25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

]ohn Keane'den güncel bir derleme: Sivil Toplum ve Devlet Devlet, sivil toplum ve radikal demokrasi J ohn Keane'in sivil toplum ve devlet üzerine oldukça yetkin makale ve denemelerden oluşan derlemesinde, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden on altı kuramcı, sivil toplumdevlet ayrımının kökenleri ve tarih içinde buna yüklenen anlamların değişmesinin yanı sıra ayrımın günümüzde taşıdığı sosyolojik anlamı da tartışıyorlar. BULENT PEKER hn Keane'in sivil toplum ve devlet üzerine oldukça yetkin m akale ve denemelerden olu•janderlemesi.Türkiye'ninsivil toplumu, devlete direniş ulanaklannı tartışmaktan kaçındığı bir ortamda dilimize çevrildi. Kitap. bu anlamda ülkemizin anlamsal t o pografyasına bir müdahaledir. Hem de "dış mihraklı" bir müdahale. Meraksız okura hemen şunu anımsatarak onu okuma zahmetinden kurtaralım. Kitapta Türkiye'nin "tekparti" döneminin ne denli üstün ve benzersiz olduğu falan tartışılmıyor. Ya da Türkiye'nin "tarihin en benzersiz aklı" tarafından yaratüdığı. Tam tersine! Kitabı kendi söylem coğrafyamız içinde anlamlandırmaya mahkum olduğumuza göre bu açıdan düş kırıklığına da uğrayabiliriz. Çünkü kitap, ağırlıklı olarak Doğu Avrupa üzerine ve siyasal deneyimlerimizin ne denli benzer olduğunuanlatıyor. Kitap oldukça seçkin örneklerden oluşuyor. Yazarların her biri, çağdaş siyasal düşüncenin bilinen isimleri. Ama bir kitap içinde yer almak, daha doğrusu yer verilmek, bir proje etrafında yeniden şekillenmek demektir. Kitabın projesi nedir? Hangi kaygılaro dan kaynaklanmakta, ne tür bir anlam ekonomisi içinde oluşmaktadır? Her kitabın yanıt vermek yükümlülüğüyle karşımıza çıktığı ilk sorular... Keane'in giriş makalesi bu sorulara doyurucu yanıtlar veriyor: Devlet ve sivil toplum arasındaki kavramsal ayrım, siyaseti açıklamak ve bir siyasal projeyibiçimlen ' dirmek açısından ne derece anlamlıdır? Böyle bir aynm varsa, siyasetin hangi bölgelerinde oluşur? Ya da ne ölçüde siyasal bir ayrımdır? Bu sonuncu soru özellikle önemli. Çünkü devlet ve sivil toplum arasındaki ayrım, siyasal olanla olmayan arasında bir ayrım gibi kavranıyor. Sözgelimi liberal düşüncenin iktidar ve ekonomi arasında getirdiği ayrım buna birörnektir. Ama bu aynmın kendisi de siyasal bir tavırdır. Çünkü siyasetin siyasal olarak nitelenmeyen bölgeyle ilişkisine yönelik bir tercihtir eninde sonunda. Yanıtlanması gereken ikinci nokta, kitabın hangi bağlamda, hangi kaygılarla anlam oluşturduğu sorusudur. Keane, bu soruyu bir bağlam tanımlamasıyla yanıtlıyor ki bu Türkiye için de geçerlidir. Yeni Dünya Düzeni de denilen bugünkü siyasal ortamda sivil toplum kavramına ilgiyi canlandıran üç ana karakteristik saptıyor. Refah SİVİL TOPLUM OEYLET devletinin çöküşü ve kapitalist ekonominin yeniden yapılanması (bu konuda Toplum ve Bilim dergisinin 5661. sayısına bakılabilir), sosyal demokrasiyle varolafı sosyalizmin çöküşü ve yeni toplumsal hareketlerin gelişmesi. Her üç sorun da sivil toplumla farklı bakımlardan ilişkili. Ekonominin yeniden yapılanması, devletin müdahale biçimlerine ilişkin bir sorunu da beraberinde getiriyor. Bu salt devletin doğrudan egemen olamadığı bir bölgeyi düzenleme biçimleriyle ilgili bir sorun değil. Ekonomi, bireylerin devletle en doğrudan ve gündelik temasta oldukları Bir alan. Eğer sivil toplum Keane'nin varsaydığı gibi emek piyasası ve haneye ilişkin bir insanlık durumuysa, devletin düzenleme ve müdahale biçiminin de yeniden yapılanması, aynı zamanda bir meşruiyet sorunudurda. İkinci olarak, refah devletinin ve sosyalist devletin çökmesi, sosyalist ve sosyal demokrat politikalann da yeni bir düzeyde sorgulanmasını gündeme dayatıyor. Sosyalizmi şimdilik bir yana bırakırsak, Batılı dünyada sosyal demokrasi, refah devleti bağlamında sağ siyasetle özdeşleşmişti. Sağ politikanın yeniden yapılandığı bir ortamda, sosyal demokrasinin varlık nedeni kalmadı. Yeni sağ politikalara karşı, mevcut sistemi meşrulaştmcı yeni bir politika üretemez hale geldi. Çünkü ilkesel açıdan tek seçeneği, rejimin meşruluğuna karşı çıkmaktı. Ama sosyal demokrasi, bu tür radikal bir gelenekten tümüyle kopmuştu. Sözgelimi Türkiye'de sosyal demokrasinin merkez sağ bir çizgi adına ortaya çıkması, "devlet partisi"nin çizgisi olarak görünmesi bir saptırma teşkil etmez. Tam tersine, sosyal demokrasinin sivil toplum açısından teşkil ettiği sorunlann altını çizen bir durumdur bu. Keane, sosyal demokrasinin toplum hareketlerini devlete bağımlı/gebe kılarak ya da bu örgütlenmeleri devlet adına kuşatarak sivil toplumun ahlaki (ve siyasal) temellerini çürüttü; öteyandan, üretken sermaye yerine rant ekonomisini güçlendirdi. Yeni muhafazakar politika, sosyal demokrasinin birinci katkısına yaslanarak ikinci katkısına saldırdı. Yeni muhafazakarlık, liberalizmin "sınırlı/küçük" devlet talebini bu kez "güçlü" devlet adına istiyor. Yaniekonomiden çekilen ama çelik yumruğunupekiştiren bir devlet. Öçüncü olarak, yeni toplumsal hareketler yalnızca devleti değil, sivil toplumu da sorgulamaktadır. Bu, bir ölçüde sosyal demokrasinin sivil toplum örgütlerini devlete bağımlı kılarak işlerliğini yok etmesinden de kaynaklanır. Yani toplumsal hareketler (Keane'nin bu konuda Türkiye'den verdiği örnek Insan Hakları Derneği'dir), sivil toplum ve devlet arasındaki ayrımı derinleştirerek yeniden görünür kılmaktadır. Öte yandan, sivil toplumun içindeki iktidar ilişkilerinin çoğullaşmasını sağlayarak yeni dayanışma biçimleri inşa etmektedir. Bu üç olgunun Batı ve Doğu Avrupa'da önemli muhalif kesimleri radikal demokrasiye ya da klasik liberalizmin tanımladığı "hak ve özgürlükler" tasanmının derinleştirilerelc gerçekleştirilmesi projesine yönelttiği görülüyor. Havel'in de en azından derlemede yer alan "Antipolitik Politika" makalesini yazdığı sıralarda bu postMarksist proje bağlamında anlaşılabileceği kanısındayım. Radikal Demokrasi Projesi Olarak Sivil Toplumun Yeniden tnşası Sivihopluma yönelik ilginin yükselişi, salt Avrupa'da ve gerekse dünya çapında sosyalizm ve sosyal demokrasinin çöküşünün bir sonucu olmamıştır. Kısmen bu çöküşe denk gelen başka bir eğilime de denk geliyor: Radikal demokratik "proje'nin oluşumu. Radikal demokrasinin ilk entelektüel manifestosu, Laclau ve Mouffe'nin Hegemonya ve Sosyalist Strateji adlı, Birikün Yayınlan'nca yayımlanan kitabıydı. Keane'nin derlemesini de bu proje çevresinde anlamlandırmak mümkündür. Sözgelimi ABD'li felsefeci Agnes Heller'in makalesi, bu çerCUMHURIYET KİTAP SAYI SAYFA 18 214 J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle