29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Jvadın değişik kültürlerde hep kendi benzerini aramamış mı? Bir gün bulacak mı? Ama ilkin kendisini bulmanın koşulları neler? Önay Sözer "Kadın ve Benzeri"nde bu soruları kurcalarken, okuyucuyu kadının çeşitli alanlarında doJaştırıyor. ECE ALGAN | adın bu konularda konuşmaya gerek görmemektethr, çünkü sessizce sergilediği doğallığı olmadan ahlaksal değerlerin, kuralIarın ve onların savunmasının anlamını yitireceğini en iyi o bilmektedir. Erkek ahlak vaazı veredursun, o hafifçe gülümseyecektir yalmzca." Bu sözler ilk bakışta Fiztgerald'ın "Muhteşem Gatsby"adlıromanında,canlıbirhüznü üzerinde taşıyan kadın kahraman Daisy'nin artık her şeyi görüp geçirmiş olduğunu belirten sözlerini ve kitabın önemli duraklarından birinin bulunduğu bu yarım nefeslik suskunluk anını çağrıştırdı bana, hatta istemedikleri hafde o büyük, zorlu adları (kadın ve erkek) yüklenmiş öykü kişilerini de anımsattı bir yandan. Yukarıdaki alıntıda sözü edilen kadın roman veya öykü kişisi değil, değilse kim? Konuşmaya gerek görmediği konular nelerdır? Alıntılanan bu cümleler, "neden"in peşine takılan soru ve yanıtlarla "kadın" üzerıne gözlemlerini, düşüncelerini kimi zaman sosyal, kimi zaman pozitif bilimlerle destekleyerek kaleme alan felsefecimiz Önay Sözer'e ait. Bir bölümü Ak Kadın dergisinde yayımlanmış bu denemeler Kadın ve BenzeriBir Kadın Ütopisi adı altında kitaplaştırılmıştı. Sözer'in kadının 'ben'ini 'benzer'i olarak incelediği, kadının kimlik sorununu doğasını, çelişkilerini, gözenekliliğini, reminizmin getirdikleri'ni, 'kadının ikinci doğası' dediği modayla ve makyajla olan ilişkisini, kültür yaratıcı gücünü ele aldığı denemeleri bu kitapta yer alanlar. Oyleyse kim olduğunu sorduğumuz o kadın bizlerîz, erkek de sizler. Peki ya toplum? tnsan? "Erkeği bilmek için kadını tanımak gerekir" düşüncesinden yola çıkan Sözer kadını, toplumla ilişkisi içinde ve tersi bir durumun erkek için de geçerli olduğu düşüncesivle, yani erkeği de kadını da kadınerkek (toplum) ilişkisi dışında "insan olarak var olmalarıyla değil, toplumsal yaşamdaki karşıtlıklarıyla irdeliyor. Nereden kaynaklanmaktadır bu karşıtlık? Kadının doğası? Doğallığı? C U M HURİ YET K İ T A P SAYI 2 1 4 nıa eğilimiyle" açıkladığımız takdirde, Italya'daki feministlerin "titreyin, titreyin, cadılar geri geldi" sloganları taşımalarının anlaşılır olduğunu söylüyor ve çirkinlik, kötülük, kirlilik gıbi anlamları barındıran cadı sözcüğünü bu sözcüğe bugün bir anlık inandığımızı kabul ederek "cadı olmanın getirdiği çelişkileri", söylence ve masalların anlattığı, ressamların, psikanalistlerin ortaya koyduklarıyla irdelediği edebi tatta, ilginç bir denemeyle (Cadı Estetiği) kapatıyorcadı konusunu. Moda: Kadmın IhJnci Doğası? Önay Sözer'den bir kadın utopyası Kadın ve Benzeri "Kadın doğal bir varlık değildir, kadının erkeğin onda bulmak istediği anlamda doğası yoktur. Yalnızca kadınla ügili 'doğal', aslında doğalcı tasarım vardır. Bu tasarım onun bir benzeridir, ona benzeyen imgesi, benzerlik imidir... " Önsözde yer alan ve ilk bakışta kuşku uyandırabilecek bu düşünceler, toplumsal değerlerin dışlaştırılması ile kadın varlığı arasındaki ilişkinin irdelendiği Kadının Toplumsal Doğalığı başlıklı yazıda açığa kavuşuyor: "Erkeğin toplum içinde yürürlükteki ahlakı her fırsatta dışlaştırmasına karşılık kadının bu türlü ve bu denli çok ahlak konuşması yapmamasını, onun toplumla ilişkisinin sessiz olduğu kadar içerden olduğu yönünde yorumlayabiliriz... Erkek toplumsal değerler üzerine konuşur, ama kadın varlığıyla bu değerleri temsil eder... kadında doğal imgenin ve toplumsallığın birbirinden aynlmaz bir bütün oluşturduğunu gözlemleyebiliriz. Kuşkusuz buradaki bütünlük karşıtların bütünüdür... Kadının erkeğe göre daha az ahlak savları geliştirmesi, 'toplum'dan daha az söz etmesinin nedeninin onu bir çeşit toplumsal doğallığı olduğu böylece ortaya çıkar. " Bu son cümleyle geriye, yazının başındaki alıntıya dönerek, 'kadın'ın konuşmaya gerek görmediği konuyu ortaya çıkarmanın yanı sıra, sini izlemek zevkli bir düşünce yolculuğu haline geliyor. Sözer bu bölümde aynca "Ana ve Orospu" başlığı altında edebiyattan, sinemadan ve psikanalizden ilginç örnekler vererek erkeğin kadında aradığı bütünlüğü, kadının "tırnağın hem içinde hem de dışında" olan doğasıyla, gözenekliliğiyle açıklıyor." Anne ya da karı olmak kadınların kendi aralarındaki ilişkide her an yere düşürülebilen bir maske gibidir." Bu yüzden de kadının her ikisini de aynı anda içeren bir bütün olmadığını, toplumun ona verdiği role göre değişim halinde olduğunu, bu bütünlüğün yalnızca erkeğin fantezisi olduğunu üeri sürer Önay Sözer. Çünkü "O istediği kadar kadından bir şeykadın yaratmaya, istediği kadar kadını noktalamaya çalışsın, kadın süreklı genleşip dağılan gözenekli bir varlıktır." Gözeneklilik Sözer'e göre kadınların lehine olan önemli bir nitelikleri. Eskiden beri evişlerinin, çocuk bakımının yorduğu, çirkinleştirdiği kadınlara, ellerine aldıkları temizlik süpürgelerı de düşünülerek 'cadı' gözüyle bakılmış, karikatürize edilmişlerdir. Estetik ve Cadılar adlı bölümde 'cadılık' yakıştırmasının kökeninin, Ortaçağın karanlık dönemlerinden 17. yy'a kadar düzenlenen cadı avlarına, büyücü olduğu düşünülen kadınların cezalandmlmasına kadar uzandığını okurken Sözer'in, kitabı boyunca belki ilk kez feministlere hak verdiğini görüyoruz. Sözer, cadı avlannı "sivrilen", öne çıkan, toplumda farklı bir güç odağı oluşturan kadınlan "toplum dışına at Bir Kadın Imbllimi Ardında{n) İlk böliimde Sözer'in, kadının hem kişiliğini hem toplum içindeki rolünü ve bu rolü üstleniş şeklini farklı bir yoldan imbilimden yararlanarak çizme Bu bölümde Sözer, Yeti adını verdiği hayali bir kadınla moda üzerine söyleşiyor. Neler konuşuyorlar? lşte Başkaldıran Şapkalar'da Sözer'in Yeti'ye verdiği yanıt: "Şapkalar ve tüller yüzün kendi yankılarıdır... Şapka kadın yüzünün 'anlam'ı değil, o anlamı değiştiren yeni bir im, işarettir, isme eklenen bir sıfat gibi. Peçe ise kadının yüzüne eklenmiş kendi gölgesidir. "Bu başlık altındaki konuşmalar örtünmenin geçmişine, kadınların türban kullanma nedenlerine, tarihsel olaylar, toplumsal yapı ve statüyle değişen şapka ve giyim gereksinimlerine değinmesi yönünden dikkat çekici. Sözer, bu bölümde esas olarak, "değişebilen alışkanlıkJara" dayanan modanın kadının kendi doğasının yanında ikinci bir doğa yaratmasıyla kendi benzeri olmak isteyen kadına bunu hazır olarak sağladığını öne sürerek Yeti'yle olan tüm konuşmalarını bu odakta topluyor. Ya makyaj? " Şiir sözün 'ses'iyle yapılan bir makyajaır diyeceğim, makyaj ise kadının yüzü üzerine bu şiirin renklerle yazılması. Karşılıklı." Doğaya Çizilen Yüz ddlı bölümde yer alan Kadın Kendi Yüzünün Şairidir başlıklı denemede Sözer, "Kadın ki şiirdir aynı zamanda şairolamaz" yargısını 'şiir vemakyajın yakınlığı'ndan yola çıkarak, ses ve renklerin, dolayısıyla anlam ve anlatımın birbiri arasındaki uyumu ortaya koyarak yıkıyor. Bu kitapta Sözer'in bakışı, her ne kadar bir felsefecinin bakışı olsa da her şeyden önce bir erkeğin yıllann gelenek ve öğretileriyle şekillenmiş ama adil ve kadını yücelten bakışı. Bu bakış, insanhk tarihi boyunca bütün varoluşuyla kadmın portresini hem dış, hem de iç boyutlarıyla yansıttığı için yer yer Daisy'ler, Lady Chanerley'ler, Kleopatralar, kendiniz, anneniz usunuza düşüverecek. Tek bir cinse hitap etmeyen, incelemeci, kuramsal şeklinden sık sık sıyrılıp ilginç benzetmeler, konuşmalar, öykücü işi gözlemlerle yoğrulan bu denemelerle ortaya konan ütopiye katılıp katılmamak elinizde, ama düşünmemek değil.» Kadın ve Bonzeri Bir Kadının Ütopisi / önay Sözer /Varlık Yaymlan / 120s S AY F A 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle