20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN Ayrıntılara girmeyeyim ama kısaca şöyle oldu: Önerdiği problemi gene onun yardımıyla çözdük ve Galilei grubunun temsillerini bulup ortaya çıkardık. Bu temsillerin fizikteki faydasını araştırdık. Bir faydası olmadığını gördük. Halbuki Galilei grubundan daha temelli bir grubun, Poincare grubu denilen ve rölativiteye uyan grubun temsilleri fizikte çok faydalıdır. Aradaki fark ışık hızına yakın hızlarda ortaya çıkar. Işık hızına göre Dünya'daki hareketler düşük hızlarla olduğu için ışık hızına yakın hızları düşünmezseniz eğer, Galilei grubuyla iş yapabilirsiniz. Bir anlamda ışık hızının büyüklüğü sayesinde öteki gruptan bu gruba geçiyorsunuz. Yani matematikçilerin tabiriyle bir “limit operasyonu” var burada. Bu ortaya çıkınca ben dedim ki kendi kendime: “Liseden beri yaptığımız limit almak, bir parametreyi sonsuza götürüp sonuca bakmak zevkli bir şeydir; kolay bir şeydir. Burada da öyle bir şey yapayım ve Wigner'in elde ettiği o temsillerde ışık hızını sonsuza götürerek ne olduğuna bir bakayım.” Wigner de “Bak.” dedi. Fakat ben baktım birkaç gün hiç faydalı bir sonuç çıkmıyor. Bazan sıfır çıkıyor, bazan anlamsız bir şey çıkıyor. Bir acayiplik var. “Bu acayiplik nereden geliyor?” diye Wigner'le çalışırken onun aklına geldi “Bakalım grup ne oluyor?” dedi. Ayrıntılara girmek istemiyorum. Anlaşıldı ki biz farkında olmadan yeni bir matematiksel kavram, bir gruptan başka bir gruba geçmenin yeni bir yolunu bulmuşuz. Bu bir matematiksel yöntem, ama fizikte çok faydalı olduğu görüldü. rum ki, bazı rastlantılar yardımıyla bu noktaya gelebildim. Önce oraya gitmeye kendi kendime karar verdim. Wigner'in nezaketini kullanarak bana bir problem vermeye zorladım. Ondan sonra da başka birisi çalışma yaptığı için bizim çalışmadan böyle adımızla bahsetti. Sonra bir gün Wigner'e gittim, ve: “Ben Türkiye'ye dönüyorum” dedim. Önce çok şaştı. “Niye gidiyorsun? Daha yeni iyi bir şeyler yapmaya başladık.” dedi. “Ama,” dedim “ben Türkiye'den geldim, oraya dönmek zorundayım.”, “Peki, biliyorum.” dedi. Kendisi de Macaristan'dan Amerika'ya gitmişti. Bir an durduktan sonra, bana beklemediğim bir şey söyledi: “Macaristan ve Türkiye gibi ülkelerde bir insan bir alanda sivrildi mi, artık her alanda ondan görev beklerler”. “Buna dikkat et.” dedi. Ben de kendi kendime: “Nereden çıktı bu?” dedim. Fakat sonradan baktım ki çok haklıymış. Deneyimleriyle konuşuyordu herhalde. Döndükten sonra biliyorsunuz başka işlere girdim. Ama o sefer Türkiye'ye döndüğümde önce Ankara Fen Fakültesi'nde asistan olarak başladım. Doçent oldum. Sonra ODTÜ'de çalıştım. TÜRKİYE ÖNE ÇIKABİLİR İNÖNÜ WİGNER YÖNTEMİ Hemen ona bir isim eklenmedi. O yöntemi bulan insanların ismi yönteme eklenmez her zaman, genellikle o yöntemin ne olduğu söylenir. Buradaki yöntem “grup büzülmesi”, “grup kontraksiyonu” yöntemi idi. Onun için biz yazdığımız makaleye “Grupların ve Temsillerin Kontraksiyonu ” demiştik. Fakat Princeton Üniversitesi'nden başka bir matematikfizikçi profesör, Bargman çok dikkatli bir insandı. Biz, makalenin başında bir kabul yaparak başlıyoruz. Şöyle diyoruz: “Bir grup her zaman şu şekilde ele alınabilir” ve bir formülasyon yapıyoruz, ondan yola çıkıyoruz. Bargman buna bakmış ve düşünmüş: “Her zaman bu hâle gelmez daha genel bir formülasyon vardır.” diye düşünmüş. Bir öğrencisiyle beraber böyle bir makale yazdılar. Böylece Bargman ve asistanı daha genel bir grup kontraksiyonu yöntemi buldular. O yöntemi anlatırken diyorlar ki: “Bizim bu yöntemimiz daha geneldir. İnönü ile Wigner'in bulduğu bu yöntem ki ona İnönü Wigner yöntemi diyelim o daha az geneldir.” Fakat kendi yöntemleri daha genel olduğu için bizim yöntemi ayırmak maksadıyla “İnönüWigner Yöntemi” dediler. Eğer böyle bir şey olmasaydı “grup kontraksiyonu” denecekti ve ismimiz de buna eklenmeyecekti. Ama bir eksik bırakılmış ve dolayısıyla Bargman o eksiği tamamlamış. Böylece konu başka bir insanın daha başka bir şey ortaya atması ve bizim bulduğumuza da bir isim takmasıyla sonuçlandı. TÜRKİYE'YE DÖNÜYORUM “İnönüWigner Yöntemi” diye hâlâ söyleniyor ve kitaplara da geçti. Dolayısiyle düşündüğümde görüyo Yönetici olarak ne yapmaya çalıştım, onu da söyleyeyim izin verirseniz. şarılı iseniz, o durumYAPMAMIZ GEREKEN Benim şöyle bir görüşüm vardı, şöyle dan ayrılmanız çok Bizim asıl yapmamız gereken şey bir hayalim vardı, hâlâ da o devam Türkiye'deki araştırmaları dünyaya ediyor. Kendi kendime diyordum ki: zordur. Ayrılmak için tanıtarak Türkiye'nin araştırma dün“Tarihte okuyoruz, 800 yıl önce, çare, bir şekilde isyasında, bilim dünyasında öncü bir 1200'lerde, 1100'lerde bilim o zaman tenmeyen kişi hâline yeri olduğunu gösterebilmek. Bunu İslâm âlemi denilen bölgede, eski Yugelmektir. Bunu tabiî henüz göstermiş değiliz. Ama epey nan biliminin gelişmesiyle en iyi şekmesafe aldık. 300 yıllık gecikme diye line varmış ve Batı Avrupa'dakiler çok aşırıya gitmeden anlattığım zaman karamsar bir hava onu öğrenmek için o zamanki İslâm sağlayabilirseniz, o ortaya çıkıyor. Geçmiş öyleydi, ama Bilginlerinin yazdıkları kitapları terzaman yöneticilikten Cumhuriyet'in başından beri yapılan cüme ediyorlar. Bu da gösteriyor ki, o ayrılıp tekrar araştırgayretlerle ve son yıllarda işte karzamanki durumda Doğu'daki bilim şımda örneklerini de görüyorumdaha ileride. Sonra değişmiş durum. ma ve öğretim yaşadünya çapında araştırmaları TürkiKendi kendime diyordum ki: “Gemına dönebilirsiniz. ye'de yapan insanlar var. Fizikte var, ne değişir. Belki ileride devletlerin Bu da aklınızda olsun. başka alanlarda var. Ve inanıyorum kendi yaşamları içinde öyle olaylar çıki bu gittikçe artan bir tempoyla dekabilir ki, Türkiye bilimde öncü duruvam edecek. ma gelebilir.” Yönetim biraz daha desteklese daha hızlı gider. Böyle bir durum olabilir. Onun için yapılacak şey Ama şimdiki hızla bile kalsa bugüne kadar yapılanlar bu umutla çalışmaktır. Bugünkü duruma bakmadan, sanıyorum gerek Asım Barut'un gerek Feza Gürsey'in 300 yıllık gecikmenin bize bıraktığı geri durumu düyaptıkları daha iyi değerlendirilecek ve dünyadaki şünmeden bir şeyler yapmaya çalışmak ve ileride de ünümüz artacak. Kuşkusuz bunun Türkiye'nin katkısı bilimde öncü duruma geleceğimizi umarak o doğrulolarak çıkması önemli. Onun için üniversitelere baştuda ilerlemektir. Ve bu bana hep örnek oldu. lıca iş düşüyor, araştırıcılarımıza iş düşüyor. Bu yolda Ankara Fen Fakültesi'nde örnek oldu, ODTÜ'de bütün üniversitelerimize, burada rektörlerini görmekörnek oldu, Boğaziçi'nde örnek oldu. Bu örnek aynı ten onur duyduğum bütün üniversitelerimize ve tabiî zamanda beni reformlar istemeye sevk etti. Ankara Kültür Üniversitemiz'e sonsuz başarılar diliyorum. Fen Fakültesi'ndeki durumda gördüğüm kadar araştırBen şimdi fizikle uğraşmıyorum, daha başında söymaya yönelmiş bir durum yoktu. Herkes dersini veriledim. Bilim tarihi ile ilgileniyorum. Oraya girmemin yordu ve ondan memnundu. İşte biz arkadaşlarımla de maksadı, bu konuda Türkiye'de ne yapılmıştır soaraştırma yolunda bir özendirme yapmaya çalıştık. rusunu yanıtlamak. Bunu öğrenciler merak eder, buSonunda oldukça başarılı olduk. Ama bir sonucu da nu biraz daha iyi öğrenip anlatmalıyız diye düşündüm. benim Fakülte'den ayrılmam oldu. O da çıkardığım Ama bunu anlatmak kolay değil çünkü yapılanlar çok başka bir derstir. değil. Az olan şeyi anlatmak da zor. Onun için uzun REFORM YAPMANIN BEDELI boylu yazılara giriştim. Reform yapmak iyi bir şeydir. İnanarak yapın ama Geçenlerde sayın Osman Bahadır'la beraber ufak sonunda bulunacağınız yerden ayrılacağınızı önemli bir kitap yayımladık. Onun arkasından temel bilimolasılık olarak düşünün. Aynı şey ODTÜ'de oldu. lerde matematik, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, astroOrada da reform yapacağım diye uğraşırken öğrencinomide Cumhuriyet Dönemi'nde neler yapıldığını lerin de gayretiyle kendimi zor bir durumda buldum. ayrıntılı olarak gösteren kitaplar yayımlayacağım. Ama zorluk, rektörlüğü bırakmak şeklinde hâlloldu. Bunlar hemen hemen hazır. Bu şekilde Türkiye'nin Orada araştırmaya devam ettim. durumunu anlatmaya biraz katkı yapmak istiyorum. Tabiî şu faydası oldu, onu da söylemek istiyorum: Bu da benim hoşuma giden bir uğraş. Ama kuşkusuz Yönetici olduğunuz zaman, hele biraz başarılı iseniz, o bugün bana en büyük zevki ve onuru veren bu tören durumdan ayrılmanız çok zordur. Ayrılmak için çare, ve bu ödülü veren Senatomuz ve Rektörümüz ve sabir şekilde istenmeyen kişi hâline gelmektir. Bunu tayın Başkanımız; tekrar hepinize teşekkür ediyorum. biî çok aşırıya gitmeden sağlayabilirseniz, o zaman yöneticilikten ayrılıp tekrar araştırma ve öğretim yaşamına dönebilirsiniz. Bu da aklınızda olsun. O sefer ODTÜ'de yöneticilikten ayrıldıktan sonra araştırma yapmaya döndüm ve faydalı işler yaptım. Nükleer reaktörlerin çalışmasında kullanılan bir matematiksel teori vardır: “Nötronların Transport Teorisi”. O teoride birtakım faydalı buluşlar yaptım. Onların bir tanesini söylemek isterdim gayet basit bir şeydi. Ama şimdi anlatmak uzun sürer. Denklemleri çözmek için yeni bir yöntem önerdim. Rektörlükten ayrılmam sayesinde önerdiğim bu yöntemi hâlâ bugün kullanan arkadaşlar görüyorum. Fizikçi olarak çalıştığım yıllar içinde bir şansım da Türkiye'den yetişmiş çok değerli ve ünlü arkadaşlarla beraber olmam oldu. Feza Gürsey gibi, Asım Barut gibi, Cavit Erginsoy gibi üstün yetenekli arkadaşlarım oldu. Onlar biraz evvel söylediğim hayali bir anlamda gerçekleştirdiler; ama kendileri açısından. Bulundukları yerlerde, Amerika'da, yıllarca kaldılar. En iyi üniversitelerde profesör oldular, ders verdiler, araştırma yaptırdılar ama o araştırmalar Türkiye'de yapılmış sayılmıyor. Çalışmaların bazılarını Türkiye'de yaptılar ama daha çok orada bulundukları için Yönetici olduğunuz o araştırmalar Amerika'nın hesabına yazıldı. zaman, hele biraz ba CBT 1077 / 10 9 Kasım 2007
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle