Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kadın Destanı, günümüzden beş bin yd öncesinde, Gılgameş Destanı'nda da yer alan Sümer ülkesinin Uruk kentinde geçiyor ve yazarın kurgusuyla yaşamının ilk döneminde tapı nak yosması, ikincisinde ise başrahibe olan LiyotaniNippukir adlı bir kadının ölmeden önce sekiz tablete yazdıklarından oluşuyor. Kent halkının, zalim kral Gılgameş'in, Engidu'nun, tanrılarla iletişimi sağlayan tapınak görevlilerinin birbirleriyle ve çok sayıda tanrıyla ilişkileri Liyotani'nin yaşam serüveni çerçevesinde destan biçiminde öyküleniyor. Sanıyorum bu öykünün içeriğine en yatkın anlatım biçimi En çok ırza geçeni, en çok oğlan kullananı ve kızlık zan bozanı, satraplann." olarak anlatılır Liyotani (yazar) tarafından. Kimsesiz bir kız olan Liyotani yedi yaşında başrahibenin hizmetine gövde silicisi verilir ve aynı zamanda onu yatak eğlencesi olma görevini de sürdürür. Dört yıl sonra ise başrahip tarafından "kızlığı alınarak" tapınak yosması olarak kullanılmaya başlar. Pazar, mutfak, tapınak ve sofralar arasında geçen zamanından arta kalanı "erkek koyunlannda" geçirir, "birinden diğerine uçururcasına sunularak" ve "Gövdesini unutmayı ve kendine rı da birlikte getirmiştir. Yaşam üstüne düşünmeye başlar, yalnızlık ve boşluk duygusunu tanır. Neredeyse bir bugeye dönüşür. Gılgameş'le kapışmaları ise kısa sürer, Engidu yenilir ve o anda aralarında umulmadık bir aşk doğar. Kent halkının yaşadığı büyük düş kırıklığı arkalarında bırakıp birlikte olurlar Engidu ölene dek. Liyotani Engidu'nun çocuğunu doğurur ve doğumdan hemen sonra onu tecimenler alıp götürür. Bundan sonra olaylar iki erkek kahraman açısından küçük değişikliklerle destandaki gibi gefişir. Liyotanı'nin öyküsü ise onlardan büsbütün ayrı olmamakla birlikte yeniden ve Ayla Kutlu, "Kadın Destanı'nda, destanlan fon olarak kullanıyor Ayla Kutlu, romanında, Gılgameş destanını fon olarak kullanırken destandaki kimi kahramanları yeniden yorumlamış, adı geçen ancak somut verilere dayanmayan doğa, yer ve nesneler için düş gücünü kullanmış. İNCİ ARAL Değişik ve şaşırtıcı... klasik destan dili olabilirdi ve Ayla Kutlu da bunu seçmiş, düşüncesini serbestçe yazıya dökmek yerine anlatımda belli ölçüde sınırlanmayı, uyak sorunu nedenivle zorlanmayı göze alarak. Ortaya olağanüstü şiirsel, destan dili ötesinde imgelerle yüklu ve derinliği olan bir metin çıkmış. Bu dili kusursuz bir Türkçe'yle kuı mak ve üçyüz sayfaya yakm bir anlatıyı düaey kaybına hiç uğratmadan son derece sürükleyici ve dokunaklı bir roman biçimi içinde sürdürebilmek bence kitabın en başarılı yanlarındanbiri. Bilindiği gibi M.Ö. 30001750yıllarıarasında Mezopotamya'da hüküm süren ve bilinen gerçek bir uygarlığın kurucusu olan Sümerlerin ilk ve en önemli başarıları yazıyı bulmaları, bunu hukuk, toplum ve sanat yaşamına geçirmeleridir. Tekerleği, yelkeni, sabanı ilkkullananlar da onlardır. Bu uygarlığa ilişkin bulunan ilk tabletler ise efsanevi Kral Gılgameş'i anlatmaktadır. KentDevlet Uruk'un hükümdarı Gılgameş inek suretinde tanrıça bir anayla ölümlü bir kral babadar, doğmuştur ve romanda; "Gelmiş geçmiş en gözüpek olanı kralların En yakışıklı, en yapılı ve kalpsiz olanı. Ve en zengini... En güçlüsü ve en çok öldürenicanlılan. yapdanları duymamayı" öğrenerek. Gılgameş yaptıklarıyla Uruk halkını canından bezdırince halk kır tanrıçası Aruru'dan yardım diler gızlice. ö n a armağan olarak sunarlarvarlannı yoklarını. Tanrıça da elıni uzatıp Dicle nehrinden bir avuç çamur alıp kabaca insan biçimi vererek Engidu'yu yaratır. Onun acımasız ve güçlü Gılga RMHVİIFSIIM I Çok yuva oluşur dallarında ve kadınlar ağaçlar gibidir, ağaçlar kadına benzer. Bunun öyküsünü anlat. Kırılganlığın ve doğurganlığın öyküsünü." Ayla Kutlu'nun uzun süredir üzerinde çalıştığını bildiğim son romanı Kadın Destanı sonunda yayımlandı. Kitap elime geçtiğinde oldukça şaşırdım. Ayla'nın konusu kısaca "kadın" olan ve bana bir telefon konuşmamızda u bu kez açıkça taraf tuttuğunu ve bütünüyle kadınlardan yana olduğunu" söylediği bu çalışmanın ayrıntıları konusunda hemen hiçbir bilgim yoktu ve beni şaşırtan da romanın bütünüyle uzun bir şiir, daha doğru deyişle manzum bir anlamda yazılmış olmasıydı. " Ben, deme artık. Anlat tarafsız öyküsünü iki kadının îki ayrı insan gibi yaşayan.... Yaşamın böldüğükimliğizamanbütünlesin. Süt emenin ve ırzına geçilenin, Hor görülenin... Bugün ve binlerce yıl sonra... Ve yüceltilenin... Aynı bedende saygınhğın doruğuna yüksflenin." S A Y F A 8 meş'i alt edecek güçte olduğu düşünülür ancak vahşidir. tnsan olmayı öğrenmesi için bir "kadının tadından ve sıcaklığından" geçmesi gerekir. Bu göreve Liyotani seçilir, görevini ustalık ve sevecenlikle yapar, bu arada Engidu'yu sevmekten de kendini alamaz. Ancak kır yaratığı saflığını yitirmiş ve insana dönüşümü ona özgü zayıflıkla kadının yazgısının beş bin yıldan bu yana hemen hiç değişrnemiş olduğunu kanıtlamak üzere yaratılmış bir öyküdür. Kadın erkek gözünde hem yosma hem kutsaldır. Kadın erkeğin sonsuza kadar annesi, ilk öğretmenidir. Ona dünyayı, insanlığı öğreten, sevgisini sunan, bağışlayan, ateşiyle sarmalayıp soyunu sürdüren ama hep itilip kakılan, gizlice korkulan, kolayca terkedilen. Erkek aynı zamanda güce, erke tutkundur <,ünkü. Gel geç gönüllü, serüven sever. Sanıldığı kadar güçlü ve kadirbilir değildir. Ayla Kutlu Gdgameş destanını fon olarak kullanırken destandaki kimi kahramanları yeniden yorumlamış, adı geçen ancak somut verilere dayanmayan doğa, yer ve nesneler için düş gücünü kullanmış. Haluppu ağacı için örneöin. Engidu'nun ölümüne bulduğu yöntem ise gerçekten çok ilginç ve etkıleyici. Destandaki kahramanların ilışkılerine baktığımızda cınselliğin özellikle yöneticiler katında çok cinsli ya de eşcinsel düzlemde ağırlık kazandığı görülüyor. Yaşlı başrahibenin küçük kızlara düşkünlüğü, Gılgameş'in bir sürü karısına karşın kentin genç kız ve oğlanlarını elden geçirmekten bıkıp usanmayışı ve tapınak yosması neden bir kadın tipi beş bin yıl öncesi değerler açısından dik ' C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 2 1 4 J