Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Devrim çocuklarını nasıl yedi Walter Janka, eski bir yayııicı. Gustav Rust, eski bir gazeteci. İkisi de bir dönemin komünist aydınlarından. İkisi de 1957'de yargılanmışlar, 4 yıl hapis yatmışlar. Şimdi zamanın ünlü yazarlarını, gerçekleri bilip de suskun kalmakla suçluyorlar. erlin duvarının yıkılması, Doğu Almanya'daki sosyalist yönetimin düşüşü, Batı ve Doğu Almanların bütünleşme sürecinin her geçen gün daha güçlü bir ivme kazanması. Bütün bunların, geçmişe uzanan oldukça uzun bir sürece dayansa da neredeyse bir anda patlak vermesi, yanı sıra bırtakım tartışmaları, kavgaları da getiriyor doğallıkla. Son zamanlarda Doğu Almanya'daki ilginç tartışmalardan biri de.otuz yılı aşkın bir süre önce gerçekleştirilen Stalinci duruşmalar ve kimi yazarların bu olayla ilgili tutumları konusunda patlak verdi. Bugün hayatta olmayan kimi yazarlar, Stalinci duruşmalar sırasında gerçekleri söylemeye cesaret edememekle ve meslektaşlarını kurtarmaya yanaşmamakla suçlanıyorlar. "1930'lu yıllarda Moskova'da başlayan ve 1950'lerin sonlannda Doğu Almanya'da son bulan Stalinci duruşmaları incelemiş olan herkes, devrimlerin yalruzca kendi çocuklarını yemekle kalmadığını, aynı zamanda kurbanların en iyi arkadaşlarını yemeği pişirmeye zorladığını bilir..." Observer gazetesinden Robin Smyth, Doğu Almanya'da kısa bir süre önce yayımlanan ikı kitaba ılişkin yazısına bu sözlerle başlıyor. Kitaplardan biri Walter Janka'nın ve Gerçeğin Güçlükleri adını taşıyor. Kendi Davasının Tanığı adlı öteki kitap ise Gustav Rust tarafından kaleme alınmıj. İki kitap da şu sıralar Do^ju Almanya'daki kitabevlerinin vitrinlerınde. Yayıncı Walter Janka da gazete yönetmeni Gustav Rust da İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra Doğu Alman devletinin kurulmasına katkıda bulunan komünist aydınlardan. İkisi de 1957 yıhnda, filozof Wolfgang Harich önderliğindeki bir beyin takımının öteki üyeleriyle birlikte yargılanmışlar, Batı adına darbe düzenleyen "karşıdevrimci ajanlar" olarak nitelenerek suçlu bulunmuşlar. Dön yıl hapis yattıktan sonra salıverilmişler, bazı gözü pek dostlarının da yardımıyla yaşamlannı bir köşede sürdürmeye koyulmuşlar. Şimdi, Janka ile Rust, yavımladıkları kitaplarla, ülkenin belleğindeki bir bosluğu doldurmak üzere otuz üç yılın yıkıntılan altından ortaya çıkıyorlar. Son dönemde saygınlıkları geri verilen iki yazar, 1950'lerde savcıların gruptan iki kişiyi haftalarca sorguya çekerek aldıkları " i t i r a ı lara dayanarak bir "kompîo"yu nasıl yarattıklarını anlatıyor. Ancak bu arada gündeme getirdikleri ilginç bir nokta da kendi kuşaklarından yazar ve aydınların, sıradışı birkaç örnek dısında, onları nasıl yargılarıyla baş başa bıraktıklan. Walter Janka, ozellikle bir zamanlar Doğu Berlin'in Kültür Bakanlığı'nı yâpmıs olan Johannes Becher'e ve yapıtları gerek Doğu'da gerek Batı'da büyük bir okur kitlesi kazanmış olan Anna Seghers'e ağır suçlamalar yöneltiyor. Tutuklandığı sırada, Walter Janka'nın "komünist bir savaşçı" olarak kimsenin yadsıyamayacağı bir geçmisi var. Bir işçi ailesinden gelen Janka, yirmisinden önce Nazi zindanlarıyla tanışmış. Babasıyla birlikte hapse atılan Janka'nın ağabeyi de bir toplama kampında muhafızlar tarafından öldürülmüş. Daha sonra İspanya İç Savajı'na katılan Janka, Cumhuriyetçilerin safınaa çarpışmıj ve tam üç kez yaralanmış. Almanya'nın Fransa'yı ijgalinden sonra da Marsilya'dan Meksika'ya kaçmış. 1956 ilkyazında, filozof Wolfgang Harich ve Bcrtolt Brecht'in öteki dostları, Kniîçev'ın Stalin'e yönelttiği suçlamalarla çıkmaza giren Alman komünizmini nasıl kurtarabileceklerini tartıjmaya bajlamıjlar. Özgürce yaptıkları tartışmalar, Kültür Bakanı Johannes Becher tarafından da özendirilmış. 1956 güzünde, Sovyet birlikleri Macar ayaklanmasıni bastırdığında, Doğu Almanya lideri Walter Ulbricht ülke icinde de "hain"ler aramaya koyulmuş,. Gustav Rust, Kendi Davasının Tanığı adlı kitabında, "Wolfgang Harich'in grubu için talihsiz bir dönemdi, çünkü Brecht o yaz ölmüştü. Hiç kuskum yok, Brecht, aydınlar arasında girisilecek bir temizliğe karsı koyardı" demeden edemiyor. 1956 ekiminde, Macaristan'la bütün ilişkiler kesildiğinde, Anna Seghers, yakın dostu ünlü Macar Marksisti Georg Lukacs'ın "karjıdevrimci" güçlerin eline düşmüş olabileceği korkusuna kapılmış. Seghers, Walter Janka'dan, her şeyi göze alarak Macaristan'a girmesini, hasta ve yaşlı Doğu Almanya'da yayımlanan 2 kitap, 1950'leri gündemegetiriyor B H A Z I R L A Y A N MÜMTAZ ARIKAN Kaç yaşındaydı? Bu sayıdan başlayarak "kitap" konusu çerçevesinde, ünlü kişilerin yaşlarıyla bağlantıb ilginç bilgiler vermeye çaîışacağız. Yaşları rastgele seçeceğiz. Bu kez 17 diyoruz. • Büyük ozan Nâzım Hikmet, ilk şiir kitabı "835 Satır" ve ikincisi, "Jokond ile SiYaU " y u 27 yaşındayken bastırmıştı. SiYaU, Rusya'da birlikte öğrenim gördüğü bir Çinli arkadaşıydı. Çin'e döndüğü sırada, karşı devrimciler taiafından idam edilmişti. " Yakalıyor yakalıyor yakaladı yakala..." Jokond'un kollanna üç adım1 kala yetişti ÇanKayŞi'nin celladı. Parladı pala... • Ünlü Fransız romancısı George Sand, ilk romanı "Indiana"yı, 27 yasında yayımlatmıştı. Eşi Baron Dudevant'ı terk ederek yazar olmak amacıyla Paris'e giden genç kadın o sıralar Amandine Aurore Lucile Dudevant adını taşımaktaydı. George Sand erkek adını ilk kez "Indiana" romanında kullanmıştı. Ozel yaşamındaki aşk serüvenleriyle de tanınan George Sand, bunlan kitaplanna da yansıtmıştı. Anna Seghers: Gerçefiı bılmesine karşın suskunluğu mu seçtı? Lukacs'ı kurtarmasım istemiş. Harekâtı Kültür Bakanı Becher de desteklemiş. Yapılan plana göre Janka, Becher'in arabasıyla Avusturya'dan Macaristan'a girecek, gerekirse para da vererek Lukacs'ı kurtaracakmış. Ne var ki son anda Walter Ulbricht harekâta karjı çıkmı; ve bir süre için her sey unutulmus. Ta ki Georg Lukacs, "karşıdevrimci" Imre Nagy'nin nükümetinin Kültür bakanı olarak yeniden ortaya çıkıncaya kadar. Imre Nagy'nin idamını izleyen günlerde Georg Lukacs da yoğun bir suçlanma ve sürgün dönemi yaşamış Macaristan'da. Ama Janka'nın kitabında anlattıklarına bakılırsa, 1957'de Doğu Almanya'daki duruşmalarda kendisine yöneltilen en "ilginç" suçlamalardan biri de Lukacs'la il' gili olrnu;. Janka'yı, "jçerici" Lukacs'ı Macaristan'dan getirerek revizyonist bir Doğu Alman devletinin "mimar"ı yapma komplosunu kurmakla suçlamışlar. Duruşmaya salonundaki kalabalık "Kahrolsun hainler! Suçlular hapse atılsın!" diye bağırırken Brecht'in karısı ünlü oyuncu Helena Weigel ile Anna Seghers'in çevresindeki yazarlar hıç ses çıkarmamışlar. Janka, Gerçeğin Güçlükleri adlı kitabında, Stalin Ödülü bulunan ve uluslararası bir üne sahip olan Anna Seghers için junları vazıyor: "Birazcık cesaret, ne ününe zarar verirdi ne de durumunu tehlikeye sokardı. Anna Seghers'i tutuklamayı ya da rahatsız etmeyi Ulbricht bile göze alamazdı. Bunu çok iyi bilmesine karşın suskun kalmayı seçti Seghers." Walter Janka'nın kitabında, gereken yürekliliei gösterememekle suçlanan ünlü yazar Anna Seghers de zamanın Kültür Bakanı Johannes Becher de bugün yaşamıyorlar. Kendilerine, yöneltilen suçlamayı yanıtlamaları va da Lukacs'ı Macaristan'dan "kurtarma" operasyonunu kendi açılarından anlatmaları olanaksız. Şimdilik, çok uzun yıllar yalnızca Seghers ve Weigel'in değil, neredeyse bütün bir toplumun suskun kaldığı ya da suskun bırakıldığı bir dönemin ardırfdan bir "konujma patlaması"na tanık olmak zorundavız biraz da. Bu "patlama"nın tozları ve dumanları ortadan kalktığında, her iki taraf açısından da aklın ve hoşgörünün egemenliği ele aldığı tartışmalar, açıklamalar gejecek belki de. S A YF A 2 3 CUMHURİYET KİTAP SAYI 36