Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
dxn dırıgomulurlerdı Harold Fcldman "Çol Çorukları " Psychoanalytıc and the Psychoanalytıc revıew Guz 1958 Onenılı olan gulumscmck ve kıpırtısız durmaktı, onun yanma uzanmak ve dınlenmck bır zaman, üstustc katlanmak ipekmışız gıbı, batarak uzaklaşmak annenın gozlerınden ve konuşmamak Karanlık oda aldı bızı bır mağara gıbı, bır agız ya da nerde bır kann gıbı Soluğumu tuttum ve ışte babam, başparmaldarı, kocaman kafası, dışlerı, bır tarla ya da bır şal gıbı buyuycn saçları Derısının ııstundekı yosunların yanına uzandım garıp hıssedene kadar Kız kardesjerım asla Dilmeyetekler kendımdcn geçerek. AUah gormeyecekmı$ gıbı davranıp, babama nasıl yaslı bır fıstık ağacına sarılır gıbı sarudığımı Sekiz yaşımdayken olulenn balonlar gıbı durduğunu sanırdım yukarda Şımdı sandalyem bır korkuluk kadar çıplak ve dışarda bır koro sanltı yaz sıneklcrı Elenor, hazır burdayken soyle ü'na Ah Elenor, Elenor, soyle O'na olutn senı harcamadan daha Mırıltılarla baörıına bastığım testıyle kıpırtısız Bagırdığında bır şey, bırak gıdeyım, bırak gıdeyım Fırlatıp attım ben de son kemık parçalarını Ve bakışlarını o7İeyen <,ıg1ığımı duyaum. Elma yuzun, kollarının yetınılıancsı Agustos kokusu derının. Sonra gıysılerinı kanştırdım Ve bıraktığm aşkları Elızabeth, Elızabeth, sen yıtıp gıdınceye kadar. KİBAR BEY: BU KORULAR Çunku bır kımsenın bıı dunyada kaybolması ıçın gozlerı yumuk olarak yalnızca bır kez kendı etrahnda dondurulmesı yeterlıdır Ancak kaybolduğumuz zaman kendımızı bulmaya başlarız Fhoreau Walden Kıbar Bey Seku on yaşlarındaykcn oynadığımız, eskı bır oyun bu Araj>ıra Adada, aşağı Maıne'de Ağustos sonu, soğuk sısın esıp geldığı zamanlar okyanustan ı^erıiere, Dınglcy Dell ve Duyukbabanın kulubesı aras>ındakı orman bcmbcyaz ve garıp bır yere donufctıığunde Iler çam ağacı bıfmedığımu bır kııtuptu sankı saııkı gun geceye donmustu ve yarasalar u^uijuyordu gunesın yuzunae Bır hıleydı kayboldugumuzu duşunmek bır kc7 kendı çevremız de donunte karganın borusu otuyordu karanlıldarda, akşam yemeğı hıc gelmeyecektı, uzaktakı ^anlı çamanaıradan gelen kıyamet mesajı sahılın dadın gıttı dıyordu ışre Ah matmazel, kayık dcvrıldı () zaman oldun sen C!o7İerın sıkıta kap.ılı etrafında don bır kez, kafanda bu duşunceyle Kıbar Bey Kayboldum ve aynı scnın gıbı ıkı kez dondum gozlcrım muhurlu koru beyazdı ve gete aklım boyle garıp şeyler gordu, duyulmamış vc gerçekdışı Ve go/lerımı açını.a, koıkuyouıın clbet bakmaya toplunıun a^ıladığı bu ıçe donuk bakış Yınc de bu koruları tarıyor ve kendımden daha kotu bır şey bulamıyorum, uzumler ve dıkenler arasında yakalanmış KÜRTAJ Doğması gereken biri oldu Tam yeryuzu ağzını buruşturur, tomurcuklar patlarken yumrularından, pabuçlarımı değı^ıp, guneye surdum arabamı Mavı Dağlar geçıyordu yukarda Pensılvanya orada bıtımsız bır kamburdu, pastel boya bır kedı gıbı tepesınde ye^ıl sa^larıyla, gomulmu; yolları çamaşır tahtasında oluklardı sankı doğrusu kotu bır nıyetle çatırdıyordu toprak, kara bır oluk ıçınden komur akıyordu Doğması gcrckcn bın öldu frenk soğanları gıbı diken dıken vc scrttı çımen, ve ben ne zaman yarılacak dıye merak cdıyordum yer, ve ben kırılgan şeylerın nasıl hayatta kaldığını merak edıyordum yukarda, Pensılvanya'da, kuçuk bır adamla buluştum Ruınpelbtıls.kın dcöd, hıç değıl, hıç . aşkın başlattığı şıştığı o aldı Kuzeye dondum, gokyuzu bıle ıncelmı^tı hıçbır yere bakmayan yuksekte bır pcnccre gıbı Yol dumduz bır teneke levhaydı sankı Ooğması gereken bın oldu Evet kadın, boyle bır mantık yitıme goturur olum olmadan Ya da soyle, ne demek ıstıyorsan senı korkak kanadığım bu bebek ANTMSIYORUM Ağustos'un bırınden once vınlamaya ba$lamış,tı gozle gorulme? boccklcr, çımcn kenevır gıbı sert ve renksızdı kum ne kadar renklıyse o kadar, Ilazıran'm yınnısınden berı hı<,bır $ey ge<,ırmıyorduk <,ıplak ayaklarımı/a ve bazen senın çalar saatını kurmayı unutııyorduk, bazı gecclcı jelatınlı bardakta ILK ve sek ıçıyorduk unımızı guncs kırmi7i bır resım şapka gıbı yıterken gozden ve saçımı bır kurdeteyle arkada topladığım bır gun, tıpkı Purıten hanımlara benzedığımı soylemıştın ve en ^ok aklımda kalan odana açdan kapının açıldığıydı odama ELtZABETH GtlTİ 1 Gerı,ek olumun yuvasında yatıyordıın Kımıldayan ba^ına dokunan Sınırlı parmaklarımın 17leri otcbinde Yaşlı derın kırı^ıyordu, cıgerlerının ncfesı Bır bebeöınkı kadar kısaydı son koz Bajjinı kaldırıp baktığınaa Şefkatlı yatak u/erınde sallanan yuzume. Ve bağırdın bır ara, bırak gıdeyım, bırak gıdeyım. Son olumunun tabutunda yatıyordun Ama sen dcftıldın, son anda sen değıldın Onun yanaklarını doldurdular deuım, liu çamurdan tl, bu Lh/abeth maskeM Gcrçck dcğıl Satcn Ve buetının ı^ınden bu soguk yatağın Bağırdı bır şey, bırajf gtdeyım, bırak gıdeyım Kullerını verdıJer bana ve kemık parçalarını Su kabağından teiıtılcr gıbı şıkırdavan Fırınlarının kutsadıgı ta*Iar gıbı şıkırdayan Buyulerın katedralınde bekledım senı Ve yaşayanlann ulkesınde bekledım senı TANRIYLA KONUŞAN ELENOR BOYLAN İÇİN Tannnın sesı kahverengı, bıra kadar yumuşak ve dolu Annemden daha guzel olan Llenor durup konusuyor mutiakta ve Mgaralanmı bır zehır gıbı ıçıme çekıyorum Ustunde lımon rcngı omuzları açık elbısesıyle dıkılıp yumurta tabaklaıını yıkamaktan parlamı^ ıslak elfeıını sallayarak konusuyor Tanrı yla Anlatıyor O'na' Konu^mak ı^ın gormesı gerek meyen bır sarhos gıbı anlatıyor Dılıne geldıfiı gıbı ama dostça Tanrı tavan kadar yakın Kımse bılemez ama O'nun bır yuzu olduftunu sanmıyorum Ben altı buçuğumdayken vardı bır yu7u Şımdı genış, goklerı kaplıyor aınlenen kocaman bır denız anası gıbı CUMHURİYET KİTAP SAYI 277 ÎHTÎYAR Iftnelerden korkuyorum Mu^amba çarsaflardan ve tuplerden bıktım Usandım tanımadığım yuzlerden ve sanırım jimdı baslıyor olum Ülum bır ruva gıbı üaşlar, ıtınde bırçok eşya ve ablamın kahkahaları olan Ku<,uguz, yuruyoruz ve yaban mcrsınlen topluyoru/ yol boyu taa Damarıscotta'ya kadar Ah Susan, dıye çığlık attı ablam, yenı yeleöını lekeledın. DamaktaKi tat ağzım oyle doluydu kı tatlı mersın şerbetı taşıyordu taa Damarıscotta'ya kadar Ne yapıyorsun? Benı rahat bırak1 Gormuyor musun ruyadayımı1 Bır ruyada asla seksen yaşında değıldır ınsan J SAYFA 19