02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Biz de hir imae düzlemi kurabiliriz' Sanatın ve sanat ürünlerinin, bir yandan metalaşma, öte yandan yok sayilma sürecine girdiği günümüz Türkiyesi'nde, sanatı odak alan denemc vc cleştirilcriyle düşünce dünyasında apayrı bir yere sahip olan Hasan Bülent Kahraman son kitabında, sanattoplumsallık ilişkisinden kiç olgusuna, postmodernizmden sanat tarihi/sanat toplumbilimi yaklaşımlarına kafamızı kurcalayan, ya da pek aklımıza gctirmediğimiz bir dizi konuyu deşiyor. Kahraman'la bu son kitabı üzerine konuştuk. O. ANAFARTA S. GUNAYDIN * ! Genel olarak makalelerinizde, | Doğu ve Batı'yı nesne kavramıyla kurdukları ilişki bağlamında karşılaştırıyor, bunu mitos ve imge kavramfarıyla ilişkilendirerek irdeliyorsunuz. Bu çok önemsediğinı bir konıı. Ben Doğu ve Batı arasında nesncyi ele alıs biçimlcrinden kaynaklanan ciddi bir çelişki oldtığu kanısındayım. Batı'nın nesncyi ele alış ve onıı temellendiriş biçimi, onun nesneye bağlı kalarak bir düşünsel, yeni densunuımal ürctim yapnıaMiıa da ola nak veriyor. Tabii, Doğu nun nesncyi alış biçimine bağlı olarak da ürctilcn bir görüntü ve imge dizgesı de var. Işte bu ikisinin arasındaki çefişki veya farklılık bizim bugün içinde yaşadığımız dünyada karşı laştığımız DoğuBatı ikilemini de doğu ran öncmli bir olgudur. Bcn bununla özellikle şöyle bir şeyin altını çızmek istıyorum. Doğu'nıın ürettiği imgenin mutlaka Batılı olması gereknıiyor. Batı'nın iiret tiği imgenin de mutlaka Doğulu imgeler laş,ımasmda bir zorunluluk olmadığı gibi. Bu nereden kaynaklanıyor? Bencc ikisi nin de kcndisinc ait farklı bircr kozmogonisi var. Ayrıca ikisinin de birbirinden iarklı olarak oluşturduğu bir ortak kültür tabanı var. Bunların, imgclcrin ve simgcIerin dolaşımı nedeniyle birbirlerini zaman zaman etkiledikleri noktalar olmuştur. Örncğin Wittkover'in kipatlarını, yazılarını, makalelerini okursanız veya Panolsky'nin çözümlemelerine bakarsanız, bunların lıangi noktalarda birbirlerine geçtiklerini göriirsiinüz. Ayrıca bazı söylenceler, efsaneler, söylenfer ve mitoslar farklı modeller içinde hemen hemen her kültürde var; mesela ölümden sonra diril mc veya ölümsüzlük gibi. Bunlann çöSAYFA 10 zümlemesi yapılmıştır. Orncğin miz yoktur dcmiştir. Ben bu MsMn IMılfnt Kalııxn).in Ortadoğu mitolojilerinin, daha tartışmayla özgün imge üreti vmalvıl (frr^Hıtikhr. mi arasında bİr koşutluk gösonra çoktanrılı dinler, yani nk)uhr « iiıelrri özellikle Yunan mitolojisine dörüyorum. O da şuuur: Bizim nüşmcsi vc oradan, ycnıden tekklasiğimiz var mıdır sorusu tanrılı dıne geçişı. Türkiye benaslında bizim Batı'da kabul ce Anadolu coğrafyası itibarıyla edildiği anlamıyla klasikleribütün bunların kesişim noktamiz var mıdır konusunu üstü sında ycr alan bir toplumdur. Vc kapalı olarak ıçerir. Ben buTürkiye'nın önünc konulmuş nun olamayacağını söylüyobir de model var; Türkiye'nin rum. Çünkü Batı'nın klasiklehep Batılı olması istenmiş. Türkiri dediğimiz şey Batı'nın kozye nin kendi kozmogonisini bırakarak ınogonisinden çılcmıştır ve orıun temel Batı'ya, Batılı kozmogoniye eklemlenmesi söylcnlcrinin, söylcncclerinin dönüştürülistenmiş. mesiyle elde edilmiştir. Bizim bir klasiği Bu görüşii aşmaya çalışan hiç yok miz olacaksa, bu da başka bir kozmogoniden gelecektir. Şimdi o zaman iş şu somu? Benim bilebildiğim kadarıyla bu ko ruya gelip dayanıyor: Acaba biz 'bu' klasik anlamını taşıyan özgün bir imge düznuyu farklı bir bakış açısından ele alarak tartışan ilk ve tek kişi Ziya Gökalp'tir. lemini kurabilir miyiz? Temel soru buÇünkü Ziya Gökalp Türkiye'de üretilen, dur, bcnim buna verdiğim yanıt da "Batılı anlamda bir imge dızgesi sistemi kurözellikle de Orta Asya kökenlı bir Türkik mamız güçtür, ama bu kuracağımız imgegelenek içinde üretilen farklı bir kozmo nin özgün olmadığı anlamına gelmez" goni olduğunun altını çiziyor. Bu, bera şeklindedir. berirıde belli bir aşkınlık (transandaııtalizm) düşüncesini de getiriyor. Yani, o Bu özgünlük kavramı bir görelilik kozmogonıler bir noktada artık dokunuiçermiyor mu, yoksa mutlak bir kavram lamaz birer telosa dönüşüyorlar. Bu or mıdır? tam içinde acaba Türkiye'de yaşayan Ba Evet, kuşkusuz özgünlükten ne anlatılı eğitim ve kültürdcn gcçen, tclevizyon dıjŞımıza bakmak gerekir. Eğer bu Batılı lar vc öteki iletişim organlan aracılığıyla anlamıyla özgünlük ise bence o biraz koBatı'yı günü gününc, dakikası dakıkasına loniyalist bir bakış açısıdır. Çünkü orada izleyen birisi, özgün imge üretebilir mi.'' biz kendimize biraz öteki olarak bakıyotşte üstünde durduğum temel mesele buruz, bizi biraz dıslayarak kendimize Ba dur. tı'nııı optiöiyle bakıyoruz. Halbuki Baud Buraya bir saplama yapmak istiyo rillard'ı okuduğumuz zaman da görüyoruz ki bir optıkonıın tlünya artık sonuna rum. Siz bir süreden beri de klasik kavramını taşıyorsunuz ve sanıyorum o da geldi; öte yandan da postkoloniyalist bir bu bağlamda, ÜoğuBatı ekseninde geli döneme gcçildiğindcn söz ediliyor. Bu şiyor. O oln edcnI e gunun da bu tckrar diyokonuştuğurıım ki, biz muz kav<)/gün bir ramlarla bir imge üreteilintisi var biliriz ama bu bize ait mı.J hir özgünKlasik, lıık olacakaslında hcr ı ır. Bu, Bak ii 11 ü r ü n ı ı'nın te kcndisine ait ıiıellcndirolarak kurıligi anla duğu bir dcmıyla bir ğerler sisteözgünlük rnidir. Türtaşımayabikiye'de klalir, zaten sik var mıdır buna göre yok mudur taşımasına ta rt ışması da gerek çok yapılyoktur. Yalmıştır venu nız burada na tabii çe çok önemli şitli cevaplar bir tespit verilmiştir: yapayım, O rneği n Batı koloniT a n pın a r yalist döneklasiğimiz m i n de vardır deDoğu'ya bimiştir, Melih raz bu açı Cevdet Andan da day klasiği Hasan Bülent Kahraman. Hasan Bülent Kahraman'la "Sanatsal Gerçeklikler, Olgular ve Öteleri" üzerine bir konuşma: bakmıştır. Batı'nın bakış açısına göre Doğu'da üretilen imge özgündür ama Batı için ncdir^ Yabancıdır. Ben böyle bir şey söylerken kendi ürettiğimiz imgenin öz günlüğünü bir yabancılık veya bir öteki anlamında alalım dcmiyorum. Tersinc onun kendi sitcm içi değerlendirmesiyle ele alalım önerisindc bulunuyorum. Bir anlamda, Batt'nın Doğu toplumunun kültürcl değerlerini, belliı bir duygusallığa da alet ederek, hep kendi estetik kurallarına göre yorumladığı söylenebilir mi? Bu, Batı'nın modcrnıst mantıkla kendi kendisini üretme olanafiıdır. Çünkü Batı'da, benim bildigim kadarıyla, bütün bu oryantalizm vs. kavramlarının ortaya çıkması 1850'lcrden, 19. yüzyılın ortasından, yani belki de bir anlamdaki koloniyalizmin asıl ayaga kalktıöı döncmdcn itinarendir. Çünkü Batı'daki modernist sistem hep kendi küllerinden yeniden doğa bilme olanağına sahip olmuş bir sistenı dir. Dolayısıyla, kurduğu imge yapısinın tıkandıfiı yerde dönüp Doğu'ya bakıyor. Doğu'daki yabancılığı dönüştürüp yeniden ürettiği vakit, bunu da o tıkanıklığı aşacak bir olanak olarak ortaya koyuyor. Oryantalist rcsim o tarihteki tıkanmış rcsme yeni bir soluktur. Buna bir anlamda merkezçevre ilişkilerindeki bir değişim diyebilir miyiz? Aşağı yukarı öyle. Anıa daima Batr merkez, Doğu çevre olnıak üzere. Kü bizmin Afrika sanatına bakması budur. Bunun en çarpıcı ömeklerinden birisi de, en sonunda l'rancesco Clement'in, 1980'lerde llindistan resmine bakıp, dö nünce uııu neoekspresyonist bir resim olarak ortaya koymasıdır. Ayrıca Batı'daki galcri sistcminin ycnidcn |apon vc Çin sa natı gibi Doğu sanatlarına açılması tla as lmda bir kere daha böyle bir arayış içine girdiğini göstcriyor. Wittgenstcin felsefesi ile minimal sanatı ilişkilendirdiğiniz makaleniz bağlamında sorulduğunda, bir "hiçlik" (void) sanatı veya "hiçlik"ten kalkılarak yapılan bir sanat olabifir mi? Bu iki düşüncenin tıkanma sebebi nedir? Wittgcnstcin lelsefesiyle minimal sanatın tıkanma noktasını oluşturan ana unsur ikisinin de değillemeye (ncgation) dayanmasıdır. Yani, bir tanesi felsefeyi başından sonuna kadar değilleyerek bir sistem kurmaya çalışırkcn, ötekisi, sanatı ve onu oluşturmuş bütün unsurları değilleyerek bir sistem kurmaya çalışıyor. Ben bunun olamayacağını söylerken elbette olmamalıdır demiyorum. Bunu kendi tercihim olarak ortaya koyuyorum ve sanat yapıtının başından itibaren bir bilcşkeler bütünü olduğunu düşünüyorum. Toplumsal, bireysel vc sanatsal edimdir sanat yapıtı. Sanat yapıtının içinde yer alan sa natsallık boyutuna çoğu kcz onu ürcten dahi müdahale edemez. O, üreteninden bilc bağımsız olarak ortaya çıkar. Aynı şckilde toplumsal sistem bir birey olarak sanatçıyı bir yere kadar etkileyebilirse de, CUMHURİYET KİTAP SAYI 277
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle