Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu zi'nin neonatal birimine taşımakla geçirmiş. Shah bu taşımalar sırasında kendi üzerindeki baskı ve vibrasyonların ne kadar yıkıcı olduğunu ve bunların yenidoğan için ne demek olduğunu düşünmüş. Shah'a göre bu koşulların az gelişmiş olarak doğan bebekler üzerindeki olumsuz etkileri, normal doğanlara göre daha fazla. Beyin kanamaları ve kronik akciğer hastalıkları ortaya çıkan problemlerden bazıları. Sonuçta Shah, bir akselerometre geliştirmiş, bunu bir bebek mankene takmış ve şehirde dolaşarak ölçümler almış (1, 2). Taşıma sırasında bebek üzerine binen kuvvetlerin yaklaşık bir ölçüsüne ulaşan Shah, sarsıntıyı azaltacak köpük yastık ve koruyucu çerçeveden oluşan (3,4) patentli bir taşıyıcı tasarlamış. http://www.freepatentsonline.com/20070219468.html Kaynak: teknoport.com.tr www.technologyreview.com TanolTurkoglu@Gmail.com Hayatta değer verecek bir şeylere sahip değilseniz ya da bilgi olgusunu idrak etmiş birisi olarak değer verdiğiniz şeylerin peşinden gidecek cesaretiniz, motivasyonunuz yoksa, internet size ancak keyif verici madde etkisi yapar; ondan hiçbir şey alamazsınız tam tersine zamanınızı heba etmiş olursunuız! Korkusuz Roger Keith “Syd” Barrett için (19462006) 1985 yılının yaz başında, üniversite yurdundan oda arkadaşım Bülent ile otostopla Türkiye'nin güney ve batı kıyılarını gezmiştik. Alanya'dan İzmir'e dek. Ana duraklarımızdan birisi olan Ölü Deniz'de bir pansiyonun gökyüzüne açılan çatısında birer somyanın üstünde kalmıştık dört gece. O terasta tanıştığımız İngiliz turistlerden birinin benim gibi Genesis müzik grubunun hayranı olduğunu öğrenmiştim de ne kadar sevinmiştim. O sayede şarkı sözlerine sahip olabileceğim, adamların şarkılarında neler söylediklerini öğrenebileceğim için. İsmini şimdi anımsayamadığım o İngiliz turist gerçekten de sözünü tutmuş ve birkaç ay sonra bana koca bir zarf içinde o zamana dek çıkmış olan tüm Genesis albümlerinin sözlerini (plak kapaklarından fotokopi çekerek) göndermişti. Şimdi bu işin muadili birkaç saniye sürüyor. Google'a girip şarkı sözünü aradığınız müzik grubu ile albüm ya da şarkının adını yazın, karşınıza derhal düzinelerce şarkı sözü sitesi çıksın. Geçtiğimiz günlerde sürekli dilime dolanan, Pink Floyd'un Fearless (Korkusuz) şarkısının anlamadığım birkaç dizesinde ne dediğini tespit etmek için yukarıdaki sürece başvurdum. Tüm sözleri okuyunca doğal olarak bazı simgelerle nelerin anlatılmak istendiğini anlamaya, öğrenmeye çalışıyor insan. Korkusuz'da Pink Floyd, basitçe, kim ne derse desin, bireyin her türlü zorluğu kendi kendine koyacağı kurallarla, standartlarla aşabileceğini ve bunu başarırken de dönüp insanların anlamsız yorumlarına (önce “yapamazsın”, “edemezsin” sonra “vay be nasıl başardı” gibi) başarısının ödülüymüşçesine zevkle kayıtsız kalabileceğini anlatıyor. Ve korku sınırını aşıp da yükselirken Aşağı bakar; kalabalıktaki yüzlerin sesini duyarsın Eğer benim gibi biraz daha meraklıysanız, şarkı sözü sitelerinin ötesine geçen siteleri de bulabilirsiniz internette. Mesela şarkıların anlamı üzerine, o müzisyenlerin fanatiklerinin yorumlarının paylaşıldığı siteler ya da yazışma grupları. Korkusuz şarkısının izini sürmeye devam ettim. Merak ettiğim şey şu dize idi: Ve ağaçları, bulutları aşıp da yükselirken Aşağı bakar; bana bugün söylediğin şeylerin sesini duyarım Bulduğum sitelerdeki fanatikler ise benim pek de dikkat etmediğim bir dize etrafında tartışıyorlardı. Korkusuzca, bizim aptal oğlan, kalabalığa karşı koyar, gülerek Bir kısmı aptaldan kastedilenin Kutsal Kitaplarda belirtildiği şekliyle İsa olduğunu (aşağılayıcı anlamda değil, saflığını simgeler şeklinde yücelterek) bir kısmı ise grubu çok erken terk eden Syd Barrett olduğunu iddia ediyordu. (Ben de onun Syd olduğuna kanaat getirdiğim için dizeyi “bizim aptal oğlan” olarak çevirdim orijinalinde sadece idiotaptal öznesi kullanılmış). Tüm bunları ve fazlasını insan internet denilen ortamda öğreniyor. Internet dünün lojistik engellerini ortadan kaldırıyor. Lojistik engeller ortadan kalkınca, performans düşüklüğünü, başarısızlığını vb. o sebeplere bağlayanlar da sudan çıkmış balığa dönüyor. Çünkü geriye sadece ve sadece asıl noktaya odaklanmak kalıyor. Dün benim için üç beş şarkı sözüne ulaşmanın kendisi çok büyük bir sorundu. Belki de o yüzden şarkı sözlerini derinlemesine inceleme imkânımız olmamıştır o yıllarda. Oysa bugün internetin kolaylaştırdığı süreç, bizleri yeni bir değer yaratmaya zorluyor. Sadece kendi kısıtlı algılamamızla da baş başa değiliz artık. Tüm dünyada araştırdığımız konunun meraklılarına ulaşmak ve onlarla etkileşim içine girmek artık olası. Tüm bu imkânlardan, süreçlerden bir artı değer yaratabilmenin önkoşulu ise bambaşka iki şeyden oluşuyor bence. Birincisi bilgi olgusuna değer verebilmek, ikincisi ise elde edilecek bilgilerden bir değer yaratacak yaşamsal öğelerin, olguların bilincinde, idrakinde, peşinde olmak. Hayatta değer verecek bir şeylere sahip olmak yani! Eğer bu iki önkoşuldan yoksunsanız internet size ancak keyif verici madde etkisi yapar. Ondan hiçbir şey alamazsınız; tersine tüm zamanınızı heba etmiş olursunuz! OKYANUS TABANINDAKİ DOĞALGAZI ÇIKARTMAK Siemens, Norveç'in önemli petrol şirketlerinden Statoil'in, okyanus tabanının altındaki el değmemiş doğalgazı çıkartması için çok güçlü bir kompresör geliştirdi. Böyle bir sistem daha önce erişilememiş petrol kaynaklarının kullanımının yolunu açıyor ve doğalgaz kaynaklarının tahminlerden daha uzun dayanma olasılığı doğuyor. Deneme tesisi 2008 yılında işletime geçecek. Doğalgazın yeryüzüne çıkartılmasında en önemli görevi üstlenen kompresörler gazı 1000 bar basınca çıkıncaya kadar sıkıştırırlar. Böylece gazın petrol borularından uzun mesafelerde taşınması mümkün olur. Bugünkü kompresörler temel olarak bir motor, kompresör, ileti sistemi ve manyetik bilye yataklarından oluşuyor. Manyetik bilye yatakları kuru gaz sızdırmazlık elemanları kullanılarak kapatılır. Ancak gaz yine de bu elemanlardan dışarı sızabilir. Daha önce doğalgazın çıkartılamamasının en önemli nedenlerinden biri buydu, çünkü doğalgaz hidrojen sülfid gibi kirli maddelerle karışarak zehirli bir nitelik kazanır. PİLİN PERFORMANISINI ARTIRAN TEKNOLOJİ Şimdi Statoil, Siemens'in daha önceki toksik doğalgaz uygulamalarında kullanılmak üzere tasarladığı ECOII sisteminden yararlanarak biraz daha gelişmiş bir kompresör sistemi üretmesini istedi. Bu sistem zehirli gazların çoğunlukta bulunduğu deniz tabanından gaz çıkartılmasını sağlayacak. Okyanus tabanındaki aşırı koşullara dayanabilecek güçte bir kompresör üretmek için Siemens sistemin yapısal direncini artırmayı hedefliyor. Son yıllarda dizüstü bilgisayarı teknolojisinde kaydedilen birçok ilerlemeye karşın pil ömrü halen hareketliliği kısıtlayan bir etkendir. Acer'ın yeni QuickCharge teknolojisi ile geliştirdiği dizüstü bilgisayarları, pil performansları ve pil ömürleri açısından, hareket kabiliyetinizi önemli ölçüde arttıracak. Acer QuickCharge teknolojisinde elektronik devreler, pilin performansını, dış voltajı ve ısıyı akıllı bir şekilde izliyor. Acer QuickCharge teknolojisi pilinizin ilk bir saat içinde %80, ikinci saatte %100 sarj olmasını sağlıyor Reyhan Oksay CBT 1077/19 9 Kasım 2007