24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP İstanbul adalarını korumak için proje İstanbul adalarının koruma altına alınmasını ve bu alanların gemi trafiği ve endüstriyel balıkçılık için sınırlandırılmalarını önermekteyiz. Koruma alanı olarak önerdiğimiz bölge, Burgazada, Heybeliada, Sedef Adası, Büyükada ve Kınalıada'nın kıyı çizgisinden başlayıp 30 metreden daha sığ alanlardır. Prof. Dr. Bayram Öztürk, İ. Ü. Su Ürünleri Fak. rılacaktır. • Kaçak olarak avcılık yapılan troller deniz dibini özellikle kumlu ve çamurlu ortama zarar vererek dip bölgede (Benthos) yaşayan canlıların yaşam alanlarını tahrip ederek nesillerinin azalmasına neden olmakta. Koruma alanı sayesinde bu ekolojik bozulmalar önlenecektir. • İstanbul adaları ekolojik olarak Akdeniz ile Karadeniz arasında biyolojik bir koridorun başlangıcını temsil eder. Bu nedenle bu koridoru kapatacak bütün ekolojik yıkıma yönelik etkinliklerden kaçınmak gerekir. NASIL BİR İŞ PLANI? Önce İstanbul adaları için Sualtı kataloglama ve bir envanter hazırlanarak işe başlanmalı. Böylece, korunacak alanla ilgili ayrıntılı bilgi toplanarak ileride mukayese yapmak mümkün olabilir. Daha sonra bütün tarafların uzlaşacağı ve birlikte oluşturulacak bir koruma ve planıyla bu bölge deniz koruma alanı ilan edilmeli. Hukuki alt yapı olarak sadece su ürünleri kanunu bile yeterli. Diğer yandan, Prens Adaları kültürel ve mimari G ünümüzde denizlerin korunması konusunda birçok ulus çok yoğun çalışmalar yapıyor. Bazı ülkeler daha karasularına 200 mil kala limanlarına gelecek gemileri soru yağmuruna tutuyorlar. Neler sormuyorlar ki... Balast suyunu nereden aldığını, en son geldiği limanı, gemi baca gazlarını, atıkları ne zaman ve kime verdiğine kadar.. Acaba bunları neden yapıyorlar? Uluslararası kuralları uygulamak, varılan ülkenin kaynaklarını canlı ve cansız kaynaklarını kirletmemek başta gelenler. Peki bizde, mesela İstanbul gibi içinden deniz geçen, bir deniz şehrinde deniz hayatının korunması için neler yapılıyor, nerelerde nesli azalan türler barınıyor? Ülkemizde hangi deniz alanlarına verilen koruma statülerinin yönetim planları var? Acaba Marmara Denizi'nde gelecek kuşaklar için el değmemiş bir koruma alanını oluşturamaz mıyız? Sadece dünya çevre gününde yılda bir kez iman tazelemek için nutuklar atarak denizleri, canlı türlerini koruyabilir miyiz? Marmara Denizi'ndeki Uskumru balıkları, Kılıç, Orkinos nerede? Kalkan balığı nerede? Bu şehrin, bu ulusun bir doğa koruma, deniz koruma konsepti olmalı. Bunu günümüzde dünyada fazlasıyla görüyoruz. Daha fazla geç kalmadan bir yerden, mesela İstanbul adalarından başlayarak yapmalıyız. kalktı ve nesli tehlikeye girdi. Bunlara kolayca, Dil, Pisi, Tekir, Barbunya, Kalkan, Kırlangıç, Kılıç, Orkinos ve Uskumru balıklarını ekleyebiliriz. Denizlerin kıyısal alanları en verimli ve hassas alanlarıdır. Çünkü birçok denizel tür burada yumurta bırakır, birçok su canlısının ilk büyüme dönemleri buralarda geçer. ADALAR ÇEVRESİNE SINIRLAMA İstanbul adalarının koruma altına alınmasını ve bu alanların gemi trafiği ve endüstriyel balıkçılık için sınırlandırılmalarını önermekteyiz. Koruma alanı olarak önerdiğimiz bölge, Burgazada, Heybeliada, Sedef adası, Büyükada ve Kınalıada'nın kıyı çizgisinden başlayıp 30 metreden daha sığ alanlardır. Bu alanlara bakmak isteyenler için temel harita Seyir Hidrografi ve Oşinografi Dairesi tarafından üretilen Marmara Denizi haritasıdır. Deniz trafiği ve endüstriyel balıkçılığa kapanmasını istediğimiz bu alanlar aşırı kirlenme ve aşırı su ürünleri avcılığı nedeniyle tehdit altındadır. Esasen, 1380 sayılı yasa ve ilgili yönetmelikler korunması gereken türler için Tarım ve Köyişleri Bakanlığa bu konuda her türlü yetkiyi vermektedir. Bu alanlar neden koruma alanı edilmelidir. Çünkü; • Bu alanlarda, 1380 sayılı yasa ve ilgili sirküler gereği korunması gereken denizel türler var ve bu türler her geçen gün azalmakta. Örneğin; Deniz çayırları, Eşkina balığı, Denizatı, Siyah mercan, Istakoz, Böcek, Mersin balıkları ve Yunus türleri. Bu türlerin stoklarının kendilerini yenilemeleri ve tekrar stoka katılması için zamana ve korunmaya ihtiyaçları var. • Bu adalarda yaşayan birçok su canlısı ortadan CBT1059/20 6 Temmuz 2007 Dolayısıyla önemli habitatlardır. İstanbul adaları kıyıları bütün kirlenme baskılarına rağmen, korunmayı beklemekte adeta direnmektedir. Bu bölgelerde dalış yapanlar, araştırma için örnekleme yapan deniz biyologları, su ürünleri mühendisleri bu olguyu hemen görür. Bu nedenle 30 metre derinlikten sığ alanların korunması önerilmektedir. • Bu alanlar biyoçeşitlilik için çok önemli olan göçmen balıkların geçiş yolu üzerinde. Bu balıkların başlıcaları Palamut Torik ve Lüferdir. Bu balıklar Karadeniz balıkçılığı için de son derece önem taşır. Göçmen balıkların bu bölgede avlanmaması buranın doğal bir deniz parkı haline gelmesine neden olacağından bu bölgedeki denizel biyoçeşitlilik artacaktır. Bu alanlar aynı zamanda kuşların göç yolları üzerinde. Belli bir Yunus popülasyonundan da söz etmek mümkün. • İstanbul adaları olarak bilinen bu bölgede yasadışı ve aşırı avcılık had safhada. Düzensiz ve yasadışı avcılık sadece İstanbul boğazını değil, Karadeniz'deki su canlıları stoklarını da tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir balıkçılık ilkelerinin uygulanması gerekir. Koruma altına alınacak alanlarda kaçak su ürünleri avcılığı yapılamayacak, koruma önlemleri de artı açıdan da İstanbul'un penceresi konumundadır. Doğal mirası olduğu kadar kültürel mirası da korumak bizlerin görevidir. Adalar zaten başlı başına hassas ekosistemlerdir. Deniz trafiği ve Evsel atıklar konusunda da gelişme sağlanarak bir dönem İstanbul'un istiridye, midye yatakları, Dip balıklarının yaşam alanlarının yeniden canlanmasına katkıda bulunabiliriz. Bu koruma planı içinde ilk etapta araştırma, suni resifler yaparak su canlılarının artırılması, geniş kitlelere dayanan uzun erimli bir deniz koruma eğitimine başlanması hedeflenmeli. Yerel boyutta adalarda deniz koruma YAZ okullarının açılması ve ekoturizmin geliştirilmesi düşünülebilir. Peki bunun için inisiyatif kimden gelmeli? Bizce yerel yönetimlerden. Yerel yönetimlerin zihin olarak hazır olmadığı şeyleri istemek ve yapmak başarısızlık getirebilir. Bu nedenle bu tür doğa koruma projeleri yerel yönetimler için test niteliğindedir. Evet bu işin oya tahvil edilmesi zordur, hatta kısa vadede imkânsız sayılabilir, ama projeyi gelecek kuşakların değerlendirilmesine bırakacak bir inisiyatif gerekiyor. Bunun için uygun yer, yeteri kadar ekolojik ve kültürel miras ve bilgi birikimi bu ülkede fazlasıyla var. .
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle