05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r natçı olmak daha zor. Ama en zoru sanatçı yetiştirmek. Binbir dikkatleseçmek zorunda olduğunuz sanatçı adaylarını yctiştirebilmek için sınıfların az öğrencili olması şart. Ancak o zaman onlarla nirebir uğraşanilirsinİ7. Oyııncuyu ortaya çıkarabilmek içirı birçok yöndcn birebir, yoğun bir çalışma gerekir. Oysa bugün arttırılan öğrenci kontenjanları yüzünden on kişilik oyunculuk stüdyosunda yirmi kişiyle çalışmak zorunda bırakılıyorsunu/. Rarşınızda en çok bes yazarlık öğrcncisi olması gerckirkcn bir bakıyorsunuzotuz öğrenci var. Bıı daöğrencılerle birebır çalışma olanağını büyük öl eüde ortadan kaldırıyor. Bu ncr şeyden ön ce üğrencinin aleyhinde bir durum; gencl olarak da, sanatın ve Türkiye sanatınınz ararına oluşan ters bir gelişim. 2. Tesis Yokkığu: Birçok tiyatro eğitim kurumunun doğru dürüst sahnesi yoktur. Bazılarının ise hiç yoktur. Kaldı ki en az bir göstcri sahnesi dışında, bir de öğrencilerin devamlı çalışacakîarı daha küçük bir sahne olması gerekir. (Burada gelişmiş ülkelerdeki üç, dort sahneli tiyatro bölümlerinden hiç söz etmiyorum.) Oğrencilerin okul içi çalışmaları kadar, okul dışına, seyirciye açılmaları da önemlidir. Tiyatro bölümü olan her üniversitenin sürekli temsil veren bir repertuvar sahnesi olmalıdır. Sahnenin dışında, tiyatro eğitim kurıımlarının hareket doğaçlama, dans, rit mik, akrobasi, eskrim gibi duşlu stüdyola rı; sahne tasarımcılarının atölyeleri dışında, marangozhane, boyahane, demirhane, butafor atölyesi, biçkidikiş ve benzeri atölyeleri olmalıdır. (tzmiı'deki tiyatro eğitim ku rıııııu biri büyük, diğeri küçük2 sahneye ve bu atölyelcrin tümünc sahiptir.) Yeni bir bina yapımı da yıllardır gündemdedir. Ne ki, bugün bu tesislerin bir iki yıl içinde yapılabileceği üzerine biie en küçük bir umut yoktur. Çünkü ekonoınik koşullar eğitim yatınmların bilc durmasına ncdcn olmuştur. Calısmak ve calıskan olmak EFOAL SEVİNÇLİ ugun, tiyatro tarihımı/de, akademik anlamda, üretilen çalışmaları, A.Ü. Dil vc TarihCoğrarya Fakültcsi'ndc kıırulan I'iyatro F.nstıtüsü'nc (1958) ve Tiyatro Kürsüsü'ne (1964) borçluyuz... Prof.Dr. Bedrettin Tuncel'in veProf.Ûr. lrfan Şahinbaş'ın Tiyatro Enstitüsü yönctimincıe, Prof.Dr. Melahat Özgü'nün Tiyatro Kürsüsü'ndeki emekleri, bizlere, Prof.Dr. Sevda Şener'i, Prof.Dr. Ozdemir Nutku'yu, Prof.Dr. Metin And'ı kazandırmış... Tiyatro Kürsüsü'nün ilk akademisyenleri olan bu değerli üç araştırmacının çalışmaları da, tiyatro tarinimizin başyapıtları olmuştur... Tiyatro tarihimizin 1. kuşak araştırmacıları içinde yer alan sayın Ozdemir Nutku'yla, yaşamının 18. yılını, Dokuzeylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde Sahne Sanatları Bölümü'nde geçirdiın. Onu, hem insan olarak, hem de akademik kimlik olarak yakından tanıma olanağını elde ettim. Bugün, Ozdemir Nutku'yu anlatmak, onu tanıtmak, tiyatro tarihimizin 40 yıllık birtarihini, yeniden gözden geçirmek, ele almak demek... 1958'de Tiyatro Enstitüsü'nde başalyan akademik yaşamını (12 Ocak 1998'ue yaş sınırından enıekli olsa da) bugün de ilk günün coşkusuyla sürdüren Nutku'yla, acı, tatlı andarla dolu 18 yıldan geriye kalan, benım için anlamlı olan üç sözcük var: Çalışmak ve çalışkan olmak... Çalışmak eylemi Ö. Nutku'ylaaııiam kazaıııyor... Çalışmak cylemini Özdcmir Nutku'yla bütünleştirmek, bu sözcüklerin anlamını güçlendıriyor, benim için daha bir anlamlı kılıyor... Yazın tarihinıizde Ahmet Midhat, Şemseddin Sami vb. yazı makinelerinin yanına eklenecek nice adı biliyorum... Ancak çalışkanlığıyla, üretkcnliğiyle, kültürümüze, dilimizeolan katkılarıyla, dü şünsel ve sanatsal kimliğini bu denli güçle birleştiren çok az aydınımızın, yazarımızın olduğunu biliyor, hele sanatçı kimliğini düşünsel bir boyuta taşıyanının çok çok az olduğunu, daha iyi biıiyorıım! . B lemesi olurken Oyun Yazarı (1965) ile tamamlıınan, oyun ya zımına, dramaturgiye iliskin bilgiler, Tiyatro Enstitüsü'ndeki, oyun yazma seminerlerinın sonuçlann da yansıtırlar... Türkiye'de, sahneye ilişkin ilk bilgileri, halkevlerinin Anadolu'ya, tiyatro sanatını yaygınlaştırma çabalarında buluruz. Sanne sanatına, oyuncunun sahnedeki konumuna, rejiye, dekora ilişkin bu ilkel bilgilcri, Muhsin Ertuğrul'un Yedigün'deki bir dizi yazısından öğrenen Anadolulu tiyatro sevdalıları, Tiyatro Yönetmeninin Çalışrnası (1974)'na değin usta çırak ilişkisine aayanan bilgilerle yetinerek çalışmışlardır. Tiyatro sanatının öğretüebilirliği adına, ülkcmizdcki ilk sahnelemc teknikleri kitabı olan bu çalışma da, bugün, alanında tek örnek araştırma/yayın olarak önümüz de durmaktadır... Batı'da, sahneleme tekniklerindcn konuşma tekniklerine, mimikten, rol çalışmasına, makyaja değin yayımlan mış uzmanlık kitaplarına uzak yaşayan tiyatro dünyamız, bu yapıtın ardılını yaratamamanın eksikliği içindedir... Eleştiriyorum der ken de, yapılanlara, "bunun aslı çeviri" deyip çamur atmayı erdcm saymaktadır... şilrie başiayan sanat yaşamını gazeteierde. dergllerde vayımlanan eleştlrllerivle, denemelerlyle. okurlannı "coğaltarak" bugünlere getlrdl özdemlr Nutku rası'ndan opera gösterilerine değin uzanan büyük bir kültür şokunun içinde yuvarlanıyorum... Tiyatro, sinema ve kitapla bütünlenen bir yaşamda, edebiyatı ve tiyatroyu yaşıyorum... Kocabeyoğlu Pasajı'ndan, 1963 yılında basılan Modern Tiyatro Akımlan'nı alıyorum... Batı Tiyatrosu üstüne okuduğüm ilk kitap... Yıllar sonra, bu kitabın, O. Nutku'nun Dünya Tiyatrosu Tarihi 111 (1971 72) çalışmasııun bir önyayını olduğunu görüyorum... Dünya Tiyatrosu Tarihi'nin yayını sonrasındaki tarttşmaları, çcviriden yararlanmanın sıkıntılarını, H. Kindermann'ın kitaplarını nasıl yazdığı sorusunun yanıtını, bugün daha iyi anlıyorum... Dünya tiyatro tarihini bizc öğretcn bu kitabın yerine, yenisinin yazılamadığını unutmadan, Üzdemir Nutku'nun, tiyatro sanatının, kuramsaldan uygulamaya değin uzanan diğer çalışmalarıyla da üniversite yıllarında tanıştığımı söylemeliyim... Bugüne değin ellinin üstünde oyıın sahneleyen Ö. Nutku'nun rejileri içinde, Midas'ın Kulakları (G. Dilmen), Söylev (Ö.Nutku), Kırık Testi (H.v. Kleist), Scrsem Kocanın Kurnaz Karısı (H. Taner), Resimli Osmanlı Tarihi (T. Ozakman), Lysistrata (Aristofanes) unutmadığım reji denemeleri olarak belleğimde kalırkcn, dencmc sahnesi adı altında, üniversitede tiyatroyu varermenin de güzel örneklerini ofuşturuyorlar... Gerçekte, Ozdemıı Nutku, bir tiyatro araştırmacısı// tarihçisi mi, bir yazar mı, çevirmen mi, yönetmen mi sorularını sormanın tam yerindeyiz diyorum.... Çünkü, onu yakından tanıyıp birlikte çalışmanın size kazandırdıklarıyla, bu soruların ortak yanıtı evet dir... tnsanüstü bir çalışma temposu içinde, çalışmak eyleminin hakkını, dilinc, kültürüne ödeven bu güzel insan, bir öğretim üyesi olarat derslerinde size öğrettiği gibi, tiyatromuzun "Rönesans Insanı"dır... Dünya Tiyatrosu'ndan tiyatro sanatımızın hâlâ tam olarak bilemediğimiz şenlikler dünyasına, canlandırma sanatına uzanan araştırmaları IV Mehmet'in Edirne Şenliği (1972), Mcddahhk ve Meddah Hikâyeleri (1978) özgün araştırmalar olarak, bugün de ilk kaynaklardır... Tiyatro ve Yazar (1960), Ö. Nutku'nun yayımlanan ilk tiyatro inceTiyatro sanatını, Türkçe düşünerek yaşayan bizler için, yabancı terimler le boğuşmak olağan bir eylemdi. 1966 yılın da, Haldun Taner ve Metin And ile birlikte hazırladıkları Tiyatro Tcrimlcri Sözlüğü'nü Gösterim Terimleri Sözlüğü'ne (1983) dönüştüren Nutku, dil ile düşünce arasındaki bağı, bu "nıeslek erbabına" öğretirken, Türkçe'ye katkısı yadsınamaz, "çaIışkan" bir dilhilimcidir... Öğretim etemam sıkmüsı 3. Yabancı ( Jğrerım I'Jcmanları vc Araştırma Görevlileri: Tiyatro eğitimi alanında öğretim elenıanı sıkınüsı çekildiğinden yabancı uzmanlara gercksinim duyulmaktadır. Sözleşme ilc getırtılen bu uzmanlardan sonuna kadar yararlanmak gereklidir. Bunıın içjr de, geçmişte asistan dediğimiz, şim di konumları araştırma görevlisi olan öğrctiın elemanlarını, öğrcnmeleri içni, bu yabancı uzmanların yanına vermek gerekir. Gelin görün ki, üniversite öğretim elemanlarının ve doğal olarak araştırma görevlilerinin ücretlcri çok az olduğundan vc bu ücretler bu enflasyonda kimseyi doyurmayacağından bu yere çok az kişi başvurmaktadır. Hele oyunculuktan mezun olanların piyasada daha iyi bir ücret alacaklan kesin olduğundan, araştırma görevlisi olarak üniversitede kalmak isteyenler ancak çok seyrek bulunan idealistler olmaktadır. Bu da şu gerçeği ortaya koymaktadır: Sanat eğitimi yapan öğretim elemanları, bu günkü yaşam koşullarına uygun bir ücret alnıadıkları takdirde, sanat cğitimi veren kurumların geleceği karanlıktır. Bujgün üniversitedekı sanat öğretim elemanları yetiştirdikleri öğrencilerinden çok daha az ücret almaktadtnar. Bunun için de, bu kurumlardaki hocalığı bırakıp dışardaki işlere koşanların sayısı gündcn günc artmaktadır. Eğitimin eşgüdiimlii ve çeşitli dalların ortaklaşa çalışmasıyla yetkin bir duruma geleceğine inanıyoruz. Bir de şuııa inanıyoruz: Konservatuvar ve yüksek okul uüzeyindeki oyunculuk bölümlerini oralardan alıp fakülteler içinde, yukardaki belirttiğimiz sisteme uygun bir duruma gctirmck gerekli. Tiyatro eğitimi Güzel Sanatlar Fakülteleri içinde değil, ayrı bir kurumda, Müzik, Sahne ve Görüntü Fakülteleri kapsamında yapılmalıdır. Bu, oyunculuk anlayışının değişmesini getireceği gibi, ilerdeki tiyatro yaşamımıza da büyük vc olumlu ctkilcri olacaktır. Ülkemizin çağdaş bir tiyatro eğitim sistemineve çağdaş bir oyunculuk anlayışınakavuşabilmesi, üniversiter düzeyde araştırmaların yapılmasına da bağlıdır. Bu araştırma ve deneyler de ancak üniversite eğitimi içinde gerçekleştirilebilir. Ülkemizin çağdaş bir tiyatro eğitim sistemine kavuşmayı çoktan hakettiğine inanıyorum. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 509 Oyun çeviri çahşmaları F. Dürrcnmatt'ın Cîöktaşı (1979) ilc başlayan oyun çeviri çalışmalarını, Oren'de, dinleme günlerinin ürünlerine dönüştüren Ozdemir Nutku'nun W. Shakespeare'den yaptığı Romco ve Juliet (1984), Othello (1985), Kral Lear (1986), Yeter ki Sonıı İyi Bitsin (1988), Onikinci Gece (1988)'den sonra, Shakespeare çevirilerinin sürmemesini bir eksiklik olarak sayarken (hâlâ tükenmeyen Shakespeare çcvirilcrinin kapaklarının da artık yenilenmemesini difeyerek(!)) G. Tabori ve Brecht çeyirileriyle teselli bulduğumuzu (!), ancak Ören'de, dinlenme günlerinde daha çok çeviri yapmasını, özeDikle dc rahip Tohn Covel'in gezi notlarının tamamını bizlere kazandırmasını, bir okur olarak, isteme hakkımızın olduğunu kendisine yeniden anımsatmak isterim... Oyunculuk Tarihi (1995) gibi "özel" bir çalışmayı Türkçe'de yine ilk kez gcrçekleştiren Nutku'nun son çalışması, içeriğiyle ço cuk veoyun kavramlarını bütünleştiren, yaratıcı dramanın tcmcl araçlarını ırdclcycn bir çalışma: Oyun, Çocuk, Tiyatro (1998).. Zeynep'in Tiyatro Kitabı'ndan (1983) okul tiyatrosuna yönelen Nutku'nun, bu kitabıyla, çocuk eğitimindcki bir boşluğu doldur duğuna inanıyorum... Şiirle başlayan sanat yaşamını, gazetelerde, dergilerde yayımlanan eleştirilerivle, denemeleriyle, okurlannı "çoğaltarak" bugünlere getircn Ozdemir Nutku, çocuksu hcyecanlarıyla yaşamını anlamlandırırken mutlu olan, yazuıklarının büyüsüyle büyüyen, "kendine özgü"lüğünü farmat yaşamındaki alışkanlıklarında, piposunda, otomobil sevgisinde, piyanosunda, bilgisayar, pardonMachintosn tutkusunda sürdüren, kin tut mayan, kolay kolay öfkelenmeyen, makalelcrin ve kitaplann güzel insanıdır... Onu insan olarak tanımaktan, insanca, tartışmalara girsek de kırgınlıklara, küskünlüklere düşmeden birlikte çalışmaktan mutluluk duyarak, nice yeni kitaplarda, örneğin Ortaoyununun Estetiği'ndc buluşmak dileğiylc, öğrettiklcrinc içten teşekkürlerimi sunmanın güzelliğini yaşıyorum... • SAYFA 7 Bugün, Ö. Nutku'yu duşundükce, bclleğimin dehlizlerinde, puslu karanlıklarda beliren, kopuk kopuk, ilginç görüntüler birbiriyle buluşuyor, örtüşüyor... Üniversiteyıllarım gözümün önünde canlanıyor... Ankara'da, DTC Fakültcsi'ndc, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğrenciyim. Türkiye, üniversite gençliğinin, üniversite ve ülke sorunlarıylalboğııştuğu, sancılı yılları yaşıyor. Ö. Nutku'yu, genç bir doçent olarak, oir boykot sonrasında, fakülte sorunlarının tartışıldığı toplantıdan anımsıyorum... O güne, boykot ortamında konuşulanlara ilişkin pek bir şey yok belleğimde... Yalnız, fakülte yayınlarının satıldığı büro nun camında, Darübedayi'in Elli Yuı (1969) adlı çalışmasıyla karşılaştığımda, bir tanışla yeniden görüşmenin, karşılaşmanın heyecanını duyduğumu, bugün de unutmuyo rum... Darübedayi'in Elli Yılı, tivatromuzun en köklü kurunıu ŞehirTiyatroları üstüne, aka demik anlamda yapılan ilk çalışma olarak bugün de önemini korıırken, beni de tiyatro dünyamıza çekiyordu... Bölümümüzde, seçmeli Arapça dersi nedeniyle sorunlu bir dönem geçirmiş, seçmeli ders olarak Türk Tiyatrosu dersini alabileceğimi(zi) öğrenmiştim(tik)... Boykot günlerinde, Arapça yerine Türk Tiyatrosu dersini seçişimi, Metin And hocamtzın odasındaki konuşamları, sevgili hocamız Melahat Özgü'nün imza onayını, dekanımız Şerafettin Turan'la görüşmelerimizi bugün gibi anımsıyorum... 196970 öğretim yulnın ikinci sömestresinde, haftada iki saat Metin And'ın derslerini izliyorum. Tivatromuzun altın yıllarını yaşadığı günler... Politik tiyatronun öne çıktığı Devri Süleyman günleri... Ankara Sanat Tiyatrosu'nda Devlet Tiyatrosu sahne lerinc, Meydan Sahnesi'nden Ankara 1 lalk Tiyatrosu'na, YenişehirTiyatrosu'ndan Ankara Sanat Kurumu'na, C. Senfoni Orkest Darübedayrtn Blt Yıh Römsans nsan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle