım kararında ne gibi diişünceler rol oynadı, bilemem. Ama her şeyden soyutlayarak düşünüldüğünde, bunun olumlu bir karar olduğunu Delirtmek gerckir? Bu ödcnck doğru kullanıldı mı? Bir siire 12 Eyliil anlayışına hizmet ettikten sonra, demokrasiye geçme çizgisinde, yardım komisyonuna yeni üyeler seçilince daha haldı ve doğru kullanma çabası ortaya çıktı. Doğal olarak oturuncaya kadar da biıtakım yanlışlar yapıldı. Bu yardım konusunda yardımı dağıtandan çok, yardım almak için başvuranıarı ele almak gerekir. Bu yardım kararıyla birlikte, bugiine kadar adları duyulmamış kimseleri bile tiyatro topluluğu kurduğu görüldü. Tiyatro sanatıyla uzaktaıı yakmdan ilgisi olmayanlar bile bunu bir ekmek kapısı yaptılar. Bir siire bu düzenbazların tuzağına düşen Bakanhkonları da besledi. Örneğin, Ankara'da bir lcişi hem yazarı, hem yönetmeni, hem oyuncusu olduğu tek kişifik tiyatrosu için para aldı ve Anadolu'da turnesineçıktı (!) mı? Daha sonra çok sık değişen bakanlar ile birlikte birtakım özel tiyatro yöneticileri ödenek dağıtma kurulunda kendi isteklerini öne çektiler. Böyle bir yardım daha dinamik bir yapı taşıyan özel tiyatrolar, deneme toplulukları için gerekli. Ancak asıl önemli nokta, bu yardım kimlere dağıtılacağı. Seyircisine, tiyatro sanatına, bu ülkcnin insanlarına katkısı olmayan, onlan yalnızca oyalamakla yetinen topluluklara da bu yardım dağıtılrnalı mı? lşte bu düğüm çözüldü mü, tiyatrolara devlet yardımı konusundaki kuşkular da ortadan kalkar. Oyun yazarlanmızın ödenekli tiyatrolarlayada özel tiyatro yönetmenleri arasında sürüp giden 'yerli oyun oynama' savajtmtyla ilgiıi düşünceleriniz? Dünvada yazılan onbinlerce tiyatro ovunundan kaç tanesi günümüze kadar gelebilnıiştir? Oyun yazmak kolay bir iş değil. Önce yazar olarak doğuştan yeteneğin olacak; sonra sahneyi, o sannede çalışanlan tanıyacaksın. En önemlisi çok geniş bir dünya penceresine sahip olacaksın. Bugün, bence Türk seyircisinin bulunduğu duruma göre epey oyun yazılıyor. iyi, haşarılı oyun yazarlarımız var. Seyircinin tiyatroya talebi arttığı takdirde, daha çok oyun yazılacaktır. Eskiden tiyatro için oyun yazanl'arın bugün rouıana, öyküye döndüğüııe tanık oluyoruz. Roman, öykü için başkalarına gereksinim yoktur. Oysa tiyatroda metin yazarın elinden çıktıktan sonra, birçok sanatçı tara fından sonuca ulaştırılınaktadır. Tiyatroda yazar onlarcaöğedenbiridir. Ama roman ve öykü yazarı metnini kimseyle paylaşmaz ve daha çabuk istediği hedefe ulaşır. Yeterli sayıda oyun yazılmasının bir nedeni de bu. Ancak ilginç oyunlarının az yazılmasının bir nedeni de çoğıınluğun sahneyi tam anlamıyla tanımamalarıdır. Yazar, doğar, ama oyun yazarı için yazar olarak doğmuş olarak yctmez; o, sahneyi her şeyiylc bilmek zoSAYFA 8 mak gerekir. Tiyatro, ne yalnızca yazarlıktır, ne yalnızca tasarım, ne de salt oyunculuktur; ama bunların birlikte, uyum, dengc ve belli bir cstctık ıçinde oluşturulmasıyıa varolan birsanattır. Böylece, tiyatro eğitimi de bu temel özelliği en iyi varedecek biçimde programlanmalıdır, yani tiyatronun çe^itli güçlerinin bircr mcslcki uzmanlık dalı olduğu gerçeği farkedilerek bunlar, birbi rinden kopuk bir biçimde algılanmamalı, ama birbiri arasındaki ilişkiyi ve kesişmeyi sürekli kılacak bir eğitim sistemin gerekliliği, anık kabul edilmelidir. îzmir'deki Dokıız Eylül Üniversitesi G.S.E Sahne Sanatları Bölümü'ndeki tiyatro eğitimi ("Oyun YazarlığıDramaturgi , "Oyunculuk", "Sahne Tasarımr) ve îzmir'i örnek alan Erzurum Atatürk Üniversitesi, Ispana SüleymanDemirel Üniversitesi ve şimdi de Mersin Üniversitesi dışında, kolektif bir sanat olan tiyatronun birlikte ve kcsişmeli olarak yürümesi gereken eğitimi yurdumuzda parçalara ayrılmıştır. Yalnızca, Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Tiyatro Bölümü, 1987/88 döne minden bu yana, tek bir program içine opsiyon olarak oyunculuk eğitimini de almıştır. Konservatuvarlarda yalnızca "Oyunculuk ", Mimar Sinan Üniv. Güzel Sanatlar Fakültesi'nde yalnızca "Sahne Tasarımr... Hemen her kurum tiyatronun yalnızca bir köşesinden yakalamış. Oysa yazar vceleştirmenolacakların sahneyi, oyuncuyu, tasarımcıyı yakından tanıması, onlarla içiçe yaşaması gerekmez mi? Aynı şekilde oyuncuların yazarı, eleştirmeni, tasarımcıyı, tasarımcının tiyatronun öteki dallarında çalışanları yakından bilmesi gerekmez mi? Böyle olmazsa mezun olduktan sonra nasıl kaynaşacaklar, birbirlerini anlayacaklar? Oyun yazarlığı öğrencisi kendi yazdıklarını sahnede görmezse ya da yönetmen, oyuncu ve tasarımcıyla birlikte çalışmazsa nasıl geliştirecek kendini? Ya oyuncu yazarla çalışmadı mı nasıl anlayacak onları? Bugünkü kopukluğun asal nedeni, tiyatronun ceşitli meslek dalları eğitimini, birbiriııden naoersiz, bilimsel ve sistemli bir koordinasyona girmeden eğitime açmış omlaktır. Tiyatronun çeşitli meslek sanat dallarının eğitimini ayrı programlar halinde bir bölüm kapsamında ve eşgüdüm içinde düşünmek ve gcrçekleştirmek gerekıidir. Başka deyişle, oyunculuk, yazariık, dramaturgi, sanne tasarımı (dekor, giysi, ışıklama, sahne efektleri), yönetmenlık, çocuk tiyatrosu, gölge ve kukla tiyatrosu, sahne meka niği, tiyatro mimarisi hatta tiyatro işletmesı bir bölüm içinde, ama ayn ders programları, yani anasanat dalları olarak eğitime açılmalıdır. Gelişmiş ülkelerde ve özellikle ABD, lngiltere, Rusya vb. devletlerde tiyatro eğitimi böyledir. Sonradan Ankara ilaccttcpc Ünıvtrutcsı'nebağlanan Ankara Devlet Tıyatrosu'nun kuruluşıında bir yönetmenlık bölümü düjünülmeune karşı bu niçın bayata geprilnıcdi? Bugün bu bölüm sadccc Bilkcnt Unıvenıtesi'nde yeni açtlmttfır Bunca tiyatro egttimi J veren kurumda bu neden actlumı\or Bence yazar, oyuncu ve yönetmen üçge nini sağlam bir biçimde kurmadan tiyatro eğitimi de tamamlanamaz. Önemli olan eşgüdüınlü eğitimin tiyatromuz için yaşamsal önem taşıdığını kabul edccek anlayışa gele bilmektir. Bu işi senben kavgasına dökmeden.enyararlı tiyatroeğitiminin neolduğu nu açıkça tartışmak gerekir. Bunları söylediğimizde dostlar, Izmir'dc kurumlaştırmış olduğumuz kendi eğitimimizi ön plana çı karmak istediğimizi ima ettiler. Oysa bence Îzmir'deki eğitim sistemi de henüz tanıamlanmış, değildir. Bu üç urograma başkalarını da cklemek şarttır. Nitekim, îzmir'deki Sahne Sanatları Bölümü, yeni bir yapı öne risinde bulunmuş bu öneri üniversite sena tosunca kabul edilıniş, onay için YÖK'e gönderilmiştir. Bu öneride örgütlenme şöyledir: 1. Oyunculuk Anasanat Dalı: Oyunculuk Sanat Dalı; 2. Dramatik Yazariık Anasanat Dalı: a) Yazarlık Sanat Dalı, b) Dramaturgi Bilim Dalı; 3. Sahne Tasarımı Anasanat Dalı: a) DekorGiysi Sanat Dalı, b) IşıklamaEfckt Sanat Dalı, c) Kukla, Tasvir ve Mask Yapımı Sanat Dalı; 4. Çocuk Tiyatro Anasanat Dalı: a) Çocuk Tiyatrosu Sanat Dalı, b) Tiyatro Pedagojisi Bilim Dalı; 5. Yönetmenük Anasanat Dalı: Yönetmenlik Sanat Dalı. Ancak yönetmenlik eğitiminin doğru dürüst yapılabilmesi için yeni bir yönetmelikle bu dalın altı yıl olmasını gerçekleştirmek gerekivor. Dört yıllık Lisans eğitiminden sonra iki yıllık uygulamalı Yüksek Lisans eğitimine gereksinim var. Bir de sadece yönetmenlik eğitimi görenlerin kulla nacaklan ayrı bir sanne gerekmektedir. Îzmir'deki Dokuz Eylül Sahne Sanatlan Bölümü'nün biri küçük iki sahnesi olmasına karşın, bunlar sabahın sekizinden geceyarısına kadar her gün dolu olduklarından, tam teşkilatlı bir üçüncü sahneye gereksinim vardır Bütün bunlar düşünülürse 1936'da kurulan Ankara Devlet Konservatuvan'nda Yönetmenlik Bölümü'nün neden işletilemediği ortaya çıkar. Peki, bugünkü tiyatro eğitiminde güncel sorunlar neıerdir? Bugüntü tiyatro eğitiminde güncel, yönetsel sorunlar şunlardır: 1. Sayıca Yüksek Öğrenci Kontenjanları: Sanat zor bir iş. Sa • Yazar, oyuncu ve yönetmen Kopukhığunnedenl Soldan sağa: Hüseyln Yurttaş, M. uyguner'in esi. Muzaffer uyguner. Ozdemlr Nutku ve Muzaffer izgü Imza gününde, 1995. Muhsin Ertuğruiun oiumunden birkaç gun önce Suat Taşer. özdemlr Nutku ve Muhsin Ertuğrul (24 Nlsan 1979). Yanda, özdemlr Nutku, esi Hülya Nutku ve Müserref Hekimoglu birlikte. 1993. CUMHURİYET KİTAP SAYI 509