20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Bol radonlu içmeler ve halk sağlığı Halk sağlığıyla ilgili kurumlara ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’na bir çağrı Dr.Yüksel Atakan, Radyasyon Fizikçisi Almanya, [email protected] lıyor. Ancak bu iyileştirme programlarının, hastaların ve personelin fazla radyasyon dozu almalarını önleyecek önlemleri içerip içermediği bilinmiyor ve bunların araştırılması gerekiyor. ÖNERİLER VE ÇAĞRI Yukarıda sıralanan 'İçmelerdeki', henüz sistematik ölçümlerle sınanamamış, radon konsantrasyon değerleri çok yüksek. İçme sularındaki Rn 222 üst sınır değeri 22 Bq/litre olduğundan bu 'içmeler' adındaki suların her ne kadar kaplıca suları olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de, gerçekten çevredeki halk tarafından soğutulduktan sonra (radon miktarı bir miktar azalsa da), maden suları gibi içilip içilmediğini ve içilmemesi için herhangi bir önlem alınıp alınmadığının da araştırılması yararlı olur. Bu amaçla, halk sağlığıyla ilgili kurumların içmelerdeki durumu ortaya koyan araştırmaları başlatmaları, bu çeşit içmeler çevresinde yaşayan halkın sağlığının korunması için çok yararlı olacaktır. Örneğin bu suların toplandığı göletlerde çocuklar iyi havalarda gün boyu yüzüyorlar, oynuyorlar mı? Bu sular ne amaçla, ne süreyle kullanılıyor, ya da içiliyor mu? Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan da, Türkiye’deki tüm kaplıcaları ve içmeleri içeren, başta radon olmak üzere bir radyoaktivite ölçüm ve değerlendirme programını başlatıp ayrıntılı bilimsel ve teknik çalışmalara önayak olması ve gerekiyorsa halkı ve çalışanları koruyucu ilgili önlemleri aldırması beklenir. Üniversitelerin ilgili bölümlerinin ve diğer araştırma kurumlarının da çevrelerindeki kaplıcalarla ve içmelerle ilgili olarak, bu çalışmalara katılması ve durumun bilimsel olarak derinlemesine incelenmesi ayrıca önerilir. Geçen mayıs ayında TÜBİTAK Bilim Teknik dergisinde “Radon kaplıcalarında alınan radyasyon dozları ve kanser riski?' başlıklı yazımızın sonunda yayımlanan bu önerilerimizle ilgili Türkiye'de bugüne kadar henüz bir proje başlatılmadığını öğrendiğimizden, bu önerileri CBT Dergisi aracılığıyla yineleyip vurgulamakta, halk sağlığı yönünden yarar görmekteyiz. İlgili kurumların biran önce harekete geçmesi dileğiyle. adon nasıl bir madde ve vücuda nasıl etkili oluyor? Radyoaktif bir madde olan radon, yer kabuğunda bulunan uranyum ve toryum radyoaktif madde dizilerinin bir elemanı. Radon yeraltından ya gaz ya da suda erimiş olarak yeryüzüne çıkıyor. 3,8 günlük yarılanma süreli radon (Rn 222) bozunarak kısa yarılanma süreli (radyoaktif bozunmayla yarıya inene kadar geçen süre) Polonyum 218, Kurşun 214, Bizmut 214 ve Polonyum 214 gibi ağır metalleri üretiyor (şekle bkz.). Radyoaktif bir asal gaz olan radon, hücrelerdeki maddelerle kimyasal olaBol radonlu sulara, rak etkileşmemesine karşıgölet ve kaplıcalara lık, 2 proton ve 2 nötrongirenlerin derilerindan oluşan alfa ışınları yoden radon kan dolaluyla ve ürettiği ağır metallerle vücudu etkiliyor. şımına giriyor. RaBu nedenle radondan tüdonlu suların içilmereyen ağır metallerin vüsiyle ise, radon micuttaki etkileri, radonundebağırsak derisi kinden daha çok. Bol radonlu sulara, göyoluyla kan dolaşılet ve kaplıcalara girenlemına girmekte... rin derilerinden radon kan dolaşımına giriyor. Radonlu suların içilmesiyle ise, radon midebağırsak derisi yoluyla kan dolaşımına girmekte. Radon izotopları içinde en yoğun olan Rn 222'nin 3,8 günlük fiziksel yarılanma süresine karşılık, biyolojik yarılanma süresi (vücuda giren miktarın vücuttan yarısının atılana kadar geçen süre) oldukça kısa olup sadece 30 dakika kadar. Radondan türeyen ağır metal tanecikleri ise özellikle akciğerlere yerleşip yaydıkları alfalarla ve diğer ışınlarla uzun süre vücutta oluşturdukları 'radyasyon dozuyla' etkili oluyorlar (Şekilde sağ alttaki alfa yayan ağır metallerin yarılanma sürelerine ve çerçeve içindeki oldukça yüksek alfa enerjilerine bakılması). 'Radyasyon Dozu' aslında iyonlayıcı radyasyonun vücutta oluşturabileceği etkinin bir ölçüsü. Radyasyon dozu arttıkça vücutta kanser gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığının arttığı da biliniyor. Bu nedenle vücudun aldığı radyasyon dozunun bilinmesi ve gerekiyorsa aşırı radyasyon dozunu önleyici önlemlerle dozu sınırlamak gerekiyor (örneğin bol radonlu sularda uzun süre kalınmaması gibi). Türkiye’deki bol radonlu içmelerdeki gerçek durum nedir? Radon kaplıcalarıyla ilgili yaptığımız ve R TÜBİTAK Bilim Teknik dergisinin Mayıs 2007 sayısında ayrıntılarıyla yayımlanan çalışmamızda yeralan Türkiyedeki bazı içmeler ve bunların sularındaki radon konsantrasyonları, litrede Becquerel (Bq/l) olarak (1 Bq = saniyede 1 adet atom çekirdeği bozunması): Ankara Beypazarı Dutlu Vezir İçmesi: 3171; Erzurum Hasankale (Pasinler) maden suyu: 2921; Nevşe hir Kozaklı Kozoğlu Hamamı: 3167; NevşehirKozaklı Uyuz Hamamı: 2299; Kırşehir Çiçekdağ Mahmutlu Büyük Hamam: 737; Nevşehir Kozaklı Belediye Hamamı: 615; Balıkesir Susurluk Kepekler Hamamı: 406; Kuşadası Güzelçamlı İçmecesi: 3; Kuşadası Kemerli Kaynak 146; Kuşadası açık kaynak: 281; Kuşadası Sümerbank kaynağı: 88. Tüm bu değerler ölçümlerin yapılmış olduğu günler için geçerli olup, sistematik olarak zamanla değişimleri ve hata oranları henüz incelenememiş. Avrupa’daki radon uygulamalarının yapıldığı kaplıcalarda, radon konsantrasyonları genellikle litrede 666 ile 3000 Bq arasında değişiyor. Ancak buralarda insanlar kontrollü olarak günde 20 dakika kadar kalabiliyorlar. Türkiyede 'içmeler' adındaki suların, içme suları olarak kullanılmadığı, yalnızca geleneksel kaplıca iyileştirmelerinde kullanıldıkları sanı sorununu çözme yeteneğine sahip olduğuna ve bu yolda ilerlediğine inanıyorum. Kötümser olmaya gerek yok, çünkü gittikçe daha AÇIK TOPLUM oluyoruz. Açık toplum olarak sorunların çözümünde MANTIK kullananlarlakullanmayanlar tartışmaya başladılar. Düşünce özgürlüğünü savunuyoruz. Şu anda devrim karşıtları bunu daha iyi kullanıyor. Hatta karşıdevrimcilerin sayısında artma var gibi görünüyor. Ama bu doğru mudur? Bence en büyük artış “beceriksiz sözde devrimcilere” ve Atatürkçülüğü kimselere bırakmayan, ekip kuramayan, yıllardır iş yapamayan kişi ve partilere güvenmeyenlerin sayısındadır. Bu “sözde devrimcilerin” Türk halkının gö zünden düştüğünü gösterir, devrimin değil. Bence Türk halkı her yönüyle demokratik gerçekleşen son seçimlerde kaybedenlere unuttukları bir şeyi anımsatmak istiyor: Halkını sevmek, ekip halinde ve çok çalışmak ve toplumsal dayanışmayı sağlamak. Kurtuluş Savaşı’ndaki o eşi görülmemiş işbirliğini sağlayan Türk halkı ve onun bağrından çıkardığı aydınları aynı başarıyı yakalamak zorundadır. Böyle bir yıldönümünde vatanı için her şeyini veren yurtsever atalarımıza en büyük şükranlarımızı sunarken, sözü 84 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran öndere bırakıyorum: “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve ka lıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır”. Kaynaklar: 1. Sansal, B. Turkish facts and statistics. www.allaboutturkey.com 2. Ataturk Society of America: Washington DC, www.ataturksociety.org 3. Popper, K. Open Societies and its Enemies, Routledge, 1966. 4. Ozankaya, O. Secularism in Turkey: Paper presented at Venice, Italy, 1993. 5. KalipciG.İ. Atatürk, İçimizden Biri, 2004. CBT1077/22 9 Kasım 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle