25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AyşeAysu'nun kocası) bu ilişkilere, farklı açıiardan da olsa bilinçsiz, ürkck ve karşı cinsin beklentilerinuen bütünüyle habersiz bir biçimde yaklaştıldannı görürler. Bu durumda özgürlük ve çağdaşlaşma çabası veren okumuş, kentli, üçüncü kuşak Cumhuriyet kadınları olarak ne kadar isterlerse istesinler crkeklerle cinselliği de kapsayan duygusal ve somut bir ilişkiye giremezler. Bu erkekler ya köy kökenli Fethi gibi, kadınlar dahil her şeyi "...dokunarak öğrenir. Yenilikten ürker" (91), ya kendi psikiyatr Turan gibi kadınlada cinsel arzuyu da iceren sevgi ilişkileri kuramayan, ya yine kentli Can gibi kişilik sorunlarından dolaylı kadınlarla siirekli, sevgi ve şefkate dayalı bir beraberliği başlatmaktan korkan kişilcrdir. Bu durumda bir gönül hikâyesinin bir ayrılığın öyküsüne dönüşmesi, türkülerde olduğu gibi aşkın ayrılıkia tanıınlanması kaçınıinıaz olur. Bu bölümiin "Ertcsi I" altbaşlıklı kısmında, "Ayrışmanın öyküsü" diye okura sunulan ve kadınerkek ilişkisini kimyasal bir olguymuşcasına aktaran bir sayla vardır. Bu sayfada kadınla erkeğin ortak yasamının başlangıcında üç renkle simgelenen birbirinin içinde ve birbirini tamamlayan üç duygu olduğu söylenir. (87) Bu duygular maviyle belirtilen özgürlük, turuncuyla tanımlanan ılıklık vc al ya da kırmızının simgelediği tutkudur. Kadınla erkeğin ortak yaşamı Cumhuriyet Türkiyc'sindc bile kısa bir süre sonra türkülerdeki gibi, ussal bir açıklaması olmayan bir nedenle kesilir. Bu anlamsız kesilmc sonucu "mavi yalnızlığın burukluğunda solar, turuncu hüznün sarısına" döner ve tutkunun lurmızısı kan kırmızısını anımsatmaya başlar. (87) Ortak yaşama ilişkin duygular ise bellekte aşk, ayrmk, ihtiras ve şefkat diye ayrıştıktan sonra "anımsayış an'ın duygulanımına görc" yine bellekte birleştirilir ve bazen sevda bazen ayrılık tablolan çizerler. (87) Atasü romanın bu kısmında kadın erkek ilişkisinin şefkat ve ben mcrkezli olmayan davranışlarla gelişebileceğini, o zaman bu ilişkinin düş olmaktan çıkıp yaşama dönüşcbileeeğini anlatmak isterken şöyle der: "Bu ilişkiye özcü başka bir dönüşüm daha var, yükselirken yuvarlanan, sürünürken kanatlanır! Mafzeme yaşantıdır, düş dcğil; eş zamanlı deneyimlenmemiştir yalnızca" (87). Aşkın ulaşmaya çalıştığı doruğun, "bcn"in bittiği vc "başkası" ile sınırların kaldırıldığı nokta olduğu, bunun ise anncçocuk ilişkisinde sık sık yaşandığı romanın sonunda şiirsel bir biçimde dile getirilir. Üzetle, Gençliğin O Yakıcı Mevsimi"nde Erendiz Atasü cinsellik kunusunu devingen ve çok katmanlı bir biçimde işler. Onu hem çağdaş kimlik, özgürlük, eşitlik kavramlan bağlamında hem de toplumsal ve kültürel özcllikler açılarından ele alınır. Ayrıca genelde cinselliğin özelde de kadın cinselliğinin etkilerini ve tanımlannı yine çağdaş düşünce akımları çerçevesinde sorunsallaştirır. "Şimdi"nin, "geçmiş" ve "gelceek"in bir an dan diğerinegöredcğişen yansımalarının kesiştiği noktada bulunduğunu öne süren Atasü'nün sorunsallara somut ve kalıci yanıtlar üretmesi beklenemcz. Ancak romanın tümüne baktığımızda Atasü'nün cinsellik ve kadınerkek ilişkileri bağlamında özellikle üç konunun üzerinde durduğunu görürüz: Cinsellik insan yapısınm doğal bir parçasıdır ve yalın haliyle kadın için de erkek için de yaşamı güzelleştirip ilişkilere anlam ve güç katar, cinselliğin duygulardaki etkilerini doğal kabul etmemiz gerekir, cinselliğin etkisindeki kadınerkek ilişkileri çok ince dengeler üzerine kuruludur veben merkezli davranışlardengcyi anında bozııp iliskiyi kcser. Sotıuç olarak AyşeAysu cinselliğin yaşamındaki önemli bir değişken yerini bilir ancak yine de 21 inci yüzyıla doğıu tek başına yürümek dıırıımıındadır. • C:) Koç Üniversitesı CUMHURİYET KİTAP SAYI 509 Hakan Savlı dan "Sanşo Panza'ntn Ölümü" nerçeklestirdiniz mi? ğince aslına uygun bir şekilde, o /amanki yaşantı iklimiylc ortaya çıkarılmasıuır. Öte yandan nektarına vurgun olduğumuz yaşamımız da, eylemlerimizedirnlcrimk arasındaici kopukluklann gerektiğindc kurulan köprülerle giderilmesi, kendi özel tarihine olabildiğince baştan sona gelgitlerle geçişKenlik sağlanması sonucu daha bir açık ve algılanabüir olabilecektir, bütün bu kücük edimler arasında bir birliktelik Kunılabilirse! Yaşadığunız sonuçlarına her zaman bakmaNURİ SAGLAM ya yeltenmeksizın iyi ki yaşanmıştır. Var olan buralardan geçerek var oldu.. lotoğsını/ta ona sanşo panza derlerdt raflan. Kuruköprü'nün arka sukaklartnda, siyah, boncuk gö'zlü, kıvırcık saçlı sokak kedılennden Seyhan'a kadar dostum derdik birbirimizc çayalar, ameleler, sımüçtlerle dosttuk aksamları fahrıkalar dağılır biz.. bunu herka anlamaz. yemeklerı yiyıp giderek, nasıloldu? farkedemedim uyurdu dünyaular... bu Bukoıvski pislikıeri, alkol ve serserilık eçmişle yüzleşmenin tedirgin edidostum, yenilip, yitirdi karanlıkta elfe ci bir cdım olmaktan çıkması için nerini kendimizle barışmayı dcnemeliyiz tez elden. Zamanında yapılamayanla...artıkışık ra hayıflanmak ycrine, eksiklere bugüne yok ordan ama yansıyan biçimiyle bakmaya çaüşmanın buradayım • > sağaltıcı bir yanının olabileceği ortada: ben Geçmişi değiştirilemiyordu işte, dokunuben labuirse bugüne dokunulabilirdi. buradayım . .yakın arap kciylennden mahzun çocuk (Sanşo Panza 'nın Ölümü, s. 2 5) lar Hakan Savlı'nın şiir serüvenine baştan sona eşlik edcn çocukluk ağırlığını olckadnstumuzdu, jilet fırlatmayt öğrendik, Iı bir şekilde duyumsattığında bıle tutup ve dar bir kaptdan girdik içine, fosforlu tek başına kaplamıyor şiıri. Geri çekilişiç çamaşırlı yaslı tcyzeler alay cdcn aaamlar, hayvan kafesleriyle, lerle yıllar öncesinde olup bitenler didik lenip tarandığında da kölderin dokunduılk yaramız Adana Clcnclevi'ne ğu nice uzaklıklardan bağlantılarını kura... ag'lama dostum . hadi atiama .. rak bugünümüze gelme kaygısı taşınmış, (Sanşu Panza'ntn Olümü, Î.21) olsa olsa sağlıklı bir derinlık yakalanma Gecmişe uzamş ya çalışılmıştır. Geçmişi, şimdiyi, geleccArtık geride kalan ve olsa olsa anısal izfii bir araya getirerek karabilmenin, kenleriyle bizim olan o yanımızda taşıdıkladini günlük olaylann yalın işleyişine bile rımızın ne olursa olsun içte asit etkisi yaprek kaptırabilenin faydalarındandır bir anıamasıiçinbugüniidesevmemizgerekere: Her görüntü, her yaşantı kırıntısı kiyor! CcnellikJekaranlığında terkedilen ötekini çağrıştırarak yolunu ahyordur yaşanılanlardan verimli kaynak olarak yaböylece. Bu noktada Hakan Savlı şiirinrarlanabilmenin bir yolu da korkusuzca de lcendini bolca belli eden masal havasıo geçmiş kuyusuna bakabilmekten geçina dcğinmek mümkün olabilir: üzerinde yor. Kat kat istiflenen yaşantı kırıntılandurufan şey, hikâye edilen anı diyelim, nın ve artıkç oktan oluşmuş, biraz da akıcıdır çünkü; hem ycrc basıyordur, hem kuntlaşmış yaşam yumağıntn açılması söz de yerinden birazcık olmuş gibi ağırlığikonusudur cünkü. Hakan Savlı bu tür cenı yitirmiş, neşeli. Giderek cümbüşe dosaretli edimlerden üstüne üstlük zevk de nüşen resımler geçiti alıyor olmalıdır; bir laboratuvarda mikroskobuna eğilmiş de henüz "ortaya çıkÇocuk heveslyle, mamışlara" bir adım daha yaklaştnışmış Hakan Savlı onca karmaşasına rağgibi. Yaşanmış olanın kcndı içindeki bümen Türkiye iklimine yakından bakartünlüğü, biz istediğimiz kadar anladıftımıken, hem de çekincesiz, çocuk hevesiyle, zı sanalım, bir tarafıyla hâlâ anlaşıfmayı yetişkinin yüzüne gözüne bulaştırarak yabekliyordu. Şairimiz bir de, bile bile üsrattığı koşulların altında ezilmemc becetüne gitti o zamanlara hummalı bir şekilrilerıni gösteriyor: Kendi kalabilişi, dilini dc yapışıp kalmadan, boğmadan yapıyorbozmayışı, konuşma dilini öncmseyişindu bunu. Her geçmişe uzamş bugünün deki derinliklerin okuru hep cşiktc bekkurulmasına yarayan bir katkı, ncrgeçmiletirmiş gibi tutabilmesi, bir yerde, olan şinden kaçmama rahatlığı bile isteye babiteni anıama çatısmalarından doğan jjekılabilcn koskoca bir anı havuzu kazanı rilimi ne yapıp edip yumuşatabilmesinmı olabilirdi, becerilebilirse. Sudaki balık dendir herhalde. Masal nasıl oir ucuysa şigibi içine gömülü olduğu şeyleri görmeirinin hemen yanında da kaskatı haliyle yenlere en azından hemen yanı başına gerçek: bakma şansının kazandırılışı, nice kenKimi zaman mavi bir hayal dinden kendine uzanımlara, çok özlenen olarak da buluyorum kendimi, ya da (büyük konuşmak gibi olmayacaksa tekçok uzaklarda dola^tyorum, Şam gvcclerarlanabilir) özgürlük açılımlarına da bir rinin kapı hem: Geçmişi ne olduğundan farkmelteminde Bag'datlı bir hamal... lırenkli gc')stcrerek bugünden uzaklaşma (Athkarınca Ezgısi, \.44) eğilimlisi olmak gerekiyor, ne de yaşantı Ne olursa olsun dirckt bir şekilde belmezarlığına gömerek hortlatmaktan kali bir insana odaklanabilen, nerkesi ilgiçınma sapkısına düşmek! Anılann aktif lendiren yanlarıyla evrensel bir açılımı da bir rııtumla turlanmasıyla aslında amaçberaberinde getiriyordur; bu açıîıma her lanan şey, çokca sciylcndiği gibi, tek tek zaman gebeymiş gibi. Hem kendimiz, ayrıntıların, giılerek bütünün; kaynağınhem de çevremizdekilerle yakından uzakcfan geletı kıpırtılarla benin kendi içinde tan kurulabilen bağlantılarıyla o koskoca volculuklara durtüklentncsi ve olabildi insanlık ağının kişiyeözcl hallerinin uluorta içerisindeyizdir birdcnbire. ctrlak sesli, palavracı, yaslı kebapçı Küçüksaat'le Hurmalı arasında, kebap arabasımn önünde iki çocuk Massad ajanlartyla savaşım dinlerdik, (Kembo s.lH) Hikâyelendirme yalnızca dümdüz bir hikâye anlatımına dönüsmüyor dikkat edilirse. Eleklerden geçirilen yalnızca anı kırıntılan değil, sözcüklerdirde alttan alta. Bir kez okunup atılamayacak şiirin özünü dıır duraksız işleyen, yoğuran kristaliz zerre ödiin vermeksizinbakım altında: ritm, anlam, za man arası karşılıklı sızıntılarla kurulan, bozulan iletişim şiiri arıyor, buluyor. herkesle kavgaîıydı, bütün mahalleyiibbar etmişti Bu asağıda adı yazdı olan şerefsizler kaçak elektrik kullanmaktadır kendini de yazmış çakılmasın diye ama belediyeciler gidince, doğruca linçetmeyc kalktı komşular... (Kembo, s 19) Tiyatro öğelerinden yararlanırken de asıl çekirdek olarak alınan şey Kembo'nun dramıdır apaçık: Bütün mahalleliyle birlikte biifün yaşamı gözümüz önündedir. Çatışkıları işte, kırıklıkları, terslikleri, sıkıntuarı, şikayetleri... İnsana niçin böyle de başka türlü değil; herkesin başına benzeri bir yazgı mı çakılı diye sordurtan! Herkesin değıştirebilecekleridönüştürebilecekleri kendi çapında gerçekleşse bile, daha çok yapılamayanlarla belirleniyordu yaşamfar: Kim anlamaz ki böylesi sınırlarda vazgeçilen, bırakılan, baş eğilen yılgı anlarını: nerkese hozuktu, bızden başka gün balar, sisleri toplar, rakısınt açardı, Konumuzyunan fehcfesi! sandalyeyc çtkardı Siz bunlara gülen küçük beyler. varolusunuzu gerçekleştiremlainiz mi? (Kembo, r. 19) Müzeyyen Teyze gibi teyzelerimiz olmamış mıdır? Buradaki utanıyor, bizimkiler nasıldı kimbilir? bayram gezmelerine gıtmeye utanırdı Müzeyyen Teyze açtığı konu hep seks özgürlüğü Küçükhey, bunlann hepsi ikıyüzlü. Hakan Savlı insandakı sıcaklıkları bulup çıkartırken yalnızca bu özelliklere yakın olduğunu vurgulamıyor, kendine dc sadık kaldığını belirtiyor, ta ilk şiirlcrindcn beri aynı çizgiyi sürdürerek. Aynı ol gunluk süregiderken bugünkü dünyanın rezilliğine bakıp özellikle bir masal dünyasına çckilmiyor tabii ki! Yine de masalsı güzelliklerini barındırabilmc cesareti en değme toplumcuların kulağına küpe olması gereken bir yaklaşım. flle de bas bas bağırılmayan açıktan açığa pratiğe ge çiriliyordu, o küçük kcndimizinki gibidramlarla: oradaydım, 1979'un bir yaz gecesi bir adam balkonda bag'ınyordu, pijamast, deliklifanılasıyla Bir gün bu yıldızlara hayatt götüreceğız söylcniyorau karısı, komşular yukartlara bakıyordu, cılız, çarptk bedeniyle, nemli gözlerlc duymuyordu daltp gitmisti Kembo. (Kembo, Kemıil Katıraoğlu'nun anısına / Haartmaninku) • • Şanso Panza'nın Olümü/Hakan Savlı/ Adam Yayınları/ 71 v SAYFA 17 Varoluşuıuızu G Benzar yazgriar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle